28 Ocak 2025 Salı / 29 Recep 1446

Trump sonrası Türkiye'nin gücünün farkına vardılar: Yakınlaşma iyi bir strateji olacak

Donald Trump'ın yeniden ABD başkanlığına gelmesi Avrupa Birliği'nde (AB) endişelere neden oldu. Uzmanlar, Trump'la değişen güç dengesinde AB'nin Türkiye ile yakınlaşmasının iyi bir strateji olacağını söyledi. 'AB'nin Türkiye ile gerçekten uygun şekilde yeniden ilişki kurmaya daha hazır olmasını beklerdik' diyen Avrupa Politika Merkezi'nin (EPC) Türkiye uzmanı Amanda Paul, 'Türkiye, yalnızca Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik işgali ve bunun Karadeniz'e etkileri nedeniyle değil, aynı zamanda Suriye'de, Orta Doğu'da, Güney Kafkasya'da, aklınıza gelebilecek her yerde olup bitenler nedeniyle de dünyanın önemli bir yerinde.' ifadelerini kullandı.

AA27 Ocak 2025 Pazartesi 12:00 - Güncelleme:
Trump sonrası Türkiye'nin gücünün farkına vardılar: Yakınlaşma iyi bir strateji olacak

Avrupa Birliği'nin (AB) nabzını Brüksel'den tutan uzmanlar, ABD'de Donald Trump döneminde, Türkiye'nin, özellikle Ukrayna'da sağlanacak barış ve Suriye başta olmak üzere Orta Doğu'da sürdürülebilir istikrar için AB'nin Türkiye ile yakınlaşmasının iyi bir strateji olacağını düşünüyor.

Donald Trump'ın görevdeki ikinci haftası başlarken, "dünyadaki en güçlü ittifak" olarak tanımlanan AB-ABD ortaklığının seyriyle ilgili Brüksel tarafında endişeler sürüyor.

Trump'ın ilk başkanlık döneminde AB-ABD ilişkileri ciddi ölçüde gerilemiş, ABD Başkanı, son seçim kampanyasında da AB'ye yönelik savunmadan ticarete birçok konuda endişe verici söylemlerde bulunmuştu.

Ne Brüksel'den Trump'ın yemin töreni öncesinde gönderilen olumlu mesajlar ne de yemininin akabinde yapılan "Birlikte çalışmaya sabırsızlanıyoruz" açıklamaları, ilişkilere sıcak bir başlangıç yapılmasına vesile olamadı.

AB Komisyonu sözcüleri, Trump ile AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen arasında henüz hiçbir temas kurulmadığını doğruladı.

AA muhabirine değerlendirmede bulunan uzmanlar, Brüksel-Ankara hattında yaşanan gelişmelerin geçen yıldan bu yana işbirliğine olan ihtiyacı ortaya koyduğuna, Trump'la değişen güç dengesinde, AB'nin Türkiye'ye daha da yaklaşması gerektiğine işaret etti.

Brüksel merkezli düşünce kuruluşu Avrupa Politika Merkezi'nin (EPC) Türkiye uzmanı Amanda Paul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Açıkçası, Trump'ın başkanlığı, ABD'nin NATO'daki katılımının potansiyel olarak azaltılması veya ABD güçlerinin İttifak'ın doğu kanadından çekilmesi, aslında Türkiye ile Avrupa arasında daha fazla etkileşim için kapıyı açmalı." dedi.

Bunun siyasi iradeye bağlı olduğunu vurgulayan Paul, "İyiye gitmesi için birçok neden olmasına rağmen, Türkiye-AB ilişkileri çok uzun zamandır durgunluk içinde. İki tarafın ortak komşuluk alanındaki istikrarsızlıklar gibi faktörler göz önüne alındığında, AB'nin Türkiye ile gerçekten uygun şekilde yeniden ilişki kurmaya daha hazır olmasını beklerdik." diye konuştu.

Paul, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın Ağustos 2024'te gayri resmi AB Dışişleri Bakanları Toplantısı'na davet edilmesi gibi gelişmelerin ortaya koyduğu üzere, son dönemde bir ölçüde ilişkilerde iyileşme olduğuna dikkati çekti. Paul, şöyle devam etti:

"Türkiye, yalnızca Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik işgali ve bunun Karadeniz'e etkileri nedeniyle değil, aynı zamanda Suriye'de, Orta Doğu'da, Güney Kafkasya'da, aklınıza gelebilecek her yerde olup bitenler nedeniyle de dünyanın önemli bir yerinde. Türkiye'nin buralarda bir ayağı var ve AB, Türkiye ile çalışmalı. Bu yüzden bazı küçük iyileşmeler olduğunu düşünüyorum."

AB'ye üye ülkelerden bazılarının, Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği (PESCO) gibi savunma projelerine Türkiye'nin katılımına direnç gösterdiğine değinen Paul, "Bu, AB tarafında büyük bir dar görüşlülük." dedi.

- "ANKARA'NIN BAZI SOMUT SONUÇLAR ELDE ETMESİ GEREKİYOR"

Paul, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas'ın geçen hafta yaptığı Ankara ziyareti, ondan birkaç gün önce AB Komisyonu üyesi Hadja Lahbib'in ve 2024'ün sonunda AB Komisyonu Başkanı von der Leyen'in ziyaretlerine değinerek, "Ancak net bir gündem olması gerekiyor. Bu görüşmelerin neyi başarmak istediği ve bu görüşmelerin takibinin ne olacağı konusunda net bir hedef olması gerekiyor. Ankara'nın bazı somut sonuçlar elde etmesi gerekiyor." diye konuştu.

Gümrük Birliği'nin güncellenmesi meselesine değinen Paul, "Bu, hem Türkiye hem de AB'nin, özellikle de işletmelerin bunu yapmasının yararına olmasına rağmen, çok, çok uzun zamandır masada olan bir şey. Yani, Avrupalı işletmeler bunu yapmaya çok istekli." ifadelerini kullandı.

Paul, Türkiye'nin Ukrayna ve Suriye'deki rolüyle ilgili, "AB kendisi için daha büyük bir rol arıyor ve Türkiye, Suriye'de sahada çok önemli bir aktör. Tabii ki Rusya'nın Ukrayna'daki savaşında da öyle. Türkiye bir tür aracı rolü oynadı. Tarafsız bir rol." değerlendirmesinde bulundu.

- "TÜRKİYE'Yİ AB'NİN İYİ TARAFINDA TUTMAK EN İYİSİ"

AB'ye bağlı düşünce kuruluşu Güvenlik Araştırmaları Enstitüsünün (EUISS) kıdemli transatlantik ilişkiler uzmanı Giuseppe Spatafora da "Dünya çapında var olan çok sayıda düşman göz önüne alındığında, muhtemelen Türkiye'yi AB'nin iyi tarafında tutmak en iyisidir." ifadelerini kullandı.

Spatafora, von der Leyen'in Aralık 2024'te Ankara'ya düzenlediği ziyarette olumlu mesajlar verdiğini anımsattı.

AB'nin birçok üyesi ile Türkiye'nin NATO çatısı altında birlikte çalıştığına işaret eden Spatafora, Türkiye'nin Ukrayna ile ilgili oynadığı rolden şöyle söz etti:

"Türkiye, diğer Batılı devletleri takip etmedi ve Rusya'ya yaptırımlar uygulamadı. Ancak aynı zamanda, özellikle Karadeniz Tahıl Girişimi ve diğer alanlarda iyi bir arabulucu oldu. Savunma açısından Türkiye, Avrupa'nın en büyük kara gücü olmaya devam ediyor."

Spatafora, AB-Türkiye ilişkilerinde belli başlı konularda mevcut sorunların sürdüğünü ancak ikili ilişkilerde koordineli çalışmayla potansiyel fırsatların da doğduğunu düşündüğünü belirterek, "Açıkçası, AB ve Türkiye, muhtemelen Orta Doğu'daki (Gazze'deki ateşkes) anlaşmanın uygulanmasında ve Suriye'deki durumun istikrara kavuşturulmasında aynı çıkarlara sahipler. Her iki taraf da Esed'in düşüşünden memnundu ve Suriye'nin tekrar kaosa sürüklenmesini istemiyorlar." dedi.

EUISS'nin Rusya ve doğu komşuluk bölgesi kıdemli analisti Ondrej Ditrych de Türkiye'nin Ukrayna'da oynadığı role değinerek, "Türkiye, çatışmaya bir tür istikrarlı, sürdürülebilir ve adil bir çözüm bulunmasıyla ilgileniyor. Bence çatışmanın Türkiye için daha doğrudan hassas veya önemli olan unsurları var, örneğin Karadeniz güvenliği gibi. Bunun da bir tür gelecekteki düzenlemenin parçası olması gerektiğini düşünüyorum. Yani evet, kesinlikle,Türkiye'nin bir rol oynayacağını görüyorum." ifadelerini kullandı.

"İşbirliği için sabırsızlanıyorum "

Lukaşenko'dan Trump'a "Başkan Erdoğan"lı cevap: Türk tarzıyla karşılıyoruz

Türkiye'den Avrupa'ya doğal gaz jesti! Plan öne çekildi