Suriye'de, 61 yıllık zalim BAAS rejiminin yıkılması, değişimin hemen ardından toplumsal çatışma bekleyenleri sükûtu hayale uğrattı.
Şam düştükten sonra sahadaki silahlı güçlerin kendi aralarında çatışacağı beklentisine girenlerin beklentisi gerçekleşmedi. Tam tersine hepsi silahlarını bırakarak savunma bakanlığı bünyesinde müşterek çalışacaklar.
Değişimde, Türkiye'nin ne kadar büyük etkisi olduğu hızlı bir şekilde görüldü. Türkiye Büyükelçiliğinde göndere bayrağımız çekildi. MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın ziyaretleri, devlet aklının nasıl devrede olduğunu gösterdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin dünkü Grup Toplantısında, bundan sonrası için de müjdeler verdi:
"Suriyeli kardeşlerimizi 13 yıl nasıl yalnız bırakmadıysak, bundan sonra da tüm kapasitemizle yanlarında olacağız. Bakanlıklarımız, kurumlarımız, belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, kendi alanlarında hazırlıklarını yoğun bir şekilde yapıyor. Yakında Halep Başkonsolosluğumuzu hizmete açıyoruz. Enerjiden ulaştırmaya, şehircilikten eğitim ve sağlığa, güvenlikten ticarete kadar ihtiyaç duydukları her alanda Suriye'ye destek vereceğiz."
Bu konuda son üç gündeki gelişmeleri hatırlatayım.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, "Enerji Bakanlığı'ndan bir heyet en yakın zamanda Suriye'ye gidecek, elektrik ve enerji altyapısında incelemelerde bulunacak" dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Anadolu Yayıncılar Federasyonu Programında şu açıklamalarda bulundu:
"Bir ekip gönderdik. Şam ve Halep havalimanlarında gerekli tespitleri yaptık. Bir eylem planı hazırladık. Havalimanlarını aktif hale getireceğiz. Suriye'de hava, demiryolu, karayolları ve iletişim hizmetlerini içeren acil eylem planını çalışıyoruz. Suriye, Akdeniz'e açılan önemli bir kapı. Limanlarının neredeyse hiç gelişmediğini biliyoruz. Oralara muhtemelen belli yatırımların yapılması noktasında gayretlerimiz olacak. Ayrıca Suriye yönetimi ile deniz yetki alanı anlaşması yapacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın pazartesi günü kabine toplantısı sonrasında yaptığı açıklamaların içinde dikkat çeken bir bölüm vardı:
"Rabbimizin yardımı ve milletimizin engin ferasetiyle Suriye halkının zaferine giden yolun taşlarını döşedik. Yeni yönetimde görev alan isimleri, hepimiz gururlanarak takip ediyoruz. Türkiye'de eğitim almış, milletimizle gönül bağı olan kardeşlerimizi çeşitli makamlarda gördükçe Rabbimize bir kez daha hamd ediyoruz."
Türkiye, zafere giden yolun taşlarını döşediği gibi, ENSAR vazifesini yapmanın bereketini, mükâfatını, Türkiye Yüzyılı'na olan maddi ve manevî destekleri de görmeye başladı.
Türkiye'de eğitim görmüş isimler yeni yönetimde görev alıyorlar.
Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin kurduğu Suriyeli Dernekler Platformu'nun başkanlığını yapan Ayşe Eldibs, geçiş hükümetinde Kadın İşleri Ofisi başkanlığına getirildi.
Dışişleri Bakanı olarak atanan Esaad Hasan Eş-Şiybani, Türkiye'de Sabahattin Zaim Üniversitesi'nden siyaset bilimi ve dış ilişkiler alanında yüksek lisans derecesi ve aynı uzmanlık alanında doktora derecesi aldı.
Halep Valisi görevine getirilen SMO komutanı Azzam Garib de Türkiye'den mezun oldu.
Türkiye'nin desteğindeki Suriye Milli Ordusu'nun üst düzey komutanı Murhaf Ebu Kasra, Savunma Bakanı olarak atandı.
Bundan böyle Yeni Suriye'de; bakanlıklarda, yüksek bürokraside, okullarda, hastanelerde, emniyet birimlerinde Türkiye sevdalıları göğsümüzü kabartacak.
Tarihte benzeri olmayan bir kaynaşma, kardeşlik, iyi ve güvenilir komşuluk temelleri atılıyor.
Bundan rahatsız olan hazımsızlar, etki ajanları, 5.Kol elemanları arsızca, şerefsizce provokasyonlar, kirli algı operasyonları içindeler. Televizyon ekranlarından, çirkefleşen suratları ile millet ve devlet düşmanlığı yapıyorlar...
Suriye'de BAAS rejiminin devrilmesi; Türkiye'nin, tarihin doğru yerinde durduğunu gösterdiği gibi Ümit Özdağ, CHP ve diğerlerinin; aslında "Suriyeli düşmanlığı" üzerinden Büyük Türkiye'nin önünü kesmeye çalıştıklarını gözler önüne serdi...