Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) Başkanı Abdullah Buğrahan Karaveli, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, enerji taşıyıcısı olarak kullanılan hidrojenin belirli süreçler yardımıyla birçok sektörde değerlendirilebilen önemli uygulama alanlarına sahip olduğunu söyledi.
Hidrojenin öneminin anlaşılması için Türkiye'nin makro enerji politikasının dikkatle incelenmesi gerektiğini dile getiren Karaveli, makro enerji politikasının küresel konjonktürün gereklilikleri ile ulusal öncelikleri içeren ve ülkenin yolunu çizen bir politika silsilesi olduğunu anlattı.
Karaveli, Türkiye'nin enerji talebinin düzenli olarak arttığını, son 20 yılda elektrikte yıllık ortalama yüzde 4,7 talep artışı olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Doğal gaz tarafında talep 3'e katlanmış durumda. Yani 3 tane yeni Türkiye olmuş gibi bir talebi karşılamamız gereken bir süreç var. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve enerji sektörünün birinci sorumluluğunun enerji arz güvenliğini sağlamak olduğuna inanıyorum. Türkiye'nin enerji talebinin yüzde 68'i dışa bağımlı. Kömür, doğal gaz, petrol ve benzeri türevlerin ithalatı nedeniyle oluşuyor bu bağımlılık. Bu bize 2022'de enerji fiyatlarının küresel olarak zirvede olduğu dönemde 96,5 milyar dolara yakın bir fatura çıkardı. 2023'te fatura 70 milyar dolara indi. Fakat hala hacmi çok yüksek olan bir fatura. Bu yüzden arz güvenliğinden ödün vermeden dışa bağımlılığı azaltmak hedefimiz."
Karaveli, Türkiye'nin, iklim değişikliğiyle mücadelede 2053'e kadar net sıfır emisyonlu bir ekonomi yaratmak gibi bir sorumluluğunun olduğunu anımsattı.
Türkiye'nin karbon emisyon yoğunluğu düşük ya da olmayan kaynaklara yönelmesi gerektiğini dile getiren Karaveli, "Türkiye'nin enerji talebi düzenli olarak artıyor. Hidrojen enerji çeşitliliğinde önemli bir role sahip ve bir çok uygulama alanı var. Sera gaz emisyonları iklim değişikliğinin temel müsebbibi ve sera gaz emisyonlarının yüzde 70'inden fazlası enerji sektörü kaynaklı. Öncelikle enerji talebinin optimize edilmesi gerekir. Her sektörde, ulaştırmada, tarımda, binalarda, hizmet sektöründe enerji verimliliği potansiyelini hayata geçirmiş olmak gerekir. Geri kalan talebi de daha temiz kaynaklardan karşılamanız gerekir." diye konuştu.
Karaveli, Türkiye'nin güçlü bir şebeke ve doğal gaz altyapısına sahip olmasının önemli olduğunu belirterek, "Rüzgar, güneş, hidrolik, biyokütle gibi enerji kaynaklarının yönetiminin kısıtlı olduğu durumlarda batarya ve hidrojen teknolojileri sisteme destek olabilecek. Bu dönüşüm sürecinde çok fazla maden ihtiyacı oluştuğu için özellikle nadir toprak elementleri ve kritik minerallerle bu maden ihtiyacının da karşılanması gerekir. Hidrojen temel olarak iklim değişikliğiyle mücadeleden beslenir ve her sektörde uygulanabilir. Yani ulaştırma sektöründe siz hem hafif araçlarda hem yük kamyonlarında, otobüslerde, gemi taşımacılığında, uçakta hidrojen kaynağını kullanabilirsiniz. Demir çelik sektöründe, çimento sektöründe üretim yaparken hidrojen kaynaklarını kullanarak hedeflenen emisyon azaltımına ulaşılabilir. Bununla beraber gerekli yerlerde tarım sektöründe de kullanabilirsiniz." ifadelerini kullandı.
Karaveli, hidrojenin, doğal gaz ve kömürden üretilebildiğini, yenilebilir kaynaklar kullanarak da karbonsuz üretim imkanının bulunduğunu söyledi.
Yenilenebilir enerji kaynakları ile üretilen hidrojenin "yeşil hidrojen" olarak adlandırıldığını anımsatan Karaveli, "Nükleerden üretilebilir. Linyit kaynaklarımızdan üretilebilir. Fakat talep edilen pazara yakın olmanın taşıma maliyetini, taşıma zorluklarını azalttır ve düşürür. Türkiye, hidrojene talebin yüksek olduğu pazarlara çok yakın bir ülke. Burada coğrafi bir avantaj elde ediyor. Yeşil hidrojen rağbet gördüğü için hali hazırda petrokimya sektörü, cam seramik sektörü, gübre sektörü, petrol sektörü hidrojeni kullanımına yönelir." dedi.
Karaveli, teknoloji ve bunun adaptasyonu anlamında kapasitesinin yüksek olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
"Hidrojen önemli bir potansiyel arz etmekte. Dünyada birçok teknoloji geliştiricisi teknoloji geliştirme aşamasından sonraki safhalar için Türkiye'yi adres göstermektedir. Örneğin, Almanya politikalarına baktığımızda Türkiye'nin Almanya'nın hidrojen ihtiyacını karşılaması için büyük bir potansiyeli olduğunu tanımlar. Diğer anlamda geleneksel hidrojen üretici şirketlerde hidrojen üretim kabiliyetini geliştirdikten sonra Türkiye'ye gelirler ve burada üretelim, buradan ihracatı gerçekleştirelim derler çünkü bir ülkenin hem iç pazarı büyük hem de ithalat noktalarına yakın olması onun için önemli bir yol göstericidir. "