23 Aralık 2024 Pazartesi / 22 CemaziyelAhir 1446

Yeşile hasret şehirlere Millet Bahçeleri

Büyükşehirlerde betonlaşmadan herkes rahatsız. Devlet de bu duruma bir çözüm üretme adına birbiri ardına Millet Bahçeleri’ni hizmete açtı. İstanbul’daki beş büyük Millet Bahçesi yeşile ve doğaya alan açılması adına son derece önemli. Ancak yeşile uzattığımız bu çekimser el, daha iyi bir tasarımı hak ediyor.  

ALİ DEMİRTAŞ9 Şubat 2019 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Yeşile hasret şehirlere Millet Bahçeleri

Kültürümüzde göçebe yaşantı döneminden kalan bir alışkanlık olarak dış mekânda yaşamaya büyük önem verilir. Türk bahçesi, düzenin yalınlığı, yaşam mekânı olması ve işlevselliği ile tanımlanır. Genel hatlarıyla Japon bahçelerine yakınlık gösterir. Bahçede; dış mekânda oturma ve yemek yeme alanları ana yapılar ile bütünlüğü sağlar, eğimli alanlarda arazi formu ile bahçe arasındaki ilişki teras bahçeleri ile oluşturulur ve terasların her biri farklı işlevlerde değerlendirilir. Türk bahçesinin en önemli karakteristiklerinden biri doğaya olan saygıdır. Doğal form ve düzenden hoşlanma duygusunu bahçe tasarımında da izlemek mümkündür. Peki, Millet Bahçeleri bu estetik zevkimizle örtüşüyor mu? Tasarım olarak başarılı yanları neler? Nasıl daha iyi olabilir? Tüm bunları konuşmak için orman mühendisi ve bahçe tasarımcısı Aytül Temiz ile buluştuk. Kendisiyle sohbetimizi Başakşehir Millet Bahçesi’nde gerçekleştirdik. 

Büyük şehirlerimizde yapılaşmanın ve nüfusun yoğunluğundan dolayı yeşil alan ihtiyacı artıyor. Bu ihtiyacı karşılamak üzere hizmete açılan Millet Bahçeleri’nin yaygınlaştırılması için neler yapılması gerektiği konusunda bahçe tasarımcısı Aytül Temiz, şöyle konuşuyor: “Şehirdeki park ve yeşil alanların belirlenmesi ve bölgenin ihtiyacına göre tasarlanması önemli. Ayrıca kent ormanları da arttırılmalı. Nüfusun çokluğu ve oksijen dengesi de önemli bir husus.” Temiz, Millet Bahçeleri’nin bakımında teknik ekiplerin dışında vatandaşlara neler düştüğünü ise şöyle özetliyor: “Gönüllü sivil toplum kuruluşlarıyla çalışılmalı ve herkes özen göstermelidir. Bu alanların nasıl kullanılacağı ile ilgili gelen vatandaşlara eğitim veya broşürler verilmeli.” Temiz’e göre genel olarak köklü tarihimizde bir bahçe kültürümüz var ama bu kültürü koruma ve geliştirme bilincimiz yok. 

BİR MEGAKENT YEŞİLSİZ OLMAZ 

Millet Bahçeleri projesi hakkında ne düşünüyorsunuz?  

Bir megakenti yaşanabilir kılan unsurlar arasında yeşil alanlar olmazsa olmazlardan. Bahçe, park, mesire alanı ve kent ormanları hem sağlıklı yaşam hem de şehir ekolojisi için büyük önem taşır. Ancak İstanbul gibi bir megakentte kişi başına düşen yeşil alan miktarı olması gerekenin çok altında. İBB ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na göre, İstanbul’da kişi başına düşen yeşil alan miktarı yasal sınır olan 15 metrekarenin çok uzağında; 8 metrekare civarında. İlçe bazında ise durum daha da kötü. Yasal sınır altında kalan 30 ilçenin 6’sı 1, 21’i ise 8 metrekarenin altında yeşil alana sahip bulunuyor. Millet Bahçeleri gibi projelerin artmasıyla yeşil alan miktarımızda artış oldu. Dolayısıyla Millet Bahçeleri kesinlikle gereklidir. Bu bahçeler aynı zamanda halkın bedensel ve zihinsel sağlığına olumlu katkılar sunmakta, yaşam kalitesini artırmaktadır. Şehirlerde yapılan ağaçlandırmayla; depresyon ve stresin yüzde 42 azaldığı, ruh sağlığının yüzde 63 geliştiği, şiddet olaylarının yüzde 29 azaldığı, bağışıklık sisteminin güçlendiği, sağlık harcamalarının azaldığını biliyoruz. Yani Millet Bahçeleri sadece yeşil alan değil aynı zamanda fonksiyonel olarak da halkın hayatına destek sağlayacak şekilde planlanmalıdır. 

HOŞDERE MİLLET BAHÇESİ

BAHÇELERE FONKSİYON KAZANDIRILMALI 

Sizce bu bahçeler daha nasıl geliştirilebilir?

Halkı içinde sosyalleştirecek ve tekrar buluşmaya itecek unsurlar yok. Sanatın da dâhil olduğu yerler tasarlanabilir. Heykeller, tiyatrolar, hayvanat bahçesi, konser alanları, kış aylarında hizmet veren buz pisti, kaykay alanı, dijital faytonlar, organizasyonlar gibi. En önemlisi de bilim merkezleri, restoranlar, müzeler, sergi alanları oluşturulmalı. Atatürk Havalimanı’nın belli bir bölümünde yapılacak olan yeni Millet Bahçesi’nde fuar alanları da planlanıyor. Sergi salonları ve Havacılık Müzesi de bu alana dâhil edilmeli. Artık alışveriş merkezlerine insanların ilgisi azalmaya başladı. Bunu millet bahçelerinin daha çok ilgi görmesi adına bir fırsat bilmeli ve kullanımı arttırmayı hedeflemeliyiz.

ESENLER 15 TEMMUZ MİLLET BAHÇESİ

GELİŞİGÜZEL DEĞİL, PLANLI YAPILMALI 

Bizde toplumun çoğunluğunda bahçe demek ağaç ve çim demek sadece. İyi örneklerle kıyaslayınca bizde alanlar sürdürülebilir olması ya da çevre duyarlılığı ile tasarlanmıyor. Kendi kendine çalışan bir sistem halinde planlanmalı böyle alanlar. Çünkü büyük metrajları kaplıyor ve ciddi bütçeler ayrılıyor. Bahçenin mutluluk veren iyi planlanmış hacimler olduğunu ve çok yönlü düşünülerek planlanması gerektiğini uluslararası arenada projelere imza atmış insanların halka açıklaması gerekiyor. Sonuçta bunlar onlar için yapılan alanlar. Dolayısıyla bu röportajı da bir sosyal sorumluluk olarak görüyorum. Türk kültüründe bahçeler önemli bir yer kaplar aslında. Hatta göçebe bir toplum olduğumuzdan dünya genelinde birçok orijinal bitki türünün taşınıp yayılmasına vesile olmuşuz. Biz Türkiye gibi harika bir coğrafyada yaşıyoruz. Ülkemiz doğru tasarımcıların elinde eko turizme de katkı sağlayacak şekilde yeni bahçelere sahip olabilir. Şu an doğru zaman bunları planlamak için. Park, tüm dünyada ekonomik anlamda bölgeye değer katar, canlandırır, yakınında yer alan taşınmazların değerlerinde artış sağlar. Millet Bahçelerinin lokasyonu da bu anlamda önemli. Biz iyi lokasyon seçiyoruz.

EKOLOJİK DENGE VE ÇEŞİTLİLİK GÖZETİLMELİ 

Bahçelerin tasarımlarında nelere dikkat etmeliyiz? 

Kamuya açık bahçelerin tasarımında ekolojik denge ve sürdürülebilirlik önemlidir. İstanbul’da ulaşım rahatlığı olan, güvenlikli, güneş enerjisinden faydalanan projeler öncelikli olmalı. Tasarım aşamasındayken ağaçlar ve yeşil alan sulamalarının yağmur suları ve çevre binalardan elde edilen dönüştürülmüş su kullanımı ile sağlanması planlanmalı. Yerel faunayı ve biyolojik çeşitliliği destekleyecek yerel bitki türleri tercih edilmelidir. Gelen kişilere teknolojiyle iç içe bu türler hakkında bilgi verilebilir. Bir nevi canlı ağaç müzesi haline getirilebilir.

Bu tür park ve bahçelerin dünyada öne çıkan örnekleri hangileri? 

Central Park var mesela… Toplam 800 metre eninde 4 km uzunluğunda bir alan üzerine kurulu. 120 farklı bitki, 26 binden fazla ağaç ve 130 hayvan türüne ev sahipliği yapmakta. Çeşitlilik oradaki alanı çok ilgi çekici kılıyor. İçerisinde 21 oyun alanı, 51 heykel, 36 köprü ve kemer var. Ayrıca üç büyük göl, oldukça büyük bir hayvanat bahçesi, spor ve konser alanları, yürüyüş parkuru ve buz pateni pistleri de parkın sınırları içinde yer alıyor.

BAHÇELERDE TEK DÜZELİĞİ KIRMAK GEREKİYOR 

Şu an gezdiğimiz Başakşehir Millet Bahçesi hakkındaki gözlemleriniz neler? 

Çok fazla çiçeklendirme yapılmamış. Sadece ağaç ve çimler var. Tek düzeliği kırmak adına yürüme yolları ve ahşap oturma alanları renklendirilebilir bundan sonraki bahçe çalışmalarında. İnsanlar burada uçurtma uçuruyorlar. Bu şekilde boş alanların bırakılması çok önemli. Fakat bunun duyurularının yapılması da gerekli. Toplumumuzun bu alanları kullanmasına yönelik bilgilendirmeye ve yönlendirmeye ihtiyacı var. Girişlerde bahçenin haritasını gösteren nerede neyin olduğunu belirten tabelalar olmalı. Burada da bir süs havuzu var. Tarihte suyun değerini bilen en iyi toplumuz sanırım. Burada ağaçlar düzensiz olarak yerleştirilmiş. Ağaçlar arasında bir orantı söz konusu değil. Bundan sonraki çalışmalardan bunun gözetilmesi gerekli. Alt yapı yetersizliğinden dolayı birçok yerde balçık oluşmuş, bunların giderilmesi gerekli. Çocukların oynayacağı park alanı oldukça estetik inşa edilmiş. Çocuklar ne kadar plastiğe az maruz kalırsa o kadar iyi olur.