12 Aralık 2024 Perşembe / 11 CemaziyelAhir 1446

Diyarbakır’da İslami cemaatlar zirvesi

Diyarbakır'da Mollalar ve İslami sivil toplum örgütleri, Kürt-Türk ittifakı isteyip, PKK'yı uyardı

ŞEYHMUS ÇAKAN11 Ocak 2015 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Diyarbakır’da İslami cemaatlar zirvesi
Doğu ve Güneydoğu'nun 17 ilinden Diyarbakır'da bir araya gelen 757 İslami sivil toplum örgütleri, din alimi, cemaat ve dernek üyeleri, Kürt sorunun çözülmesi için müzakerelerin ne olursa olsun devam etmesi gerektiğini belirttiler. İslami cemaatler,  başta Kürt meselesi olmak üzere Ortadoğu'daki bütün oyunların Kürt-Türk ittifakı ile bozulabileceğini dile getirip, PKK'ya da uyarı da bulundu. Toplantıya katılan HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, Kürtlerin gasp edilen tüm haklarının iade edilmesi, PKK'nın da dağdan inerek siyaset yapması gerektiğini söyledi. 
 
Diyarbakır, Adıyaman, Batman, Bingöl, Bitlis, Hakkari, Mardin, Ağrı, Elazığ, Gaziantep, Malatya, Şanlıurfa, Şırnak, Van, Tunceli, Muş, Siirt'te bulunan 701 sivil toplum kuruluşu ile çeşitli tarikatlar ve cemaatlerden bölgede 'molla' diye anılan 56 din adamı Liluz Otel'de bir araya gelerek Kürt sorunun çözümüyle ilgili ortak düşüncelerini bir toplantıyla dile getirdi. HDP'den sadece Diyarbakır Milletvekili Altan Tan'ın katıldığı toplantıda salona Türkçe, Kürtçe ve Arapça, 'Barış en hayırlı olandır' yazılı pankart asıldı. Toplantıda Bitlis'ten Molla Nizamettin Yakışık, Kürtçe, Diyarbakır'dan Molla Fevzi Güzelsoy Arapça, Şanlıurfa'dan Doç. Dr. Cüneyt Gökçe ise açıklamayı Türkçe okudu.
 
"TÜM KÜRTLER SORUNA TARAFTIR"
Doç.Dr. Cüneyt Gökçe, son dönemlerde barışa, açılıma çözüme yönelik başlayan görüşmeler ve süreçte diyalog sürecinin kesintiye uğramaması, daha fazla kan akmaması için kardeşlik ve adalet için, savaşın sesini susturup, barışın sesini yükseltmek için yürütülen gayretlerin övgüye ve desteğe layık olduğunu söyledi. Gökçe, şöyle dedi:
 
"Ancak, unutmamak gerekir ki, Kürt meselesinin çok derin ve maalesef kanlı, gözyaşı ile dolu uzun bir tarihi bulunmaktadır. Dolayısıyla çözümü de uzun ve titiz bir onarma sürecini zorunlu kılmaktadır. Sorun, yılların ihmali sebebiyle ırkçı bir söylemi güçlendirip, belirli grupları ön plana çıkarmış olsa da tüm Kürt halkının farklı düşünen kesimleriyle birlikte soruna taraf olduğu unutulmamalıdır. Aynı zamanda farklı etnik ve inanç grupları da bu sorunun tarafıdır. Reformların yapılması sadece kültürel haklar verilmesi, anayasa'ya eşit yurttaşlıkla ilgili maddeler konulması gibi sınırlı düzenlemelerden daha çok, ülkede adalet merkezli ve insanların kimliğini ve inancını özgürce yaşadığı siyasi, kültürel, ekonomik yaşam kalitesini topyekün yükseltecek köklü düzenlemelerden geçmektedir. Hükümet, Türkiye'deki bürokratik oligarşiyi, anayasayı ve tüm kurumları insana saygılı bir içeriğe dönüştürmenin yolunu ararken, diğer toplum kesimleri de farklı destek yöntemleriyle süreci kolaylaştıracaktır. Bu sorun tek başına hükümetin değil, yasama, yargı ve devletin tüm mekanizmaların olduğu gibi, tüm siyasi partilerin, STK'ların, Üniversite, Medrese, aydın, medya, tarikat, cemaat ve tüm kanaat önderlerinin meselesidir."
 
PKK'YA ELEŞTİRİ
Gökçe, PKK ile Hüda-Par arasında son aylarda yaşanan çatışmalara değinerek, "PKK ve unsurlarının tek tipçi anlayış ve yaklaşımı ile müteddeyin kimlikteki insanlara yönelik sindirme çabaları ve başka kimliklere tahammülsüzlüğü barış ve çözüm sürecindeki en önemli engellerden biridir" dedi. Sorunların çözümünde İslamin temel rölü olacağını kaydeden Gökçe, şunları söyledi:
 
"Bu toprakların binlerce yıllık İslami mirası, bugünkü sorunların çözümünde de temel rölü oynayacaktır. Tüm hukuki ve siyasi adımlarla birlikte, İslam kardeşliği yeni dönemin temel harcı olacaktır. Türkiye'deki sivil toplum yapıları olarak bu tartışmalardaki yerimiz inancımızın bize verdiği hakkaniyet ölçüleriyle çerçevelenmiştir. Zira inanıyoruzki, kavimler ve diller üstünlük veya aşağılanma sebebi değil, birbirimizi tanımak için yaratılmış ayetlerdir. Süreci çözecek politika adalet ve kardeşlikt hukuku üzerine inşaa edilmelidir. Sürecin olumlu bir şekilde yürütülmesi için tüm imkan ve olanaklar kullanılmalıdır. Manevi, dini, ahlaki bir ruha sahip olmak ve gençleri bu ruh ile yetiştirmek gerekir. Bu saatten sonra çatışmalarda ölen her insan için herkes kendini sorumlu hissetmelidir. Bu nedenle, tüm siyasilerin politik beklenti ve hesaplardan öte, insan hayatını önceleyen bir sorumlulukla hareket etmeleri gerekmektedir. İnsana Allah'ın verdiği tüm hak ve özgürlükler koşulsuz olarak sağlanmalıdır. Sorunların çözümünde katılımcı taraflar kim olursa olsun İslami, insani, adil ve özgür bir yaklaşım sergilenmelidir."
 
"MESCİD-İ AKSA İLE KOBANİ BİRBİRİYLE İLİNTİLİDİR"
Ortadoğu'daki genel çatışma ve huzursuzluğun farklı farklı aktörlerden kaynaklandığı düşünülse de sorunur aslında tek orjinli olduğunu dile getiren Cüneyt Gökçe, "Dolasıyla Kürt meselesi, Mescid-i Aksa olayları, Suriye meselesi, Irak'ın istikrarsızlığı ve Kobani olayları tamamıyla birbiriyle ilintilidir. Emperyalizm ve siyonizmin aktörlerinin bu meselenin çıkışı ve çözümsüzlüğüne yönelik aktivitesi bilinen bir gerçektir. Küresel güçlerin bölgesel hegemonyasına, bölge halkının kanı üzerinden kurulan oyunlara dikkat çekmek gerekir. Ancak mazlum Kürt halkının ABD, İngiltere, İsrail ve işbirlikçilerinin oyunlarına karşı, kendi kardeşlerinin ve bölge halkının değerlerinin yanında adaletin yanında yer alacağı tarihi bir sürecin içinde de olduğu görülecektir" dedi.
 
"HAKLARIN VERİLMESİ, SİLAHLARIN BIRAKILMASI ŞARTINA BAĞLANMAMALI"
Kürt sorunun tüm kesimler için travmaya dönüştüğünü kaydeden Gökçe, "Sorun ülkedeki tüm kesimler için travmaya dönüşmüştür. Psikolojik ayrışmayı derinleştiren bu durumun ortadan kaldırılması adına devlet kısıtlanan engellenen ve gasp edilen hakları iade etmelidir. Hakların verilmesi, silahların bırakılması sürecine bağlanmamalıdır. Haklar ve özgürlüklere dair düzenlemeler derhal gerçekleştirilmelidir. Silahların bırakılması süreci PKK ile devlet arasındaki bir süreçtir. Haklar ve özgürlükler konusu ise devletin vatandaşına karşı yükümlülüğüdür" dedi.
 
“KÜRT-TÜRK İTTİFAKI BÜTÜN OYUNLARI BOZAR"
Kürt ve Türk ittifakının, kardeşliğinin Ortadoğu'daki bütün oyunları bozacağını dile getiren Gökçe, "Her ne konuda olursa olsun taraflar arasındaki hiç bir alaşmazlık müzakere sürecini etkilememeli, süreç mutlak süreçte devam ettirilmeli, masa terk edilmemelidir. Bu bağlamda silahların kullanılmasına fırsat verilmemelidir. Kim ki, bu meselenin çözümüne katkıda bulunur ve kanı durdurup bir insanın hayatını kurtarırsa bütün insanlığın takdirini ve Allah'ın sevgisini kazanacağına inandığımız gibi, bu süreci baltalamaya yönelik çalışma içinde olacak olan herkesin de tarih önünde toplum nezdinde ve Allah katında hesap vereceğine inanıyoruz. Biz Alim, aydınlar, STK ve Cemaatler olarak Kürt-Türk ittifakının kardeşliğin Ortadoğu'daki bütün oyunları bozacağına inanarak bölgemizde kan ve gözyaşını durduracak her türlü olumlu çabanın içerisinde olmaktan onur duyarız. Bu anlamda bu sürecin tarafı ve takipçisiyiz" dedi,
 
TAN: KÜRTLERİN HAKLARI İADE EDİLMELİ, PKK DAĞDAN İNMELİ
Açıklamalardan sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, İslami sivil toplum örgütleri ve kanaat önderlerinin bu kadar derli toplu bir şekilde Kürt meselesinde barışla ilgili insiyatif kurmalarının hayırlı bir girişim olduğunu söyledi. Tan, "Buradaki en önemli cümle hükümete olan çağrıdır. Kürt halkının gasp edilen bütün haklarını bir an evvel iade ediniz. Çünkü bu haklar yüzyıla yakındır gasp edilmiştir. PKK dağdan inse de inmesede, bir başka grup dağa çıksa da çıkmasa da, ne olursa olsun bu gasp edilen haklar bir an önce iade edilmelidir. Demokratikleşme ve Kürtlerin ana dille eğitim, bölgesel yönetim, Kürtçenin resmi dil olması gibi en meşru haklarının iadesiyle birlikte PKK'nın da dağdan inerek silah bırakarak, siyasi hayattaki yerini alması en önemli gündem maddesidir. Onun için hükümetin bir an önce Kürtlerin bu gasp edilen haklarını iade etmesi ve sürecinde devam etmesi lazım" dedi.