Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Bakan Uraloğlu, Dünya Bankası tarafından düzenlenen Orta Koridorun Ticaret ve Lojistik Potansiyelinin Gerçekleştirilmesi Etkinliği'ne videokonferans yöntemiyle katıldı. Uraloğlu, doğu ile batı arasındaki önemli bir kara ve su köprüsü olarak hizmet veren Orta Koridor'un Orta Asya ve Kafkasya ülkelerinde hatta Orta Doğu ülkeleri için de eşsiz bir ekonomik büyüme vaadi taşıdığını belirterek, "Bugün üzerinde konuştuğumuz Dünya Bankası çalışması, stratejik politikalar, hedefli yatırımlar ve iş birliği çabalarının, Orta Koridor'da ticaret hacmini üçe katlama ve taşıma sürelerini 2030'a kadar yarıya indirme gücünü vurgulamaktadır" ifadelerini kullandı.
Orta Koridor'da ticaret ve lojistik potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirmek için kararlı eylemlerin şart olduğunu kaydeden Bakan Uraloğlu, bu çalışmanın, atılması gereken adımları önceliklendirmeye ışık tutacak nitelikte olduğunu söyledi. Türkiye'nin demir yolu altyapısının hali hazırdaki talebi karşılamakta yeterli olduğunu kaydeden Uraloğlu, "Bakü-Tiflis-Kars hattından gelen yükün Edirne'ye kadar sevkiyatında herhangi bir kapasite problemi ile bugüne kadar karşılaşmadık. Ulusal taşıyıcımız TCDD Taşımacılık, Kars'ta çeken ve çekilen araçların doğudan gelecek yük akışını karşılayacak şekilde, daima hazır olmalarını sağlamaktadır. Değerlendirmenin aksine, Kars'ın batısında altyapı ve araç arzının altında bir yük akışı olduğunu yeri gelmişken belirtmek isterim" dedi.
Orta Koridor paydaşlarının bir araya gelerek pürüzleri gidermenin yoluna bakmaları ve çözümleri önceliklendirmeleri gerektiğini vurgulayan Uraloğlu, "Bu anlayışla, koridor ülkeleriyle sıkça bir araya geliyor, üçlü mekanizmalar çerçevesinde koridorun kapasitesini arttıracak ve dar boğazları ortadan kaldıracak önlemleri ele alıyoruz. Azerbaycan-Kazakistan veya Azerbaycan-Gürcistan ile kurduğumuz mekanizmalar buna birer örnektir. Diğer taraftan bu ülkelerle çeşitli uluslararası örgüt çatısı altında bir araya geliyoruz. Türk Devletleri Teşkilatı, TRACECA, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu çerçevesinde taşımaların, gümrük işlemlerinin, lojistik duraklardan geçişin kolaylaştırılmasına yönelik uyumlaştırma yöntemleri arıyoruz" diye konuştu.
Koridor boyunca yakından koordinasyonu sağlayacak yeterli platformun halihazırda mevcut olduğunu söyleyen Uraloğlu, ortak anlayışa vararak engelleri kaldırmanın hızlıca mümkün olacağını ifade etti. Usul ve işlemlerin kolaylaştırılması noktasında, transit yükün olabildiğince engellere takılmaksızın hedefine ulaşması için idari birtakım prosedürleri geride bırakmanın gerekliliği konusunda ortak anlayışa varılması gerektiğinin altını çizen Uraloğlu, doğu-batı yük potansiyeli, demir yolu kapasitesinin çok üzerindeyken demir yolunun da tamamlayıcı niteliğindeki kara yolu için kotaların liberalleştirilmesinin önemli olduğunu ifade etti.
Orta Koridor'un, bölge ülkeleri için önemli bir ticari ve ekonomik potansiyele sahip olduğunun işaret eden Uraloğlu, koridorun, Asya ve Avrupa arasında stratejik bir bağlantı sağlayarak ticaretin artmasına, ekonomik büyümeye ve kalkınmaya da katkı sağlayacağını söyledi. Türkiye olarak, Orta Koridor'un geliştirilmesi ve güçlendirilmesi konusundaki kararlılığı sürdürdüklerini vurgulayan Uraloğlu, bölge ülkeleri arasındaki ticaretin ve iş birliğinin artması için çaba gösterdiklerini bildirdi.
2030 yılında Türkiye üzerinden konteyner yüküne olan talebin artacağının öngörüldüğünü belirten Bakan Uraloğlu, "Bunun oldukça yerinde bir tespit olduğunu ve 2053 vizyonumuzla örtüştüğünü düşünüyorum. Ulaştırma alanında 2053 yılına kadar gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz yatırımlarımızın önemli bir kısmını demir yolu sektöründe yapmayı planlıyoruz. Demir yolu üzerinden yük taşıma payını 2053'e kadar yüzde 22'ye çıkarmayı hedefliyoruz. Dolayısıyla kara yolundan demir yoluna yükün kaymasını sağlamış olacağız. Orta Koridor'da yükün konteyner olarak taşınması için gereken ilave kapasiteyi de sağlamış olacağız" dedi.
2053 vizyonu doğrultusunda, Asya, Avrupa, Afrika ve Ortadoğu arasında artan ticarete daha fazla ulaşım altyapısı sağlamayı ve ulaştırma bağlantısallığını artırmayı hedeflediklerini açıklayan Uraloğlu, "Gerek Asya'dan gerekse Orta Doğu'dan gelecek yüklerin akışını sorunsuz bir şekilde sağlamak için Yavuz Sultan Selim Köprüsü ile Asya ve Avrupa kıtaları arasında, Marmaray'dan sonra ikinci demir yolu bağlantısını tesis ediyoruz. Bu kapsamda Gebze-Yavuz Sultan Selim Köprüsü-İstanbul Havalimanı-Çatalca Demiryolu Projesini hayata geçirmeyi planlıyoruz. Buna ilave olarak şu anda inşa edilmekte olan Halkalı-Kapıkule Yüksek Hızlı Demiryolu Projesi tamamlandığında İstanbul ile Türkiye-Bulgaristan sınırı arasında yüksek hızlı tren işletmeciliğine başlanacaktır. Böylece bölgeler arasında kesintisiz ticarete daha yüksek kapasite ve hız ile katkıda bulunacağız" diye konuştu.
Ayrıca, Bulgaristan ile artan demir yolu potansiyelini de dikkate alarak, ikinci bir demiryolu geçiş noktası kurulması konusunda mutabakat zaptı imzaladıklarının altını çizen Bakan Uraloğlu, ikinci demir yolu hattı ile doğu-batı yönlü yük taşıma kapasitesi artacağını, Orta Koridor'un demir yolu potansiyeline de önemli ölçüde katkıda bulunacağını ifade etti. Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu'nun devamı olan Divriği-Kars Demiryolu Rehabilitasyon Projesi'nin mevcut demir yolu altyapısını modernize ederek doğu-batı bağlantılarını güçlendireceklerini ve kapasite artışı sağlayacaklarını söyleyen Uraloğlu, "Diğer taraftan, açık denizlere erişimi olmayan Orta Asya ülkelerinin kendi aralarındaki yük akış artışının yanı sıra küresel ticarete erişim noktaları çeşitlendirilmiş olmaktadır. Ülkemizin doğusunda yeni bir bağlantı olarak, Zengezur Koridoru'nu ulusal ağımıza bağlamak için yeni bir demir yolu inşa edeceğiz. Bu bağlantı, Bakü-Tiflis-Kars Demiryolu Hattı ile birlikte Orta Koridoru tamamlayacak bir hat niteliğinde olacaktır" ifadelerini kullandı.
Bakan Uraloğlu, sadece doğu-batı güzergahında değil, aynı zamanda kuzey-güney aksında da planlamaların devam ettiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Basra Körfezi'ni Türkiye üzerinden Avrupa'ya ve Orta Asya'ya bağlayacak olan Kalkınma Yolu Projesi büyük önem taşıyor. Bu yeni güzergah, bölgedeki yüklerin Avrupa ve Orta Asya'ya erişiminde ciddi kolaylıklar sağlayacak. Kalkınma yolu olarak adlandırılan bu yeni güzergah, Irak tarafında yaklaşık 1200 kilometrelik hem çift hat demir yolu hem de otoyol yapımını içeriyor. Türkiye tarafında ise ulusal demir yolu ve kara yolu ağımıza yaklaşık 130 kilometrelik demir yolu ve 300 kilometrelik otoyol ile bağlamak için gerekli teknik çalışmaları tamamladık. Kalkınma Yolu, Orta Doğu ülkeleri ile Orta Koridor ülkeleri arasındaki karşılıklı ticaretin çeşitlendirilmesi ve yeni pazarlara erişimi destekleyici ve tamamlayıcı bir girişim olması açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Görüleceği üzere, artması beklenen yük hacmine göre gerekli kapasite artışlarımızı planlıyor ve çalışmalarına başlıyoruz. Türkiye olarak, bölgesel planlamalara ve düzenlemelere çok önem veriyoruz. Ulaştırma sektörüne yapılan yatırımların etkin kullanımı için bölgesel iş birliklerine ihtiyaç var."