Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Afet Yönetimi uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Düzce'nin Gölyaka ilçesinde meydana gelen 5,9 büyüklüğündeki depreme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Deprem merkez üssünün Düzce'ye 14, Sakarya'ya 70, Bolu'ya 65 kilometre uzaklıkta bir noktada meydana geldiğini anlatan Özmen, Düzce ve ilçeleri olmak üzere Sakarya, Bolu, Karabük, Zonguldak, Bartın, Kastamonu, Bursa, İstanbul, Kocaeli, Ankara gibi geniş bir coğrafya da hissedildiğini belirtti.
Depremin kaynağı olan fay hattına ilişkin bilgi veren Özmen, "İlk değerlendirmelere göre, depreme kaynaklık eden fayın Kuzey Anadolu Fay hattı ile ilişkili olarak gelişen doğrultu atımlı bir fay olan Karadere fayı olduğu söylenebilir." diye konuştu.
Depremin meydana geldiği saatten bu yana en büyüğü 4,3 olmak üzere çok sayıda artçı şok meydana geldiğine dikkati çeken Özmen, "Artçı şokların büyüklüğü 5 büyüklüğüne kadar ulaşabilir. Zaman içinde artçı şokların sayısı azalacaktır. Bölgede önümüzdeki günlerde 6 ve üzerinde deprem olma olasılığını düşük görüyorum." ifadelerini kullandı.
Deprem derinliğinin sığ yani yüzeye yakın olması nedeniyle deprem merkez üssüne yakın yerlerde çok şiddetli bir şekilde hissedildiğini dile getiren Özmen, şöyle devam etti:
"Düzce, geçmiş tarihli 1945, 1947, 1963, 1972 ve 1996 yıllarında yayınlanarak yürürlüğe girmiş olan bütün resmi deprem bölgeleri haritasında birinci derece deprem bölgesinde gösterilmiştir. 1 Ocak 2019 tarihinde yürürlüğe girmiş olan yeni deprem tehlike haritasına göre de Düzce kent merkezi ve ilçelerinin deprem tehlike parametre değerleri yükselmiştir. 1996'da yayınlanmış ve 2019'da yürürlüğe girmiş olan deprem bölgeleri haritasına göre Düzce ili birinci derece deprem bölgesi altında gösterilmiş ve 50 yıl içinde yüzde 90 ihtimalle aşılmayacak yer ivmesi değerleri 400 Gal olarak belirlenmişti. 2019'da yürürlüğe giren yeni deprem tehlike haritasına göre ise bu yer ivmesi değerleri 500-550 olarak tespit edildi."
Özmen, vatandaşların mutlaka deprem öncesi, sırası ve sonrasında yapılması gereken çalışmalarla ilgili bilgi düzeylerini artırması gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Depremle mücadele bireyden başlar. Öncelikle yaşadığımız binanın deprem açısından riskli olup olmadığı öğrenmek gerekir. Binamızın deprem açısından dayanıklı olup olmadığını öğrendikten sonra aile afet/deprem planı yaparak olası bir depremde neler yapmamız gerektiğini planlamalıyız. Kayarak, düşerek, devrilerek bize zarar verme olasılığı olan eşyalarımızı sabitlemeliyiz. Evimizin güvenli olabilecek yerlerini belirleyerek deprem sırasında hemen burada çök-kapan-tutun hareketini yaparak depremin geçmesini beklemeliyiz. Planda yazmış olduğumuz şeyleri zaman zaman tatbik etmeliyiz. Böylece her tatbikattan sonra deprem sırasında en doğru davranışımı gösterme olasılığımızı yüzde 50 kadar artırmış oluruz. Camdan, balkondan kesinlikle atlamamalıyız. Asansörü kullanmamalıyız. Çök-kapan-tutun hareketini mümkünse masa veya sıranın altına girerek mümkün değilse yanında yapmalıyız. Yüzümüz kesinlikle cama doğru olmamalı, bir elimizle ensemizi korurken diğer kolumuzla hem yüzümüzü korumalı hem de bir şeye tutunmalıyız."
Özmen, sarsıntı bittikten sonra ise elektrik ve doğal gazın kapatılıp aile bireylerinin durumuna bakılıp, emniyetli bir şekilde dışarı çıkılması ve e-Devlet üzerinden öğrenilen en yakın toplanma alanına gidilip yetkililerden gelecek talimatların beklemesi gerektiğini vurguladı.
Özmen, deprem/afet çantasının hazır olmasının acil ihtiyaçların karşılanması konusundaki yararına da dikkati çekti.
Özmen, yaşanan her depremin olası büyük Marmara depremini akıllara getirdiğine işaret ederek, "İstanbul'un deprem tehlikesinin yüksek olduğu birçok çalışma ile zaten ortaya konulmuş durumda ancak Düzce'de yaşanan bu depremin İstanbul depreminin öncüsü olma olasılığı yoktur. İstanbul'a uzak bir noktada ve oldukça farklı bir fay hattında olması nedeniyle Marmara Denizi içinde olabilecek bir depremle ilişkisi yoktur. Marmara'nın deprem tehlikesi bu depremden önce ne ise şimdi de odur." değerlendirmesinde bulundu.