27 Nisan 2025 Pazar / 29 Sevval 1446

Türkiye’nin tesettürlü ilk stil danışmanıyım

Esra Seziş, aslında psikoloji mezunu tesettürlü genç bir kız. Ama hayat onu öyle bir noktaya getirdi ki başörtülü kadınların stil ikonu oldu. Tesettür markaları ve politikacı eşlerine danışmanlık yapan Esra Seziş ile muhafazakar yaşamdan modaya her şeyi konuştuk.

Hale Ceylan Barlas / [email protected]25 Mayıs 2013 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Türkiye’nin tesettürlü ilk stil danışmanıyım

Görücü usulüyle evleniyorum çünkü flörte karşıyım

-Mekan olarak daha çok nerelere gidiyorsunuz ve gittiğiniz yerlerde nelerin olmasına dikkat edersiniz?

    Gittiğimiz mekanda alkol olmamasına dikkat ediyoruz. Sonuçta şu an Kuruçeşme’de yeni açılan Huqqa’dayız ve ben bunun yerine Lucca’ya gitmeyi tercih etmem. Gideceğimiz yerlerde mescidin olması da önemli. Huqqa’da mescit var, alkol yok... Bizim hayat tarzımıza daha çok uyuyor.

-Tesettürlü genç kızların kendi aralarında yaptığı partiler de çok meşhur.

    Tesettürlü arkadaşlarımızla bir otelde toplanıp eğleniyoruz. Yani kına gecesi gibi düşünün. Erkekler katılmıyor. Hint kınaları yaptırıyoruz, hepimizin zaten başı açık oluyor. Açık büfemiz var. En geç 23.00’e kadar kalabiliyoruz. Zaten ailelerimiz de daha geç saate izin vermez.

-Bir röportajınızda görücü usulüyle evlenmek istediğinizi söylemiştiniz.

    Ben böyle düşünüyorum ama severek, görüşerek evlenenler de var. Mesela ben de görücü usulü evlenmek istememin sebebi flört etmeye karşı olmam. Hatta bugün nişanım var!

-Neden flörte karşısınız?

Sevmiyorum ve küçüklüğümden beri hep görücü usulüyle evlenmek istedim. Öyle flört ederek birileriyle adım anılsın istemedim. Şimdi Allah gönlüme göre verdi.

KAPANMAK BENİM İÇİN DOĞALDI 

-Tesettürü ne zaman seçtiniz?
    Liseye başladığımda, 15 yaşımda tamamen kendi isteğimle kapandım. Ailem beni hiç zorlamadı. Zaten çevremdeki herkes kapalı ve siz de ister istemez hevesleniyorsunuz. Bu benim için çok doğal birşeydi. Ayrıca tesettüre uygun giyinmeyen pek çok kişiye göre daha fazla özen gösteriyoruz kıyafetlerimize.

-Aileniz giyiminize karışır mı?
    Absürt giyindiğimi düşünmüyorum. Her giydiğime dikkat ediyorum. Yapmaya çalıştığım sadece renkli giyinmek. Takı takmayı da seviyorum. Birazcık süslüyüm! Sınırlarımı da biliyorum ve bunları aşmadığım için ailem birşey demiyor.

BİZ DE PİŞTİ OLMAMAYA ÖZEN GÖSTERİYORUZ

-Gördüğüm kadarıyla modern giyiniyorsunuz. Mesela şu an ayağınızda burnu açık topuklu ayakkabı var...

Bu şekilde giyinmeyi seviyorum. Pantolon giyiyorsam üzerine mutlaka uzun gömlekler tercih ediyorum. Asla dar giymiyorum. Saçımı hiçbir şekilde göstermiyorum. Tesettürün dışına çıkmadan şık olmaya çalışıyorum.

-Nerelerden alışveriş yapıyorsunuz?

Daha çok özel tasarım giymeyi seviyorum. Modacılarla çalışıyorum. Zaman zaman da tesettür markalarından giyiniyorum. Genelde Nişantaşı, Erenköy, İstinyePark’tan gibi yerlerden alışveriş yapıyoruz.

-Bu genelde böyle mi?

Benim çevrem genelde böyle. Çünkü hiçbirimiz pişti olmak istemiyoruz.

-Tesettür markalarının dışında pek çok markadan da alışveriş yapıyorsunuz. Ne tarz kıyafetler alıp kendinize göre uyarlıyorsunuz?

Zara, Mango, Network, İpekyol, Twist gibi markalardan da alışveriş yapıyoruz. Eskiden hiçbir şekilde kendimize göre ürün bulamıyorduk ama şimdi markalar da her şeyin bilincinde ve hangi mağazaya girerseniz girin uzun etek, uzun ceket, gömlekler görebilirsiniz. Bu pazarın herkes farkında olduğu için
artık üretim muhafazakarlara göre de yapılıyor. Herkes bize çalışıyor diyebilirim!

-‘Türkiye’nin ilk tesettürlü stil danışmanı’ olarak lanse ediliyorsunuz. Kimlerle çalışıyorsunuz?   

Markalara ve siyasetçilerin eşlerine stil danışmanlığı yapıyorum. Ama daha önce Ala Dergisi’nde moda editörlüğü yaptım. Sonrasında ise Huzur Sokağı dizisinde Şükran karakterini canlandıran Sinem Öztürk’ün stil danışmanlığını üstlendim.

-Stil danışmanlığı yaptığınız kişilerle nasıl çalışıyorsunuz?

Kişilerin önce renk analizlerini yaptırıyorum. Seans sonrasında belirlediğimiz renklerin kartelasını alıp beraber alışverişe çıkıyoruz

-Alışveriş için markalara mı yoksa modacılara mı gidiyorsunuz?

Kişiye göre değişiyor, onun bütçesi ve isteğine göre bunu belirliyoruz. Bazıları modacılar için bütçesi olsa bile markadan da alışveriş yapmak isteyebiliyor.

-Markalarla da çalıştığınızı söylediniz. Onlar için neler yapıyorsunuz?   

Firmaların koleksiyon çekimlerinde styling yapıyorum. Belirlediğim temaya göre çekimler yapılıyor. Bir de sefamerve.com adlı online satış sitesiyle çalışıyorum. Sitede her hafta kendi beğendiğim bir kombini giyiyorum ve takipçilerime ‘haftanın kombini’ diye sunuyorum. Bunların dışında Setrms Giyim ile bir çalışmam var. Her ay bir takipçim için benim stil önerilerimle Setrms Giyim’den ücretsiz alışveriş yapıyoruz.

SADE OLMAYA DİKKAT EDİLSİN     

-Muhafazakar giyimde, geçmişle bugün arasında ne gibi farklar var?   

Eskiden en fazla bir pardösü ya da uzun tunikler giyilebiliyordu. Hatta modacılar veya markalar da bizi görmezden geliyordu. Şimdi ise muhafazakar kesim, herkes için iyi bir pazar oldu. Eskiden beş marka varsa şimdi ardı ardına onlarca marka kuruldu.

-Peki tesettürlü bir kadın nasıl giyinmeli?

Bir kere her rengi bir arada kullanmasın. Sade olmaya dikkat etsin. Mutlaka renk analizlerini yapıp ona göre kıyafet seçsin. Asla tesettürün çizgilerinin dışına çıkmasın. ‘Şık ve güzel olacağız’ diye İslamiyet’i geri plana atmasın. Mesela çok dar pantolonlar giymesin. Hatlarını çok belli edecek kıyafetlerden uzak dursun. Eşarplarını ve şallarını düzgün bağlayıp saçlarını göstermesin. Çünkü bakıyorum etrafıma bazı kadınlar şalın içine bone takmıyor ve haliyle saçları görünüyor. Ayrıca abartı makyajdan uzak dursun. Zaten İslam’da makyajın yeri yok. Yok derken eşi için tabii ki süslenebilir ama dışardaki erkeklere güzel görünmemeli. Yaparsa da caiz değil.