"Türkiye'de Tedarik Zincirleri: Avrupa Değer Zincirleriyle Daha Derin Entegrasyon Yoluyla Sürdürülebilirliğin Ele Alınması Projesi", JW Marriot Ankara Otel'de düzenlenen törenle devreye alındı.
Burada konuşan EBRD Başkanı Basso, program kapsamında Avrupa ile Türkiye arasında derin entegrasyon yoluyla sürdürülebilirliğin ele alındığını söyledi.
Programın, Türkiye'nin geleceği için paylaşılan ortak vizyonun eseri olduğunu dile getiren Basso, KOBİ'lerin ulusal ekonomilerin iskeletini oluşturduğunu vurguladı.
Türkiye'de işletmelerin büyük bir kısmının finansa erişim konusunda zorluklarla karşılaştığını belirten Basso, "Bu tedarik zinciri programımız tam olarak bu zorluklara yönelik geliştirildi. Önümüzdeki 6 yılda 300 kadar KOBİ'ye ve 1000 kadar tedarikçiye ulaşmayı planlıyoruz. Bu çabalar sayesinde KOBİ'ler küresel değer içerisinde hareket edebilecekler ve çok önemli finansal kaynaklara ulaşabilecekler." dedi.
Basso, KOBİ'leri destekleyerek daha yeşil operasyonlar benimsemelerini ve dijitalleşmelerine katkıda bulunmayı amaçladıklarını da kaydetti.
Dirençli tedarik zincirlerine duyulan ihtiyacın hiçbir zaman bugünkü kadar açık olmadığını ifade eden Basso, son yıllarda yaşanan sorunların geleneksel sistemlere yönelik soru işaretlerini ortaya koyduğunu söyledi.
Basso, programın deprem bölgesinde ekonomik iyileşmenin ötesinde iş imkanları sağlayarak bölgeye ekonomik bir hareketlilik getireceğini bildirdi. Basso, "Bu program büyümeye de açık bir program. Daha fazla bölgeye yaymak istiyoruz. İnovatif çözümleri bütün işletmelere sunmak istiyoruz. Bu tedarik zinciri programı sadece ekonomik bir fırsat yaratmayacak. Bunun ötesine geçerek Türkiye'nin ekonomisinde aynı zamanda anlamlı ve uzun soluklu değişiklikler sağlayacak." diye konuştu.
- "BÜYÜK BİR POTANSİYEL SÖZ KONUSU"
Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski, AB'nin geleceğe dönük bu proje için uygulamada eş finansör olduğu bilgisini paylaştı.
Türkiye'de özellikle KOBİ'lerin tedarik zincirlerindeki sorunlarını çözmek için bir araya geldiklerini anlatan Ossowski, KOBİ'lerin güncel zorluklara entegre olabilmeleri ve bazı öğelerini güçlendirerek dönüşümün bir parçası olabilmelerini sağlamayı amaçladıklarını kaydetti.
Ossowski, bu çalışma ile Türkiye'nin verdiği yeşil ve dijital dönüşüme yönelik sözün altının çizilmesinden memnun olduklarını belirterek, "Sizlerin, kendinizi hem büyük sanayiciler hem de küçük işletmeler için ne kadar akıllı, sürdürülebilir ve yeşil bir geleceğe adadığınızı görüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ve AB arasındaki ticaretin büyük rakamlara ulaştığını aktaran Ossowski, "Biliyoruz ki çok büyük bir potansiyel söz konusu. Bunun daha da artması mümkün. Türkiye bizim 5. büyük ticaret partnerimiz. Türkiye'nin firmaları tedarik zincirimize, değer zincirimize entegre olmuş şekilde çalışmaktalar. Sizlerle birlikte daha sürdürülebilir bir şekilde, daha güçlü yatırımlar yapabilmemiz önem arz ediyor." diye konuştu.
Ossowski ilerleyen dönemde tedarik zincirlerinin, istikrarsız durumlara yanıt verecek şekilde dinamik olması gerektiğini ifade etti.
Bu gelişmeleri hayata geçirmenin ülkelerin geride kalmasını önleyeceğini söyleyen Ossowski, şunları kaydetti:
"Sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme, adil dönüşüm AB'nin kilit öncelikleri olmaya devam edecek. Türkiye'de de bilimde, teknolojide, inovasyonda ve ekosistemlerin geliştirilmesinde özel sektörün rekabetçiliğini desteklemeye devam edeceğiz."
- "YEŞİL STK'LER TÜRKİYE'NİN YEŞİL DÖNÜMÜNÜN ÖNCÜSÜ OLACAKTIR"
Akbank Genel Müdürü Kaan Gür ise söz konusu işbirliğiyle Türkiye'nin tedarik zincirinde ve finansmanında önemli bir başlık açıldığını söyledi.
Gür, tedarik zincirinin her ekonominin temelini oluşturduğunu ifade ederek, bu projeyle özellikle deprem bölgesindeki KOBİ'lerin sorunlarının çözümlenmesinin amaçlandığını belirtti.
Daha adil çalışma koşulları ve toplum için değer yaratmak için çalışmaları sürdürdüklerini bildiren Gür, yeşil dönüşümün tedarik zincirinde finanse edilmesinin Türkiye için büyük fırsatlar anlamına geldiğini ifade etti.
Gür, KOBİ'lerin çalışanlarının teknik becerilerini geliştirebilecekleri gibi, karbon emisyonlarını da azaltıp farkındalık yaratabileceklerine dikkati çekerek, "Şuna inanıyoruz ki yeşil STK'ler, Türkiye'nin yeşil dönüşümünün öncüsü olacaktır, inovatif iş modelleri geliştirecek ve örnek teşkil edeceklerdir. Bu mekanizma çok daha dirençli ve kapsayıcı bir ekonomiye katkıda bulunacaktır." değerlendirmesinde bulundu.