Onun tuvali de bedeni, fırçası da. Ya da ortaya koyacağı bir ‘sanat eseri’ için de kullanacağı herhangi bir malzeme de yine kendisi. Tüm zamanların en önemli performans sanatçılarından, dünyaca ünlü Marina Abramovic’ten bahsediyorum. Sanat kariyerine 1970’lerin başında Belgrad’da başlayan 1946 Belgrad doğumlu sanatçı, performans sanatının öncülerinden oldu ve bu alanda üretilen en önemli erken dönem çalışmalardan bazılarına imza attı. Çalışmalarında kendi zihinsel ve bedensel sınırlarını zorlayan Abramovic, duygusal ve ruhani dönüşüm için çıktığı sanatsal ve fiziksel yolculuklarında performansları sırasında yoğun acı, yorgunluk ve tehlikeye göğüs gerdi. Yeri geldi “Sanat güzel olmalı, sanatçı güzel olmalı” şeklinde sayıkladığı bir performansında saçlarını hunharca taradı. Yeri geldi durduğu yerde saatlerce çığlık attı. Başka bir performansında ise fonda Yugoslav marşının çaldığı; beyaz bir atın üzerinde, eline aldığı beyaz bir bayrakla dakikalarca kıpırdamadan durarak adeta bölgede yaşananlara ağıt yaktı. Yine 1997 Venedik Bienali’nde sergi alanının bodrum katında hayvan kemiklerini durmaksızın temizlediği ve doğduğu coğrafyanın yaşadığı zorluklar için bir ağıt niteliği taşıyan Balkan Baroque performansıyla Altın Aslan Ödülü’nü aldı. Tüm bunların dışında birçok performansına ziyaretçileri de dâhil etti. Bu tercihte en çok ses getiren performansı da Rhythm 0 adını verdiği, bedenini izleyicilerin kontrolüne bıraktığı çalışmasıydı. Bu performansında katılımcılara; saatler boyunca hiç kıpırdamadan duran Abramovic’e, bir masanın üzerindeki nesnelerle istediklerini yapabilecekleri ve tüm sorumluluğun kendisine ait olduğu söylenmişti. Sayısı 72’yi bulan nesneler arasında gül, makas, tüy, tabanca ve mermi gibi çeşitli şeyler bulunuyordu. Bu performansında sanatçının üstüne çizim yapıldı, öpüldü, yemek yedirildi, suyla ıslatıldı, soyuldu, kesildi, taciz edildi hatta başına silah doğrultuldu. Abramovic ise tüm bunlara sessiz kaldı. Bu duygusal iş Abramovic’in inancını, konsantrasyonunu ve azmini test ederken normalde pasif olan sanat izleyicisinin saklı kalmış kindar doğasını ortaya çıkardı.
KENDİ TOPRAKLARINDAKİ SON SERGİSİ: THE CLEANER
Her performansı mutlaka derin bir düşünce sürecinin veya bir manifestonun ürünüydü. Öyle ki 1970’li yılların ortasında bir televizyon programına katılmak üzere davet edildiği Amsterdam’da tanıştığı Ulay adıyla bilinen Alman sanatçı Uwe Laysiepen ile başlayan kişisel ve sanatsal ilişkisini sonlandırması da çok ses getiren bir performansa dönüşmüştü. Çift 1988 yılında Çin Seddi’nin iki ucundan 90 gün boyunca birbirine doğru yürümüş, buluştuklarında ise ayrı yönlere giderek hem profesyonel hem de kişisel beraberliklerini sonlandırmışlardı. Ve bunun gibi birçok etkileyici performansın sahibi, Marina Abramovic 31 Ocak 2020’de Akbank’ın desteğiyle Sabancı Üniversitesi, Sakıp Sabancı Müzesi’nde ve ona paralel Akbank Sanat’ta açılacak olan sergisi için İstanbul’a gelecek.
Biz de kendi topraklarında açtığı son sergisi olma özelliğini taşıyan The Cleaner için Sırbistan’a, Belgrad Çağdaş Sanat Müzesi’ne gittik. Abramovic’in ilk büyük Avrupa retrospektif sergisi olarak tanımlanan sergi, sanatçının elli yıllık kariyerini, 1960’ların başından kronolojik bir sırayla ziyaretçilerine sunuyor. İzleyicilerin dahi kolaylıkla idrak edemeyeceği ve sindiremeyeceği performanslarını gözler önüne seren sergi; resimler, çizimler, nesneler, fotoğraflar, ses eserleri, video, filmler, senografi ve arşiv malzemeleri dâhil olmak üzere 120’den fazla eserle ziyaretçilerine adeta bir Marina Abramovic retrospektifi sunuyor. Aynı zamanda sanatçının dünyaca ünlü performanslarını da izleyenlere hem görüntüler eşliğinde hem de sergi mekânında hazır bulunan sanatçıların canlandırmasıyla sunuyor.
İSTANBUL’DA NE YAPACAK?
31 Ocak - 26 Nisan 2020 tarihleri arasında Sakıp Sabancı Müzesi’nde gerçekleşecek proje; Marina Abramovic’in retrospektif niteliği taşıyan Türkiye’deki ilk büyük ölçekli sergisi. Türkiye’de performans sanatının tarihini ziyaretçi için ulaşılabilir ve anlamlı kılmanın yanında performans sanatçılarını destekleme misyonu odağında şekillenen projede, sanatçının performanslarının video ve fotoğraf dokümantasyonunun yanında, sergi için geliştirilen performanslar da canlı olarak yer alacak. 1970’lerden itibaren objesiz, geçici ve âna bağlı olarak bugün çok disiplinli bir biçimde icra edilen performans sanatının Türkiye’deki sanatseverler tarafından yakından tanınmasını ve deneyimlenmesini amaçlayan proje üç bölüme ayrılıyor. Serginin ilk bölümü Abramovic’in yaklaşık elli sene boyunca ürettiği ikonik performansların video ve fotoğraf belgeleriyle sanatçının çığır açan kariyerine ışık tutacak. Türkiye’den ve dünyadan performans sanatçılarının pratiklerinin sunulacağı bölümde ise, müzenin ziyarete açık olduğu her gün, günde sekiz saat orijinal uzun süreli performanslar canlı olarak gerçekleştirilecek. Abramovic sergisi, sanatçının eğitmenlik kariyeri boyunca sanatçılar için geliştirerek herkese sunduğu felsefe ve tekniklerle ziyaretçilerin bizzat katılımıyla farklı tecrübeler yaşadığı “Metod” bölümüyle son bulacak. Abramovic Metodu, insanları geniş çaplı, ortak katılımlı bir tecrübede bir araya getirerek kendileriyle ve birbirleriyle bağ kurmaya davet eden bir aktivite. Metod, özfarkındalığa ve keşiflere dair bir alan yaratıp; egzersizler ile halkı fiziksel ve ruhsal hassasiyet, açıklık ve sükunetle buluşturacak.
SERGİ BALKAN TOPRAKLARINA GERİ DÖNÜŞÜ SİMGELİYOR
Üç ay boyunca saat 12.00 - 20.00 arasında SSM’de ziyaret edilebilecek sergi kapsamında aynı dönemde Akbank Sanat’ta ise Marina Abramovic Institute’un dökümantasyon sergileri yer alacak. Sergilerde, Abramovic ve Türkiye’den performans sanatçılarının çalışmaları tarihsel bir bağlam içinde ele alınacak. Dökümantasyon sergiler, bu disipline aşina olmayan ve bir bütünlük içerisinde görmek isteyecek ziyaretçilere performans sanatını tanıtacak. Bu proje sanatçının Belgrad’da açılan ve halen devam eden The Cleaner adlı sergisiyle beraber doğduğu Balkan topraklarına dönüşünü de temsil ediyor. SSM Müdürü Dr. Nazan Ölçer sergiyle ilgili, “Sanatseverler alışılagelmiş bir serginin çok ötesini görecek, deneyimleyecek. Sergi süreci; her gün çoğunluğu Türk sanatçıların gerçekleştireceği canlı performanslardan, tabii ki Marina’nın 50 yıllık sanat hayatına ışık tutacak retrospektif sergisinden ve dünya performans sanatı literatürüne Abramovic Metodu olarak giren ve ziyaretçilerin bire bir katılımıyla gerçekleşecek deneyimlerden oluşacak. İlk kez bir serginin başyapıtı ziyaretçiler olacak.” derken Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer ise heyecanlarını şöyle dile getiriyor: “Ülkemizde çağdaş sanatın gelişimine destek vermek üzere üstlenmiş olduğumuz misyonu sürdürüyor, SSM ile her iki yılda bir büyük bir sergi ve önemli bir sanatçıyı sanatseverlerle buluşturmaya devam ediyoruz. Bu serginin de performans sanatına önemli bir alan açacağını düşünüyor, izleyenlere yeni deneyimler yaşatacağına inanıyoruz.”
“Ali Demirtaş, Marina Abramovic’in The Cleaner adlı sergisi için Belgrad Çağdaş Sanat Müzesi’nde.”