Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da düzenlenen Uluslararası Yerel Yönetimlerde 6. Kadın Şurası’nda konuştu. Erdoğan kadını aileden koparmaya yönelik her hamlenin bizatihi insanlığın kendisini hedef aldığını belirterek “Aile ile kadını, kadınla erkeği, çocuğu birbirinden ayırmaya yönelik zihniyet asla bize ait değildir, iyi niyetli hiç değildir” dedi. Erdoğan şunları söyledi:
Yaklaşık 5 milyonu bulan üye sayısıyla, ülkemizle birlikte dünyanın en büyük kadın teşkilatlarından biri olan AK Parti Kadın Kollarını, düzenledikleri bu önemli toplantı için tebrik ediyorum.
Kadınlara seçme hakkının verildiği 5 Aralık tarihini, sadece “Kadın Hakları Günü” olarak kutlamakla kalmayacak, icraata da dönüştüreceğiz.
Geldiğimiz seviye elbette yeterli değildir, ama kat edilen mesafenin önemini de gözden kaçırmamalıyız.
Birileri yıllarca kadının ismini, sıkıntısını, beklentisini istismar ederek kendine siyasi rant sağlamanın peşine düşerken, biz her meselelerinde onların yanında yer aldık. Çünkü bize göre, kadını dışlayan bir toplum, gücünün ve potansiyelinin yarısından vazgeçmiş demektir.
Elbette kadına yönelik şiddet başta olmak üzere, mücadeleye devam etmemiz gereken sorunlarımız vardır. Ancak, istisnai bir takım olayları büyüterek, bu güzel fotoğrafı gölgelemeye çalışanlara izin veremeyiz.
Kadın meselesinin, her şeyden önce bir insan meselesi olduğunu kabul ettiğimizde, pek çok şey yerli yerine oturacaktır.
Hep birlikte, kadına yönelik haksızlıkları, adaletsizlikleri, zorbalıkları, yanlış veya eksik algı ve uygulamaları ortadan kaldırmak için çalışıyoruz.
İfrat ve tefrit hatasına düşmeden kadınlarımızın haklarını savunacağız. Ülkemizde ve dünyada mağduriyete uğratılmış, adaletsizliğe maruz kalmış, hele hele canı yanmış tek bir kadın kalmayana kadar bu mücadeleyi sürdüreceğiz.
Kadının konuşulduğu bir yerde aileden söz etmemek olmaz. Çünkü kadın ailenin direğidir. Kadının kucaklayıcılığı, kollayıcılığı, şefkati, merhameti, dirayeti olmasa, aile kurumunun ayakta kalabilmesi mümkün değildir.
Bu yaklaşımın kadına çok büyük bir sorumluluk yüklediğinin elbette farkındayız. Ama kadınlar, bu yükü kaldırabilecek donanıma ve azme sahiptir.
Bugün gelişmiş ülkelerin en büyük sorunu, aile kurumunun kimi yönleriyle tamamen, kimi yönleriyle kısmen yıkılmış olmasıdır.
Aile ile kadını, kadın ile erkeği, kadın ile çocuğu birbirinden ayırmaya, hele hele birbirine rakip haline getirmeye yönelik zihniyet asla bize ait değildir, iyi niyetli hiç değildir.
Geleceğimize güvenle bakabilmek için, maddi gelişmişlik düzeyimizin artışı ile aile kurumu arasında güçlü bir bağ kurmak mecburiyetindeyiz. Aksi takdirde akıbetimiz diğerleriyle aynı olacaktır.
Yerel yönetimler, esasen, kadınların en aktif olması gereken alanların başında geliyor. Yerel yönetimler alanındaki reformlarımızı, önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. Gerek geldiğimiz seviye, gerekse hedeflediğimiz yer bakımından, yerel yönetimlerle ilgili her konuda kadınlarımızın daha güçlü desteğine ihtiyacımız bulunuyor.
Belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği, il genel meclis üyeliği, muhtarlık gibi görevlerde kadınlar ne kadar etkin olursa, sorunların çözümü de o derece kolaylaşacaktır.
Siyasetin ve çalışma hayatının diğer alanları gibi yerel yönetimlerde de, kadın elinin ve zarafetinin değdiği her konuda çok daha güzel hizmetler ortaya çıkacaktır.
ANNELERİN FENDİ TERÖRİSTLERİ YENDİ
Hayatın her alanında var olan kadınlarımızın yetiştirdiği, kişiliğini kazandırdığı, temel eğitimini verdiği çocuklarımızla geleceğimizi inşa ettik.
Hatta savaş meydanlarında dahi kadınlarımızın fedakarlığıyla zafere ulaştık. Nene Hatun’dan Nezahat Onbaşı’ya, Şerife Bacı’dan Kara Fatma’ya kadar nice kadın kahramanımızın mücadelesi sayesinde istiklalimizi kazandık.
Terör örgütü tarafından haince şehit edilen Aybüke öğretmen ve daha yeni defnettiğimiz. Esma astsubay, sınırlarımız içinde ve dışında alçakça katledilen yüzlerce kadın, bu mücadelenin günümüzdeki bayraktarlarıdır.
Parlamentoda terör örgütünün desteği ile bulunan ve şehitlerimizi görmezden gelen terör sevicilerini ne ile izah edeceğiz? Van’daki katliamlardan bahsetmezler, stadyumun hemen yanında 41 şehidimizden bahsetmezler. Evine dönerken şehit olanları ne ile izah edeceğiz? Er ya da geç bunun hesabını sandıklarda vereceksiniz.
Ağızlarını her açtıklarında insan haklarından söz edenlerin, terör örgütünün istismar ettiği, iğfal ettiği, infaz ettiği, hayallerini ve geleceklerini söndürdüğü çocukları ve kadınları görmezden geldiğini de unutmadık.
Diyarbakır’da bölücü örgüt tarafından gasp edilen evlatlarını kurtarmak için sıcağa-soğuğa aldırmadan nöbet tutan annelerin fendi, eli kanlı teröristleri yenmiştir. Tüm dünyayı Diyarbakır’daki annelerin bu haklı ve onurlu duruşuna destek vermeye davet ediyoruz.
VAMPİR AYDINLAR TOPLULUĞU
Bir Nobel skandalı yaşandı. Medeni bir dünya için Nobel’in böyle bir ödülü Handke denilen bu vampir aydınlar grubunun temsilcisine vermesi adeta bir vampirler topluluğunun oluştuğunu ortaya koymaktadır.
Nobel diye bir örgüt artık gerçekten adil, hakkaniyet içerisinde ödüller veren bir örgüt olarak değerlendirilemez. Tamamıyla siyasallaşmış bir örgüt, terör örgütlerinin yanında yer alan bir örgüt.
Sizin verdiğiniz bu ödüller kimseyi ikna etmez. Bu verdiğiniz ödül bir Aziz Sancar hocamıza verilen bir Orhan Pamuk’a verilmiş ödül değildir. Bizler bu duruşumuzu her zaman olduğu gibi kararlı bir şekilde sürdüreceğiz.