9 mercan adasından oluşan Pasifik ülkesi Tuvalu, iklim krizinden en çok etkilenen ülkeler arasında yer alıyor. Dünya Bankası verilerine göre Tuvalu'nun ortalama sıcaklığının, bu yüzyılın sonunda 2,8 derece artması bekleniyor. Tuvalu deniz seviyesi yükselmesi sonucu yok olma tehdidiyle karşı karşıya bulunurken, bir yandan da sıcak hava dalgaları, kasırgalar ve toprakların tuzlanması gibi sorunlarla mücadele ediyor.
Ülke, yok olma tehdidi karşısında mirasını korumak için doğal güzelliklerinden binalara kadar her şeyini dijital ortama taşımaya başladı.
AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Kofe, deniz seviyesinden yüksekliği ortalama 2 metre, nüfusu ise yaklaşık 10 bin olan Tuvalu'yu çok küçük ve düz bir ülke şeklinde nitelendirdi.
Ülkenin deniz seviyesine çok yakın olması sebebiyle 1 santimetrelik deniz seviyesi artışının bile topraklarını etkilediğini belirten Kofe, "Bu yükselme yerin altından geliyor. Tuvalu'da 1 metrelik bir çukur açtığınızda su çıkar ve bu tuzlu deniz suyudur. Bunun sonucunda topraklarımız giderek tuzlulaşıyor ve bir şey yetiştirmek de giderek zorlaşıyor. Deniz seviyesinin yükselmesinin yanı sıra bölgede yaşanan fırtınalar da Tuvalu'ya zarar veriyor ve özellikle kıyı erozyonuna yol açıyor." dedi.
Tuvalu'da yaşananlara dikkati çekmek için denizin içinde açıklama yaptığını ve bu açıklamanın videosunun Kovid-19 salgını döneminde Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesi'nde yayımlandığını hatırlatan Kofe, videoyu bu şekilde çekerek ülkede yaşanan durumu daha çarpıcı bir şekilde anlatabildiğini kaydetti.
Kofe, "Bu videonun bu kadar etkili olacağını beklemiyorduk. Ancak Tuvalu gibi ülkelerin karşı karşıya olduğu bu varoluşsal tehdide dikkati çekmesinden dolayı memnunuz." ifadelerini kullandı.
Ülkenin yok olma tehdidi nedeniyle zorunlu göç vermeye başladığından ve bu göçü yönetebilmek adına Avustralya ve Yeni Zelanda ile 2023 yılında iki ayrı anlaşma imzaladıklarından bahseden Kofe, bu anlaşmalar doğrultusunda her yıl Avustralya'nın 280, Yeni Zelanda'nın ise 70 Tuvalu vatandaşını ülkelerine kabul ettiklerini aktardı.
- TUVALU'NUN DİJİTAL ÜLKE YOLCULUĞU
Tuvalu'nun devlet yapısını koruyabilmek ve uluslararası faaliyetlerine devam edebilmek için çeşitli çalışmalar yürüttüklerini anlatan Kofe, bu mücadelenin bir parçası olarak ülkedeki her şeyi dijital ortama kaydetmeye başladıklarını bildirdi.
Kofe, şöyle devam etti:
"2021 yılında başladığımız 'Gelecek Hemen' (Future Now) isimli proje ile başımıza gelebilecek en kötü senaryoya yani Tuvalu'nun önümüzdeki 50 yıl içinde tamamen okyanus altında kalması senaryosuna hazırlanıyoruz. Bu proje kapsamında fiziki topraklarımızı kaybetsek bile uluslararası hukukta statümüzü korumak ve varlığımızı devam ettirmek için neler yapabileceğimize odaklandık ve şu an belli sayıda ülke dijital olarak bizi tanımayı kabul etti. Bu ülkeler iklim değişikliğinin etkilerinden bağımsız olarak gelecekte Tuvalu Devleti'nin kalıcı olduğunu kabul ediyorlar. Şimdi bu ülkelerin sayısını artırmaya çalışıyoruz çünkü uluslararası hukuka göre ne kadar çok ülke bu durumu kabul ederse bunun teamüle dönüşme ihtimali o kadar artar."
- DÜNYANIN EN BÜYÜK İKLİM DAVASI
Bir diğer ada ülkesi olan Vanuatu'nun Uluslararası Adalet Divanında (UAD) başlattığı dünyanın en büyük iklim davasını değerlendiren Kofe, "Bu dava, ülkelerin iklim krizini ele alma yükümlülüklerinin olup olmadığını ortaya koymak ve iklim kriziyle mücadelede gerekliliklerin yerine getirilmemesinin, ne gibi sonuçlar doğurabileceğini göstermek açısından oldukça önemli." şeklinde konuştu.
Kofe, davanın bir Pasifik ada ülkesi tarafından açılmasının kendileri için ayrı bir önem taşıdığına, bu sayede bölgedeki sorunların daha görünebilir hale geldiğine işaret ederek, UAD kararlarının yasal bir yaptırımı olmasa dahi davanın sonuçlarının iklim finansmanı konusunda ülkelerin adalet arayışlarına katkı sağlayacağına inandığını dile getirdi.
Ada devletlerinin iklim değişikliğinden en az sorumlu ancak en fazla etkilenen ülkeler olduğunun altını çizen Kofe, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tuvalu gibi ülkelerin büyük ülkelerin eylemleri sonucu bu tür zorluklar yaşaması adil değil. Bu yüzden büyük ülkeler duruma dahil olup sorumluluk almalı. Dünya artık birbiriyle çok bağlantılı hale geldi ve birbirimizin eylemleri karşısında çok savunmasız kalabiliyoruz. BM iklim zirvelerinde ülkelerin sürekli taahhütlerde bulunduğunu görüyoruz. Öte yandan taahhütlerle yerine getirilenler arasındaki ciddi açık aşikardır. Bu böyle devam ederse, bu zirveler sadece konuşulan ama hiçbir şey yapılmayan toplantılara dönecek. Geleceğimizi kurtarmaya yetmeyen iklim finansmanı taahhütlerinin verildiğini görmek bizi zaten hayal kırıklığına uğratırken, bir de bu taahhütlerin dahi yerine getirilmediğini görüyoruz."
- FARKLI ÜLKELERDE OLSAK DA BİR ŞEKİLDE BİRBİRİMİZE BAĞLIYIZ
Ülkenin iklim krizi karşısındaki varoluş mücadelesinde destek sağlayan ortakları bulunduğunu belirten Kofe, bununla birlikte Tuvalu'nun iklim kriziyle mücadelede yeterince finansman alamadığını, başta deniz seviyesinin yükselmesine karşı inşa edilen duvarlar olmak üzere birçok alanda finansmana ihtiyaç duyduklarını söyledi. Kofe, şunları kaydetti:
"Tuvalu, Türkiye'deki okuyucular için dünyanın diğer ucunda, çok farklı bir ülke. Eminim siz de başka problemlerle mücadele ediyorsunuz ama hepimiz çocuklarımız için güvenli bir çevrede yaşamak isteriz. Farklı ülkelerde olsak da bir şekilde birbirimize bağlıyız. Dünyanın diğer tarafında olup bitenler bizi etkiliyor. Bu sebeple bunun farkına varırsak, davranışlarımızı, hareket tarzımızı ve sorumluluğumuzu üstlenme şeklimizi o kadar çabuk değiştireceğimizi düşünüyorum."