Yeni sol Millet İttifakı içinde yer alsa bile bünyesine yeni proletaryayı katan üçüncü bir ittifakın uç vermesi üzerine çalışıyor. Millet İttifakı içine yerleşip CHP'ye, haliyle Kemalizme yakınlaşırken CHP'yi Kemalist nostaljiden ve ulusalcı refleksten arındırarak eşcinsellik, feminizm, etnik-mezhep-kültür aidiyetleri, çevrecilik, prekarya, kadınlar ve gençler etrafında yeni bir çevre hareketi geliştirmeyi, şiddetten uzak aktif siyasetle Türkiye'nin nomosunu, kendilerinin karşısındaki zihniyeti yenilgiye uğratmanın hesabını yapıyor… Sol-sosyalizm Türkiye'nin İslam ve Türklük temellerine karşı Batılılaşma ve modernleşme çabalarını en radikal desteklerle gerçekleştirmeyi burjuva varlığının güçlenmesi pahasına içine sindirebilmiştir.
Ercan Yıldırım / Yazar
Türkiye'de sol-sosyalist hareketlerin genel söylemlerini, eylemlerini, fikir dünyasını AK Parti, hususen Cumhurbaşkanı Erdoğan belirliyor. Sol ve sosyalizm belli aralıklarda Kemalist statükoya sert muhalefet gerçekleştirse, kadim devlet yapısıyla statükonun örtüşmesini bozuma uğratmaya kendini hasretse de esasında genel varlık düzeyini İslam ve Müslüman karşıtlığı üzerine kurmuştur.
Dost- düşman dikotomisi
Sol-sosyalistlerin ilk kabulü, zaman zaman Kemalistlerin de desteklediği üzere İslam ile Türk kimliği ve devlet mekanizmasının örtüştüğü, bunu iktidarın tahkim ettiği yönünde. Özellikle milli ve yerli dönemde bu süreç Schmityen tarzda dost-düşman dikotomisine göre şekillendi; antagonist siyaset tarzı ideolojik karşıtlıkların siyasal alandaki tek görünümü halini aldı. Reel İslam-Türk ve devlet algısının bilkuvve olandan farklılaştığı, dejenere olduğu kanaatini savunsam da sol-sosyalistler bilfiili tek veri kabul ederek "gerçek İslam-gerçek Türklük-gerçek devlet" ayrımını gözardı eder.
Sol değişim
Sol-sosyalizm Türkiye'nin İslam ve Türklük temellerine karşı Batılılaşma ve modernleşme çabalarını en radikal desteklerle gerçekleştirmeyi burjuva varlığının güçlenmesi pahasına içine sindirebilmiştir.
12 Eylül sonrasında sol-sosyalizm sınıf çatışması-proleter iktidarı-devrim teslisine dayalı klasik tutumunu terk ederek kültür endüstrisinin Türkiye distribütörü unvanıyla Türkiye'nin Nomosu'na, İslam-Türk-ehli sünnet-gaza omurgasını kırmaya yönelik yeni çevre yönelimlerini örgütlemeye kendini adadı. Feminizm, eşcinsellik, çevre, etnik, mezhep, kültür, federasyon talepleri siyasal alana taşındı.
Gezi sonrasında solun bu çevre hareketi niteliğindeki muhalefeti bilhassa 31 Mart seçimleri sürecinde kamusal alana, devlete talib olma, solun ana partisi CHP'yi ele geçirme, buradaki ulusalcıları ve devlet merkezli düşünmeyi tasfiye etme tutumuna yöneldi. Gezi olayları sonucunda AK Parti iktidarıyla tecrübe ettiği devletin merkezinde yer bulma pratiğini sürdürmeye yöneldi neoliberal sol; yeni yönetim sistemi ikili ittifakların yolunu açınca hem "sistem içinde muhalefet" hem sol-sosyalizmi yeniden örgütleme, misyonlama, yeni bir metoda eriştirme çabasına da girişti.
CHP'yi dönüştürme
Burada ana aksı yine CHP'de kuran sol-sosyalistler "CHP Kemalizmine yaklaşırken CHP'yi de Kemalist ulusalcılığın dışına çıkartmaya" çalışıyorlar. Bunu Birikim çevresi "öyle bir eylem yapacağız ki öyle bir olay yaratacağız ki her şey birden bire değişecek" sözleriyle ve arayışıyla ifade etti.
Gezi sonrasındaki sol-sosyalist düşünce ve siyasi uygulamalardaki "Kemalist refleks ve nostaljilerden uzakta kalma" genel bir ilke olarak yerini aldı. Cumhuriyet Mitingleri'nden başörtüsünün kamusal alandaki yerine kadar laikliğin, inkılaplar nostaljisinin, ilericilik-gericilik retoriğinin iktidara yaraması, tarz-ı hayat dışı bir muhalefet arayışını beraberinde getirdi. AK Parti'nin daha çok kültürel yönelimlerinin eleştirisi ve siyasi söyleminin konusu yapan klasik CHP ulusalcılığı bu yaklaşımıyla hele bir de darbe tehditleri sözkonusu olduğunda iktidara geniş bir alan açıyordu. Belki de tarz-ı hayatın daha yüksek perdeden sistemleştirilerek isyan konusu edilmesi sol-sosyalist çevreyi daha da toparladı; umut verdi, klasik devrimci aktivizmi güncelledi.
Harç eylemleri, YÖK protestoları, 1 Mayıs gösterileri sosyalist solun eylemciliğini domine ederken uzun AK Parti iktidarında Tekel işçilerinin gösterileri gibi birkaç olay dışında genellikle Kemalist nostalji ve reflekslerin merkeze yerleştiği, "Cumhuriyet gidiyor Şeriat geliyor" tarzı örümcek kafalı-aydınlık beyin düalizmine yansıyan dilin ekseninde muhalefet yapılıyordu. Gezi olaylarıyla birlikte statüko hassasiyetlerinin ötesinde sistemik bir karşıtlık geliştirildi; bunda tabii Ergenekon süreci ve Kemalist nostalji ve ilerici-gerici ikiliğiyle "askerin durumdan vazife çıkarmaması"nın da etkisi büyük.
Gezi olaylarıyla beraber artık devletin güvenlik bürokrasisinin hükümet karşısına geçmeyeceği anlaşılınca otomatikman diktatörlük, otoriterlik, tiranlık, faşizm, "İslamcılar devlet oldu" muhalefetin temel argümanlarını oluşturdu. Sol-sosyalistler İslamcılarla statükoyu eşitleyerek adeta bütünleştiler, söylem birliği etmeye başladılar. Buna tabii küresel gelişmeler ve neoliberalizmin iktisadi krizinden doğan siyasi buhranı eşlik etti; popülizm dalgası Türkiye'yi açıklamaya da yardım etti. Sol kolaycılık Türk toplumunu anlama ve anlamlandırmada enternasyonal yönelimleri yeni bir uyarlamaya götürdü, Trump'ın politikaları kolaylıkla Türkiye'deki siyasi yönelimleri açıklayabiliyordu artık. Rusya'dan ABD'ye, Venezuella'dan Macaristan'a lider okumaları popülizm çuvalından çıkarılarak gerçekleşiyordu.
Yeni kolektivizmler
Sol-sosyalist ittifakın 2012'de bitirilmesi ve sol liberallerin "trenden indirilmesi", solu yeni arayışlara itti. Uzun 90'ların devamı mahiyetindeki AK Parti iktidarının ilk 11 yılında çevredeki yönelimlerin desteklenmesi, açılımlar sol liberal ittifakın altın yıllar yaşamasını, tezlerinin Erdoğan tarafından belirlenmesini getiriyordu; Gezi ile ayrılık yaşansa da sol-sosyalistlerin yine temel argümanları bütünüyle Erdoğan'ın yapıp ettikleri üzerinden şekillendi.
Gezi'nin "dayanışma ve kolektivizm" ruhu İslamcıların devletleşmesi, güvenlik bürokrasisinin Erdoğan'ın kontrolüne girmesiyle alakalı değildi yalnızca, Rojava laboratuvarında denenen kolektivizm ve federatif dayanışmacılık Türkiye'ye de intikal ettirilmek istendi. Gezi, Kobani olayları, hendekler, Rojava, akademisyen bildirileri ve KHK'larla yapılan tasfiyeler solu, fraksiyon konformizmini erteleyerek bir araya getirdi. Tayyip Erdoğan Sendromu neoliberal solun, sosyalistlerin, Kemalist solun bilinç dışını şekillendirmeye başlamıştı.
2019 yılına kadar öğrenilmiş çaresizlikle seçimlerde galip gelmenin imkansızlığı kanıksanmıştı, 7 Haziran seçimlerindeki koalisyon ihtimaline karşın bile! Gezi olaylarından itibaren sol-sosyalizmin gündemini, olayların entelektüel köklerine vurguları hatta felsefi eğilimleri dahi "devletleşen İslamcıların" yapıp ettiklerine göre şekillendirdi; Spinoza'nın tözünden kendilik Platon'un Devlet'inden kolektivizm devşirmeye kadar...
Yeni proleterya
İstihdam meselesi, ekonomik refahın getirdiği standartların sağlanamaması, maaşlı burjuva talebindeki gençler; çalışma hayatına atılmak isteyen, modernleşmenin ürettiği özgürlük alanının erkeklerden bağımsızlaştırdığı kadınlar; prekarya; her tür etnik-mezhep unsurunun dışlanmışı yeni solun "yeni proleteryası"nı oluşturuyordu artık!
Yeni solun yeni proleteryası, yeni bir iktisadi model, tarih anlayışı ortaya koymuyordu, yeni sistemle beraber düzenin partilerine karşı dışlanmışlar hareketi oluşturmaya koyuluyor bir taraftan da merkezkaça uğramadan siyasi başarıyla var olmaya çalışıyordu. CHP Kemalizmine yaklaşan yeni sol aynı zamanda onu ulusalcı reflekslerden uzaklaştırırken 60'lardaki köklerinden ilham alıyor; Çetin Altan Ecevit hareketine burjuva revizyonizmi demişti, yeni solun küresel akıntıya kapılması, Millet ittifakına bel bağlaması revizyonizm olarak görülmüyordu artık en radikal solda bile!
Yön'ün sosyalizmi korkulacak hareket olmaktan çıkarması gibi Millet ittifakı da yeni solu Türkiye'ye akredite etmeye çalışıyor. TİP'in işlevsizleşmesiyle sol şiddete yönelmişti; yeni sol Rojava sürecinde "önleyici şiddet"i sistemleştirme yoluna girmişti, diş geçiremeyeceğini anlayınca ittifaklar döneminde "siyaset dışı metodları" bıraktı ya da erteledi bilhassa şiddetten yüz çevirdi, aktif aktüel siyasete yönelip Millet ittifakına ne kadar çok yıkım yaptırabilirse kâr belledi. Örnek gösterilen Çipras'ın devlet idaresine gelip Türkiye gerçeğiyle karşılaşınca neredeyse Megalo İdea'cı pozisyona evrilmesi reel siyasetin kalıplarını meşrulaştırdı.
Yeni solun tartıştıkları
Yeni sol yepyeni konular, temalar, metodlarla görünmeye başladı. Yeni solun konu çeşitliliği iktidarın politikalarıyla bağlantılı olduğu gibi devletin dışında kalan her meselenin sahiplenilmesiyle kooperatifçiliğin çağdaş versiyonu kolektivizm-örgütlenme-dayanışma başlığı altında yeni bir bilinçlenmiş sol-sosyalist kitle inşası, toplumu örgütlemeyle ilgili.
Küresel kapitalizme karşı ekolojiyi öne çeken eko-sosyalizm, eksik yurttaşlık, medyanın kontrolü ve durumu, Türk kimliğini tartışmaya açma ve Türklük sözleşmesi, adalet-hukuk devleti-khk, kamu idaresi ve başkanlık sistemi, otoriterlik kavramını Freudyen izahlar başta her tür psikoloji ve felsefi kökleriyle ele alma, utanma, yıkma, mimari, kutuplaştırma, çatışma, çete-mafya-rant mevzuları, feminizm ve eşcinsellik karşısında ailenin öne çıkarılmasına tepki, seküler ahlakçılıklar, doğa sorunları, geleneksel-dini bağları tahfif etme, devlet ve nomosu özellikle ahlakçılıkla gözden düşürme, etnik-mezhep-kültürel kimliklere negatif ayrımcılık yapıldığı söylemi, dindar-İslamcıların eleştirilerini çıkarcı şefkatle kucaklama, gelir dağılımı yergileri, işsizlik, borçlanma gibi neoliberal krizin ülkeye yansımaları yeni bir dünya kurma paradigmasının değil öncelikle iktidarı düşürmek için örgütlemenin dayanakları şeklinde dile getiriliyor.
İktidara, İslamcılara popülist ve pragmatist eleştiriler getiren yeni sol, "proleteryanın işine yarayan ahlakidir" pragmatizmini kendisi için uyarlar ve "devlet olan İslamcıları" yıkmaya yönelik her unsuru sahiplenmeyi ahlaki görür.
Kemalist simge isimlerin kilerden çıkarılıp yeniden kamuoyuna sunulması, bazı muhafazakar köşe yazarlarının ekmek yediği "çocuklarımız, gençlerimiz elden gidiyor" feveranlarının Şeriattan dönenler, deizme kayan dindarlar diye sunulması, Türk devlet geleneği ifadesinin acil çıkış kapısı gibi kullanılması yeni solun protokol konuları arasında.
Erkan Oğur ismi başta gelmek üzere müspet duruş sergileyen herkesin linçe uğratılması da yeni solun hoşgörüsünün sonuçlarındandır. Elbette Ayasofya'nın açılması ve Çamlıca, Taksim Camii de "şeriatın geldiğine" ilişkin göstergelerden birini belirler.
Üçüncü ittifak
Koronavirüs salgını yeni sol materyalizmi daha da kuvvetlendirdi. Salgının ölüme çağıran sesinin yakınlığı karşısında dehşete kapılan yeni sol mensupları kolektivizmi, dayanışmacılığı örgütlerken bir anda maskeye, mesafeye, temizliğe çağırmaya başladı insanları; dahası yeni sol materyalizm aşı üzerinden metafizik gerçekliğe bıraktı kendini. Aşı ve mesafe tözü, materyalizmi yeni sol anlamlandırmaları Spinozacı neşe ve ümidin önüne geçti.
Yeni sol Millet İttifakı içinde yer alsa bile bünyesine yeni proletaryayı katan üçüncü bir ittifakın uç vermesi üzerine çalışıyor. Millet İttifakı içine yerleşip CHP'ye, haliyle Kemalizme yakınlaşırken CHP'yi Kemalist nostaljiden ve ulusalcı refleksten arındırarak eşcinsel, feminist, etnik-mezhep-kültür aidiyetleri, çevrecilik, prekarya, kadınlar ve gençler etrafında yeni bir çevre hareketi geliştirmeyi, şiddetten uzak aktif siyasetle Türkiye'nin Nomosu'nu, kendilerinin karşısındaki zihniyeti yenilgiye uğratmanın hesabını yapıyor... Tabii İslamcıların ve Erdoğan'ın belirlediği gündemleri, bilinç dışılarına nakşettiği etkileri aşabilirlerse!