Konumuz terör elebaşı Öcalan'ın son mesajı.
Ama önce kısa bir özet geçelim.
PKK Türkiye'de tartışmasız biçimde bitti. Eleman devşiremiyor, eylem yapamıyor. Kalanlar parmakla sayılıyor ve kafalarını saklandıkları yerden uzattıkları anda avlanıyorlar. Türkiye partisi illüzyonuyla kurulup PKK'ya adam toplayan HDP, evlatlarını PKK'ya kaptıran annelerle baş edemedi, sonunda kepenk kapattı. Onun yerine kurulan DEM Parti'nin ise oy aldığı kitle üzerinde bile tesiri yok. Sokak çağrıları cevapsız arama hükmünde.
Irak'taki ve Suriye'deki terör yapılanması için tik-taklar çok hızlı artık. Bağdat için PKK istenmeyen örgüt; askeri-hukuki operasyonlar yapılıyor. Özgürleşen Şam'ın yeni yönetimi ise "ya silah bırak, ya silah bırak" diyor PKK-YPG'ye. Ahmed eş-Şara'nın "Suriye bölünmeyecek" açıklaması Amerikan rüyasının sonu demek onlar için.
TÜRKİYE NE DİYOR, O ÖNEMLİ...
Nitekim SDG bayrağını indirdiler, ABD bayrağı çektiler olmadı, yeni Suriye bayrağı çektiler olmadı. İsrail'e, ABD'ye, Esed'e yalvardılar olmadı. Çalmadık kapı bırakmadılar ama çıkışı da bulamadılar.
Komşulardan çok Türkiye'nin ne dediği önemli zaten.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çarşamba günü grup toplantısında "bölücülerin ya silahlara veda edeceğini ya da silahlarıyla birlikte Suriye topraklarına gömüleceğini" ilan etmişti.
Silah bırakmak dışında bir seçeneği yok terör örgütünün. Kaldı ki uluslararası hukuktan doğan haklarını kullanmakta Ankara'nın elini korkak alıştırdığını da kimse söylemez.
Velhasıl İmralı'ya giden heyete de, İmralı'dan gelen mesaja da, bundan sonra olacaklara da bu çerçevede bakmak gerekir.
ZATEN BİTİK PKK'YA NEDEN SESLENİLİYOR PEKİ?
PKK içinde bir şekilde yer almış, PKK-ABD yönlendirmesiyle sınır ötesine geçmiş ama cebinde hala "Türkiye Cumhuriyeti" kimliği taşıyanlara son bir şans vermek için.
"Silahı bırak, eve dön" demek için. Terör örgütüyle bağını kesenler annesiyle kucaklaşabiliyor çünkü.
Terör örgütü elitleri örgütü feshetmezse Şam ve/ya Ankara eliyle yapılacak yok edici operasyondan önceki son çıkış aslında bu.
Amaç PKK-YPG içindeki alt kadroları kurtarmak. Analarını ağlatmamak.
İMRALI PKK-YPG'YE SİLAH BIRAKTIRABİLİR Mİ?
2013'te bıraktıramamıştı. O tarihte Arap Baharının etkisiyle başı dönen Ortadoğu'da "dört parçayı birleştirerek büyük Kürdistan'ı kurabilecekleri" fısıldanmıştı kulaklarına.
Türkiye'de Gezi olaylarına, 17-25 Aralık FETÖ operasyonlarına, Kobani kalkışmasına, PKK-DEAŞ-DHKPC-FETÖ ortak yapımı terör saldırılarına ve Erdoğan'ın seçimlerde kaybetme ihtimaline güvenmişlerdi.
Kandil'in kart elebaşları PKK gençlik örgütlenmesi YDG-H'ya devşirdikleri 13-17 yaşındaki çocukları kendilerine canlı kalkan yaparken, "barış güvercini" diye pazarlanan Selahattin Demirtaş "YPG Fırat'ın doğusuna geçecek siz de mal mal bakacaksınız" diye meydan okuyordu.
Devlet, Erdoğan liderliğinde PKK'lıları dağdan indirmeye çalışırken CHP belediyelerinin vazgeçilmez şarkıcısı Suavi Diyarbakır meydanlarında "dağlara dağlara" diye haykırıyordu. Velhasıl Öcalan'ın ne dediğinden bağımsız olarak ne PKK elitleri ne PKK'nın siyasi organı o tarihte silah bırakmadılar.
Sadece seslendiği taban sessizce boşalttı önceden doldurduğu alanı. Oy veriyor ama gerisini getirmiyor.
Bugün silah bırakır mı terör örgütü ve partisi, meçhul. Belki yolun sonunu görüp teslim olurlar, belki İran-İsrail sayesinde biraz daha zaman kazanmak isterler. Göreceğiz.
İMRALI'NIN ADRESİ DE YANLIŞ, HESABI DA...
Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan'ın terörist başından getirdiği mesaj yanlış adrese bir kere.
PKK'ya seslenip "örgütü feshet, silahı bırak" demesi gerekirken TBMM'ye seslenip "çağrı yapmaya hazırım" demiş Öcalan. Çağrıyı ne karşılığında yapmayı umuyor acaba?
15 Temmuz öncesi çukurla barikatla yapamadığını şimdi yapacağını sanıp Türkiye'de özerk alan mı istiyor? Hani, PKK-YPG terminolojisinde "Kuzey Kürdistan" diye andıkları şehirleri kast ederek. Geçiniz.
Yeni sivil anayasa yazılırken –sanki Türkiye'de etnik dini mezhebi farklılıklar anayasal olarak tanımlanıyormuş gibi- Kürtlere ayrıcalık mı istiyor? "Türkiye Cumhuriyeti devleti Türklerin ve Kürtlerin ortak devletidir" gibi bir cümle için mi döktü PKK bunca kanı?
Ya da Kürtçenin resmi dil olarak anayasaya yazılması konusunda Meclisteki partilerle "pazarlık" yapabileceğini mi sanıyor? Buldan ve Önder bunun için mi dolaşacaklar partileri? Hangi önerileri götürecekler muhataplarına? Ne diyecekler? Bekliyoruz.
Hal bu ki AK Parti iktidarları döneminde atılan adımlar, yapılan demokratik açılımlar sayesinde "Kürt sorunu" diye bir sorun kalmadı. Geride kalanın buz gibi "terör sorunu" olduğu ortada. Hal böyle iken hangi siyasi çözümün arayışında acaba İmralı?
· Herkese iyi seneler...