Dünya Bankası Kıdemli Ekonomisti Sibel Kulaksız, Dünya Bankası İcra Direktörleri Kurulunca, Türkiye'nin elektrikli demir yolu taşımacılığını yaygınlaştırma çabalarına destek olmak ve halk sağlığı acil durumlarına yönelik hazırlık ve yönetim kapasitesini iyileştirmek amacıyla toplam 910 milyon dolarlık finansmanı onaylamasına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Kulaksız, Bankanın bu tarz projelere yalnızca mühendislik odaklı değil, çok yönlü bir bakış açısıyla yaklaştığını belirtti.
Dünya Bankasında mühendis, ekonomist ve sosyal bilimci gibi farklı uzmanlık alanlarından birçok kişinin görev aldığını aktaran Kulaksız, her birimin, alanında projelere nasıl daha fazla katkı sağlayabileceği ve finansmanı onaylanan proje bölgelerinde yaşayan halkın refahını nasıl artırabileceği gibi konulara kapsamlı şekilde odaklandığını vurguladı.
Kulaksız, Demiryolu Geliştirme Projesi'nin önemine değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sadece Türkiye'ye değil, diğer çevre ülkelere de fayda sağlayacak bir proje bu. Dünya Bankasının Türkiye'ye yönelik proje onaylarının artması ekonomi politikalarına güvenin kuvvetlendiğini gösteriyor. Finansmanı yeni onaylanan proje bunun bir örneği. Önümüzdeki dönemde de bazı projeler olacak."
ABD'nin 47. Başkanı seçilen Donald Trump'ın, daha çok ticaret politikalarına odaklandığını ifade eden Kulaksız, Türkiye ile yapılan görüşmelerde iki ülke arasındaki potansiyel işbirliği alanlarının değerlendirileceğini düşündüklerini belirtti.
Kulaksız, Türkiye'nin ABD ile olan ticaret hedefini hatırlatarak, şu bilgileri paylaştı:
"Trump için daha çok anlaşmaya dayalı ekonomi önemli, yani masa başında bizim liderlerimizle oturup görüştükten sonra iki ülkeye, tarafa faydalı olabilecek sektörlerde anlaşmaya vardığında bunun olumlu olacağını düşünüyoruz. Olaylara daha çok iş insanı gözüyle bakıyor. Çin'den boşalan sektörler olacak. Diğer ülkelerin bu boşlukları doldurmasına nasıl faydası olabildiğine bakacak. Özellikle Türkiye-ABD arasındaki ticarette çok büyük bir hedef var. Ona ulaşmak için şu anda birçok kurum hızlı şekilde çalışıyor.
Dünya Bankası olarak ticaret rakamlarına baktığımızda, son 40 yılda Türkiye ile ABD arasındaki ihracat ve ithalat rakamlarının çok hızlı büyüdüğünü ama alt kalemlerde aynı ürünler olduğunu gördük. Hem ihracatta hem de ithalatta ürünlerin sıralaması bile değişmemiş. Bu bize şunu gösteriyor, Türkiye ABD'ye ihraç ettiği ürünlerde uzmanlaşma yoluna gidiyor, çeşitlendirme yoluna gitmiyor. Bu kötü bir şey mi, hayır. Bu demek oluyor ki biz yaptığımız işi daha da iyi yapıyoruz, daha da rekabetçi oluyoruz. İhracat yapan geleneksel sektörlerimiz var, bu rakamlar bize ne kadar başarılı olduklarını gösteriyor. Ancak yeni sektörler ortaya çıkıyor. Türkiye'yi üst gelir grubunda görmek istiyorsak yüksek değerli ürünler üretip bunları ihraç etmemiz lazım."
Küresel ekonomide sıkı para politikasının dinginleşmeye başladığını anlatan Kulaksız, faiz indirimlerinin yavaş yavaş bütün ülkelerde görüldüğüne vurgu yaptı.
Kulaksız, uzun süre sıkı para politikası uygulamasının ekonomik büyümeye olumsuz etki ettiğine işaret ederek, "Faiz indirimleriyle global olarak yatırımların artacağı, ekonomik büyümelerin görüleceği bir döneme girdik. Yani Türkiye'ye yabancı sermayenin akışları hızlanacaktır diye umuyoruz, tamamen global bir bakış açısıyla. Bu da bizim için iyi bir beklenti. En yavaşladığımız zamanda bile yüzde 3 civarı bir büyüme gördük. Bu ülke, daha önce yüzde 8'leri gördü ki gayet hızlı bir büyüme bu. Küresel duruma baktığımızda, diğer ülkelerde yüzde 1'lik, hatta negatif büyümeler görürken, Türkiye'de yüzde 3'ü görmek gayet iyi bir tablo." değerlendirmesinde bulundu.
Kulaksız, Türkiye'nin ekonominin her alanında güçlü bir ülke olduğunu ancak mevcut potansiyelin henüz tam anlamıyla kullanılmadığını söyledi.
Bu potansiyelin etkin şekilde değerlendirilmesi halinde Türkiye'nin yüksek gelirli ülkeler grubuna ulaşabileceğini ifade eden Kulaksız, sözlerini şöyle tamamladı:
"Rakamlara baktığımızda, Türkiye'nin bölgesinde ekonomik büyüme kutbu olma potansiyeli taşıdığını görüyoruz. Çünkü beşeri sermayemiz, insan kaynaklarımız, iş gücümüz var ve diğer ülkelerle birlikte kalkınabilecek potansiyelimiz var. Ekonomik literatür bize şunu gösteriyor. Diğer ülkelerle birlikte büyürseniz kendi başınıza sağlayacağınız büyümenin çok daha yükseğine ulaşırsınız ve küçük ekonomisi olan ülkeler için doğal lider konumuna gelirsiniz. Çünkü onların kalkınmasına da katkıda bulunuyorsunuz."