Lübnan'da Hizbullah'a muhalefetiyle bilinen Şii aktivist Lokman Slim'in kaçırılarak öldürülmesi, 2005 yılında eski Başbakan Refik Hariri'nin hedef alınması ve yıllarca devam eden "siyasi suikastlar zincirinin" yeniden başlaması korkusuna yol açtı.
İran'ın desteklediği Hizbullah'a karşıtlığıyla bilinen 58 yaşındaki araştırmacı aktivist Slim'in 3 Şubat akşamı kaçırıldıktan sonra arabasında silahla öldürülmüş halde bulunması, yerel ve uluslararası çapta yoğun tepkiyle karşılaştı.
Silahla 5 el ateş edilerek öldürülen aktivist Slim'in cenazesi henüz toprağa verilmezken olayın etkileri, ekonomik ve siyasi krizin pençesindeki Lübnan'da sürüyor.
Lübnan'da yayımlanan Cumhuriyet gazetesi, olayla ilgili haberinde "Slim'in öldürülmesi, siyasi suikastlar hayaletinin geri gelmesine yönelik korkuları artırdı." ifadelerine yer verdi.
Cumhuriyet, Lübnan'ın güvenlik alanında yeni bir sürece girebileceği endişelerine dikkati çekti.
Nida Vatan gazetesi de aktivist Slim cinayetinin, Lübnan'ın içinde siyasi suikastların geri gelebileceğine dair akıllara çok sayıda soru işareti getirdiğini vurguladı.
Nida Vatan'ın konuyla ilgili haberinde, "Lübnan, aktivistlerin ve ifade özgürlüğüne öncülük edenlerin tasfiye edildiği Irak gibi mi olacak?" ifadeleri kullanıldı.
Ülkenin en köklü basın organlarından Nahar gazetesi de Slim olayının, felaketlerle boğuşan ülkede siyasi çeşitliliği bitirmek için yeniden silahın bir araç olarak kullanılacağının işareti olabileceğine vurgu yaptı.
Haberde bu olay, 2004-2005 yıllarında fırtınalar koparan ve 2013 yılına kadar belirgin şahsiyetleri hedef alan suikastların yeniden uyanmasına karşı bir uyarı olarak nitelendirildi.
Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen El-Ahbar gazetesi ise siyasi aktivist Slim suikastının, zaman, mekan ve üslup açısından büyük soruları akıllara getirdiğini aktardı.
Öldürülmesiyle Lübnan'da siyasi suikastlar korkusuna yol açan Slim'in, yerel çevrelerin yanı sıra bölgesel ve uluslararası nüfuza sahip bir isim olduğuna işaret edilen haberde, şunlar kaydedildi:
"Lübnan'ın içinde bulunduğu atmosfer, ihtilafların geri gelmesine veya direnişe (Hizbullah) karşı yeni kampanyalar başlatmak için bu cinayetin kullanılmasına elverişli."
Eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri, ülkedeki askeri ve istihbari varlığıyla nüfuz sahibi Suriye yönetimiyle ters düşmesinden kısa süre sonra 14 Şubat 2005'te bir ton patlayıcı taşıyan bomba yüklü araçla düzenlenen suikast sonucu beraberindeki 21 kişiyle öldürülmüştü.
Hariri'nin ardından Lübnan'da başlayan ve çok sayıda belirgin şahsiyetin canına mal olan suikastlar zincirinin sorumluları adalete teslim edilmedi.
Suriye rejimi karşıtlığıyla bilinen gazeteci Semir Kasir, 2 Haziran 2005'te başkent Beyrut'ta aracına yerleştirilen bombanın infilak etmesi sonucu hayatını kaybetti.
Lübnan Komünist Partisi'nin eski Genel Sekreteri ve Suriye rejimi karşıtı 14 Mart Bloku'na yakınlığıyla bilinen George Havi, 21 Haziran 2005'te bombalı saldırıda öldürüldü.
Bağımsız milletvekili ve 14 Mart Bloku'na yakın gazeteci Cibran Tveyni de Beyrut'un Eşrefiye Mahallesi'nde 12 Aralık 2005'te otomobiline yerleştirilen patlayıcının infilak etmesiyle yaşamını yitirdi.
Sanayi Bakanı Piyer Cemayel, Beyrut'ta 21 Kasım 2006'da konvoyuna düzenlenen silahlı saldırıda yaralandıktan sonra hastanede hayatını kaybetti. Suriye rejimi karşıtlığıyla bilinen Cemayel suikastının failleri bulunamadı.
Başbakan Saad Hariri'nin liderliğindeki Müstakbel Hareketi'nden milletvekili Velid İdo, 13 Haziran 2007'de aracına yerleştirilen bombanın patlatılması sonucu oğlu ve diğer 4 kişiyle öldürüldü.
Hristiyan Ketaib Partisi'nden milletvekili Antvan Ganım da Beyrut'ta 19 Eylül 2007'de bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda yaşamını yitirdi.
Eski Başbakan Refik Hariri'ye en yakın isimlerden Lübnan İstihbarat Başkanı Visam Hasan ise 19 Ekim 2012'de Beyrut'un Eşrefiye semtinde uğradığı suikast sonucu öldü.