Soylu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığı ve ilgili kurumlarının 2019 bütçesinin sunumunu yaptı.
Konuşmasına kendisini dinleyenleri selamlayarak başlayan Soylu, Malazgirt'ten Çanakkale'ye, Dumlupınar'dan 15 Temmuz'a, Kato'dan, Gabar'a, Pülümür'den Silopi'ye, Karadeniz'den Akdeniz'e, Marmara'dan Ege'ye, Kore'den, Bosna'dan, Kıbrıs'a, Afrin'den El-Bab'a, işgal ordularından tüm terör örgütlerine, hırsızından uyuşturucu kaçakçısına kadar aziz milletin bekasına, huzuruna, canına, malına ve namusuna yönelmiş tüm tehditlere karşı mücadele ederken şehit düşenlere Allah'tan rahmet diledi.
Gazileri minnet ve şükranla andığını belirten Soylu, "Onlar bu fedakarlığı yaparken acılarını kalbine gömmüş, her biri birer metanet abidesi olarak ayakta duran, başımızın tacı şehit ve gazi ailelerimizi de sevgi ve saygılarımla selamlıyorum." ifadelerini kullandı.
Değişimin, genellikle umut vadeden ve arzulanan bir kavram olmasına rağmen 21. yüzyıl dünyasında yaşananların, arzulanabilir ve umut vadeden değil, tam tersine rahatsız edici bir değişim olduğunu dile getiren Soylu, Birleşmiş Milletler (BM) raporuna göre dünyada 2000 yılında 21,1 milyon kişi sığınmacı ve mülteci statüsündeyken, bunun 2017 itibarıyla 71,4 milyon kişiye ulaştığına dikkati çekti.
Soylu, 2000 yılında dünyada doğrudan uyuşturucu madde kullanımına bağlı ölümlerin sayısı 118 bin iken, bu rakamın 2016 yılı itibarıyla 318 bine yükseldiğini aktararak, şöyle konuştu:
"Amerika'nın müdahale ettiği yıl olan 2002'de Afganistan'daki haşhaş ekim alanı 17 bin hektardı. Müdahale sonrasında 2017 rakamıyla 328 bin hektara yükselmiş, üretilen afyon miktarı 200 tondan 9 bin tona çıkmıştır. Sadece 2016-2017 arasındaki üretim artışı yüzde 63'tür. Ve 2000 yılında, dünyada terörist saldırılar sebebiyle ölen insanların sayısı 5 binin altındayken, bu rakam 2016 için 25 bin 673 olarak hesaplanmaktadır. Dün PKK'ya 5 bin tır silah yardımı yapanlar, bugün de PKK ile bir gelecek ve petrol pazarlığı içindedir. Avrupa başkentlerinde ise terör alarmları verilmekte, metrolarda ve meydanlarda özel harekatçılar nöbet tutmaktadır. Yıllarca en ölümcül günah saydıkları ırkçılık bugün Avrupa'da doğu toplumları ve İslam üzerinden tarif edilen yeni bir modelle, bir anlamda neo-ırkçılık ve ötekileştirme olarak yükselmektedir. Ve bu rahatsız edici değişimlerin hiçbirinin sebebi Türkiye değildir. Bilakis zarar göreni, deyim yerindeyse mağdurudur."
- "Dünyayı yeni bir savaşa dahil ettiler"
Bütün bu fotoğrafın, Batı'dan dünyaya yayılan bir kaos ve karmaşanın olduğunu gösterdiğini belirten Soylu, "İki dünya savaşı çıkardılar. Şimdi ise dünyayı 'vekaletler savaşı' olarak tanımlanan yeni bir savaşa dahil ettiler. Kendileri bulaşmıyorlar, taşeronlarını çatıştırıyorlar. Özellikle Doğu'yu da bu kaos ve karmaşa planlarının içine çekmek, hatta merkezine almak istiyorlar." dedi.
Ekonomik krizlerini iki dünya savaşıyla aşanların, bugünkü tıkanmışlıklarını da Ortadoğu'daki "vekaletler savaşı"yla aşmak istediğine dikkati çeken Soylu, şunları kaydetti:
"Bu kaosu İsrail'in kuruluşuyla başlattılar, İran-Irak Savaşı ve diğer çatışmalarla zemini düzelttiler, bugün de Suriye iç savaşı, Afganistan müdahalesi, DEAŞ, PKK/YPG gibi araçlarla bunu olgunlaştırmaya ve özellikle bizim tarihi ve coğrafi hinterlandımızda, uzun süreli bir çatışma ve güvensizlik ortamı tesis etmeye çalışıyorlar. Türkiye bu kaosun dışında kalabilmek için siyasal istikrarına, güvenlik istikrarına ve ekonomik istikrarına odaklanmış durumdadır. Bu üçünden asla feragat edemeyiz. Türkiye, hem geçmişten gelen devlet geleneği hem birlikte yaşama, terörle mücadele ve göç gibi konulardaki yüksek tecrübesiyle etrafındaki hadiseleri ciddi bir başarıyla yönetmektedir. Vicdanla, merhametle ama mutlaka demokrasi ve hukuk içerisinde kalarak yönetmektedir. Kimse kusura bakmasın, Paris'te bir terör saldırısı oldu, ordu bir yıl sokaklardan çıkmadı. Terör ve göçe bizim gibi sınır komşusu olsalardı acaba ne yaparlardı, çok merak ediyorum. Demokrasilerinin ve hukuklarının gücünü asıl o zaman görmek isterdim."
İçişleri Bakanı Soylu, Türkiye'nin demokrasisinin ve hukukunun sürekli test edildiğini dile getirerek, "İddialı bir şey söylemek isterim, bizim göç yönetimimiz, terörle mücadelemiz ve uyuşturucu ile mücadelemiz hem çıktıları açısından hem de demokrasi ve hukuk standartları açısından dünya medeniyetinin yüz akıdır. Türkiye'nin üç istikrar bileşeni noktasındaki sağlam duruşu hem kendi bekası için hem de dünya medeniyeti açısından hayati öneme sahiptir." diye konuştu.
- "DEAŞ'a operasyonlarımız sürmektedir"
Türkiye'nin büyük fırsatlarının bulunduğunu ancak güvenlik noktasında da doğal dezavantajları olduğunu ifade eden Soylu, Türkiye'nin, Suriye ve Afganistan kaynaklı göç dalgasının muhatabı olan Irak-Suriye-İran sınırlarının toplam bin 855 kilometre olduğunu belirtti.
Terör örgütü PKK'nın dışarıdaki kaos ortamından beslenmeye çalıştığını vurgulayan Soylu, şunları söyledi:
"DEAŞ, her ne kadar 2017'den beri yurt içinde eylem yapamıyorsa da hala bir tehdit unsurudur ve operasyonlarımız sürmektedir. Öte yandan uyuşturucu ticaretinin de kara, hava ve denizden en önemli rotalarından birisi üzerindeyiz. Tüm bunlar güvenlik yükümüzü ve maliyetimizi daha da arttırmaktadır. Dolayısıyla ülkemiz ve hükümetimiz değerlendirilirken, başka ülkelerde olmayan bu güvenlik riskleri ve bunların oluşturduğu ekonomik, sosyal ve siyasi maliyetler de göz önüne alınmalıdır. Bu tablo içinde İçişleri Bakanlığı olarak, Türkiye'nin güvenliğini de bütüncül bir yaklaşımla ele aldık. Hem kolluk birimlerimizi hem güvenlikle ilgili bilişim sistemlerimizi hem de sınır güvenlik sistemlerimizi birbiriyle uyumlaştırarak Türkiye'yi 'entegre güvenlik şemsiyesi' olarak tarif edebileceğimiz bir anlayışla korumaya çalışıyoruz."
Bu yapının içinde "entegre sınır yönetimi projesi"nin de bulunduğunu anlatan Soylu, "Fiziki sınır güvenlik sistemlerimiz, modüler beton duvarlar, kamera ve izleme sistemleri, denizlerimizde 340 bin kilometrekarelik alanı kontrol altında tutan SGRS radar güvenlik sistemi, jandarma muhabere sistemlerimizin entegrasyonu, kent güvenlik yönetim sistemlerimizin entegrasyonu var. Yani Türkiye'nin güvenliği ile ilgili bütün dijital ve fiziki kabiliyetleri birbiriyle uyumlaştırıyoruz. Birbirlerini görmelerini sağlıyor, aralarında veri transferi, hatta insan gücü ve ekipman transferine bile imkan veren çoklu bir yönetim modeline geçiyoruz." dedi.
- "5 ana ilke belirledik"
Süleyman Soylu, hem güvenlik riskleri hem de 15 Temmuz sonrasında Jandarma ve Sahil Güvenlik komutanlıklarının İçişleri Bakanlığına bağlanmasının, kendilerini yeni bir yönetime sevk ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Bu noktada personel, teknoloji ve ekipman kapasitesini artırmak, birimler arasında entegrasyon ve koordinasyonu sağlamak, hizmet kalitesini ve kamu verimliliğini arttırmak, önemli alanlarda ortak politika belgeleri oluşturmak ve sistemi performans ölçme ve değerlendirmeye dayalı olarak izlemek şeklinde özetleyebileceğimiz 5 ana ilke belirledik. İçişleri Bakanlığı olarak yönetim anlayışımızdaki yeni yaklaşım, yeni ve bize ait 'marka projelere' de yansımıştır. Tüm Türkiye'deki acil durumları tek merkezden izleyebilmemize olanak veren GAMER, kadınlarımızın şiddete maruz kalmaları durumunda alarm butonu işlevi gören KADES, personelimizin performans ve verimliliğini takip ettiğimiz İZDES ve PERDİS, uyuşturucu ihbar ve bildirim yazılımı olan UYUMA, yatırımlarımızı güncel ve doğru verilerle takip etmemize yarayan İLYAS, tamamen bakanlığımıza ait yerli ve milli mesajlaşma programı MUHATAP, bir sevgi ve kardeşlik projesi olan 'Biz Anadoluyuz', bürokrasiyi azaltan 'yalınlaştırma', trafikte çocuklarımızla farkındalık oluşturduğumuz 'kırmızı düdük', vatandaşlarımızın valilik müracaatları için kurulan 'açık kapı', tüm Türkiye'deki acil çağrı merkezlerini tek çatı altında toplayan ve uluslararası alanda ödüller alan '112 Acil Çağrı Merkezleri Projesi' bu yeni dönemin ürettiği markalarımızdan sadece birkaçıdır."
Türkiye'nin güvenliğine bütüncül bir anlayışla baktıklarını söyleyen Soylu, "Entegre Sınır Güvenliği" adını verdikleri yeni modelin içinde sınır fiziki güvenlik sistemleri, sınır aydınlatma, sınır güvenlik yolları, deniz sınırları için kısa adı SGRS olan Sahil Gözetleme Radar Sistemi ve AB fonlarıyla gerçekleştirdikleri eğitim ve kapasite arttırımı projelerinin bulunduğunu aktardı.
- "Yerli ve milli bilişim sistemleri"
İçişleri Bakanı Soylu, Suriye ve İran sınırlarında toplam 899 kilometre modüler beton bulunduğunu, Suriye-Hatay sınırında 38 kilometre yüksek güvenlikli çit, Gaziantep tarafında 4 kilometre kafes telin tamamlandığını, kalan kısımların üretim ve planlamasının sürdüğünü dile getirdi.
Termal kamera ve radarlar ile sensör sistemleri de kurduklarını ifade eden Soylu, şöyle konuştu:
"Yüksek güvenlikli sınır gözetleme kulelerinden 7'si tamamlandı, 25'inin de yapımı sürüyor. Şanlıurfa Akçakale sınır hattında 40 kilometrelik bölümde sınır aydınlatması tamamlandı. Iğdır, Ağrı, Ardahan, Yunanistan ve Bulgaristan sınırlarımızda da planlama ve inşa çalışmalarımız sürüyor. Bu konuda AB ile yürüttüğümüz projelerin toplamı 183,5 milyon avrodur. Sınır güvenlik yolları projemizin de yüzde 76'sı tamamlandı. 2021 yılında Iğdır, Ağrı, Şanlıurfa, Hatay, Van sınırlarımızın tamamı, doğu ve batı sınırlarımızın tamamı karadan ve denizden gözetleyebilecek ve bütün dünyanın da örnek alabileceği AB'nin desteklediği bir projeyi hayata geçiriyoruz. 340 bin kilometrelik SGRS radar sistemi ve orada özellikle kendi kıyılarımızda kurduğumuz kamera ve gözetleme sistemleriyle artık hem Karadeniz, Akdeniz, Ege sınırlarımızın tamamını botlarımız gitmeden, rahat bir şekilde yüksek bir tasarruf imkanı ortaya koyarak denetleyebilme imkanı sağlayacağız. Bu Türkiye'nin büyük bir başarısı. Entegre Sınır Sistemi Yönetimiyle sınırlarımızın tamamında çok üstün bir sınır yönetimi ortaya koyduk. Bunun büyük bölümü bitti, buna ait ödemeler yapıldı. Projenin yüzde 76'sı tamamlandı.
Sahil Güvenlik Komutanlığının SGRS projesi ile sınır güvenlik altyapımıza denizlerimizi de entegre ediyoruz. Bu sistemlerin tüm fazları bittiğinde artık sınırlarımızdan inşallah kuş uçmayacaktır. Güvenlik bilişim sistemlerinin yerli ve milli olmasına ve birbirleriyle entegrasyonlarına ağırlık veriyoruz. Bugüne kadar 125 yazılımı kendi personelimizle, bakanlık bünyesinde ürettik. Kriptolu mesajlaşma programımız olan 'MUHATAP' uygulaması, iletişim güvenliği anlamında bizlere ciddi avantaj sağlamaktadır."
Bir diğer marka projelerinin Güvenlik Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi (GAMER) olduğunu dile getiren Soylu, "81 il valiliğinde bulunan yüksek teknolojili GAMER izleme merkezlerimiz ve bakanlığımızdaki ana merkez yardımıyla, KGYS ve diğer veritabanlarına erişim sayesinde, Türkiye'nin herhangi bir noktasındaki bir güvenlik olayını tek merkezden izleme, tedbirleri yönetme ve sağlıklı bilgi alabilme imkanına ulaşıyoruz." dedi.
Türkiye'deki bütün acil çağrı numaralarını tek çatı altında toplayan "112 Acil Çağrı Merkezi Projesi"nin 42 ilde faaliyette olduğunu, 2019'da 81 ilde hizmete gireceğini bildiren Soylu, projenin Silikon Vadisi'nde "Bulut Platform Birincilik Ödülüne" layık görüldüğünü belirtti.
Soylu, yine bir dijital marka olan "e-call projesi" ile yeni nesil araçlarda kaza anında kaza bildirimi, yer konumu, yolcu sayısı gibi bilgilerin 112 Acil Çağrı Merkezine otomatik olarak iletildiğini ve ekiplerin acilen yönlendirilmesinin sağlandığını ifade etti.
AFAD Başkanlığı bünyesinde yer alan "AYDES" sistemi ile afet durumlarında izleme, karar alma, koordinasyon süreçlerinin elektronik ortamda ve tek platformda takip edilebildiğini aktaran Soylu, şunları söyledi:
"Yeni güvenlik markalarımızdan biri olan ve kısa adı 'İDAKOM' olan İstihbarat Değerlendirme Analiz ve Koordinasyon Merkezi yazılımı ve projesi de faaliyete geçmiştir. Burada özellikle terörle mücadelede görev yapan istihbarat birimlerimiz arasındaki irtibatın ve koordinasyonun arttırılması hedeflenmiştir. Bakanlığımıza bağlı tüm bu birimlerin, dijital altyapılarımızın koordinasyonu ve entegrasyonu, aralarında bilgi, hatta personel ve ekipman paylaşabilmeleri konusuna, 5 yönetim ilkemiz doğrultusunda ayrı bir önem verdik. Bu çerçevede kent güvenlik yönetim sistemimizi Plaka Tanıma Sistemimiz PTS, Elektronik Denetleme Sistemimiz EDS, POLNET, akaryakıt istasyonları kameraları, AVM kameraları, okul kameraları, belediye kameraları gibi alt sistemleriyle de entegre ettik. KGYS, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki 30 ilde kuruldu, inşallah önümüzdeki şubat ayında tüm yurtta devreye girmiş olacaktır."
Soylu, KGYS nokta sayısını son 2 yılda yüzde 65, kamera sayısını ise yüzde 104 arttırdıklarını dile getirerek, aynı şekilde PTS sayısında da son bir yılda yüzde 38 artış sağlandığını bildirdi.
- "Okullarda çalışmalar sürüyor"
Elektronik Denetleme Sistemi çalışmalarının 17 il, ilçe ve beldede tamamlandığını, diğerlerinde ise çalışmaların sürdüğünü belirten Soylu, şunları kaydetti:
"Güvenlik kameralarıyla entegre olan okul sayımız da şu an itibarıyla 664 olup 98 okulda da çalışmalar sürmektedir. Ayrıca 12 bin 764 akaryakıt istasyonunun da PTS ve POLNET entegrasyonu tamamlanmıştır. Aynı mantıkla, Sahil Güvenlik Komutanlığı, jandarma ve emniyet teşkilatımızın muhabere sistemini birbirleriyle entegre hale getiriyoruz. Bunun önemi nedir? Allah muhafaza herhangi bir olağanüstü halde alternatif iletişim sistemimizi kuruyoruz. Jandarmayı, emniyeti birbiriyle entegre edip alternatif bir iletişim sistemimizle birlikte Allah muhafaza deprem, herhangi bir olağanüstü hal durumunda bunların birbirleriyle karasal alanda irtibat kurabilmelerini ve Türkiye'nin her noktasına ulaşabilmelerini sağlayan bir anlayışı başlattık. Yakın zamanda bunu da tamamlayıp ülkemizin ve milletimizin hizmetine sunacağız. Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığının parmak izi sistemlerini de karşılıklı sorgulamaya açarak ağustos ayı başından itibaren 745 olayı aydınlattık. Yine önemli bir proje olarak EGM'nin veri merkezinin deprem, yangın doğal afet gibi felaket senaryolarına karşı bir yedeğinin yapılması için de EGM İş Sürekliliği Proje Çalışması başlattık. EGM'nin yanındaki alanda birini bitirdik. Allah muhafaza bir sıkıntı olsa POLNET'te yeni sistemimiz hemen devreye girebiliyor. Yine Gölbaşı'nda yeni bir felaket kurtarma merkezi daha oluşturduk. Onun da ihalesi yapıldı, inşallah 2019 yılının sonunda ikinci bir felaket kurtarma merkeziyle iş sürekliliği anlayışını devam ettiriyoruz."
Soylu, adalet ve kolluk hizmetlerinde verimliliği arttırmak amacıyla kısa adı 'EKİP' olan Emniyet Kolluk İşlemleri Projesi ile Adalet Bakanlığının UYAP Projesi'nin entegrasyonunu sağlamak için, her iki bakanlık arasında protokol imzalandığını anımsatarak, artık mahkemelerden emniyete, emniyetten mahkemelere evrak taşıma sürecinin sona ereceğini, yaklaşık 4 milyon saat iş gücü ve 90 milyon lira tasarruf öngördüklerini söyledi.
Süleyman Soylu, 2018'in Şubat ayında araç tescil işlemlerinin noterlere devredildiğini hatırlatarak, "Şu ana kadar bin 857 noterlik tarafından 6 milyon 974 bin 223 araç tescil işlemi yapılmıştır. Emniyet tarafında açığa çıkan yaklaşık 2 bin personel, trafik denetimlerinde görevlendirilmiştir. Ayrıca Motorlu Araç Trafik Belgesi kaldırılarak vatandaşımızın ödediği ücretten 117 lira indirim sağlanmıştır." dedi.
- Cep telefonlarında uyuşturucu ihbar uygulaması
Emniyet Genel Müdürlüğünce geliştirilen tamamen yerli ve milli 60 uygulamanın 8'inin 2018 içinde tamamlandığını kaydeden Soylu, bu dijital markalardan birinin de 'UYUMA' adlı proje olduğunu, bununla vatandaşların uyuşturucu ile ilgili ihbar ve bildirim yapmalarını kolaylaştırmayı amaçladıklarını söyledi.
Soylu, sistemin özelliğinin pratik ve hızlı olmasının yanı sıra, bildirim yapanın kimlik bilgilerinin gizli kalmasını sağlamak olduğunu dile getirerek, uygulamayı bugüne kadar 23 bin 20 kişinin indirdiğini, bundan 2 bin 250 ihbar gerçekleştiğini aktardı. Soylu, vatandaşlardan bu uygulamayı akıllı telefonlarına indirmelerini istedi.
KADES Projesi'yle ise kadına yönelik şiddetin önlenmesinin amaçlandığını ifade eden Bakan Soylu, bunun "panik butonu" gibi çalışan mobil bir uygulama olduğunu belirtti.
Uygulamayı cep telefonlarına indiren kadınların sisteme kaydolarak, acil durumlarda en yakın polis noktasına sinyal gönderdiklerini ve ekiplerin hızla müdahalesini sağladıklarını belirten Soylu, 34 bin 424 kişinin indirdiği uygulamayla bugüne kadar toplam 6 bin 822 ihbarın geldiğini açıkladı.
Soylu, Jandarma Genel Komutanlığının ise bu yıl 4 yazılım geliştirildiğine değinerek, şu ifadeleri kullandı:
"Bunlardan 'Takbul Gözlük Sistemi', barkod okuyucular... Özellikle yol kontrollerinde barkod okuyucular kimlik kontrolünü bir saniye gibi bir zaman dilimine indirmiştir ki bu özellikle hem iş yükü hem de vatandaşlarımızın karşılaştığı zaman kaybı açısından önemli bir kazanım olmuştur. Halen bin 565 barkod okuyucu, 500 barkod alımı çalışmaları devam etmektedir. Yeni kimliğimize tutulan bu barkod okuyucu sayesinde kişinin herhangi bir aranma kaydının olup olmadığı ortaya çıkmaktadır. Cihazlar kimlik numaralarını, plakaları otomatik olarak algılayarak, veri tabanlarından sorgulama yapabilmektedirler."
- "Korucular Daire Başkanlığı kurduk"
İçişleri Bakanı Soylu, personel, teknoloji ve ekipman kapasitesinin arttırılması noktasında, ciddi adımlar attıklarını dile getirerek, şu bilgileri verdi:
"Bakanlık olarak toplam 524 bin 808 kişiyle güvenlik hizmeti veriyoruz. 2018 yılbaşından itibaren 46 bin 756 personel göreve başlamış, 25 bin 612 personelin alım süreçleri de yıl sonuna kadar tamamlanmış olacaktır. Polis Akademisi Başkanlığımızın çeşitli eğitim birimlerinden bu yıl mezun olan öğrenci sayısı 18 bin 362'dir. Jandarma Sahil Güvenlik Akademisinden de bu yıl mezun olan subay ve astsubay 3 bin 973 olup, 8 bin 27 öğrenci de şu anda eğitimlerine devam etmektedir. Dün, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisindeydik. Tüm eğitim müfredatlarını, oradaki tüm çalışmaları tekrar gecenin bir saatine kadar gözden geçirdik. Sistemimiz ayakta, canlı bir şekilde, hepimizin onur duyacağı bir şekilde devam etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımızın doğrudan talimatları ile çarşı ve mahalle bekçisi uygulamasına yeniden işlerlik kazandırdık. Halen 11 bin 624 bekçimiz görev başındadır. 7 bin 21 bekçimizin alım süreçleri devam etmekte, 10 bin kadro ise ihdas edilmiştir. Nihai hedefimiz ise 30 bin rakamına ulaşmaktır."
Soylu, geçen yılki bütçe görüşmelerinde bin 920 güvenlik korucusunun, uzman erbaş, hatta subay olacağını söylediklerini anımsatarak, "Doğu ve Güneydoğu'da görev yapan bu bin 920 korucumuzla ilgili uzman erbaş olmaları sözünü yerine getirdik ve kendilerine subaylık yolunu açtık. Buradaki hedefimiz 5 bin korucumuzun subay olmasının sağlanmasıdır. Bu hem Doğu ve Güneydoğu'da hem orada yaşayan vatandaşlarımızda bambaşka bir perspektif ortaya koymuştur." dedi.
Güvenlik korucularında yaş ortalamasını 42'den 32'ye düşürdüklerini, bunların sigorta primlerinin tamamının devlet tarafından karşılandığını, ayrıca Korucular Daire Başkanlığı kurduklarını belirten Soylu, "Şu anda 52 bin 395 güvenlik korucumuz, 19 bin 912 de gönüllü güvenlik korucumuz terörle mücadelede başarılı sonuçlar almaktadır." diye konuştu.
- "Sahayı ciddi şekilde baskılıyoruz"
Jandarma ve Sahil Güvenlik personelinin üniformalarının yenilendiğini, profesyonelleşme çalışmalarının devam ettiğini anlatan Soylu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Jandarmada profesyonelleşme oranı bu yıl yüzde 64, Sahil Güvenlik Komutanlığında yüzde 85'tir. 2019 hedefimiz jandarmada yüzde 72, Sahil Güvenlikte yüzde 90'dır. Kapasite arttırımı ilkemiz dahilinde emniyet, jandarma ve Sahil Güvenlik teşkilatlarımıza bu yıl toplam 4 bin 64 araç alınmıştır. Keza İHA, İKU ve SİHA noktasında da ciddi bir atılım içerisindeyiz. 2016'da sadece emniyet teşkilatımızda bulunan 6 İHA'ya ilaveten son 2 yılda bu araçlardan tüm birimlerimizde toplam 37 rakamına ulaşılmış, 69 adet de alım planlanmıştır. Mevcut drone kapasitemizi de yüzde 50'nin üstünde arttırıyoruz. Uçuş saatleri yılbaşına göre 2 kat arttırılmış, kapsama alanları genişlemiş ve entegre güvenlik şemsiyesinin önemli bir bileşeni haline gelmişlerdir. Ayrıca tamamen yerli ve milli olan bu araçlarımızı kullanacak gençlerimizi de biz yetiştiriyoruz. Şu an için toplam 391 personelimiz mevcuttur. Bu araçlarla suç unsurlarına karşı sahayı ciddi şekilde baskılıyoruz ve bu araçlarla yaptığımız hiçbir operasyonda bugüne kadar şehit vermiş değiliz."
Şehir güvenliğinde önemli bir avantaj sağlayan motosikletlerden bu yıl 469 adet alındığını, 419'unun alım süreçlerinin devam ettiğini dile getiren Soylu, bunların 284'ünü 15 gün içerisinde trafik ekiplerine teslim edileceğini bildirdi.
Bu yıl içerisinde mezun olacak polislerden 5 binini trafik polisi yapacaklarını anlatan Soylu, böylece trafikteki personel sayısını bu yıl 7 bin artırmış olacaklarını kaydetti.
Soylu, şehir güvenliğinde görünürlüğü arttırmak için atlı ve bisikletli polis uygulamasına geçildiğini, toplam 569 personelin bu birimlerde görevlendirildiğini aktardı.
- "Terör örgütleriyle mücadele eş zamanlı sürüyor"
Türkiye'nin, en önemli sorun alanlarından biri olan terörle mücadelede, özellikle 15 Temmuz'dan sonra köklü bir strateji değişikliğine gittiğini anımsatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eskinin 'olay sonrası operasyon' anlayışından 'kesintisiz operasyon' anlayışına, tehdidi kendi sahamızda karşılamaktan 'kaynağında ve oluştuğu yerde yok etme' anlayışına geçtik ve kapasite kullanımını arttırma, entegrasyon gibi yaklaşımlarla da bu stratejiyi tahkim ettik. Bu anlayışla PKK, DEAŞ, FETÖ ve aşırı sol örgütlerle mücadelemiz eş zamanlı olarak sürmektedir. PKK'ya yönelik bu yıl toplam 87 bin 838 operasyon yaptık. Bu operasyonlarda toplam bin 289 teröristi etkisiz hale getirdik. Son 2 yılda kırsalda yapılan operasyonlarımızı yüzde 173 oranında arttırdık. Kurduğumuz saha baskısıyla geçen yıl 965 olan silahlı saldırı eylem sayısı bu yıl 677'ye, mayın ve EYP eylemleri ise 250'den 148'e düşmüştür. Özellikle silahlı çatışmadaki düşüş, örgütün eylem kabiliyetinin kırıldığını göstermesi bakımından önemlidir. Keza yurt içindeki terörist sayısı da 2016'daki 2 bin 475-2 bin 780 bandından, yüzde 69 azalışla bu yıl 755-876 bandına oturmuştur. Örgüte katılım son 30 yılın en düşük seviyesine ulaşmış, 2015'deki 3 bin 881 seviyesinden bu yıl için 95 rakamına düşmüştür."
İçişleri Bakanı Soylu, terörle mücadelede fiziki altyapı meselesine özel önem verdiklerinin altını çizerek, bu amaçla 37 karakol açılmasının planlandığını, 10'unun inşaatına başlandığını bildirdi.
- "Şu ana kadar 334 örgüt mensubu teslim oldu"
Jandarma ve Kara Kuvvetlerince toplam 142 üs bölgesinin sürekli olarak tutulduğunu, 111 kalıcı polis güvenlik noktası inşaatının ise sürdüğünü aktaran Soylu, 38 geçici polis güvenlik noktasının da tamamlandığını aktardı.
Terörle mücadelede yapılan yol kontrollerinden, trafik kazalarının azaltılması ve teröristlerin mobilizasyonunu önleme adına ciddi kazanımlar elde ettiklerini dile getiren Soylu, son bir yılda 57 milyon 240 bin aracın bu kapsamda kontrol edildiğini kaydetti.
Süleyman Soylu, önemli bir mücadele aracının da örgüt mensuplarına yönelik ikna çalışmaları olduğuna işaret ederek, "2017 yılında 380, 2018 yılında da şu ana kadar 343 örgüt mensubu teslim olmuştur. Bunların geçen yıl 136'sı, bu yıl da 146'sı aileler ile görüşülerek yapılan ikna çalışmaları neticesinde gerçekleşmiştir. Bu, Türkiye'de yürüttüğümüz terörle mücadelenin öneminin ve oluşturduğumuz psikolojik alan harekatının ne kadar başarılı olduğunun tespitidir." dedi.