Yeniden inşa sürecinde diasporanın rolü ne olmalı?

Doç. Dr. Bekir Gündoğmuş/ Siyaset Bilimci, USKAM Başkan Yardımcısı
7.01.2025

Diasporadaki nüfus yoğunluğunun tersine göç edebilmesi için, kalkınmaya dönük işlevsel planlamanın yapılması ve tüm kurumlarıyla Suriye'nin yeniden inşaya hazırlanması gerekmektedir. Nüfuz gücünden planlama ve kurumsallaşmada, nüfus gücünden ise kalkınma ve inşada yararlanmak yerinde olacaktır.


Yeniden inşa sürecinde diasporanın rolü ne olmalı?

Doç. Dr. Bekir Gündoğmuş/ Siyaset Bilimci, USKAM Başkan Yardımcısı

Arap Baharı sonrası 2011'de patlak veren olayların ardından yaşanan kaos ile birlikte milyonlarca Suriyeli başka şehirlere ya da ülkelere göç etmek durumunda kaldı. Suriye'ye komşu Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi ülkeler, göçmenlerin bu noktada birinci derecede doğal hedef ülkesi haline gelirken Avrupa ülkeleri de birçoğu için nihai varış noktası olarak görüldü. Avrupalılar sınırlarına yönelen Suriyeli göçünü durdurabilmek için "Kale Avrupa"sı inşa etmenin telaşına düşerken Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerinin siyasi, iktisadi, sosyal politikaları da kitlesel Suriyeli göçü sonrası etkileşim ve gerilimlere sahne oldu. 8 Aralık'ta Baas/Esad rejiminin düştüğü Suriye'de bugün ülke dışında 8 ila 10 milyon mertebesinde bir nüfusun yaşadığı tahmin ediliyor. Yeniden inşa sürecine yönelen Suriye'de ülke dışında yaşayan nüfus ve nüfuz gücüne sahip diasporanın potansiyeli ve Suriye'ye olası katkıları geleceğe çok daha umutla bakılması bağlamında bir fırsat olarak öne çıkıyor. Bugüne kadar anavatanına ağırlıklı olarak insani yardım alanında destek veren Suriye diasporasının, yeni dönemde bu katkısını ekonomik kalkınma ile siyasi, idari ve toplumsal yapının inşasına yönlendirmesi bekleniyor. Zira Suriye diasporasının bunu başarabilecek potansiyele ve güce sahip olduğuna inanılıyor.

Suriye diasporasının niteliği

Modern dönemde anlam genişlemesine uğrayan bir kavram olarak diaspora, "anavatandan uzakta yaşayan" insanların "eylem ve söylem birlikteliği"ne vurgu yapmaktadır. Diaspora yalnızca bir topluluk anlamı içermemekte; etkileşimin, paylaşımın ve ilişkilerin olduğu canlı ve dinamik bir yapıyı ifade etmektedir. Bu durum, birey ya da grupların diasporanın etkisini idrak etmesini ve bu kapsamda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini zorunluluk haline getirmektedir. Bu nedenledir ki, diasporanın oluşumu ve sürdürülebilir hale gelmesi için göçmen topluluğunun eğitim, kültür, meslek ve gelir başlıklarında belli bir seviyeye ulaşması gerekli görülmektedir.

Geçmiş dönemlerde de yaşanmakla birlikte, Suriye'den yurtdışına göç olgusu ve Suriye diasporası, esas itibariyle 2011 sonrası ülkede yaşanan çatışmalar sonrası oluşan kitlesel göç dalgaları nedeniyle dünya gündemine girdi. Milyonlarca kişinin yerinden edilmesiyle birlikte bugün dünyanın birçok ülkesinde Suriyelilere rastlamak mümkün hale geldi. Bu büyük nüfusu, göç etme sebepleri bakımından, iki kısım halinde ele almak gerekiyor. Birinci kısımda Avrupa ve Amerika kıtasına yerleşenler, ikinci kısımda ise Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi komşu ülkelere yerleşenler yer alıyor.

Bilhassa Brezilya, Şili, Venezuela ve Amerika'da yaşayan Suriyelilerin çoğunluğu 150 yıllık tarihe sahip geçmiş göç hareketlilikleriyle bu ülkelere yerleşen ve anavatan ile bağları büyük ölçüde nostaljik hüviyete dönüşen toplulukları ihtiva ediyor. Bu topluluklar, çatışma ve iç savaş sonrası oluşan yeni diaspora ağları kadar aktif olamasa da kültürel ve ekonomik açıdan bulundukları ülkelerde güçlü bir varlık gösterebiliyor. Çatışmaların başlamasının ardından 2011 sonrasında bu ülkelere eğitimli, nitelikli Suriyeli nüfusun göç hareketliliği başlamış, hatta bu ülkeler Suriyeliler için açık kapı politikası uygulayacaklarını ilan etmişti. Ancak mesafenin uzak oluşu başta olmak üzere çeşitli nedenlerle bunun oldukça sınırlı düzeyde kaldığı biliniyor. Bununla birlikte yeni göç hareketliliği, bu ülkelerde anavatan ile etkileşimi artırmış ve Suriye diasporasında hareketlenmeyi beraberinde getirmiştir. Bu durum sosyo-kültürel etkinlik ve faaliyetlerin artışı ile insani yardım kampanyaları üzerinden kolaylıkla takip edilebilmektedir. Yine özellikle 2011 sonrasında başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerine yönelen çok sayıda Suriyeli bulunuyor. Sadece Almanya'da 1,5 milyona yakın Suriyelinin yaşadığı biliniyor. Bu oran, Suriye diasporası için Almanya'yı önemli bir merkez haline getiriyor. Nitekim Almanya'da diasporanın dernekleşme düzeyinin hem nicelik hem de nitelik açısından oldukça geliştiği biliniyor. Almanya'da dernekler yalnızca Suriyelilerin sosyo-kültürel ihtiyaç ve taleplerine destek vermekle kalmıyor, aynı zamanda Suriye'nin geleceği konusunda farkındalık oluşturmak ve uluslararası kamuoyunu harekete geçirmek amacıyla da faaliyetler yürütüyor.

Avrupa ve Amerika kıtasına yerleşen bu birinci kısmın en önemli niteliği; çoğunlukla eğitimli, üst ya da orta sınıfa mensup kişilerden oluşmasıdır. Göç etme sebeplerine bakıldığında ise; ekonomik fırsatlara ulaşma, siyasi baskılardan kurtulma, daha iyi bir eğitim ve yaşam kalitesini elde etme beklentilerinin öne çıktığı görülmektedir. Bu nedenle Avrupa ve Amerika'ya yerleşen Suriyelilerin demografik yapısı itibariyle diasporik kimliğe daha yatkın bir niteliğe sahip olduğu ifade edilebilir. Bunda önemli bir payın, yarım asrı aşkın süredir ülkedeki baskı rejiminden kaynaklı olarak nitelikli nüfusun ülke dışına çıkması ya da zorla çıkarılmasının olduğu da söylenilebilir. Lübnan, Almanya, Brezilya, Şili gibi ülkeler bunun örnekleridir. Belirtilen ülkelerde mühendislik, tıp, hukuk ve diğer akademik alanlarda eğitim almış çok sayıda nitelikli Suriyeli nüfus yaşamaktadır. Entegrasyon sorununu büyük ölçüde aşmış olan bu kişiler diasporik kimlik oluşturmada da özgüven içerisinde hareket edebilmektedir.

Diğer yandan ikinci kısımda ise; Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi komşu ülkelere göç eden Suriyeliler bulunmaktadır. Toplam diaspora nüfusunun önemli çoğunluğunu oluşturan bu kişilerin göç etme sebebi; coğrafi yakınlıktan kaynaklı zorunlu göç ve güvenlik arayışıdır. Bununla bağlantılı olarak çatışmalar sonrası yakın ülkelere zorunlu göç eden Suriyelilerin önemli bir kısmı, eğitim süreçlerini tamamlayamamış kişilerden oluşmaktadır. Büyük ölçüde düşük eğitim ve gelir düzeyine sahip yapı içermekle birlikte bu ülkelerde Suriye diasporasının anavatan ile oldukça güçlü bağlara sahip olması da önemli bir parametredir. Avrupa ile Amerika kıtasında yaşayan nitelikli diasporanın iç savaş süresince Suriye ile iletişiminin büyük ölçüde sınıra yakın bu ülkelerde yaşayan Suriyeliler üzerinden yürütülmesi bu ülkelerde de Suriyeli diaspora ağlarının kurulmasına zemin oluşturmuştur. Türkiye ve Lübnan'da diaspora üyelerinin kurduğu ve aktif çalışmalar yürüten çok sayıda dernek bulunduğu bilinmektedir.

Diasporanın avantaj ve dezavantajları

Suriye diasporası denildiğinde ilk akla gelen, hiç kuşkusuz, iç savaş ve çatışmalar nedeniyle ülkesinden ayrılmak durumunda kalan Suriyelilerin neredeyse tüm kıtalarda yaşamaya başlayan bir topluluk haline gelmiş olmasıdır. Bu coğrafi yayılım esasında oldukça geniş bir siyasi, iktisadi network oluşturma potansiyeline de işaret etmektedir. Nitekim tarihsel süreçte ticaret ile özdeşleşen bir ülke olmasına koşut olarak Suriyelilerin gittikleri ülkelerde kurdukları yaygın ticari bağlantılar Suriye'nin geleceğinin inşası için önemli avantaj oluşturmaktadır. Yaşadıkları ülkelerde daha nitelikli eğitim olanaklarına ve yaşam şartlarına sahip olan Suriyeliler aynı zamanda bu ülkelerde ciddi ölçüde tecrübe kazanma imkanına da kavuşmaktadır. Kimliğin korunması ve kültürel aktarımın sağlanması noktasında çok sayıda kültürel derneğin kurulmasına zemin oluşturması da diasporanın avantajları arasındadır. Yine az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkeler için önemli bir gelir kaynağı olarak görülen havale (remittances) oranları da diasporanın sunduğu avantajlardan birisidir. Bazı ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası'nın yüzde 30'undan fazlasının havale gelirlerinden oluştuğu düşünüldüğünde Suriye'nin yeniden inşa sürecinde havale oranlarının oynayacağı rol daha anlaşılır olmaktadır.

Bunların yanında Suriye diasporası, diğer birçok diaspora örneğinde olduğu gibi, çeşitli dezavantajlara da sahiptir. Siyasi-ideolojik farklılıklar bunların başında yer almaktadır. Suriye'nin Müslüman Arap çoğunluğa sahip olmakla birlikte Türkmen, Kürt, Alevi, Hristiyan gibi gruplardan da oluşan kozmopolit yapısı parçalı-bölünmüş politik davranışları beraberinde getirmekte ve diasporanın ortak hareket etme kabiliyetini zayıflatabilmektedir. Bunun yanında özellikle Avrupa'da daha baskın hissedilen zenofobi ve göçmen düşmanlığındaki artış, entegrasyon sorunlarının oluşmasına ve Suriye diasporasının lobi gücünün zarar görmesine neden olabilmektedir.

Diaspora, Suriye'de neler yapabilir?

Bu soru aynı zamanda Suriye diasporasının, yeniden inşa sürecinde Suriye'ye tersine göç hareketliliğini tercih edip etmemesini de akıllara getirmektedir. İşin doğrusu, salt kişisel tercihlerle diasporadaki Suriyelilerin anavatana dönmelerini beklemenin beyhude olacağını belirtmek gerekmektedir. Ancak özellikle Avrupa ve Amerika ülkelerinde yaşayan diaspora üyelerinin "beyin göçü" kapsamında bu ülkelere göç ettiği düşünüldüğünde bugün yeniden inşa sürecine giren Suriye'nin öncelikli olarak "beyin gücü"ne ihtiyaç duyduğu aşikardır. 61 yıllık Baas rejimi nedeniyle tecrübe kazanımından yoksun kalan çoğunluğun idareyi kontrol altına alması ve yönetebilmesi diasporadaki nitelikli kadroların taşın altına elini koymasını zorunlu kılmaktadır. Bu durum elbette bir tespit niteliğindedir, bunun gerçekleşmesi için diasporanın niyet alması kadar yeni yönetimin de bu desteği iyi niyetle talep etmesi gerekmektedir. Bugün Avrupa'nın birçok şehrinde akademisyen, mühendis, doktor, bürokrat, gazeteci gibi yüksek statülerde çalışan ciddi oranda Suriyeli yaşamaktadır. Proje danışmanlığı, resmi görevlere atama veya başka formüllerle her halükârda diasporadaki bu yetişmiş insan kaynağının ve beyinlerin ülke kalkınmasında aktif rol almasının sağlanması gerekmektedir.

Göç ettikleri ülkelerde aktif olarak ticari yaşama dahil olan Suriyelilerin yeniden inşa sürecinde anavatanlarına yapacakları ticari yatırımlar önemli bir katkı olacaktır. Bunun için diaspora kuruluşlarının ve ilgili Bakanlıkların etkileşim içerisinde olması, belirlenen öncelikli alanlarda yatırımların teşvik edilmesi diaspora üyelerinin anavatan ile bağlarının güçlenmesine katkı sunacaktır. Diasporada yaşayan tüccar ve girişimcilerin yalnızca anavatanda ticari yatırımlar ile sınırlı kalmayıp aynı zamanda Suriye'yi dünya pazarına dahil edecek bağlantıları yeniden geliştirme konusunda güçlü bir potansiyele sahip olduğu bilinmektedir. Yine diaspora üyelerinin ailelerine ve akrabalarına gönderdikleri para transferlerinin (remittances) resmi kanallar aracılığıyla iletilebilir hale getirilmesi de Suriye'de döviz girdisinin kayıt altına alınmasını ve hatırı sayılır bir ekonomik gelir elde edilmesine imkan sunacaktır.

Yeni Suriye yönetimi, bu dönemde özellikle Avrupa başta olmak üzere Suriye diasporasının bulunduğu ülkelerde kamuoyunu Suriye lehine etkileme konusunda önemli desteğe ihtiyaç duymaktadır. Esad'ın düşmesinin ardından göreve gelen yeni yönetim için uluslararası sistem tarafından tanınmak birinci öncelikler arasında yer almaktadır. Yakın tarihte, Doğu Timor ve Kosova örneklerinde görüldüğü gibi, bazı diasporalar anavatanlarındaki iç savaş veya bölünme sonrasında ortaya çıkan yönetim yapılarını uluslararası alanda tanıtmak ve tanınmalarını sağlamak amacıyla etkili lobi faaliyetleri yürütmüşlerdir. Bu nedenle, Suriye diasporasının desteği kritik bir öneme sahiptir.

Sonuç olarak; Suriye diasporasının nüfuz gücünü Avrupa ve Amerika ülkelerinde yaşayan diaspora üyelerinden, nüfus gücünü de Türkiye, Ürdün ve Lübnan gibi komşu ülkelerde yaşayan üyelerinden aldığı görülmektedir. Yeniden inşa sürecinin ilk aşamalarında özellikle nüfuz gücüne sahip Suriye diasporasının aktif bir rol oynaması elzem olarak görülmektedir. Diasporadaki nüfus yoğunluğunun tersine göç edebilmesi için, kalkınmaya dönük işlevsel planlamanın yapılması ve tüm kurumlarıyla Suriye'nin yeniden inşaya hazırlanması gerekmektedir. Nüfuz gücünden planlama ve kurumsallaşmada, nüfus gücünden ise kalkınma ve inşada yararlanmak yerinde olacaktır. Diğer bir ifadeyle, Suriye diasporasının tersine göçü teşvik etme stratejisi ancak Suriye'de gerekli güvenlik, ekonomik ve sosyal koşulların sağlanması ile mümkün olacaktır. Aksi durumda, geri dönüşlerin sürdürülebilir olması ya da tersine göçten arzu edilen sonuçların alınması ihtimal dahilinde gözükmemektedir. Bunun için beyin göçü ile Avrupa ve Amerika'ya giden beyin gücünden istifade edilmesinin yolları aranmalıdır.