Barış süreci beni çok mutlu etti
Her röportajında Kürt olduğunu dile getiren ve bu durumdan da hiç rahatsız olmadığını söyleyen Olcay Gülşen sadece çocukluğunda yaşadıklarından dolayı çok üzülmüş. “Hollanda’ya ilk gittiğimizde, Hollanda’da yaşayan Türkler, bize ‘Pis Kürtler’ diyordu ve bu bizi çok üzüyordu” diyen Gülşen hiçbir zaman Türk-Kürt ayrımı yapmadıklarını söylüyor. Barış sürecini sorduğumuz Olcay Gülşen, sürecin başlamasından duyduğu memnuniyeti dile getiriyor: “İyi ki böyle bir şey yapıldı. Türkiye’de doğan büyüyen insanların birbiriyle savaşması bence çok saçma. Türkiye’nin geleceği için böyle bir sürece girilmesi önemli bir adım. Sonuçta Türkiye güçlü bir ülke ve ona savaş yakışmıyor. Herkesin barış içinde olacağına seviniyorum.”
Şu an yaşadığı hayata pek çok kişi özenebilir, “Ne şanslı kadın!” diyebilir. Ama geçmişini anlattığında, 10 yıl öncesine kadar ne kadar zor bir hayatı olduğunu anlaşılıyor modacı Olcay Gülşen’in. Şizofreni hastası, alkol ve uyuşturucu bağımlısı, ailesine kötü davranan bir baba, parasızlık, altı kardeşle sürdürülmeye çalışılan bir hayat... Yaşadıkları o kadar canından bezdirdi ki Gülşen’i, hayatını değiştirmeye yemin etti ve 18 yaşında evi terk etti. Elinde sadece cep telefonu vardı. Çok çalıştı ve 21 yaşında insan kaynakları yönetimi ajansını kurdu. Az da olsa para kazanmaya başlayan Gülşen, bir süre sonra uluslararası moda markalarının ürünlerini ithal eden 2Stepzahead adlı markayı kurdu. Bu şirket ona, üçüncüsü yani SuperTrash markası için yeni bir kapı açtı. Avrupa pazarı için lisanslar aldı, yaygın marka bilinirliği ve geniş bir perakende ağı oluşturdu. Şimdi 32 yaşında tanınmış bir modacı ve 24 ülkede mağazası var.
Bir dönem Hollandalı futbolcu Edgar Davids ile nişanlı olan Gülşen’in kökeni Kahramanmaraş’a dayanıyor. Tüm ailesi Kürt. Annesi Ermenistan doğumlu. Ailesi yıllar önce Maraş’tan Ermenistan’a, oradan da Hollanda’ya göç etmiş. Altı çocuklu bir ailenin kızı olan Gülşen’i ise altı yaşına kadar babaannesi yetiştirmiş ve ona Türkçe öğretmiş. Tabii çok küçük yaşlardan beri yurtdışında yaşadığı için Türkçe’yi unutan güzel modacı, sırf İstanbul’a geleceği için New York’ta bir haftalık hızlandırılmış Türkçe kursuna yazılmış. Zaten röportajımızı da İngilizce değil, Türkçe yaptık. Türkçeyi akıcı konuşan Gülşen bunun nedenini babaannesine bağlıyor: “Altı yaşıma kadar Türkçe bildiğim için kolay oldu. Babaannemin öğrettikleri yıllar sonra hatırlamamı sağladı.”
ÇOK ÇALIŞTIM, ÇOK AZMETTİM
Olcay Gülşen geçtiğimiz hafta İstanbul’daydı. Buraya gelme sebebi de markasıyla ilgili. Yurtdışında bilinen adıyla ‘OJ Gülşen’in tüm koleksiyonları Harvey Nichols ve Brandroom mağazalarında satışta. Gülşen, 10 yıl içindeki yükselişini çok çalışmasına bağlıyor: “Bu işe ilk başladığımda moda konusunda eğitimim yoktu. Kendi kendimi yetiştirdim. Hatta annem modayla ilgilenmemi hiç istemiyordu. Bana hep ‘Bu işin geleceği yok, en fazla bir mağazada çalışırsın’ diyordu. Ama şimdi benimle gurur duyuyor. Şimdi SuperTrash’ta parfümden ayakkabıya, jean koleksiyonundan kırmızı halı tasarımlarına, saate her şey yapıyoruz.”
Türkiye’deki modacıları pek tanımadığını söyleyen Olcay Gülşen buna rağmen Türk moda haftasını yakından takip ediyor ve önümüzdeki sezon Mercedes Benz Fashion Week İstanbul’a katılmayı düşünüyor.
İlham kaynağım güçlü annem
Olcay Gülşen, Beyonce, Eva Longoria, Ciara, Candice Swanepoel, Sophia Bush ve Victoria’s Secret modellerini giydiriyor. Hatta bir dönem Victoria Beckham da Olcay Gülşen’in markası SuperTrash’tan giyinmiş. “Victoria kendi markasını kurunca benden giyinmez oldu” diyen Gülşen markasının kendini ezdirmeyen, tek başına bile her şeyin üstesinden gelen güçlü kadınlara hitap ettiğini söylüyor: “Aslında markamı yaratırken ve tasarımları hazırlarken ilham kaynağım hep annem oldu. Çünkü annem yanımızdayken başımızda bir erkeğe ihtiyaç duymuyoruz. O varken hiçbir şeyden korkmuyoruz. Öyle bir kadın ki parasını kendi kazanıyor, kendi kaderini kendi tayin ediyor, altı çocuğuna yalnız bakıyor, kimseye muhtaç değil. O yüzden hayranım anneme ve tasarımlarımda onu yansıtıyorum.”
Bir ayakkabı tasarladı, bin pişman oldu!
Önümüzdeki aralık ayında gösterime girecek bir filmde rol alan ve bundan sonrası için de film sektörünün içinde yer almak isteyen Olcay Gülşen, aynı zamanda ABD FOX TV’de de sabah programı yapıyor. Gülşen, magazinsel bir isim olmasına karşın hazırladığı koleksiyonlar kadar ayakkabılarıyla da çok konuşuluyor. Yüksek topuklu platform ayakkabıları neredeyse her ünlünün ayağında! Aslında bu ayakkabıyı kendi için tasarladığını ama bir anda büyük ilgi görüp sipariş almaya başladığını anlatan Gülşen, biraz pişman: “Ayakkabıyı kimseye vermek istemiyor, sadece bende olsun istiyordum. Fakat herkes o kadar yoğun ilgi gösterdi ki üretim yaptırmak zorunda kaldım. Şimdi ise sipariş yetiştiremiyorum. Çünkü Portekiz’deki tedarikçimiz haftada sadece 10 çift üretebiliyor. Dolayısıyla 10 çift geldiği gibi bitiyor ama istekler bitmiyor! Bu durum da başımı ağrıtıyor artık.”