AP seçimleri Kıbrıs için ne anlama geliyor?

Bilal Kendirci/ Yazar
15.06.2024

Yapılan seçim GKRY siyasetinde popülizm odaklı yeni siyasi arayışlar ve söylemlerin öne çıkabileceğini göstermiştir. Ayrıca ELAM'ın yükselmesi, önümüzdeki dönemde Kıbrıs Sorunu konusunda güneyin daha şahin tutumlar almasına yol açabilir. Önümüzdeki dönemde başkanlık seçimlerinin kilit partisinin ELAM olması da beklenebilir.


AP seçimleri Kıbrıs için ne anlama geliyor?

Bilal Kendirci/ Yazar

Geçtiğimiz Pazar, 2004 yılında Annan Planı'na hayır demesine rağmen tek taraflı olarak AB'ye alınan Güney Kıbrıs'ta, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinin beşincisi düzenlendi. Son AB Parlamentosu seçimleri, AB ülkelerinin bir çoğunda, aşırı sağın güçlenmesi, sol partilerin kan kaybetmesi ve Fransa ile Belçika gibi ülkelerde erken seçime yol açmıştır. Benzer şekilde Güney Kıbrıs'ta da aşırı sağ parti ELAM ilk defa AP'ye üye göndermiş ve sol partiler ciddi oy kaybederek üye sayıları üçten bire düşmüştür.

Son seçim, sonuç olarak ilk dört seçimden birçok farklılık taşımakla birlikte, bu sonuçların hem Güney Kıbrıs'taki iç siyaset üzerinde hem de Kıbrıs müzakerelerinin en önemli konularından biri olan siyasal eşitlilik tartışmaları üzerinde etkili olacağı düşünülmektedir.

Son seçimin sürpriz sonuçları

Son seçimde DİSY birinci parti olmakla birlikte, oyları yüzde 30'lar düzeyinden yüzde 25'e gerilemiştir. Ancak, buna rağmen iki temsilci göndermiştir. Seçimde ikinci gelen AKEL, daha önceki seçimlere göre ciddi bir şekilde oy kaybetmiş ve vekil sayısı ikiden bire düşmüştür. Seçimin asıl sürprizi, youtuber olan 24 yaşındaki Fidias Panayiotou'nun yüzde 19,4 ile neredeyse AKEL kadar oy alıp üçüncü olması ve seçilmesi olmuştur. Seçimin endişe verici sonucu ise, Yunanistan'ındaki Altın Şafak'ın Güneydeki şubesi olan aşırı sağcı ve Türk-Türkiye karşıtı ELAM'ın yüzde 11,2 oy oranıyla bir üye ile ilk defa AB parlamentosunda seçilme imkanı bulması olmuştur. Son koltuk ise, yüzde 9,7 ile DİKO'nun olmuştur. GKRY'de diğer bir önemli parti olan EDEK'te ise bir süredir görülen kan kaybı devam etmiş ve alınan yüzde 5,1 oy, son koltuğun kazanılmasına yeterli olmamıştır.

Sonuçlar ne anlama geliyor?

GKRY'de çok partili siyasi yaşam Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan sonra şekillenmiştir. Yapılan tüm seçimlerde merkez sağda yer alan DİSY ile Marksist-Leninist AKEL ilk sıra için yarışırken, sağda yer alan DİKO genelde üçüncü parti, sol parti EDEK ise dördüncü parti olmuştur. Avrupa Parlamentosu'nda 6 üye ile temsil edilen Güney Kıbrıs'ta 2004-2019 yılları arasından yapılan dört Avrupa Parlamentosu seçiminde de benzer sonuçlar görülmüş. DİSY ilk dört seçimde birinci parti olarak iki koltuk, AKEL ikinci parti olarak yine iki koltuk kazanmıştır. DİKO ise üçüncü parti olarak bir koltuk kazanmıştır. Sadece yaklaşık 40 oyla beşinci olduğu ilk seçim hariç sonra yapılan üç seçimde dördüncü olan EDEK bir koltuk kazanmıştır.

Son AP seçimleri bu açıdan daha önceki dönemlerden ciddi bir ayrışmaya işaret etmektedir. Öncelikle, sağın ve solun büyük partileri olan DİSY ve AKEL'in oy oranları geçmişteki yüzde 30'lar düzeyinden yüzde 20'lere inmeye başlamıştır. Özellikle, Avrupa'nın en büyük komünist partisi olan AKEL'in yakın gelecekte başkanlık ve Meclis seçimlerinde başarı şansı düşük görülmektedir

GKY'deki siyasal sistemde siyasi kariyer, partiler aracılığıyla ya da partilerin desteği ile mümkün olmaktadır. Başkanlık ve yerel seçimlerde bağımsız adaylar başarı gösterse de, bu adaylar aslında birden fazla partinin ittifakı sonucunda ortaya çıkan bağımsız görünümlü adaylardır. Bu seçimde, herhangi bir parti ile bağı olmayan ve partilerden destek almayan Fidias'ın, neredeyse yüzyıllık geçmişi olan AKEL kadar oy alıp ve yine DİKO ve EDEK'in toplamından fazla oy olarak seçilmesi bir ilk olmuştur. Fidias özelikle 35 yaş altında gençlerin oyunu almıştır. Bu durum, Barış Harekatı sonrası oluşan ve yukarıda özetlenen siyasal parti düzeninin değiştiğini, GKRY'de yeni siyasi arayışların olduğunu göstermektedir.

Üçüncü olarak, seçimin endişe verici ancak daha az sürpriz olan sonucu, Yunanistan'daki Altın Şafak'ın Güneydeki şubesi olan aşırı sağcı ve Türk-Türkiye karşıtı ELAM'ın seçilmesi olmuştur. 2008 yılında kurulan ELAM, kurulduğu tarihten itibaren girdiği tüm seçimlerde oy oranını artırmış, 2016 yılından itibaren GKRY meclisinde kendine yer bulmuştur. Ancak ilk defa yüzde 10'dan fazla oy almış ve DİKO ve EDEK'i geride bırakmıştır.

Sağın ve solun küçük partileri olan DİKO ve EDEK'te de oy kaybı bu seçimde devam etmiştir. DİKO'yu özellikle ELAM'ın yükselişi tehdit etmektedir. EDEK giderek kaybolmaya matuf küçük bir parti olma yolundadır.

Özetle, yapılan seçim GKRY siyasetinde popülizm odaklı yeni siyasi arayışlar ve söylemlerin öne çıkabileceğini göstermiştir. Ayrıca ELAM'ın yükselmesi, önümüzdeki dönemde Kıbrıs Sorunu konusunda güneyin daha şahin tutumlar almasına yol açabilir. Önümüzdeki dönemde başkanlık seçimlerinin kilit partisinin ELAM olması da beklenebilir.

Seçimin KKTC ve Kıbrıs Türklerine yansıması

Eğer Annan Planı Kıbrıslı Rumlar tarafından kabul edilmiş olsaydı ve Kıbrıslı Türkler, fedaral Kıbrıs Cumhuriyeti içerisinden AB'ye girmiş olsalardı, 6 koltuğun ikisi Kıbrıslı Türklere ait olacaktı. Ancak, bu Plana Rumlar hayır demesine rağmen 6 koltuğun tamamı Rumlar tarafından işgal edilmektedir. Öte yandan, 1960 Anayasası'nda hem de Annan Planında her iki toplumun kendi listelerinden ayrı ayrı seçime girmesi düzenlenmiş olmasına rağmen, 2004 sonrasında yapılan seçimlerde Türklerin sadece Rum listelerinde seçime girebilme imkânı nedeniyle Kıbrıslı Türkler uzunca bir süre AB seçimlerine ilgi göstermemiştir.

Ancak, 2019 yılında yapılan seçimde, AKEL'in Kıbrıslı Türk Niyazi Kızılyürek'i aday göstermesi bu seçime Türklerin ilgisini artırmış ve 5 bin civarında Türk seçmen güneyde kurulan sandıklarda oy kullanmıştır. Bu oyların önemli bir kısmının AKEL'e ve Kızılyürek'e gitmesinin de etkisiyle hem AKEL iki koltuk çıkarmış hem de Kızılyürek seçilmiştir. Kızılyürek, Barış Harekatından sonra güneyde kalan az sayıdaki Türklerden biri olup, eğitimini Güneyde ve Almanya gibi ülkelerde tamamlamış ve yine güneydeki Kıbrıs Üniversitesinde profesör olmuştur. Özellikle Annan Planı döneminde, "Milliyetçilik Kıskacında Kıbrıs" ve "Birleşik Kıbrıs" gibi kitapları Türkiye'de de ilgi görmüştür. Kızılyürek, Kıbrıs'ta Türk veya Rum etnik kimliği üzerinden değil Kıbrıslılık ortak paydası üzerinden bir birlik kurulmasını önermektedir. Bununla birlikte kitaplarında, Rumlar Türkleri "öldürmekte", Türkler ise Rumları "katletmektedir."

2024 yılında yapılan seçimlerde aday olan Kızılyürek'in yanında, yeni kurulan Volt Partisi'nden Hulusi Kilim ve Yeşiller Partisinden Oz Karahan isimli üç Türk aday olmuştur. Aday sayısının artmasıyla birlikte, bu seçimlere Türklerin daha fazla ilgi göstermesi beklenmiş ancak tüm çabalara rağmen bir önceki seçimlere göre 103 bin oy kullanma hakkına sahip seçmenden yalnızca 5 bin civarı oy kullanmıştır. Oy kullanan Türk seçmen sayısı bir önceki seçime göre azalmıştır. Oy kullananların önemli bir kısmı 40 yaş üzeri seçmen olup, Rum tarafından farklı olarak gençler bu seçime ilgi göstermemiştir. İlk defa 2019 seçimlerinden AP'de temsil imkanı bulan Kıbrıslı Türklerin bu seçime ilgi göstermemesinin iki olası nedeni bulunmaktadır. Birincisi, Kızılyürek'in 5 yıllık performansının yeterli görülmemesi. İkincisi ise bir Kıbrıslı Türk'ün AP'de temsil edilmesinin Kıbrıslı Türklerin hayatında herhangi bir değişikliğe yol açmadığının görülmesi.

Oy kullanan Türk seçmenlerin yaklaşık yüzde 80'i AKEL'e ve Kızılyürek'e oy vermiştir. Bu oyların önemli bir kısmının AKEL ile tarihsel ve paradoksal bir ilişkisi olan, KKTC'deki anamuhalafet partisi seçmeninden geldiği düşünülmektedir. CTP resmi olarak seçimlerde bir pozisyon almamakla birlikte, Partinin bazı vekilleri ve üyeleri açık bir şekilde Kızılyürek'e destek vermiştir. Diğer bir sol parti TDP ise Volt Partisine açık destek açıklamıştır.

Seçim sonucunda, üç aday da seçilememiştir. Özellikle, bir önceki seçimde seçilen Kızılyürek'in partisi AKEL'in koltuk sayısı 2'den bire düşmekle birlikte, eğer daha önce olduğu gibi iki vekil çıkarsa dahi Kızılyürek açık ara üçüncü sırada yer aldığı için seçilemeyecekti.

Bu sonuçlar, Kıbrıslı Türklerin, Rum listelerinde ya da Rumlarla aynı listede seçime girerek çoğunlukçu ya da nispi bir seçim sisteminde seçilmesinin zor olduğunu, Türkler için olmazsa olmaz olan siyasi eşitliğin ancak ayrı seçim listelerinde ve her iki toplumun kendi listelerine oy vermesi ile gerçekleşebileceğini göstermiştir.