27 Aralık 2024 Cuma / 26 CemaziyelAhir 1446

Uzmanlara göre İsrail'in suikastları direniş güçlerini zayıflatamayacak

Uzmanlar, İsrail'in, Hamas ve Hizbullah'ın lider kadrosuna yönelik suikastlarının, geçici etki yapacağını ve direnişi zayıflatamayacağını ifade ediyor.

AA30 Eylül 2024 Pazartesi 12:43 - Güncelleme:
Uzmanlara göre İsrail'in suikastları direniş güçlerini zayıflatamayacak

Tel Aviv yönetiminin son zamanlarda ağırlık verdiği suikast politikası, bunun, Gazze'deki savaş için açıklanan hedeflerin gerçekleşmesine ne derece katkı sağlayacağı ve direniş hareketlerinin örgütsel yapısının bu suikastlardan nasıl etkileyeceği sorularını gündeme getirdi.

İsrail, Gazze Şeridi'nde 7 Ekim 2023'ten bu yana sürdürdüğü savaş için bir dizi hedef açıklamıştı. Bunlar, Hamas'ı yok etmek, İsrailli esirleri evlerine geri döndürmek ve Gazze'nin bir daha İsrail'in güvenliği için tehdit oluşturmamasını sağlamaktı.

Bu hedeflerden hiçbirini gerçekleştiremeyen İsrail, 17 Eylül'de savaşın hedeflerini "Hizbullah'ın saldırılarından kaçan kuzeydeki İsraillilerin evlerine geri dönmesini de" kapsayacak şekilde genişlettiğini açıkladı.

- İSRAİL SUİKASTLARA YÖNELDİ

İsrail, 17 Ekim 2023'te Kassam Tugayları Genel Askeri Konseyi Üyesi Eymen Nevfel, 26 Kasım'da Askeri Konsey Üyesi Ahmed el-Gandur, 2 Ocak 2024'te Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Salih el-Aruri, 30 Temmuz'da Hizbullah'ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür'ü öldürdü.

Hamas lideri İsmail Heniyye ise 31 Temmuz'da Tahran'da suikasta uğradı.

Suikast serisinin son halkını ise Hizbullah lideri Hasan Nasrallah oluşturdu. Nasrallah, 28 Eylül'de Beyrut'a düzenlenen saldırıda hayatını kaybetti.

- OPERASYONLARIN ETKİSİ GEÇİCİ

İsrailli yetkililer, direniş liderlerine yönelik suikastların, Hizbullah'ı, Litani Nehri'nin ötesine çekilmeye zorlamak için yeterli olacağını düşünürken, Batı basınında yer alan analizlerde bu operasyonların etkisinin "geçici" olduğu savunuldu.

İngiliz "The Telegraph" gazetesinin 28 Eylül tarihli haberinde, suikastın, Hizbullah'ı İsrail'le mücadeleden vazgeçirmeye yetmeyeceği zira önemli roller oynayan çok sayıda liderin hala hayatta olduğu ifade edildi.

Gazetede, Nasrallah'ın öldürülmesinin sembolik bir anlam taşıdığı, onun sadece partinin sesi ve yüzünü temsil ettiği, siyasi ve askeri kararların ise İran'a bağlı yetkililer tarafından alındığı vurgulandı.

İran Devrim Muhafızlarının, yeni askeri liderlerin seçilmesine yardımcı olacağı aktarıldı.

- SUİKASTLAR FAYDA GETİRMEZ AKSİNE ŞİDDETİ DOĞURUR

Yossi Melman, İsrail merkezli Haaretz gazetesinde 2 Ağustos'taki yazısında "bu süratte gerçekleştirilen suikastların herhangi bir siyasi amaca hizmet etmediği ve bir fayda da sağlamadığı aksine uzun vadede şiddetin artmasına neden olabileceğini" ifade etti.

Heniyye ve Şükür suikastlarının ardından kaleme aldığı yazısında Melman, "İsrail'in Gazze ve Lübnan'daki saldırılarının, suikastların aslında bir amaç haline geldiğini gösterdiğini" vurguladı.

Bu suikastların Gazze ve Lübnan'daki savaşı sona erdireceği yönündeki açıklamaları eleştiren Melman, "İsrail'de insanlar, bu tür taktiklere bel bağlayarak kendilerini kandırıyor." değerlendirmesinde bulundu.

- NASRALLAH'IN GİDİŞİYLE İSRAİL İLE OLAN ÇATIŞMA BELİRSİZ BİR YOLA GİRDİ

İsrail 1992'de Abbas el-Musevi'yi öldürdüğünde Hizbullah ortadan kalkmış olmadı bilakis onun yerine genel sekreterliğe İsrail'in başdüşmanı olacak Nasrallah geçti.

Heniyye'nin öldürülmesinin ardından da yerine Yahya es-Sinvar geçti. Gözlemciler, bunun İsrail için daha kötü bir sonuç olduğunu zira Sinvar'ın Gazze direnişini bilfiil yöneten kişi olduğunu vurguladı.

Atlantic Konseyi Orta Doğu Programları bünyesinde görevli kıdemli araştırmacı Alia Brahimi, 28 Ağustos'ta Konseyin sitesinde yayımlanan analizinde, "Nasrallah'ın, kusurlarına rağmen jeopolitik oyunu iyi bilen rasyonel bir figür" olduğunu yazdı.

Nasrallah'ın, Gazze'deki sivillere düzenlenen saldırıların intikamını almak konusundaki hamasi söylemlerine ve silah gücüne rağmen İsrail'e büyük bir saldırı düzenlemediğine işaret etti.

Brahimi, analizinde şu ifadeleri kullandı:

"Nasrallah'ın gidişi, hem Lübnan dinamiklerini hem İsrail'le olan çatışmayı yeni bir yola, belirsiz bir yola itti. Hizbullah'ın doğuşu ileride olacaklara işaret edebilir. Hizbullah, İsrail'in 1982'de Lübnan'ı işgal etmesinin ardından yaşanan kargaşa ve acının ortasında ortaya çıktı ve İsrail'le yaşanan çatışmadan beslendi.

Bu çatışma ve özellikle kadın ve çocukların öldüğü saldırılar devam ettiği müddetçe, Hizbullah'ın yeniden organize olmasının önü açılacaktır."