Yılmaz, TBMM'nin açılışının 105. yılı ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla TBMM Tören Salonu'nda düzenlenen resepsiyonda, basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
ABD'nin tüm ticaret yaptığı ülkelere "karşılıklı tarifeler" kapsamında son dönemde attığı adımların dünyada bir belirsizlik oluşturduğunu dile getiren Yılmaz, müzakere sürecinin sonuçlarının, Çin ve Avrupa Birliği gibi çok büyük ekonomilerle nasıl bir denge bulunacağının belirsizliğini koruduğunu söyledi.
Yılmaz, dünyada belirsizlik ortamının getirdiği etkiler olduğunu dile getirerek, "Dünya enflasyonu açısından bakıldığında emtia fiyatlarında bir düşüş söz konusu. Bu, emtia ithal eden ülkeler açısından olumlu bir durum. Türkiye, petrol, emtia ithal eden bir konumda. Dolayısıyla bu yeni konjonktür, bu anlamda Türkiye gibi ülkelerin enflasyon açısından lehine bir durum oluşturuyor. Ama büyümenin aşağı yönlü revizyonu da dış talebi aşağıya çekmek suretiyle ihracat üzerinde bir baskı oluşturuyor. Bu dengeler içinde artısıyla, eksisiyle bu sürece bakmak gerekiyor. Biz de ilgili tüm bakanlarımızla birlikte bu süreci yakından takip ediyoruz. Hem bu müzakereleri hem de bunların sonuçlarını hem de dünya ekonomisine etkilerini takip ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ekonomisinde iç piyasanın daha ağırlıklı olduğunun altını çizen Yılmaz, bu durumun bu anlamda nispeten daha az etkisi olacağını söyledi.
Bu süreçten ihracatın en az düzeyde etkilenmesi yönünde tedbirler aldıklarını ve politikalar geliştirdiklerini bildiren Yılmaz, Giresun'da toplanan Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nun toplantısında bu konuları görüştüklerini belirtti.
Yılmaz, Türkiye'nin ABD ile müzakere sürecine başladığını hatırlatarak, Ticaret Bakanı Ömer Bolat'ın şahsında muadil kurumlarla birtakım görüşmelerin planlandığını, bu görüşmelerin neticelerini beklediklerini söyledi. Yılmaz, "Bize ilk aşamada yüzde 10 gibi bir tarife uygulandı. Bu en düşük tarife. Nispeten daha olumlu bir tablo çiziyor bu." ifadesini kullandı.
ABD'nin Türkiye'ye baz seviyede uyguladığı ek gümrük vergisine Türkiye'nin karşılık verip vermeyeceğine ilişkin soruya karşılık Yılmaz, "Müzakere ediyoruz. Ama müzakere ederken bir taraftan da geçmişte, Sayın Trump'ın ilk döneminde Cumhurbaşkanı'mız ile belirledikleri bir hedef vardı; 100 milyar dolarlık bir ticaret hacmi. Bir taraftan da bu hedefi ortaya koyuyoruz. Dolayısıyla ticaret hacmini artırmak istiyoruz. İki tarafın da kazançlı çıkacağı şekilde, kazan kazan anlayışı içinde yaklaşıyoruz." dedi.
Türkiye ile ABD arasında "dengesiz ticaret" tartışması olmadığına işaret eden Yılmaz, iki ülke arasında yeni hedefler ortaya konulabilecek bir çerçeve olduğunu söyledi. Yılmaz, müzakerelerin sonucunu beklemek gerektiğini vurguladı.
En olumsuz durumun belirsizlik olduğunu ve belirsizliğin ekonomiye zarar verici niteliği bulunduğunu dile getiren Yılmaz, dünya ekonomisinin sıhhati açısından bu belirsizliğin bir an önce ortadan kalkması temennisinde bulundu. Yılmaz, bu müzakerelerin sonucunda daha öngörülebilir bir uluslararası ekonomik konjonktürün oluşmasını beklediğini ifade etti.
Cevdet Yılmaz, dünyada yeni bir ticaret rejiminin başladığına dikkati çekerek, "Türkiye olarak her alanda olduğu gibi ticaret alanında da dengeli bir yaklaşımı savunuyoruz. Herkesin kazançlı çıkacağı ve sonuçta yine kural bazlı bir uluslararası sistemin oluşacağı bir düzeni savunuyoruz." diye konuştu.
AB'nin Türkiye'nin temel ihraç pazarı olduğunu hatırlatan Yılmaz, AB ve ABD ilişkileri ile Avrupa'nın alacağı kararların Türkiye için önemli olduğunu belirtti.
Yılmaz, Çin'in, ABD ile müzakerelerinin sonuçlarına bağlı olarak ABD pazarında kaybettiğini başka pazarlarda telafi etme çabası içine girmesi halinde bu durumun da rekabeti artırıcı bir unsur olacağına işaret etti.
"Şayet ABD ile müzakereler olumlu sonuçlanmazsa mütekabiliyet esasına göre Türkiye'nin ek vergi uygulama gibi bir durumu söz konusu olur mu?" şeklindeki soruya Yılmaz, "Bu konularda erken yorum yapmak doğru değil. Müzakerelerin sonuçlarını bekleyelim. Oradaki sonuçlara göre Türkiye, kendi menfaati, ekonominin, milletin menfaati neyi gerektiriyorsa o yönde hareket eder. Bu belirsizlik ortamında süreçleri iyi takip etmek lazım, erken birtakım bağlayıcı söylemlerin doğru olmayacağı kanaatindeyim." yanıtını verdi.
Yılmaz, zirai donun enflasyona etkisine ilişkin soru üzerine de "Mutlaka bir etkisi var ama meyve grubunun enflasyondaki ağırlığı tahıllara göre daha düşük. Bu anlamda etkisinin sınırlı kalmasını bekliyoruz." dedi.
Hasar tespitlerinin devam ettiğini dile getiren Yılmaz, kuru meyve stoklarının bu anlamda dengeleyici bir rolü olacağını söyledi.
Yılmaz, bu süreçte dış ticaret politikalarının önemine işaret etti.
- "Nüfus Politikaları Kurulu, haziranda ilgili bakanların katılımıyla asıl toplantısını yapacak"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, doğum izninin süresinin artacağına yönelik haberlerin sorulması üzerine, Nüfus Politikaları Kurulu'nun geçen hafta teknik düzeyde bakan yardımcılarının ve ilgili birim amirlerinin katılımıyla bir toplantı yaptığını belirterek, haziranda asıl toplantının ilgili bakanlarla yapılacağını bildirdi.
Teknik toplantıda oluşturdukları çalışma gruplarının hazirana kadar hazırlıklarını yapacağını ve Kurul toplandığında tedbir önerilerini sunacaklarını kaydeden Yılmaz, bu toplantıda belli kararlar vereceklerini söyledi.
Yılmaz, eğitim, sağlık, ekonomik destekler, çalışma hayatı, iletişim ve kültür alanlarında çalışma grupları oluşturulduğunu dile getirerek, "Buralarda belli kurumlarımıza koordinasyon görevi verdik, diğerleri de onlarla birlikte çalışacaklar. Birçok konuyu olgunlaştırıp Nüfus Politikaları Kurulumuza getirecekler. O Kurul yapılmadan önce detay konuşmamızın bir anlamı yok. Fakat yoğun bir çalışma içinde olduğumuzu, çok önem verdiğimizi söyleyebilirim. Cumhurbaşkanı'mızın ifadesiyle 'bir beka meselesi.' gerçekten. Nüfus meselesi çok önemli bir mesele. Bundan sonraki süreçte de Kurulumuzu çok etkin bir şekilde çalıştıracağız." dedi.