Enerjisi ve güzelliğiyle her zaman dikkatimizi çeken oyuncu Özge Özberk, yine enerjisiyle bizi sarıp sarmaladı. Şimdilerde ‘Kalbimdeki Deniz’ dizisi ile Deniz karakterine can veren Özberk ile bir kadın hikayesi olan yeni dizisini, oğlu Leo’yu, hiç yaş almamasının sırlarını konuştuk.
Yeni diziniz hayırlı olsun.
Uzun zamandır kalbimin bu kadar attığı hücrelerime kadar hissettiğim bir işin içinde yer almamıştım. Canlandırdığım Deniz karakterini çok sevdim. Çok güzel bir kadın hikayesi bizden biri. Kendisini ailesine adamış naif bir kızın bir anda hayatı tepetaklak oluyor ve ayakta durma çabasını izliyoruz.
Deniz’de kendinizden bir şeyler buluyor musunuz?
Saflığı ile kendimi özleştiriyorum. İnandığı şeyle yaşıyor bende öyle. Şartlar ne gerektiriyorsa inancı doğrultusunda o doğru geliyor ona göre bir şeyler yapıyor bu anlamda paralel yaşıyoruz.
Hayatınızda safça güvendiğiniz sonrasında tepetaklak olduğunuz bir şeyler var mı?
Ben hayatımda o kadar travmatik şeyler yaşamadım. Ama kısa geçmişe baktığımız zaman şunu deneyimledim. En yakın arkadaşınıza borç verdiğiniz zaman onları bir anda hayatınızda göremeyebiliyorsunuz. Çünkü onları nasılsın diye aradığınız zaman sanki borcunuzu isteyecekmişsiniz gibi bir muamele görüyorsunuz. Yani arkadaşlarınızı borç vererek tanıyabilirsiniz.
Kutsi ile ilk kez aynı dizide rol alıyorsunuz. Arkadaş olabildiniz mi?
Evet ilk kez tanışıyoruz. Karakter olarak çok naif çok merhametli biri. Çocuk diyince gözleri doluyor, çok ağırbaşlı. Role de çok yakıştığını düşünüyorum. Onunla çalışmaktan keyif alıyorum.
Size hep iyi kalpli güzel kadınlar rolü geliyor neden?
Dizilerdeki karakterlerin insanların hayatında bir yeri oluyor. Zıt bir karakterde beni anlayabilmeleri zor olur, izleyiciye iyi gelmez bu durum diye düşünüyorum. İnandırıcı olmam zaten. Ama sinema ve tiyatro bambaşka orada her role girebilirim çünkü orada sizi bilerek izlemeye geliyorlar.
Resim yapıyordunuz bir ara devam ediyor musunuz?
Resim beni dinlendiren bir terapi boyalarla oyalanıyorum. Ama hep dağıtıyorum yaptığım resimleri. Zamanında puzzle da yapıyordum onları da hep hediye ederdim. ‘Koltuk takımı aldım şu renk ona uygun bir resim yapar mısın?’ diyen arkadaşlarım var. İleride belki bir sergi yaparım ama şu an öyle bir düşüncede değilim.
Siz hediye almaktan çok vermeyi sevenlerdensiniz?
Her ikisini de severim. Çünkü paylaşmayı çok seviyorum. Paylaştıkça çoğalan enerjiyi seviyorum. Hiçbir beklenti olmadan vermek çok keyif veriyor bana.
Yeni oyuncular artık okulun çok önemli olmadığını bu işin sahada usta-çırak ilişkisi içinde öğrenebileceğini savunuyorlar. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Dizi oyunculuğunu hiçbir zaman oyunculuktan saymıyorum. Herkes dizide oyuncu olabilir çünkü teknik buna çok uygun. Bir yönetmen taşı bile oynatabilir. Er meydanı tiyatrodur. Okul bu anlamda olanak sağlar. Kendinizi her sene farklı role sokarsınız okulda. Ama alaylı olduğunuz zaman bu size kalmış bir durumdur.
Enerjisi hep yüksek birisiniz. Ne düşürür sizin enerjinizi?
Herhangi bir şeye karşı yapılan haksızlık. Haksızlıklar karşısında çok dik duramayabiliyorum. Kendimi savunamıyor olmak doğru ifade edemiyor olmak enerjimi oldum olası düşürür.
Kutsi ile yeni tanıştık. Çok naif merhametli biri. Çocuk deyince gözleri doluyor, ağırbaşlı. Onunla çalışmaktan keyif alıyorum.
OĞLUM AĞLAMA TAKLİDİNİÇOK İYİYAPIYOR
Oğlunuz Leo nasıl bir çocuk? Bilgisayar çocuğumu O da şimdiki çocuklar gibi.
Onun bütün dünyası legolar. Üç saat boyunca oturup onlarla uğraşabilir. Bilgisayar bebesi değil yani. Bilgisayardan bir şarkı dinliyor bir de ‘Titanik’ izliyor. O filmin delisi. Onunla ilgili her şeyi anlatabilir.
Duygusal bir çocuk o zaman?
Balık burcu. Dizide geçen bölümde Alihan karakteri benim alnımdan öptü onu gördü. Okula giderken geçen alnımdan öptü düşünün romantikliğini.
Sizin ünlü olduğunuzun farkında mı?
Çok farkında. Bir yere giriyoruz “Annemi seyrettiniz mi?” diyor hemen herkese. “Annemi tanıyor musunuz dizilerde oynuyor” diyor. ‘Bu kadın benim annem’ durumu var.
Leo’nun oyuncu olmasını ister misiniz?
Çalışma koşulları değişmediği sürece çocuklar için kolay bir iş değil. Şu an için istemiyorum ama Leo meraklı bu işlere. Bana soruyor, “Dizide nasıl ağlıyorsun anne” diyor. Ben de anlatıyorum cümlelerimiz acıklı oluyor yönetmenimiz yardımcı oluyor diyorum. Sonra yorganın altından bir ağlama sesi geliyor. Ne oldu oğlum diye soruyorum. ‘Korkma anne ağlama çalışması yapıyorum’ diyor. Çok numaracı içinde bir oyunculuk kabiliyeti var.
- Paylaşmayı ve Paylaştıkça çoğalan enerjiyi seviyorum
- Resim dinlendiren bir terapi boyalarla oyalanıyorum
- Haksızlıklar karşısında dik duramıyorum. enerjim düşüyor
- İzleyici beni iyi kalpli kadın rolünde görmeyi seviyor
Eskiden sette örgü örerdik şimdi telefon elimizden düşmüyor
Hiç değişmediniz hep aynısınız. Böyle kalmayı nasıl başarıyorsunuz?
Özel hiçbir çaba sarf etmiyorum. Bence ruhla alakalı bir durum. 40 yaşındayım derken kendime yabancılaşıyorum. Hissetmiyorum kendimi 40 yaşında çünkü ruhumda değişen bir şey yok. Bir de bende yaş mefhumu yok.
Teknoloji ile aranız nasıl?
Sürekli elimizde telefon asla birbiri ile göz teması olmayan insanlar olmaya başladık bu da beni korkutuyor. Oğlumun yanında olabildiğince telefonumu elime almıyorum ama sette benim de elimden telefon düşmüyor. Eskiden setlerde örgü örerdik muhabbetten sete çıkamazdık ama şimdi herkesin elinde telefon var. Sosyalleşme kavramı değişti. Eğlendiğimizi mutlu olduğumuzu sürekli başkalarına göstermek istiyoruz.