İstiklal Marşı’nın ardından Kur’an-ı Kerim okunması ile başlayan anma etkinliği, Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Tahsin KOÇYİĞİT’in konuşmasıyla devam etti.
Doç. Dr. Tahsin KOÇYİĞİT;
“Biz yaklaşık 1 senedir bu topluluk için uğraşıyoruz. Genç arkadaşlarım/öğrencilerim çok heyecanlılar, çok çalışkanlar ve bizide böyle güzel bir topluluğa danışman hoca olarak münasip gördüler dolayısıyla onları kıramadım ve bugüne dek hep birlikte çalıştık. Bu topluluğumuzun ilk faaliyetidir. Zihni-kalbi açık analist sentez gücüne sahip kişiler olarak yetişmemiz, bilgimizi ve kültürümüzü analiz edip sentezlememiz ayrıca bunu irfan hamuruyla kararak daha kişiselleştirmemiz ve işlevsel hale getirmemiz lazım. Biz başımızı kuma sokup duramayız. Çünkü biz; ülkemizde neler oluyor? Çevremizde neler oluyor? Bunları düşünmemiz lazım, Asım’ın nesli olmak bu demektir.
Mehmet Akif Ersoy’u anma etkinliği, Akademi Kültür ve İrfan Topluluğu Başkanı’nın konuşması ile devam etti;
“Bizler Akademi Kültür ve İrfan Topluluğu olarak bugünün ihtiyacı olan gençliğin nasıl olması gerektiği konusunda kendimize ve okulumuza yardımcı olmak adına kurulmuş bir topluluk olarak bulunmaktayız. Hızla değişen amaç ve gayelerin iyi niyetlerden tamamen uzak olarak gerçekleştiği şu dünyada; vicdanını yitirmiş, insanlık alametlerini kaybetmiş, gözü para ve kan akıtmaktan başka bir şey görmeyen, mazlumların gözyaşlarını hiçe sayanlarla karşı karşıyayız. Üzerinde yaşadığımız bu topraklarda bir zamanlar üç kıtaya hükmeden ecdadın torunları olarak aslında omuzlarımızda nasıl bir yük olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. 1071’de Malazgirt’ten Anadoluya refahı, huzuru, medeniyeti getiren ve Çanakkale’de destan yazanlara layık olmalıyız.
Durmadan, usanmadan, bıkmadan şehit kanlarıyla sulanmış bu toprakları korumak önceliğimiz ve İslam dünyasına omuz olmak zorundayız. Çünkü biliyoruz ki, biz durursak zalimler yürür, biz susarsak cahiller konuşur, biz çalışmazsak bu millet ölür. Bu yüzden Aktif Gençlik dedik. İslam, ümmet ve vatan şuuruyla yetişen bir gençlik dedik. Bu vesile ile kelimelerini mermi gibi düşmanın üzerine boşaltan Mehmet Akif Ersoy’u anacağız. Karanlıkların hüküm sürdüğü bir dönemde onun özlemini çektiği ve hiçbir zaman ümidini yitirmediği bir nesil vardı, Asım’ın nesli vardı. Asım’ın nesli olmak; Nemrutlara karşı İbrahim, Firavunlara karşı Musa, zalimlere karşı Yavuz, mazlumlara karşı Yunus olmaktır. Asım’ın nesli olmak kefeni cebinde taşımak demektir. Asım’ın nesli olmak, bugün burada olmak onu hakkıyla anabilmektir.” Diye konuştu ve sözlerine M.Akif Ersoy’un dizeleri ile son verdi;
Sen ki asımın neslinin, çiğnetme nâmusunu.
At üstünden korkunun ve gafletin kâbusunu.
Ateşler yakıp Nemrut misali, atsalar seni.
Sakın hâ! Terk etmiyesin, imanını, dinini.
Ak Parti İzmir İl Gençlik Kolları Başkanı
Bilal Kırkpınar;
“ Mehmet Akif Ersoy’un vefatının 77. yıldönümü vesilesi ile düzenlenmiş olan bu güzel düzenleyen topluluğa ve programa katılan herkese şükranlarımı arz ediyorum. M.Akif Ersoy sadece bir şair değildi, o dürüstlüğü, düşüncelerini hayata geçirmesi ile birlikte kendini vatanının istiklal mücadelesine adamıştır.”
Bilal Kırkpınar konuşmasına M.Akif Ersoy’un dizeleriyle devam etti;
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
………………..
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Gençlik ve Spor Bakanlığı Bakanlık Müşaviri
Hasan Sarı;
Değerli hocamız başlangıçta bize Rabbimizin sözleriyle çok güzel bir açılış yaptı. Bizleri yaratan Rabbimizin, bizlere verdiği en güzel mesajı okudu “Kötülükle-iyilik yan yana olmaz” Bu bizim düsturumuz olduğu müddetçe arkadaşlık ilişkilerimizden tutunda, bir dernek yönetimi, bir toplum yönetimi, bir fakülte yönetimi, bir şehrin yönetimi bütün bu yönetimler içinde mikrodan makro düzeye makrodan mikro düzeye. Zira Rabbimiz Musa as.’ma “Firavuna git güzel sözler söyle” tavsiyesinde bulunmuştur. Demek ki bizim mayamızda, insanlığımızda kötülüğü ortadan kaldırmak için iyiliğin en üst ve en idealize şekliyle icra edebilme yeteneğimiz var. Bu bize program olarak yüklenmiş. Bu Rabbimizin bize bahşetmiş olduğu büyük bir nimettir.
Rahmetli Sabahattin Zaim hocamızın tabiriyle “Güzel bir insan olmak” güzel bir eş, güzel bir öğretmen, güzel bir siyasetçi, güzel bir anne, güzel bir baba. Toplumda her ne sıfatı taşıyorsan, onu güzel icra edebilmek için önce güzel insan olmak lazım. Bizi adeta Kur’an ve sünnet ışığında yıllar öncesinden-bugüne, uzaklardan-bugüne ve yüzeysellikten-derinliğe indirgeyen bir anlayıştır.
Bugün burada toplanma vesilemiz olan milli şairimizin, vatan şairimizin, Kur’an şairimizin Mehmet Akif Ersoy dedemizin dizeleri içerisinde verilecek önemli mesajları biraz önce burada şiirleri icra eden arkadaşlarımız dillendirmiştir. Bu gibi anma programlarında biz çıkarız şahısların hayat hikayeleri üzerinde onların yaşadıklarına, onların çilelerine onların gözyaşlarına ortak oluruz. Ama bugün biz yüz sene önce çekilmiş çilelerin, yüz sene önce yaşanmış sorunların hangi ucundan tutunmaya çalışıyoruz sorularıyla yüzyüze kaldığımızda sanki kendimizi biraz arınmış kurtulmuş sayıyoruz.”