Aile ve kadın, kuruluşundan itibaren AK Parti'nin en hassas olduğu konuların başında geliyor. Refah Partisi çizgisinden başlayarak bu siyasi damarın güçlenmesinde kadın siyasetçilerin büyük emeği vardır. Star gazetesinin çok değerli kalemlerinden yazar Sibel Eraslan'ın Refah Partisi İstanbul İl Kadın Kolları Başkanlığı hala "efsanevi bir dönem" diye anlatılır. AK Parti'ye de aynı şekilde "kadın partisi" deniyor.
Bu başarıda ve sahiplenmede Erdoğan'ın tutumu kritik öneme sahip. Erdoğan kadınlara siyasette alan açarken konuya toplumsal ve bireysel düzlemde "hak temelli" yaklaştı. Verilen zorlu mücadelelerin ardından kadınlar despotik laikçilerce gasp edilmiş hak ve özgürlüklerine kavuşmuş, kendilerini ev dışında da var edebilmiş durumdalar.
KADIN GÜÇLENDİNDİKÇE...
2002'de kızların okullaşma oranı yüzde 39 iken şimdi yüzde 95'lerde. Yükseköğretimde oran 2002'de yüzde 11 iken şimdi 52 civarı.
Eğitim oranları, farklı alanlarda uzmanlaşma ve istihdam, sivil toplum faaliyetlerinde yer alma gibi konularda eskiden var olan ve kapanmaz görünen cinsiyetler arası uçurum artık kapanmak üzere. Hatta mesela akademide kadınlar erkeklerden önde.
Bu amaçla İş Kanunu kadınlar lehine defalarca elden geçirildi. Kadınların hukuki açıdan güçlendirilmesi için ihtisas mahkemeleri olan Aile Mahkemeleri ta 2003'te kuruldu.
Kadına yönelik şiddeti önleme konusunda ise sıfır toleransla yola çıkıldı. 2004'te ve 2010'da Anayasada değişiklikler yapıldı. TCK'da da öyle. Hem mevzuatı hem zihniyeti değiştirmek için büyük çaba gösterildi yani.
AİLE DEĞERLERİNE ATIF
Öte yandan kadınlarla beraber ailenin güçlenmesine de o derece önem verildi.
Aile içi rollerde yükün sadece kadının omzuna yüklenmemesi, sorumluluğun paylaşılması için siyasi söylemler geliştirildi. Bazılarının feminist söylemlere hapsetmeye çalıştığı sorun alanlarına daha eşitlikçi ve aile bağlamında baktı AK Parti.
Peygamber Efendimizin hayatından örnekler vererek, eşi Hz. Hatice'den, Hz. Ayşe'den, kızı Hz. Fatıma ile ilişkilerinden hareketle kadınlara cesaret aşıladı. Hak teslimini, adaleti ve merhameti, dayanışmayı, kadim değerleri hiç ötelemedi. Kadınlar profesyonel iş hayatında var olurken aile bağlarının güçlü tutulması önemsendi.
MEVZUAT ELDEN GEÇİRİLDİ
Mevzuatı da buna göre değiştirdi AK Parti hükümetleri. Anayasasının 41. maddesindeki "Aile Türk toplumunun temelidir" ifadesi "Aile Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır" hükmü AK Parti sayesinde değiştirildi.
2004'te ise Anayasanın "kanun önünde eşitlik" başlıklı 10. maddesinin 2. fıkrasına "Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür" ibaresini ekledi.
2011'de Başbakanlığa bağlı Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı kaldırıldı yerine "Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı" adıyla bakanlık kuruldu.
Liste uzar gider ama burada keseyim.
AİLE GÜÇLENDİRİLİRKEN KADININ HAKKI
Bu uzun girizgâhı da şunu demek için kendime dayanak yaptım:
AK Parti aileyi güçlendirirken kadının hakkını yemedi. Yenmiş haklarının, yok sayılmış adının üstüne yatmadı. Kadınları giyimine, hayat biçimine göre ayrıştırmadı. Yok saymadı, bilakis var kıldı.
Belli kesimler farklı gerekçelerle aileyi, çocuğu ya da erkeği öne çıkarıp kadının hakkını o kadar kolay yiyebiliyor ki AK Parti'nin buradaki adaletli tutumunu kayda geçirmek istedim.
Aileyi iki kanadıyla uçan bir kuş gibi, iki kefesiyle dengesini bulan bir terazi gibi kadın ve erkek ile kabul etti iktidar partisi. Bu açıdan mesela annenin doğum iznini uzatırken babaya da bebeğiyle zaman geçirmesi ve eşine yardımcı olması için Türkiye'de ilk kez uygulanmak üzere doğum izni çıkardı.
AİLE YILININ MÜJDELERİ
Bütün bu arka plan üzerinden değerlendirdim ben Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün aileyi güçlendirmek için açıkladığı yeni destekleri. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş da yirmi gün önce buluştuğumuzda etraflıca anlatmıştı yapılanları ve hazırlıkları. Star gazetesinde yayınlamıştık.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 2025'i neden Aile Yılı ilan ettiklerine dair sağlam bir çerçeve çizdi dün.
Türk toplumundaki değişim, düşen doğum oranları, artan boşanmalar, ilerleyen evlilik yaşları gibi usul usul ilerlerken fark edilmeyen ve daha çok "kişisel tercihler" bağlamında görülen ama on yıllık dilimlere baktığınızda ise değişimin hızını gösteren, toplumsal soruna dönüşen konulara dair doğru tespitleri oldu Erdoğan'ın. Çözümlerini de sundu.
GÜÇLÜ, CİDDİ, RASYONEL
Sorunları çözmek, evliliği özendirmek, kolaylaştırmak, en az üç çocuk konusunda ailelere destek olmak için açıklanan müjdelerin her birini güçlü, ciddi ve rasyonel buldum doğrusu.
Zengin veya geçim sıkıntısı olmayan toplumsal kesimlerde çocuk sayısı zaten çok azdır. Bir, iki. Daha çok sayıda çocuğu olan ve olmasını isteyen kesimler ise daha yoksul ya da dar gelirli ailelerdir.
Bu açıdan Erdoğan'ın duyurduğu ilk kez evlenen gençlere faizsiz 150 bin TL kredi desteğinin, doğacak çocuklara her ay yapılacak düzenli ödemelerin nasıl teşvik edici olduğunu ilk on yılda bile görürüz diye düşünüyorum.
Zira ilk çocuğa 5 bin TL, ikinci çocuğa her ay 1500, üç ve sonrasında ise her ay 5 bin TL destek ödemesi yapılması dar gelirli ailelerin işini gerçekten kolaylaştıracaktır.
Kadınlar ve erkekler için uzaktan esnek çalışma modellerinin geliştirilmesi, kolay konut edinme, kreş ve bakım evi kolaylığı gibi diğer kalemler de epeydir üzerine çalışılan politikalar.
LGBT konusuna tekrar girmeyelim ama malum, iktidarın bu konudaki bilinçli ve dirençli tutumunda bir değişik yok. Cumhurbaşkanı doğru ve fıtri olanı yüceltip destekleyerek sapkın ve hastalıklı olanı "aile dışında" tutarak zayıflatıyor aslında.