Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünkü AK Parti Grup Toplantısında, TÜSİAD'ın açıklamaları konusunda çok sert tepki gösterdi.
MHP lideri Bahçeli'nin tepkisi ile birlikte okunduğunda, TÜSİAD için bir fırtınanın yaklaştığını tahmin edebiliriz.
Yani geliyor, gelmekte olan...
TÜSİAD yönetiminin savcılığa ifadeye çağrılması bile, eski Türkiye'ye ait bir defterin daha kapatılacağı anlamını taşıyacak.
TÜSİAD evet, haddini aştı.
Bugüne kadar kendilerine hiç hesap sorulmadı. "Herkese dokunulur ama bize dokunmaya kimse cüret edemez" inancını taşıdılar.
Beynelmilel sermayeyi temsil ettikleri için kendilerini layüsel gördüler.
TÜSİAD, tepkilere rağmen geri adım atmadığı ikinci açıklamasında, "uluslararası iş dünyasındaki temsil gücümüz" hatırlatmasını yapıyor.
Hâlâ dikleniyorlar...
Hâlâ kendilerini statükonun zaptiyelerinden, vesayet ağalarından biri görüyorlar.
CHP'nin himayesinde olmaktan gocunmuyorlar. CHP'nin kendilerine sahip çıkmasından nasıl da rahat görünüyorlar...
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün ne güzel ifade etti:
"TÜSİAD'ın açıklaması sonrasında 'emre emade uşak' misali sıraya dizilen muhalefet figürlerini nazarı dikkate almıyoruz. Kuklalarla bizim işimiz olmaz. Bizim muhatabımız kuklacılardır..."
TÜSİAD'ın sicilinde demokrasi adına bir yığın ayıp vardır.
Türkiye'nin gerçek anlamdaki her demokrasi ve kalkınma hamlesi, TÜSİAD zihniyetini daima rahatsız etti. Türkiye'nin yerli ve milli üretimden vazgeçerek küresel ticaretin zayıf bir pazarı haline dönüşmesini istediler.
Siyasetçilere had bildirdiler. Gazete ilanları ile hükümet devirdiler. Gazete manşetlerinden siyasete ayar verdiler.
İmam hatip düşmanlığı, Kur'an kursu düşmanlığı yaptılar. 28 Şubat'ın darbeci generalleri, bunların raporlarını okuyarak din ve vicdan hürriyetine yasaklar getirdiler. "İmam-Hatip liselerine kız öğrenciler kesinlikle alınmamalıdır" diye ahkâm kesenler de bunlardı...
Malum medya ile birlikte etki ajanı gibi davrandılar. Bunların yaptığı ekonomik, sosyal ve siyasal provokasyonları, düşmanın 5. Kol elemanları bile yapamamıştır...
Darbecilerin zihniyeti ile TÜSİAD'ın zihniyeti, aynı şer odaklarının etkisiyle organize hareket ettiler.
Generallerin darbe dönemi bitince devreye giren FETÖ ihanetinin arkasındaki şer odakları da aynıydı.
Bugün sorulması gereken soruların başında şu geliyor:
Demokrasi sicili bozuk, milli meselelerde hiç ortada görünmeyen, deprem felâketlerinde bile ortadan kaybolan bu kuruluş, hangi cesaretle haddini aşmaktadır?
Kime, neye güvenmektedir?
Devletin, milli güvenlik ve terörle mücadelede yedi düvelle mücadele ettiği bir dönemde; Ümit Özdağ'ın tutuklanması, İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı adaylığı tezgâhı, Ayşe Barım/Gezi soruşturması, kılıç çeken teğmenlerin ihracı konuları neden TÜSİAD'ı ilgilendiriyor?
Cevap verelim; İmam Hatip düşmanlığı, darbecileri arkalama ne kadar ilgilendiriyorsa o kadar ilgilendiriyor...
Evet, TÜSİAD eski Türkiye'nin bittiğini bildiği halde, evet, bildiği/gördüğü halde neden başını tekrar siperden çıkardı?
Bu insanlar aptal değil. Cumhur İttifakı'nın gücünden, AK Parti iktidarının Türkiye'yi şahlandıran hamlelerinden, Erdoğan'ın Anayasal yetkileri ile neler yapabileceğinden habersiz değiller.
Milli savunma gücünü, Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine çıkarmış Türkiye, kendini dünyaya hayran bıraktırırken TÜSİAD kimlere umut bağlıyor?
Türkiye; bölgesinde askerî, siyasî ve ekonomik gücünü genişletirken, terörsüz Türkiye yolunda öneli adımlar atarken TÜSİAD'ı kimler öne sürüyor?
İktidarlara kafa tutmayı alışkanlık haline getirdikleri malum, amma devlete kafa tutmanın bedelini hiç hesaplamadılar mı?
Burada akla FETÖ ihaneti geliyor.
Onlar, TÜSİAD gibi küresel sermayenin işadamları kisvesiyle değil, dinî kisveyle devlete kafa tuttular.
FETÖ elebaşı, kendini devletin üstünde gördü. Devletin bütün kurumlarının içine, sınav sorularını çalarak sızdılar.
Sonra darbe yapma ihanetine kadar savruldular.
Nereden talimat/cesaret almışlardı?
Batı'nın şer odaklarından...
TÜSİAD da aynı merkezlerden mi cesaret alıyor?
CHP'nin, şapkanın içinden çıkardığı erken seçim tezgâhında, birlikteler mi?
Eski Türkiye'ye, el ele birlikte veda edecekler demek...