Saraçhane'de toplanan kalabalığın vandalizmine bir diyeceği yoktu Özgür Özel'in. Ama kalabalık Özgür Özel'e posta koydu. "Buraya seni dinlemeye gelmedik" dedi. Cumartesi günü Maltepe'de yapılan mitinge de "çökerteceğiz, yerle bir edeceğiz" dediği boykot listesindeki kafe zincirine yapılan saldırı gölge düşürdü.
CHP devamlı surette kışkırttığı, nefret akıttığı kitleyi tatmin etmek zorunda kalıyor. Bu böyledir; iş sokağa döküldüğünde gelenler sadece içini akıtmak isteyen gençler ya da partililer olmaz. Fırsat kollayan devlet düşmanları, başka istihbaratlara çalışan provokatörler, marjinal örgütlerin yüzü kapalı militanları da akın eder sokaklara. Böyle bir kalabalığın aktivizminden ne memlekete bir hayır gelir ne de mihmandarlık yapan siyasi partiye.
Nitekim Gezi kalkışmasında bunun çok daha büyük ve yıkıcı olanını yaşadı Türkiye. Ekonomik verilerin en iyi seviyelere yükseldiği, Türkiye'nin adeta şaha kalktığı yıllardı. Gezi Parkı olaylarıyla birlikte adeta Türkiye'yi kuşatma süreci başladı. FETÖ, PKK, DHKP-C, MLKP gibi sağlı sollu örgütlerin açık-örtük işbirliği ve Avrupa ülkeleri ve ABD'nin desteğini de arkasına alanlar Türkiye'yi bir iç savaş atmosferine sokmaya, hükümeti devirmeye azmettiler.
Türkiye tüm bu kuşatmaları yara yara bugünlere geldi.
İlkine pabuç bırakmayan Türkiye'nin bu ikincisine boyun eğeceğini düşünenler ne kadar yanlış işlerin içinde olduklarını anlayacaklar.
***Belki de mesele hiç gözüktüğü gibi değildir. Ekrem İmamoğlu'nun yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırmak, zimmetine para geçirmek, rüşvet, irtikap gibi suçlarla dolu soruşturma dosyasının içinin boş olmadığını İmamoğlu'nun kendisi gibi Özgür Özel de çok iyi biliyor. Soruşturmayı haber aldıkları için İmamoğlu kolları sıvadı ve kendisine yöneltilen suçları siyasi göstermek adına seçim kampanyası yürütmeye başladı. Ama kanımca asıl kampanyayı, İmamoğlu'nun tutukluluğunu da kullanarak Özgür Özel başlattı.
6 Nisan'da kurultay yapma kararının arkasındaki saik CHP'ye kayyum atanması ihtimaline karşı ön almak değil. Nitekim kayyum atanacak olsa bunun sebebi zaten kurultaya şaibe karıştığı iddiasının doğrulanması olurdu. Bu iddia üzerine şikayette bulunanlar malum yine CHP'liler. Bu durumda Özgür Özel'in kurultay kararı alma yetkisi de elinden alınmış olur. Özgür Özel, alelacele kurultay yaparak bir bakıma İmamoğlu'nun emanetçisi olmaktan çıkmak ve İmamoğlu'suz bir CHP'de tek hakim olmak istiyor.
Zaman geçtikçe, soruşturma derinleştikçe İmamoğlu'nun arkasında duramayacakları netlikte dosyanın içeriği ortaya çıktıkça İmamoğlu'nu herkesten önce Özgür Özel Silivri'de unutacaktır. Zira hançerleme siyaseti CHP'nin milli sporu oldu. Kılıçdaroğlu ile İmamoğlu "baba-oğul" gibiydi. İmamoğlu'nu parlatan Kılıçdaroğlu siyasetiydi. İmamoğlu ve Özgür Özel arasındaki ilişki ise zaten bir çıkar birlikteliğiydi. İmamoğlu'nun, içerideyken parti üzerindeki etkisi de azalacaktır. Bu şartlar altında Özgür Özel, İmamoğlu'nu mağdur göstererek kendi siyasi kariyerini çok daha güçlü inşa edebilir, emanetçilikten Cumhurbaşkanlığı adaylığına yürüyebilir. Hülasa CHP'nin içindeki film daha yeni başlıyor.