20 Kasım 2024 Çarşamba / 19 CemaziyelEvvel 1446

'Yenidoğan Çetesi' davasında ikinci gün: Denetim olunca oranları düşürüyorduk

İstanbul'da, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddia edilen 47 sanığın yargılandığı davanın duruşması ikinci gününde devam ediyor. Duruşmada savunma yapan hemşire olan tutuklu sanık Hasan Basri Gök, 'Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu. Bebek basamakları ile oynama yapılıyordu. Hasta yatışları genelde uzundu. Sorumlu hekim karar veriyordu bu yatışlara. Bunu yapmalarının nedeni SGK'dan fazla para almaktı. Normalde epikriz raporlarını doktorun yazması lazım. Epikriz raporlarını ben de yazıyordum, başkaları da yazıyordu. Fırat Sarı'nın belirlediği basamak oranları vardı. Denetim olunca bunları düşürüyorduk. ' dedi. Yöneticiler ve üyelerin yargılandığı davanın görülmesine mahkeme tarafından 45 dakikalık ara verildi.

AA19 Kasım 2024 Salı 10:55 - Güncelleme:
'Yenidoğan Çetesi' davasında ikinci gün: Denetim olunca oranları düşürüyorduk

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda yapılan duruşmada, tutuklu sanık Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu, 8'i kadın 22 tutuklu sanık, 20 tutuksuz sanık ve tarafların avukatları hazır bulundu. Bazı tutuksuz sanıklar ise bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlandı.

Duruşmayı, çok sayıda avukat ve basın mensubu izliyor.

Duruşma, tutuklu sanık Hasan Basri Gök'ün savunmasının alınmasıyla başladı.

Öte yandan salonda ve salonun önünde polis ekiplerince yoğun güvenlik önlemi alındı.

"BEBEK SEVKLERİNDEN PARA KAZANIYORLARDI, KİMSE HAYRINA BİR ŞEY YAPMIYORDU"

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Bakırköy Adliyesi Konferans Salonu'nda görülen duruşmada savunma yapan hemşire olan tutuklu sanık Hasan Basri Gök, "Savcılıkta ve emniyette bildiklerimi söyledim. Epikriz değiştirme şöyleydi; bir şablon sistemi vardı, hastane hemşireleri atardı, ona göre yapılırdı. Bunlar görevli kişilerin gönderdiği notlardı. Ben 2019 yılından beri hemşire olarak çalışıyorum. Fırat Sarı'nın normal hemşiresiydim. Son 6 ayda epikrize yardım ettim. 6 aylık sürede de şoförlüğünü yaptım. Bebek sevklerini Fırat Sarı, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir yapıyordu. Esenyurt'ta tıp merkezinde doğan bebeğin doktoru, Fırat Sarı'nın tanıdığı doktordu. 112 araya girmeden sevk yapıyorlardı. Bebeğin doğduğu hastanenin çocuk doktoru ile Fırat Sarı kendi arasında sevki ayarlıyordu. Bebek sevklerinden para kazanıyorlardı. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu. Bebek basamakları ile oynama yapılıyordu. Hasta yatışları genelde uzundu. Sorumlu hekim karar veriyordu bu yatışlara. Bunu yapmalarının nedeni SGK'dan fazla para almaktı. Normalde epikriz raporlarını doktorun yazması lazım. Epikriz raporlarını ben de yazıyordum, başkaları da yazıyordu. SGK'dan fazla para alıyorlardı. Hemşireler bundan bir şey kazanmıyordu. Fırat Sarı'nın belirlediği basamak oranları vardı. Denetim olunca bunları düşürüyorduk. Doğru değildi bu basamak oranları. Epikriz raporlarına göre basamak düzenlemesi yapılıyordu. Epikriz de doğru değildi" dedi.

"ÇİRKİN BİR CÜMLEYDİ"

Duruşmada mahkeme başkanı, Hasan Basri Gök ve Mehtap Sayar arasında geçen, "Mehtap, 50 satürusyonlu çocuk mu olur, öldür" ifadelerine ilişkin, "Bebeklere bunu mu yapıyordunuz?" diye sordu. Hemşire olan sanık Hasan Basri Gök ise, "Bebek 45 gün yaşadı. Bebeği görmedim bilmiyorum. Çirkin bir cümleydi. Diğerlerine göre yaşama şansı yoktu bebeğin. Bebeğin nabzı belli bir seviyede tutuluyordu. Bu da sürekli kalbinin durmasına neden oluyordu. Ben bebeği görmek istedim ama kalbi durmuştu" dedi.

"SAĞLIKLI BEBEKLER ÇOK UZUN SÜRE YOĞUN BAKIMDA KALDIKLARI İÇİN ENTÜBE OLUYORDU"

Savunmasına devam eden tutuklu sanık Gök, "Bebeğin sevk olmaması gerekiyordu ama sevk olduğu için öldü. Doğukan denetimde birileriyle konuştu ama kimlerle konuştu bilmiyorum. Birileriyle konuştuğunu ve hastanelere yönelik büyük gizli bir soruşturma olduğunu duyduğunu söyledi. Sağlıklı bebekler çok uzun süre yoğun bakımda kaldıkları için, entübe oluyordu. Entübe olunca da kendi hastanelerine sevki yapılıyordu. Bebeklere müdahale için normalde gece ve gündüz doktor olması gerekiyordu ancak doktor olmadığı zaman hemşireler bebeklere müdahale ederlerdi" ifadelerini kullandı.

- İDDİANAMEDEN

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 1399 sayfalık iddianamede, sanık doktor Fırat Sarı'nın elebaşı olduğu suç örgütünün sevk ve idaresini sanık doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtiliyor.

İddianamede, suç örgütünün esas amacının, işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf edip doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yapıp, Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) üst sınırda ödeme almak olduğu kaydediliyor.

Sanıklar tarafından hasta bebeklerin durumunun olduğundan daha ağır gösterildiği, olması gerekenden daha uzun süre yatışlarının sağlandığı belirtilen iddianamede, bu şekilde SGK'den yüksek ücret tahsil edildiği ve bazı hasta yakınlarından fazla para alındığı anlatılıyor.

Bebek hastaların uygun sağlık hizmeti almasını sağlayacak hastanelere sevki yerine şüphelilerin seçtiği, örgüt adına karlı görünen hastanelere yatırıldığı aktarılan iddianamede, karın çoğunun sağlık çalışanı olan örgüt üyesi sanıklarla paylaşıldığı ifade ediliyor.

Esas amacın, bebeklerin sağlık durumunun iyileştirilmesi değil, maddi açıdan en fazla kazanç elde edilmesi olduğu iddianamede bildiriliyor.

- CEZA İSTEMLERİ

İddianamede, sanıklar Fırat Sarı ve İlker Gönen için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak" suçlarından 10 kez, "resmi belgede sahtecilik" suçundan da 11 kez uygulanmak üzere toplam 177 yıl 6'şar aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

Sanık Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis isteniyor.

Diğer sanıklar hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülüyor.

İddianamede, "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edilen sorumlu hastaneler ve şirketler için de tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, bunların kapatılıp mal varlıklarına el konulması talep ediliyor.

Soruşturma kapsamında İstanbul'da 9, Tekirdağ Çorlu'da 1 hastanenin ruhsatı iptal edilmiş, bu hastanelerde tedavi gören bebekler ve hastalar ambulanslarla kamu hastanelerine sevk edilmişti.

Öte yandan yenidoğan çetesine ilişkin soruşturmayı yürüten Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'yi makamında ölümle tehdit edenler de tutuklanmıştı.

Bu soruşturma ise devam ediyor.

  • Yenidoğan Çetesi
  • mahkeme
  • dava