KADEM, kadına yönelik şiddetin medyadaki temsili üzerine yaptığı bir araştırmayı Şiddete Seyirci Kalma başlığı ile rapor haline getirmiş. Araştırma, Türkiye'de izlenme oranı en yüksek olan on diziden 8'i üzerinde duruyor. 15 odak grubu oluşturulmuş.
Kadına yönelen şiddet çeşitli boyutlarıyla araştırılıyor. "Şiddetin türü, şiddetin bağlamı, şiddet sahnesinin süresi ve şiddete verilen tepkiler" dikkate alınıyor. Psikolojik, ekonomik, sözlü, siber, cinsel ve fiziki şiddet kategorileri kullanılıyor. Sahnelerde şiddet türleri, şiddetin süresi, şiddetin kadın başına düşen payı gözlemleniyor. Amaç, kadına yönelik şiddetin medyadaki temsilini ortaya çıkarmak.
Araştırmada şu verilere ulaşılıyor: "14 dizide 3013 kadına yönelik şiddet sahnesi tespit edilmiştir. Bu sahnelerin 659'u dijital platformlarda, 2354'ü ise televizyon dizilerinde yer almaktadır. İncelenen bölüm ve şiddet sahnesi sayıları dikkate alındığında dijital platformlarda bir bölümde kadına yönelik ortalama 7 şiddet sahnesi görülürken, televizyon dizilerinde kadına yönelik ortalama 9 şiddet sahnesi görülmektedir."
Dizilerde kadına yönelik şiddetin kategorileri de şöyle: "Tespit edilen kadına yönelik şiddet sahneleri şiddetin türüne göre kategorize edildiğinde 1537 (%51) psikolojik şiddet, 718 (%24) sözlü şiddet, 322 (%11) çok boyutlu şiddet, 230 (%8) fiziksel şiddet, 111 (%4) cinsel şiddet, 41 (%1) ekonomik şiddet." Ürkütücü tespitler de var. Mesela, sahnelerin 97'sinde kadın cinayeti veya cinayete teşebbüs bunlardan birisi.
Kadın başına düşen şiddet payı ölçü alındığında ilginç sonuçlara varılıyor. Bölüm başına, 21 kadına şiddet ile Kızıl Goncalar birinci. Arkasından İnci Taneleri bölüm başına 20 kadına şiddet ile ikinci ve Yalı Çapkını bölüm başına 17 kadına şiddet ile üçüncü geliyor. Burada şiddetin yöneldiği öznenin niteliği üzerinde durulmuyor. Örneğin Kızıl Goncalar'da şiddetin yöneldiği öznenin niteliği başörtü, tarikat mensubu, dindar vs olması mı? Şiddeti kışkırtan olgu olarak dini pratik, söz ve semboller mi gösteriliyor? Yine İnci Taneleri ve Yalı Çapkını dizilerinde şiddetin yöneldiği ana unsurlar nelerdir? Gayri meşru ilişkiler mi? ( Araştırma daha objektif olma kaygısıyla buna "flört şiddeti" diyor).
Araştırma önemli öneriler ortaya koyuyor. Önerilerden bazıları çok önemli. "Ensest ve tecavüz gibi travmatik konular işlenirken ekstra hassasiyet gösterilmeli, bu tür sahneler izleyicide olumsuz etkiler yaratabileceğinden tamamen kaldırılmalıdır... Şiddet faillerinin ağır hukuksal cezalar aldığı gösterilmelidir. Şiddetin yalnızca polis müdahalesiyle çözüldüğü gösterimlerden kaçınılmalı, adalet sistemi doğru şekilde temsil edilmelidir."
KADEM, kadın bakışını merkeze alan yaklaşımlarıyla kadına şiddet olgusunu ele almakta ve kimi kez erkeğe ilişkin feminist teorinin yargı kalıpları devreye girmektedir. Çözüm önerilerinden birisinde bunu görüyoruz: "Kurtarıcı Erkek Söylemi: Kadınların sürekli olarak erkek kurtarıcıya ihtiyaç duyduğu anlatılar sınırlandırılmalı, kadınların kendi problemlerini kendisi ya da hemcinsiyle de çözebilen aktif ve etkili bireyler olduğu vurgulanmalıdır."
Muhafazakar bakışta erkek kurtarıcı değil, ama "kavvamune"dir. Yani "baba erkeğin" hatunu, kızları ve oğulları "evirip çevirme hakkı" vardır. Oysa bu öneride çözümde hemcins vurgusu yapılıyor. Kadın problemi, "kendisi ve hemcinsleri ile çözme" şartı merkeze alınıyor.
Çözümde iktidar ve devletin sorumlulukları konusunda eleştiri ve önerilere rastlamıyoruz. Oysa RTÜK, Aile ve Sosyal Hizmet Bakanlığı gibi kamu yapılarının bu konuda önemli mesuliyetleri bulunmaktadır.
Şiddete Seyirci Kalma araştırması, diziler üzerine yapılmış geniş kapsamlı bir çalışma. Diziler, kadınlar ve şiddet ilişkisini anlamak açısından çok önemli bulgulara sahip. Sonuçta şiddet, medyada hem temsil ediliyor hem de üretiliyor. Toplum bilinci buna alıştırılıyor.