Politico'nun Beyaz Saray muhabiri Airi Sentner'ın raporuna göre, Trump yönetimi, elit üniversiteleri ilerici düşüncenin merkezi olarak görüyor ve "aşırılık yuvaları" olarak tanımlıyor. 2021'de "Üniversiteler düşmandır" diyen Başkan Yardımcısı J.D. Vance'in desteklediği bu politikalar, özellikle Columbia Üniversitesi'nde geçen bahar düzenlenen Gazze yanlısı protestolarla ivme kazandı. Yönetim, üniversiteleri antisemitizmle suçlayarak harekete geçti.
60 ÜNİVERSİTEYE FON TEHDİDİ
Trump yönetimi geçtiğimiz hafta Columbia Üniversitesi'ne yönelik 400 milyon dolarlık federal fonu kesme kararı aldı. Gerekçe olarak, bahar aylarında üniversitede düzenlenen Gazze yanlısı protestolarda antisemitizm iddiaları gösterildi. Politico'nun haberine göre, Eğitim Bakanlığı ayrıca 60 üniversiteyi benzer suçlamalarla soruşturma altına aldı ve bu kurumların finansal desteklerinin kesilebileceğini açıkladı.
GAZZE'YE DESTEK EYLEMLERİNİN ADRESİ
Columbia Üniversitesi'nde nisan ayında düzenlenen "Gazze Dayanışma Kampı" protestoları, ulusal çapta bir siyasi krize yol açtı. Öğrenciler kampüse çadır kurarak protestolarını sürdürdü, ancak yerel yönetimin talebiyle New York polisi (NYPD) protestocuları zorla tahliye etti. Eski Columbia Üniversitesi Başkanı Minouche Shafik, olayların ardından istifa ederek Londra'ya döndü. Trump yönetiminin hedefe koyduğu isim ise Columbia'daki Gazze gösterilerine öncülük eden ve tutuklanan Filistinli aktivist Mahmud Halil oldu.
HEDEFTEKİ İSİM: MAHMUD HALİL
The Guardian'ın haberine göre ise Trump yönetimi, Columbia Üniversitesi mezunu ve Filistin asıllı Mahmud Halil'in sınır dışı edilmesi için harekete geçti. Halil, ABD'de kalıcı oturum iznine (yeşil kart) sahip olmasına rağmen, İç Güvenlik Bakanlığı tarafından gözaltına alınarak Louisiana'daki bir gözaltı merkezine gönderildi.
HALİL'İN SERBEST BIRAKILMASI TALEBİ
Öte yandan ABD'de 14 Kongre üyesi, Halil'in serbest bırakılmasını talep etti.
ABC News'un haberine göre, 14 Kongre üyesinin imzaladığı ve Halil'in serbest bırakılması talep edilen mektupta, Filistinli aktivistin "bir arama emri ya da suçlama sunulmadan" tutuklandığı ifade edildi.
Halil'in daimi oturma izni bulunduğuna dikkati çekilen ve İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem'e hitaben yazılan mektupta, aktivistin bir ABD vatandaşı ile evli olduğu da belirtildi.
İmzalayanlar arasında, Temsilciler Meclisi'nin Demokrat üyelerinden Rashida Tlaib, Ilhan Omar ve Ayanna Pressley'in de olduğu mektupta, Halil'in tutuklanması "siyasi protestoları suç haline getirme girişimi" ve "ifade özgürlüğüne doğrudan bir saldırı" olarak tanımlandı.
Mektupta, Halil'in herhangi bir suçla itham edilmediği ya da hüküm giymediği vurgulanırken, "Kendisi yalnızca aktivizmi ve Columbia Üniversitesi kampüsündeki Gazze Dayanışma Kampı'nda öğrenci lideri ve müzakereci olarak bulunması nedeniyle hedef alınmıştır." ifadesi kullanıldı.
Halil'in tutuklanmasının ABD'deki "Filistin dayanışma hareketini susturmayı amaçlayan Filistin karşıtı ırkçılık" olarak nitelendirildiği mektupta, Halil'in avukatı ve ailesi ile görüşmesinin engellendiği ve sonuç olarak anayasal haklarının ihlal edildiği belirtildi.
AKADEMİK ÖZGÜRLÜK BASKI ALTINDA
Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt, Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun, "ABD'nin dış politikasına veya ulusal güvenliğine tehdit oluşturan bireylerin yeşil kartını iptal etme yetkisine sahip olduğunu" söyledi.
The Guardian yazarlarından Mustafa Bayoumi, Halil'in tutuklanmasını "düşünceye yönelik ilk doğrudan saldırı" olarak tanımladı ve bunun demokratik sistem içinde gerçekleşmesinin endişe verici olduğunu vurguladı. Bayoumi'ye göre, Trump yönetimi, Filistin yanlısı aktivistleri hedef alarak akademik özgürlüğü baskı altına alıyor.