PKK biter mi? Neden bitmesin, eskiden olmasa olmayacak dediğimiz etkin mücadele ile sonuç alınacağını bize Süleyman Soylu gösterdi. PKK’nın biteceğini bitirileceğini söylüyor. Ben inanıyorum. Sizin de inanmanız için yeterince güçlü veri var.
Hilmi Daşdemir/ Optimar Araştırma
Hatırlanacağı üzere Türkiye’de siyaset 15 Temmuz’da FETÖ’nün giriştiği darbe ve işgal girişimi fiili olarak AK Parti ve MHP’yi aynı safta birleştirmişti. Bu birliktelik Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin altyapısını oluşturulmuş ve 16 Nisan 2017’de yüzde 51,4 ile Türk Milleti yeni sisteme onay vermişti. Halkoylaması sürecinde MHP içerisinde muhalif bir hareket başlamıştı ve ayrılanların Meral Akşener liderliğinde dâhil olduğu ‘Hayır Bloku’ CHP, SP ve HDP’den oluşuyordu. Bu oluşum aynı zamanda MHP ve AK Parti’ye karşı oluşan bir ittifaktı. Bu ittifaka karşı AK Parti ve MHP Cumhur İttifakı’nı kurmuş ve yasal statü kazandırmıştı. Cumhur İttifakı içerisinde Büyük Birlik Partisi de yer almıştı ve Genel Başkan Mustafa Destici de AK Parti listesinden seçilerek meclise girmişti. CHP, İYİ Parti, SP ise Millet İttifakı adını verdikleri ittifakı kurmuşlardı.
Dilimler, baraj ve ittifaklar
Bu oluşan ittifaklar yüzde on olan seçim barajını önemsiz kılmıştı. Zira TİP, DP gibi, seçimlerde yüzdelik dilime bile girmeyen partilerin temsilcileri meclise başka partilerin listesinden girmişlerdi. 16 Nisan 2017 Halk oylaması sürecinde ‘Hayır Bloku’ için çalışan eski AK Partili Abdullah Gül ve Ali Babacan Deva Parti’sini kurdu. Ahmet Davutoğlu da Gelecek Parti’sini kurdu. Bu iki partinin yer alacağı ittifakın Millet İttifakı olduğu kesinleşti.
Kurulan ya da kurdurulan Deva ve Gelecek Partisi ile AK Parti’nin oyları bölünmek istenmişti. Ancak, bu partilerin AK Parti’den oy almadığı görülüyor. İkisinin de oy oranları yüzde bir civarında seyrediyor. Deva Partisi AK Parti’den binde altı, Gelecek Partisi ise binde sekiz civarında oy alıyor gözüküyor. Dikkat buyurun yüzde değil, binde. Bu iki partinin Kürt seçmeni ve HDP seçmeni nezdindeki oy karşılığına birazdan değineceğim.
Meral Akşener, Ümit Özdağ, Koray Aydın ve Sinan Ogan MHP içerisinde genel başkanlık için olağanüstü kurultay toplamak istemişler başarılı olamamışlardı. Benim yürütücülüğümde Optimar o dönemden beri Türk siyaseti içerisindeki yeni parti ihtiyacını ölçmeye çalışıyor.
Yeni partiye ihtiyaç var mı?
İlk çıkışlarının olduğu 2016 yılında Türkiye’de yeni parti ihtiyacı yüzde 30’lar civarında idi. Bunların parti dağılımları şöyleydi: AK Parti yüzde dokuz, CHP yüzde 20, MHP yüzde 40 ve HDP içinde 30 civarı. MHP’den ayrılanlar İYİ Parti’yi kurdular. 24 Haziran seçimlerinde de yüzde on oy aldılar. Parti kurucularından Ümit Özdağ’ın FETÖ ve özellikle İstanbul İl Başkanı ile ilgili ortaya atmış olduğu iddia oldukça ses getirdi. Bu durum aynı zamanda Ümit Özdağ’ın parti kuracağı iddialarını da gündeme getirdi. Birazdan ilk ölçümümüzdeki oy potansiyelini de paylaşacağım.
Optimar Araştırma tarafından 3 ile 9 Aralık 20 tarihleri arasında Türkiye genelini temsilen IBBS- Düzey 2 kapsamında toplamda 2 bin 253 kişiyle hem yüz yüze hem de telefon ile anket uygulaması (CATI) ile gerçekleştirilen araştırmanın sonuçlarına bakalım. Türkiye’de yeni bir siyasi partiye ihtiyaç var diyenlerin oranı yüzde 14,3, bu konuda fikir beyan etmeyenlerin oranı yüzde 11,1. Yeni partiye ihtiyaç duyanların 24 Haziran 2018 seçimlerindeki oy tercihlerine bakacak olursak AK Parti yüzde 5,4, MHP yüzde 10,6, CHP yüzde 16,1, İYİ Parti yüzde 14, SP yüzde 23,5 HDP yüzde 30,2. Katılımcılara kurulacak partinin çizgisini sorduğumuzda da yüzde 26,6’sı dürüstlük ve adalet diyor. Yüzde 13,7 ekonomi odaklı, yüzde 7,9 demokrat, yüzde 7,4 sol görüşlü, yüzde 7,2 halktan yana, yüzde 5,3 yenilikçi, yüzde 5,2 milliyetçi, yüzde 3,8 sağ görüşlü olmalı şeklinde görüşlerini ifade ediyorlar. İsimler üzerinden gidecek olursak da Muharrem İnce yüzde 14,8, Mustafa Sarıgül yüzde 4,1, Ümit Özdağ yüzde 2,7, Altan Tan yüzde 2,7. Ben bu yazıda muhalefetin içerisinden çıkan muhalefet olarak değerlendirilebilecek CHP içindeki Muharrem İnce, Mustafa Sarıgül ile İYİ Parti’den ihraç edilen Ümit Özdağ ile ilgili detaylara pek girmeyeceğim.
Kürt siyasal hareketi ve bunun HDP ile geldiği sosyolojik noktaya biraz değinmek istiyorum. Türkiye’de devlet ve AK Parti iktidarı Kürt meselesinin çözümü ile ilgili çözüm süreci diye adlandırılan süreci başlatmışlardı. Süreç içerisindeki bazı bariz hatalar ve Türkiye’nin bu meseleyi çözdüğü takdirdeki oluşturacağı potansiyel emperyalist güçleri endişelendirdi. Emperyalistlerin kontrolünde olan PKK ve HDP Ayn El Arab’a Kobani adını taktıkları bir süreci başlattılar. Türkiye, Ayn El Arab (Kobani) gelenlere tüm Suriyeli sığınmacılara olduğu gibi kapılarını açtı. Ancak, oluşturulan algı neticesinde dönemin HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın da azmettirmesiyle başlayan kalkışma ile kurban eti dağıtan Yasin Börü’nün de içlerinde olduğu birçok Kürt vatandaş katledildi. Oluşturulan algı Türkiye Cumhuriyeti’nin Kürtlere sahip çıkmadığı yönünde idi. Bu algı o zaman için bir karşılık buldu. Nitekim 7 Haziran seçimlerinde HDP oyları yüzde 13’ e çıktı. Ancak, daha sonraki dönemde HDP’nin önünde bir ‘Türkiye Partisi’ olma şansı ve potansiyeli varken onlar yine PKK ile emperyalist Batı kontrolünde hareket etmeyi tercih ettiler.
Kimlik temelli algı
Kürtlerin ağırlıklı yaşadığı bölgelerde ‘Hendek olayları’ tertip ettiler. Hendek Olayları ve yol açtığı sonuçlar Kobani olaylarından sonra tersine bir kırılma meydana getirdi. Kürt siyasal tabanında Kobani olaylarında oluşan ‘kimlik’ temelli algı gitti. Ölüm temelli bir algı oluştu. Kürtler kendilerini sürekli ölüme mahkûm eden Kürt Siyasal Hareketi’ne ilişkin sorgulamalara başladılar. Nitekim 31 Mart 2019 seçimlerinde Şırnak dâhil HDP seçmeninin ağırlıklı olduğu birçok yerde seçimi AK Partili belediye başkanı adayları kazandı. Batı’da çok ciddi oranda düşme olmasa da doğu ve güneydoğuda HDP oylarında fark edilir bir düşme başlamıştı. Şüphesiz bu düşmede en büyük faktörlerden birisi de Süleyman Soylu liderliğinde terör örgütü ile etkin mücadele edilmesidir.
Tan’a oy verir misiniz?
Gelinen noktada Kürt siyasetçileri arasında da PKK-HDP ilişkisi ile ilgili eleştiriler yükselmeye başladı. Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in, “HDP kendisine oy verenlerin beklentilerinin dışına çıktı” açıklamasının ardından eski HDP Milletvekili Altan Tan da “PKK’ya tavrını net bir şekilde söylemesi lazım ve Türkiye kamuoyunu da bu konuda ikna etmesi lazım. Legalite ile illegalite arasında kalın çizgi çizmeli. İkincisi, Türkiye’nin bütün sorunlarıyla ilgilenmesi lazım” Sürekli gergin, çatışmacı bir dil, kafa tokuşturucu bir siyaset artık yürümüyor” şeklinde açıklama yaptı.
Altan Tan’ın yeni parti kursa alacağı oy potansiyelinin yüzde 2,7 olduğunu yukarıda paylaşmıştık. Ancak, HDP seçmeni içerisinde Altan Tan’a oy verebileceğini söyleyenlerin oranı yüzde 18,2 iken yüzde 28,2’lik bir kesim de bu konuda henüz kararsız bir tutumda. HDP seçmeni içerisinde Altan Tan’a oy vermeyeceğini ifade edenlerin oranı ise yüzde 53,6.
HDP siyasetinin kan kaybettiği birçok noktada kendini göstermektedir. Çoğu zaman gizlemeye dahi gerek duymadıkları PKK ilişkisini geçtiğimiz günlerde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tüm belgeleri ile HDP vekillerin ve destekçilerinin gözlerine soktu. Tüm kamuoyunun da gözleri önüne serdi. Bunun üzerine geçmişteki bir tartışma yeniden alevlendi.
HDP kapatılmalı mı? MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli bu konuda tekrar çağrıda bunundu. Biz de bunu kamuoyuna sorduk, kapatılmalı diyenlerin oranı yüzde 66. Partilere göre dağılımı ise AK Partililer arasında yüzde 86,2, MHP’liler arasında yüzde 88,6, CHP’liler arasında yüzde 51,5, İYİ Partililer arasında yüzde 63,7, SP içerisinde yüzde 8,3 ve HDP içerisinde yüzde 18. HDP’li seçmenler arasında bile HDP’nin kapatılmasını savunanlar var.
HDP kapatılırsa ne olur?
Bunu kestirmek için elimizde birtakım veriler mevcut. Kapatıldığı takdirde siyaset boşluk kaldırmaz, yeni partiler kurulacaktır. PKK da alanı boş bırakmayacak kendi siyasetine uygun kişiler ile alfabenin harflerinden seçtiği harflerle yeni bir parti kuracaktır. Ancak, elimizdeki veriler geçmişteki gibi tüm tabanın o işaret edilen yere gitmeyeceğini gösteriyor. Peki, ne olacak? Bir süredir HDP Eşbaşkanı gibi konuşan Ali Babacan’ın partisine bir miktar oy kayacaktır. İslamcı Kürt oylarının bir kısmı da Ahmet Davutoğlu’na kayacaktır. Diğer oylar da Altan Tan ya da onun gibi Kürt kamuoyunda karşılığı olma potansiyeli olan kişiler parti kurarsa oraya kayacaktır.
Baraj düşerse
24 Haziran seçimleri ve gelinen süreç de gösteriyor ki artık yüzde on olan seçim barajı tekrar gözden geçirilmelidir. Seçim barajı düşerse PKK’nın temsil ettiği siyasal hareketin meclisteki temsili düşer diğer taraftan da siyasetin temsil edilme gücü artar. Bekleyip göreceğiz. Ancak, ben şimdiden HDP’nin kapatılacağını, daha sivil bir Kürt siyasal hareketinin doğacağını söyleyebilirim.
PKK biter mi? Neden bitmesin, eskiden olmasa olmayacak dediğimiz etkin mücadele ile sonuç alınacağını bize Süleyman Soylu gösterdi. PKK’nın biteceğini bitirileceğini söylüyor. Ben inanıyorum. Sizin de inanmanız için yeterince güçlü veri var. Tam bağımsız bir Türkiye mümkün. Bunun yolu da emperyalistle işbirliği halindekilerin öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden temizlenmesinden geçiyor.