16 Nisan 2025 Çarşamba / 18 Sevval 1446

‘Gazze kasabı' ABD'de umduğunu bulamadı! Trump yüzüne 'Türkiye' dedi

‘Gazze kasabı' Netanyahu, ABD'ye Suriye konusunda Türkiye'yi şikayet edip arkasına Washington'ın desteğini almayı umarak dün Beyaz Saray'a gitti. Ancak öyle olmadı, ABD Başkanı Trump, Netanyahu'nun yüzüne Türkiye ile iyi ilişkileri olduğunu söyledi. Hatta Netanyahu'ya parmak salladı, 'Sorununu çözerim ama makul olmalısın' dedi. Trump, Netanyahu'nun yanında Cumhurbaşkanı Erdoğan'a övgüler de dizdi. Uzmanlar ikilinin görüşmesini ve Trump'ın verdiği mesajı değerlendirdi. Netanyahu'nun görüşmede en büyük hayal kırıklığını Türkiye konusunda yaşadığını söyleyen uzmanlar, 'Bundan sonraki süreçte Netanyahu'nun Gazze'de daha fazla katliam yapmasının ve bölgeyi istikrarsızlığa iten hamlelerine devam etmesinin önüne geçmek için bölgesel girişimlerin artması gerekiyor. Bunun için de Türkiye'nin Orta Doğu'daki istikrarlaştırıcı gücü büyük önem arz ediyor.' dedi.

AA8 Nisan 2025 Salı 17:38 - Güncelleme:
‘Gazze kasabı' ABD'de umduğunu bulamadı! Trump yüzüne 'Türkiye' dedi

İRAM Başkanı Doç. Dr. Serhan Afacan, dün gerçekleşen Netanyahu-Trump görüşmesinin satır aralarını konu alan bir analiz kaleme aldı.

Gazze'deki katliamlarını tüm barbarlığıyla sürdürdüğü bir süreçte İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 3 Nisan'da resmi ziyaret kapsamında gittiği Macaristan'dan sonra ABD Başkanı Donald Trump'la ikinci defa görüşmek üzere ABD'ye gitti. ABD'ye yapılan bu günübirlik ziyaret, Trump'ın ifadesiyle ABD'ye "girip çıkma" şeklinde gerçekleşti. Trump, 3 Nisan Perşembe günü, Netanyahu ile "çok uzak olmayacak bir gelecekte" görüşeceklerini söylemişti. Buradan hareketle ziyaretin çok önceden planlanmadığı ve Netanyahu'nun apar topar Washington'ın yolunu tuttuğu anlaşılıyor.

Netanyahu Macaristan'a, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) hakkında yakalama emri çıkardığı bir dönemde gitti. Macaristan ise kararı uygulamayacağını açıkladı ve UCM'den çekileceğini duyurdu. Netanyahu bu ziyaretin ardından UCM'nin kararını uygulamaya cesaret edecek bir devlete yakalanmak istemediği için İrlanda, İzlanda ve Hollanda rotası yerine Hırvatistan, İtalya ve Fransa üzerinden ABD'ye vardı. ABD ise UCM'yi oluşturan Roma Statüsü'ne taraf olmadığı gibi İsrail'in Gazze katliamının başat destekçisi konumunda bulunuyor.

Görüşmeye ayağının tozuyla katılan Netanyahu'nun yüzünde yorgun bir ifade ve görüşmelerden istediğini alamamanın hayal kırıklığı vardı. Ziyaret, Trump'ın 2 Nisan'da 185 ülkeye yönelik tarifeler getiren ve İsrail'e uygulanan gümrük vergisini yüzde 17'ye çıkaran kararnameyi imzalamasından günler sonra gerçekleştiği için görüşmede gündem maddelerinden biri de buydu. Netanyahu, Trump'ın kararını tamamıyla desteklediğinin altını çizerek ABD ile aralarındaki ticaret açığını ortadan kaldıracaklarını söyledi ve "Bence İsrail, aynısını yapması gereken diğer ülkeler için bir model olabilir" diye ekledi. Dolayısıyla ABD ile İsrail arasında yeni tarifelere ilişkin bir ihtilaf olmadığı ve Netanyahu'nun Washington'a yaptığı bu alelacele seyahatin arkasında bu konuda bir imtiyaz elde etmenin yatmadığı anlaşılıyor. Diğer üç gündem maddesi için ise aynı şeyi söylemek mümkün değil. Kuşkusuz gündemde öne çıkan ilk madde Gazze ve İsrailli rehinelerdi.

- GAZZE'DE NE OLACAK?

3 Nisan'daki açıklamasında Gazze'deki mevcut durumu "büyük bir sorun" olarak niteleyen Trump, "Neler olup bittiğini konuşacağız, çözülmesini istediğimiz bir diğer konu da bu." demişti. He ne kadar ABD, Gazze katliamları konusunda şimdiye dek İsrail'e en büyük desteği verse de bir süredir ABD kanadının verdiği mesajlar, bu desteğin bile bir sınırının olduğunu gösteriyor. Netanyahu'nun 50 bin masumu katleden, Birleşmiş Milletlerin (BM) açıklamalarına göre, 18 Mart'ta ateşkesi ihlal ettikten şimdiye dek bin kişiyi öldüren ve 28 Mart'ta 15 ilk yardım görevlisini "yanlışlıkla" öldürerek toplu mezara gömecek kadar vahşileşen İsrail'i, Gazze'de bir bataklığa sürüklediği aşikar.

59 İsrailli esirse hala Gazze'de tutuluyor. Esir aileleri cumartesi günü Trump'a yazdıkları mektupta, "Lütfen tüm gücünüzü kullanarak Netanyahu'ya baskı yapın ve bu savaşı sonlandırıp rehinelerimizi hemen geri getirin." diye ricacı olmuşlardı. Görüşmenin ardından iki ismin Oval Ofis'te gazetecilere yaptığı açıklamada Trump, esir aileleriyle yaptığı görüşmeleri hatırlatarak benzer ifadeler kullandı. Hamas kanadı ise esir takasının sürmesi için İsrail hapishanelerinde tutulan Filistinlilerden daha fazla esirin serbest bırakılmasını, kalıcı ateşkes sağlanmasını ve İsrail'in Gazze'den tamamıyla çekilmesini şart koşuyor.

Gazze konusunun uzamasını olumsuz bir durum olarak gören Trump, "Rehineleri kurtarmak için çok çabalıyoruz. Başka bir ateşkes arıyoruz, ne olacağını göreceğiz." ifadelerini kullandı. Diğer taraftan son olarak Mısır'ın Gazze planını görüşmek üzere Kahire'de toplanan Arap Birliği Zirvesi gibi sorunun çözümüne dönük alternatif inisiyatifler de devam ediyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da Kahire ziyaretinde Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah es-Sisi ile yaptığı basın toplantısında, gelecek aylarda ülkesinin Suudi Arabistan ile beraber İsrail-Filistin sorununa iki devletli bir çözüm bulmak için toplantı düzenleyeceklerini söyledi. Dolayısıyla Netanyahu'nun Gazze'deki tutumunun Orta Doğu'da karşılığı olmadığı gibi Avrupa'da da karşılığı bulunmuyor. Dahası İsrail'in soykırımcı başbakanı, aradığı desteği Washington'da da bulamadı. Benzer bir şey İran dosyası için de geçerli.

- İRAN'LA "DOĞRUDAN" MÜZAKERE Mİ?

Netanyahu'yu apar topar Washington'a sürükleyen gündem maddelerinden birinin de İran olduğu görüşme sonrası yapılan açıklamalardan ortaya çıktı. Eski ABD Başkanı Barack Obama döneminde olduğu gibi şimdi de İran'la yapılacak herhangi bir müzakereye karşı olan Netanyahu, son haftalarda ABD'nin Yemen'de Husileri hedef alırken İran'a tehditler savurmasından cesaret almıştı. Ancak mart ayının başında İran'a Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) üzerinden mektup göndererek müzakere çağrısı yapan Trump, bu pozisyonunu korudu ve hatta cumartesi günü -nerede olacağını söylemese de- İran'la doğrudan ve "çok üst düzey" bir görüşme yapılacağını söyledi.

Bu anlarda hayal kırıklığı yüzünden okunan Netanyahu konuya ilişkin, 2003 yılında Libya'nın kitle imha silahları geliştirme projesini bütünüyle sonlandırmasıyla sonuçlanan anlaşmaya atıfla şu ifadeleri kullandı: "İkimiz de İran'ın asla nükleer silaha sahip olmaması hedefinde birleştik. Şayet bu, Libya'da olduğu gibi eksiksiz şekilde yapılabilirse bunun iyi bir şey olacağını düşünüyorum. Ancak ne olursa olsun, İran'ın nükleer silaha sahip olmamasını sağlamalıyız."

Trump'ın açıklamalarının ardından bir süredir ABD ile doğrudan görüşmelere karşı olduğunu vurgulayan İran adına açıklama yapan İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Trump'ın ifadelerini kısmen revize ederek iki ülkenin "dolaylı üst düzey görüşmeler" için cumartesi günü Umman'da bir araya geleceğini belirtti. Dolayısıyla Netanyahu'nun İran konusunda da Trump'ı -en azından mevcut koşullarda- kendi çatışmacı pozisyonuna çekemediği görüldü. Ancak Netanyahu'nun en büyük hayal kırıklığı Türkiye konusunda yaşadı.

- NETANYAHU SURİYE'DE MAKUL DAVRANIR MI?

Netanyahu açıklamasında, anlaşılmaz şekilde "Türkiye dahil" herhangi bir devletin Suriye'yi kendilerine saldırmak için üs olarak kullanmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Bu açıklama, 3-4 Nisan'da NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı için Brüksel'de bulunduğu esnada Reuters'e röportaj veren Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, Türkiye'nin İsrail ile Suriye'de karşı karşıya gelmek istemediğini söylemesinin ardından geldi.

Bu açıklamanın aynı zamanda İsrail saldırılarının Suriye'nin yeni hükümetinin, DEAŞ terör örgütünü ve diğer tehditleri caydırma yeteneğini zayıflattığını vurguladığı bir ortamda yapılması, Netanyahu'nun ne derece abes bir tutum içinde bulunduğunu gözler önüne serdi. Nitekim Trump'ın da bu tutumu ciddiye almadığı görüldü.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ilişkilerinin çok iyi olduğunu söyleyen Trump, İsrail'in Suriye konusunda Türkiye ile yaşadığı her sorunu çözebileceğini belirtip Netanyahu'ya dönerek "Siz makul olduğunuz sürece, bu konuda siz de biz de makul olmalıyız" ifadelerini kullandı. Kuşkusuz buradaki anahtar kelime "makuliyet" ancak Netanyahu'nun makuliyetten uzak davranma konusunda sicilinin ne kadar kabarık olduğu biliniyor.

Gelinen noktada Netanyahu'nun hem Gazze stratejisinde hem de bölgesel politikalarında makuliyetten oldukça uzak bir tutum içinde olduğu ve Trump yönetiminin İsrail'i öncelese dahi Netanyahu'nun yaklaşımlarıyla aynı çizgide durmadığı görülüyor. Diğer bir ifadeyle, İsrail Başbakanı, can havliyle gittiği Washington'da umduğunu bulamadı. Bundan sonraki süreçte Netanyahu'nun Gazze'de daha fazla katliam yapmasının ve bölgeyi istikrarsızlığa iten hamlelerine devam etmesinin önüne geçmek için bölgesel girişimlerin artması gerekiyor. Bunun için de Türkiye'nin Orta Doğu'daki istikrarlaştırıcı gücü büyük önem arz ediyor.

Trump'ın Başkan Erdoğan övgüsü komşuyu panikletti: Netanyahu'nun gözü önünde yaptı

İsrail'de "Trump Netanyahu'yu küçük düşürdü" isyanı: Türkiye ile ilgili isteğimiz karşılık bulmadı

Ankara'yı karşılarına almak istemiyorlar! Batı'dan Suriye için Türkiye ve İsrail iddiası