28 Nisan 2025 Pazartesi / 1 Zilkade 1446

Bilal Erdoğan: Kültürümüzün yaşatılması ülkemiz için varoluşsal bir mesele

Yeni Türkiye Eğitim Vakfı (YETEV) tarafından düzenlenen Çocuklar İçin Felsefe (ÇİF) Çalıştayı'nın 3'üncüsü gerçekleşti. Çalıştayda konuşan YETEV Mütevelli Heyeti Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan, 'Kültürümüzün, kimliğimizin yaşatılması ve yeni nesillere aktarılmasının ülkemiz için de varoluşsal bir mesele olduğunu düşünüyorum' dedi.

28 Nisan 2025 Pazartesi 11:30 - Güncelleme:
Bilal Erdoğan: Kültürümüzün yaşatılması ülkemiz için varoluşsal bir mesele

Yeni Türkiye Eğitim Vakfı (YETEV) tarafından bu yıl "Felsefe ve Bilgelik" temasıyla düzenlenen III. Çocuklar İçin Felsefe Çalıştayı Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Çalıştayda, Çocuklar İçin Felsefe alanında çalışan eğitimciler, akademisyenler ve uygulayıcılar bir araya gelerek bilgi ve deneyim paylaşımında bulundu. Programa YETEV Mütevelli Heyeti Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, YETEV Okulları Genel Müdürü Hayati Oktay ve alanında uzman eğitimciler katıldı.

"BİZİM ÇOCUKLARIMIZ ÇOK ERKEN YAŞTAN İTİBAREN MUHAKEME YETENEĞİ GÜÇLÜ ÇOCUKLAR OLARAK YETİŞMELİ"

'Çocuklar İçin Felsefe'yi 2016 yılında YETEV Okulları bünyesindeki Yenidoğu Okullarında başlattıklarını söyleyen YETEV Mütevelli Heyeti Başkanı Necmeddin Bilal Erdoğan: "Çocuklar için felsefeyi o zaman çok önemseyerek başlattık. Bizim çocuklarımız çok erken yaştan itibaren muhakeme yeteneği güçlü çocuklar olarak yetişmeliler, dedik. Sorgulayan, daha iyi anlayan, hangi soruları sorması gerektiğini daha farkında olan çocuklar olarak yetişmeliler. 2021 yılında Palet ve İrfan Okullarımızda da aynı programı uygulamaya devam ettik."

BİLAL ERDOĞAN: BAZI İŞLER ÇOK ÖZGÜR OLDUĞUNU İDDİA EDEN İNSANLAR TARAFINDAN HİÇ SORGULANMAYABİLİYOR

İnsanların sorgulama ve bilinç düzeyinin düştüğü gerçeğiyle karşı karşıya kaldığımızı söyleyen Erdoğan, "Özgürlükten anladığımız şey kimsenin bize karışmaması düzeyinde. Peki insanın daha yüksek bir benlik olduğunu ve daha yüksek bir bilinç düzeyine sahip olduğunu değerlendiren bir özgürlük anlayışını nasıl konuşmaya başlayabiliriz? Bunu Türkiye'nin ve dünyanın birçok meseleleri ile ilgili de konuşabiliriz. Bazı işler çok özgür olduğunu iddia eden insanlar tarafından hiç sorgulanmayabiliyor. Mesela özgürlük diyen insanlar başörtüsü zulmünün yapılmasını hiç sorgulamadılar değil mi? Bu doğru bir şey mi, bunu oturup da sağduyulu bir düzlemde neden konuşamadık mesela? Yine gelseler yine konuşamazlar, aynı bilinç düzeyinde dahil. Bunun için bu insanımızın muhakeme yeteneğini artırma konusunda bilinç düzeylerimizi yüceltme ve yükseltme durumundayız; çünkü insan kutsal bir yüke talip olmuş bir varlık bizim inancımızda" dedi.

"KAPİTALİST PARADİGMA YERİNE ALTERNATİF BİR PARADİGMA İNŞA EDİLMELİ"

Dünyada egemen olan kapitalist paradigma yaklaşımın kitleleri müşteri olarak gördüğünü söyleyen Erdoğan, "Sistem, 'bir şeyler satacağım, bir şeyler dayatacağım, bunları kabul etsin' olarak işliyor. Bir de bunları yaparken insanlar kendilerini özgür ve rahat hissederlerse tadından yenmiyordur eminim. Dolayısıyla biz bunun yerine nasıl alternatif bir paradigma inşa edebiliriz, insanların nasıl daha yüce varlıklar olma sorumluluğuna aday bireyler olmasını sağlayabiliriz diye düşünmeliyiz. Ümit ediyoruz ki biz kendi okullarımızda, 'Çocuklar İçin Felsefe'de öğretmenlerimiz sayesinde bunu başaracağız." diyerek sözlerini tamamladı.

YETEV OKULLARI GENEL MÜDÜRÜ HAYATİ OKTAY: ÇOCUKLARIN MERAK DUYGUSU BESLENMELİ

Yaptığı açılış konuşmasında çocukların doğaları gereği olarak merak duygularının olduğunu söyleyen YETEV Okulları Genel Müdürü Hayati Oktay, çocukların merak duygusunun beslenmesinin büyük önem taşıdığını belirtti. Oktay: "Çocuklar için felsefe bizim için önemli. Çünkü biliyoruz ki çocukların merak etme duygusunu beslediğimizde onların geleceğe ilişkin daha yaratıcı, daha pratik, daha inovatif birer birey olmaları yolunda çok önemli bir ön ayak olmuş olacağız" dedi.

Oktay, felsefenin çocukların düşünme süreçlerini desteklediğini vurgulayarak, "Felsefe, çocukların doğru soru sormalarının önüne engel olmadan onların önünü açmaktan geçiyor. Umarım bunu da başarabiliriz. Amacımız okullarımızda uyguladığımız bu yöntemin Milli Eğitimde ve diğer okullarda örnek alınarak yaygınlaştırılması." diye konuştu.

"Neden" sorusunun da önemine dikkat çeken Oktay; "Milyonlarca insan elmanın düşüşünü izlerken, Isaac Newton 'neden' diye sordu ve dünyanın akışını değiştirdi. 'Neden' sorusunun önünü açmak, öğrencilerimizin geleceği açısından çok önemli. Bu da o çocukları küçük birer filozof olarak görüp her sorularına yanıt vermek ve onların merak duygularını beslemekten geçiyor."

"BİLGİNİN SADECE AKTARILMASI DEĞİL, ANLAMLANDIRILMASI VE HİKMETLE HARMANLANMASI GEREKİYOR"

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci yaptığı konuşmada, bilginin sadece aktarılması değil, anlamlandırılması ve hikmetle harmanlanmasının önemine dikkati çekerek, çocukları yalnızca anlayan ve muhakeme eden bireyler haline getirmeyi amaçlayan bu tür girişimleri son derece kıymetli bulduğunu söyledi. İnci, "Çocuklarımızın sorgulama, anlama ve kendini ifade etme becerileri yalnızca bireysel başarılarının değil, toplumumuzun entelektüel ve ahlaki gelişiminin de temel taşlarıdır. Bu çalıştayda yürütülecek müzakereler sadece çocuklarımıza değil, öğretmenlerimize ve eğitimin tüm paydaşlarına yeni bir bakış açısı sunacaktır." diye konuştu.

Prof. Dr. İrfan Erdoğan: Bilgeliğin son noktasında ahlak, iyilik, doğruluk ve adalet vardırBoğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Erdoğan, "Öğrencilikten Öğretmenliğe Bilgelik" adlı konferansında şöyle konuştu: "Bilgelik, bilmekle başlar; idrak etmek, doğru algılamak, ileriye doğru muhakeme etmek ve aşkın olmaktır. Yani kendisini kısıtlayan bir yapıya bağımlı olmamaktır bilgelik. Bilgelik, varılan bir yerdir. Dışarıdan kazandırılan öğretiler olabilir mi, zor. Kişinin bizzat kendisinin kendi tekamülü içerisinde kazandığı ve vardığı bir noktadır ve bilgeliğin son noktasında ahlak vardır, iyilik vardır, doğruluk vardır, adalet vardır." dedi. Bilgeliğin eğitim sistemi için, öğretmen ve öğrenci için de muazzam bir müktesebap olduğunu söyleyen Prof. Dr. İrfan Erdoğan, İsmail Hakkı Baltacıoğlu'ndan 'Öğretmen için felsefi bakış, yani felsefe sahibi olmak olmazsa olmazdır' sözüne atıfta bulunarak eğitimciler için felsefi bakışın önemine dikkat çekti.

ÇİFX KONUŞMALARI YAPILDI

Humboldt-Universität zu Berlin Islam İlahiyat Enstitüsü Din Eğitimcisi Prof. Dr. Tuba Işık, "Din Eğitiminde Farklı Felsefî Metodların Önemi" başlıklı ÇİFx konuşmasında çocukların ahlaki gelişiminde felsefi düşünmenin önemine dikkat çekti. Işık, "Din eğitimi yalnızca bilgi aktarmaya dayalı değildir; insan eğitimidir, kalp eğitimidir, kalp terbiyesidir ve karakter inşasıdır. Bu yüzden çocukların ahlaki gelişim süreçleriyle yakından ilgileniyorum. Onların ahlaki yargı geliştirmelerini, duygularının farkına varmalarını ve değerler üzerine düşünmelerini önemsiyorum. Felsefi düşünme burada çok önemli bir rol oynuyor çünkü felsefe sadece akla değil kalbe de dokunan bir öğretme yolculuğu sunuyor." dedi.

Hikmetin dini ve felsefi olarak mânâsına da değinen Işık, "Hikmet sadece bilgiye dair bir erdem değil; insanın hayatla, değerlerle ve başkalarıyla kurduğu ilişkiyi anlamaya yönelik varoluşsal bir tutumdur. Bu yönüyle de hikmet hem felsefi hem de dini geleneklerde sadece teorik olarak anlaşılmakla kalmayan aynı zamanda eğitilmesi, yaşanması ve pratik edinmesi gereken bir tavırdır. Bu bağlamda hikmet rastgele bilgi ya da ezberlenmiş dini kalıplarla oluşmaz. Hikmet, insanın aklını kullanarak varlık, hayat ve insan ilişkileri üzerine derinlemesine düşünmesine yani tefekkür ve tedebbür ile gelişir." diye konuştu.

DR. SÜMEYYE SEL ODABAŞ: İYİLİK, ADALET VE DÜRÜSTLÜK ÖLÜMSÜZDÜR

Akademisyen Dr. Sümeyye Sel Odabaş "Bilgelik Yolunda Bilgelerin İzinde: İyilik ve Cesaret" adlı ÇİFx konuşmasında felsefe tarihinden mitler ve anektodlar paylaştı. Platon'un "Şölen" (Symposium) eserinde geçen androgyn'e (androjen) gönderme yapan Odabaş: "Bizler geçmişte öbür yarımızı kaybettik ve o günden beri insanoğlu diğer yarısını aramakta. Bu mit kadın-erkek ilişkileriyle özdeştiriliyor olsa da farklı bir yorum da yapılıyor felsefe tarihinde. Biz ölüme yazgılı olarak doğuyoruz, ölümlüyüz. Bizi tatmin eden ve öbür yarımız olan aslında 'ölümsüz' şeyler. Örneğin; dünyada adaletsiz insanlar olmasına rağmen ve bir sürü adaletsizlik yaşanmasına rağmen 'adalet' ölümsüzdür. Kötü insanlar olmasına rağmen 'iyilik' ölümsüzdür. Bugün Filistin'de bir trajedi yaşanıyor, ölümsüz şeyler uğruna uğraşanları görüyoruz. Elinin tersiyle şanı, şöhreti iten bilgece bir tavrı görüyoruz. İyilik, adalet, dürüstlük ve birtakım erdemler ölümsüzdür. Bizi tatmin edecek şey; arayıp durduğumuz bu öbür yarımız işte tam da bu ölümsüz şeylerdedir."

Araştırmacı Yazar Dr. Kevser Yıldırım "Bilgelik ve Etik: Çocuklar İçin Felsefe Dolayımında Bir Arayış Hikâyesi" adlı konuşmasında bilgelik ve etik eğitim için ortak çerçevelere değindi.

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜSÜ BAHÇESİNDE "BİLGELİK ÜZERİNE SÖYLEŞİ"

ÇİFx konuşmalarından sonra, YETEV Okulları Genel Müdürü Hayati Oktay ve Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İrfan Erdoğan Boğaziçi Üniversitesi kampüsü bahçesinde "Bilgelik Üzerine Söyleşi" gerçekleştirdi. Türk eğitim sistemindeki kahramanların filozofik açıdan çok zengin olduğunu söyleyen Erdoğan, geçmişte Bakanların ve müdürlerin bazen çatışsalar da bilgi, görgü, sağduyu bakımından bilgelik içerisinde olduklarından örnekler vererek bahsetti.

"İKİ BÜYÜK DERS: KENDİNİ TANI VE SINIRLARINI BİL"

Çalıştayın kapanış konuşmasını yapan İbn Haldun Üniversitesi Felsefe Bölüm Başkanı Doç. Dr. Enis Doko, "Büyük Bilgelik Geleneklerinden Dersler" adlı konuşmasında Aristoculuk, Stoacılık, Epistoculuk, Budizm, Tasavvuf ve Konfüçyüsçülük gibi altı önemli geleneğin öğretilerinden bahsetti. Doko; "Bu altı geleneğe baktığımız zaman hepsinde ortak birtakım dersler var. Birinci ders: kendini bil, kendini tanı. Niye kendini tanı diyor bu gelenekler? Çünkü esasında 'ben' dediğimiz şeyin sabit olmadığı, bunun değiştirilebileceği ve hatta değiştirmemiz gerektiği dersi var. İnsan kendini inşa eder; bu bütün bu geleneklerin ana mesajlarından biridir. İkinci mesaj: Sınırlarını tanı, sınırlarını bil. Bilge insan şunu bilir; 'ne benim kontrolümün altındadır ne benim kontrolüm altında değildir.' Kontrolüm altında olan şeyleri değiştirmeye çalışırım, kontrolüm altında olmayan şeyleri de olduğu gibi kabul ederim. O konuda üzülmem, o konuya kalbimi bağlamam ve o konuya takılmam. Çünkü o konuda yapabileceğim hiçbir şey yoktur. Bu bizim tasavvuf geleneğinde genellikle 'tevekkül' ifadesiyle ifade edilir. Ben kendi kontrol edebileceğim, kendi yapabileceğim şeyleri yaparım, kontrol edemediğim noktayı da Allah'a bırakırım; huzurundaki kararı neyse bunu kabul ederim, isyan etmem, itiraz etmem. Şimdi bu çok kaderci gelebilir ama aslında öyle değil. Yani değiştirebileceğimiz yerlerde irademizi kullanacağız ama değiştiremeyeceğimiz şeyleri değiştirebiliyormuşuz varsayımını yapmanın bedelleri acı oluyor" diyerek sözlerini tamamladı.

Çalıştayda; Doç. Dr. Yaylagül Ceran Karataş "Dijital Çağda Bilgelik ve Çocukluk", Prof. Dr. Tuba Işık, "Din Eğitiminde Hikâyeler Yoluyla Eleştirel Düşünme Eğitimi", Dr. Öğr. Üyesi İrem Özhamaratlı Akay "Bilgelik; Bilmediğini Bilme Üzerine", Dr. Kevser Yıldırım "Okulda Etik: İstasyon Tekniğiyle P4T (Öğretmenler için Felsefe) Uygulaması", Dr. Sümeyye Sel Odabaş "Bilgelik Arayışına Şaduman Teyzeler Geldi!", Meryem Afacan "Sokratik Yöntemle Bilgelik Tartışması" adlı atölyelerini gerçekleştirdiler.