Bulgaristan'da Türkçe dil bilgisi, sözlük ve çeviri çalışmalarıyla bilinen Şükrieva, gelecek yıllarda bu alanda çalışmalarda bulunacak binlerce öğrenci yetiştirmeye devam ediyor.
Şumnu Piskopos Konstantin Preslavski Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şükrieva, çalışmalarını ve Türkçe sevgisini AA muhabirine anlattı.
Şükrieva, Türkolojiye yönelme serüvenine ilişkin şunları dile getirdi:
"Hukukçu olmak istemiştim ancak 1992 yılında Şumnu Üniversitesinde açılan Türk Filolojisi Bölümü'nde örgün öğretime kabul edildim. Bugün anlıyorum ki o gün attığım adım hayat yolumu tamamen belirledi. 25 yıllık iş deneyiminden, akademik kariyerden sonra gönül rahatlığıyla diyebilirim ki iyi ki hukuk olmadı, iyi ki Türk dili oldu çünkü bilimin ışığında yarınları şekillendiren gençleri yetiştirmek bir görevdir, bir misyondur. İyi ki böyle bir görevim var, iyi ki böyle bir misyon üstlenmişim."
Şükrieva, 6,5 milyonluk Bulgaristan'da Türk ve Müslüman nüfusun ülkenin yüzde 10'unu oluşturduğunu ve bu nedenle akademik kariyerinde Türkolojinin ve Türkçe öğretiminin yaygınlaştırılmasını daima başlıca görev bildiğini belirterek, "Türkçe, benim için sadece bir dil değildir, Türkçe bir servettir. Türkçeyi akademik bir ortamda, Bulgaristan'da öğretmek, Türkçe öğretmenleri yetiştirmek, Türkçeyle çalışacak tercümanları yetiştirmek, bu alanda kitap hazırlamak, sözlük hazırlamak görevden öte bir sevdadır, bir gönül işidir. Ve ben iyi ki bu doğru işi seçmişim ve doğru işle buluştuğumu hissediyorum." ifadelerini kullandı.
- "EN UZUN YOLCULUK BİLE ATILAN İLK ADIMLA BAŞLAR"
Akademik çalışmalarına "Temel Türkçe Alıştırmalar ve Testler" kitabını kaleme alarak başladığını anlatan Şükrieva, şöyle konuştu:
"En uzun yolculuk bile atılan ilk adımla başlar. Benim akademik çalışmalarımın ilk adımı da 2001 yılında kaleme aldığım bu kitap oldu. O yıllarda da okullarda Türkçe kitaplığın büyük bir kısmı artık kullanılamaz hale gelmişti. Büyük bir keyifle, büyük bir zevkle hazırladık bu kitabı ve şuna ben inanıyorum ki bir kitap yürekten gelmişse diğerlerinin, başkalarının yüreklerine ancak o zaman ulaşabilir."
Bulgaristan'da Türkçe derslerinde kullanılan Türkçe kitapların editörlüğünü de üstlenen Şükrieva, "(Bu kitapları) Türkçeye, Türkçe okuyan çocuklara, Türkçe öğretmenlerine kazandırmak bambaşka güzel bir duygu oldu benim için. Editörlüğünü yaptığım ve önümde görmüş olduğunuz kitaplar şu anda Bulgaristan'da, Türkçe okutulan okullarda, Türkçe derslerinde kullanılıyor. Bizim çocuklarımızın elinde. Çocuklarımız bunlardan faydalanabiliyor ve günümüzün Türkiye Türkçesini, model Türkçesini öğrenebiliyor. Bu, bizi son derece mutlu ediyor." ifadelerini kullandı.
Geçmişte hukukçu olmak istediği için bu alandan da uzaklaşmadığını vurgulayan Şükrieva, Bulgaristan ile Türkiye ilişkilerine destek olmak amacıyla dil konusundaki çalışmalarını bu alana taşıdığını kaydetti.
Şükrieva, şöyle konuştu:
"Bilindiği üzere Bulgaristan ile Türkiye, Bulgar halkı ile Türk halkı arasında son derece güzel dostane ilişkiler mevcut ancak son dönemde hızla gelişen, büyük bir ivme kazanan ticaret ve ekonomik ilişkiler bazı alanlarda da birtakım ihtiyaçlar doğurdu. Bu ihtiyaçlara da cevap verebilmek için hukuk terimleri içeren bir sözlük ve ardından ticaret terimleri içeren diğer bir sözlüğü hazırlamış oldum. Doktora tezim olan bu sözlükler, aslında hem iş dünyası temsilcilerine hem de Bulgarca ve Türkçe dilleriyle çalışan insanların hayatına katkı, çalışmalarına fayda sağlamış oldu."
- "KİLİT SÖZCÜK KOMŞULUK"
Türkçeden Bulgarcaya geçip bu dilde yaygınlaşan "komşuluk" kelimesine değinen Şükrieva, bu sözcüğün değerini şöyle anlattı:
"Arşimet diyor ki: Bana bir dayanak noktası verin, dünyayı yerinden oynatırım. Bu çalışmaları, bu iki kitabı hazırlarken dayanağım tek bir kelime oldu. O da 'komşuluk' kelimesi. 'Komşuluk' kelimesi, bildiğiniz gibi dostluk anlamını taşıyor ama Bulgarcada da çok özel bir manevi değeri var komşuluk kelimesinin. Komşuluk, Bulgarcada iki evin bahçesini, avlusunu bağlayan kapıdır. Hiçbir zaman kilitlenmeyen kapıdır. O kapıyı açıp komşunun bahçesine girebiliyorsun ve o bahçede bambaşka manevi değerlerle, bir kültürle, bir mantaliteyle, adet ve geleneklerle karşı karşıya kalıyorsun ve bunları tanıyabilmek için de bir anahtara ihtiyacın oluyor. Bazen bu anahtar nezaket ve nezaket ifadeleri olabiliyor."
Doçentlik tezinde Türkçede nezaket anlamlı ifadeleri ele aldığını belirten Şükrieva, bu alandaki çalışmalarının devamında da seslenme, vedalaşma ve selamlaşma ifadelerini Bulgarcaya çevirip başka bir kitapta analiz ettiğini söyledi.
"İnanıyorum ki nezaket parayla satın alınmaz ama her şeyi satın alabilir." diyen Şükrieva, meslektaşlarıyla üniversite ve öncesi düzeyde kullanılan farklı içerikli Türkçe eğitim ve uygulamalı kitaplar hazırladıklarını, Türkçe-Bulgarca mutfak ve yemek tarifleri, medya terimleri ve ofis terimleri sözlüğü gibi kitaplara da imza attığını anlattı.
4 kitabının yanı sıra farklı alanlarda kullanılan 12 sözlük de kaleme alan Şükrieva, Türkçeden Bulgarcaya iki edebi eserin çevirisini yaptı. Ayrıca, yerli ve yabancı dergilerde 40'ı aşkın makalesi yayımlandı.
Bulgaristan'da Türkoloji alanında başkent Sofya ile Rusçuk ve Şumnu şehirlerinde akademik eğitim verildiğini anlatan Şükrieva, 2000 yılından bu yana Şumnu Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde öğretim üyesi olarak görev yaptığını söyledi.
- KADIN ÖĞRENCİLER, ŞÜKRİEVA'YI ÖRNEK ALDIKLARINI BELİRTTİ
Yüksek lisans ve doktora düzeyinde Türkçe-Bulgarca çeviri dersine katılan kadın öğrenciler, Şükrieva'yı örnek aldıklarını dile getirdi.
Aycan Yordanova Alaycı, Şükrieva sayesinde çok şey öğrendiklerini kaydederek, "Buradaki öğretim kadrosundan ve eğitimden çok memnun olduğum için Türkoloji Bölümü'nde devam etmek istedim. Burada çalışma alanı olarak geniş fırsatlar sunuluyor, dolayısıyla akademik kariyerime burada devam etmek istiyorum." dedi.
Hatice Mustafa Kehayova da Bulgaristan'daki Türkçe eğitimine destek vermek üzere bu bölümü seçtiğini anlattı.
Kehayova, "Hayalim, Şumnu bölgesindeki memleketim Byala Reka köyünde Türkçe öğretmeni olarak çalışmaktır. Orada yaşayan Türk halkının daha güzel Türkçe konuşabilmesi için bu dili güzelce öğrenmelerini sağlamak istiyorum." ifadelerini kullandı.
Yaklaşan 21 Şubat Uluslararası Ana Dil Günü dolayısıyla velilere çağrıda bulunan Kehayova, şunları söyledi:
"Ailelere çocuklarının Türkçe öğrenebilmeleri için çok önemli görev düşüyor. Çocuklarını okullarında Türk ana dili ve edebiyatını seçmeleri için teşvik etmeleri, onları bilgilendirmeleri ve ana dillerini güzel konuşmalarının ne kadar önemli olduğunu daima evde aşılamaları gerekiyor. En önemlisi Türkçelerine yani kendi dillerine sahip çıkmaları gerektiğini doğdukları günden itibaren aşılamaları gerekiyor."