Milano Cumhuriyet Başsavcılığının geçen hafta kamuoyuna duyurduğu; bir dönem üst düzey yetkilere sahip olması sebebiyle "süper polis" olarak anılan Carmine Gallo ile Milano Fuar Vakfı Başkanı Enrico Pazzali'nin nüfuzlarını kullanarak bazı ünlü firma ve simalara ilişkin özel bilgileri devletin veri tabanından temin etmesine ilişkin siber casusluk skandalının yankıları sürüyor.
Gallo ve Pazzali'nin elde ettikleri veri ve bilgileri, ortak şirketleri "Equalize" üzerinden kötü amaçlarla kullandığı, para ya da bazı bilgiler karşılığında İsrail ve Vatikan'ın gizli servislere verdiği iddiaları, hem iç hem dış basında ses getirmiş durumda.
Il Giornale gazetesi, "InsideOver" isimli internet sitesi ve İtalya Hava Kuvvetlerinin süreli yayınlarından "Hava Kuvvetleri Dergisi" gibi farklı basın yayın organlarında yazıları yayımlanan savunma ve güvenlik analisti Mauri, siber casusluk skandalına ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Mauri, İtalya'da gündem olan skandalla ilgili, "Bu soruşturma çok önemli çünkü insanlar hakkında karalama maksatlı bilgilerin toplandığı bir dosyalama sistemi ortaya çıktı. Bu, özel bağlamda oluşturulan bir dosyalama sistemi. İtalya'da özel bir kuruluşun dosyalama faaliyetinde bulunması yasa dışıdır. İtalyan tarihinde, özellikle 60'lı ve 70'li yıllarda buna benzer pek çok vaka yaşandı." dedi.
Söz konusu dosyalama faaliyetinin aralarında İtalyan endüstrisinin üst düzey isimlerinin de olduğu 800 bin kişiyi ilgilendirdiğini aktaran Mauri, "'Equalize' adındaki bu şirket, tüm araçlarını yasa dışı araştırmalar yürütmek için kullandı. Bu araştırmalarda, bilgisayar korsanlarının katkısından da yararlanıldı çünkü İçişleri Bakanlığının veri tabanlarının ihlal edilebilmesi için bir siber saldırı düzenlemesi gerektiği ortaya çıktı. Örneğin aynı zamanda, insanları izleyebilmek için bilgisayarlarına casus yazılımlar yerleştirildi. Bunlar, dediğimiz gibi istek üzerine yapıldı." diye konuştu.
Soruşturmada bugüne kadar yansıyan bilgiler ışığında bütün bunların talep üzerine yapıldığı sonucunun çıktığını belirten Mauri, şunları kaydetti:
"Özellikle bu tür bir araştırma, uluslararası düzeyde de gerçekleştirildiği için bir ulusal güvenlik meselesi ortaya çıkıyor. Soruşturmadan ilk öğrendiğimize göre, hangi İsrail gizli servisine bağlı oldukları tam olarak bilinmeyen, Mossad veya başka bir servis olabilir, bazı kişilerin eski bir jandarma memuru aracılığıyla bu şirketten faydalandığı ve Wagner Grubu'nun bağlantıları ve finansmanı hakkında belirli bir tür araştırma talep ettikleri anlaşılıyor. Ödeme sadece parayla yapılmamış; görünüşe göre İsrailliler, ENI ve İran arasındaki ilişkilere dair bazı belgeler de teklif etmiş. Yani burada, sadece özel tekil şahıslar değil, birçok ulusal şirketi ve özellikle yabancı istihbaratı içeren geniş bir ağ olduğu söz konusu. Örneğin Vatikan'dan da bahsediliyor. Görünüşe göre Vatikan, Ukrayna'daki Rus faaliyetlerine nasıl karşı koyabileceklerini anlamak için bu türde bir araştırma talep etmiş olabilir. Tam olarak ne olduğu konusunda bir bilgimiz yok zira ön soruşturma hâkimi henüz konunun hassas detaylarını açıklamadı. Ancak genel çerçeve, bu."
Başbakan Giorgia Meloni ile ilgili bazı bilgilere ulaşıldığına dair iddiaların hem ulusal hem de dış basında yer aldığı hatırlatılan Mauri, "Başbakanımıza yönelik bir tür şantaj amaçlı bu eylemin, İsrail'in bizim askerlerimizi de etkileyen Birleşmiş Milletler Geçici Barış Gücüne (UNIFIL) yönelik saldırılarına ve bu saldırıların siyasi düzeyde getirdiği sonuçlara İtalya'nın verdiği tepkiden kaynaklandığına inanıyorum." ifadesini kullandı.
İtalya'nın Gazze Şeridi'ndeki Filistinli yaralılar için donanma gemisini gönderdiğini, bununla beraber Roma ile Tel-Aviv arasında her zaman iyi bir diyalog olduğunu ifade eden Mauri, "Ancak dediğim gibi geçen ay UNIFIL misyonuna yönelik kasıtlı saldırılar ortaya çıkınca bu diyalog biraz bozuldu. Dolayısıyla şu anda ortaya çıkanların bir bakıma bunun sonucu olduğuna inanıyorum çünkü gerçekten de başbakana saldırmaya yönelik siyasi bir niyet var. Çünkü genellikle bazı soruşturmalar tamamen gizlilik içinde kalır. Eğer bunlar halka açıklanıyorsa Tel-Aviv'den ama özellikle de İtalya tarafından bir tür sinyal gönderilmek istenildiği anlamına geliyor." dedi.
Mauri, Mayıs 2023'te İtalya'nın Maggiore Gölü'nde İtalyan ve İsrailli ajanların öldüğü tekne kazasını hatırlatarak "Milano savcısının adaletinin elindeyiz. Şunu belirtmek isterim ki, soruşturmanın Milano'dan başlatılmasının bir tesadüf olmadığını düşünüyorum. Hatırlarsak geçen yıl Maggiore Gölü'nde İsrailli ajanların ya da eski ajanların, İtalyan ajanlarla birlikte karıştığı bir kaza olmuştu. Bu yüzden hala keşfedilecek çok şey olduğuna inanıyorum. Dediğim gibi büyük ihtimalle başka detaylar da ortaya çıkacak ve yurt dışı servisleriyle bu özel şirket arasındaki ilişkileri daha iyi anlayacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Mauri, buz dağının görünen kısmıyla karşı karşıya olabileceklerini ifade ederek sözlerini şöyle bitirdi:
"Kesinlikle bu soruşturma, kişisel verilerimizin hiçbir şekilde güvende olmadığını gösterdi. Bildiğim alandan konuşursam, hiçbir sistemin saldırılara karşı tamamen dayanıklı olmadığını söyleyebilirim. Bu yüzden, özellikle devlet kurumları düzeyinde, tüm kurumların korunmasını sağlamak için bir işbirliği yapılması gereklidir. Bu da siber güvenlik alanında faaliyet gösteren ve bu alanda teknoloji kullanan tüm güvenlik güçlerini kapsamalıdır."