Ukrayna savaşının gerçek kurbanları

Mehmet Yahya Çiçekli/ Yazar
14.09.2024

Ukrayna'da taraflar mutlak bir yıpratma harbinin cenderesine girmemeye gayret ediyor. Rusya, bu oyunda bir taşla çok kuş vurmak için azınlıklarına karşı farkı bir askeralma siyaseti uyguluyor. Rusya tarafında demografik göstergelerle izah edilemeyecek kadar çok Türk ve diğer Müslüman hayatını kaybediyor.


Ukrayna savaşının gerçek kurbanları

Mehmet Yahya Çiçekli/ Yazar

İkinci Ukrayna Savaşı'nın ilk yılında cepheler az çok netleşip cephe hatları hareketliliğini yitirdikçe ortaya çıkan manzara, olayları inceleyen araştırmacıların çoğunda bir yıpratma harbini çağrıştırır olmuştu. Çeşitli yönleriyle gerçekten bir yıpratma harbi görünümü arz eden bu savaşın aslında dört başı mamur bir yıpratma harbi olduğunu söylemek mümkün değil. Zira taraflar; muhtemelen iç siyasete, iktisadi yansımalara veya uzun vadeli etkilere dair kaygıları ile bir ölçüde kendilerini tutuyorlar; bilhassa insan kaynağını tasarruflu kullanmaya gayret ediyorlar.

Savaş başladığından beri ne saldıran Rusya, ne de savunan Ukrayna topyekûn seferberlik kararı aldı. Gönüllüler, askerlik çağında olanlar ve yetkililerce zorlananlardan oluşan güçler iki buçuk yıldır savaşı sürdürüyor. İki taraf da iç siyasi maliyeti ve ülkenin geleceğine etkisi nedeniyle askere alma kurallarını fazla genişletmedi. Ancak iki taraf da mevcut cephelerdeki personel miktarını katlayarak arttırabilecek potansiyele sahip.

Seferberliği kısıtlı uyguluyorlar

Bugün için Ukrayna da Rusya da kendi seferberlik uygulamasını genişletip imkânlarını zorlarsa cephedeki asker sayısını mübalağasız en az iki katına çıkarabilir. İkinci Dünya Savaşı dönemindeki seferberlik kuralları bugün uygulansa muhtemelen çok daha fazlası cepheye sürülebilir. Çeşitli sektörlerde çalışanların daha fazlasını, liseyi bitiren erkek gençlerin belki yarısını askere almak, hakeza daha fazla kadını geri birlikler için askere almak tarihi perspektiften bakıldığında olmayacak iş değil. Ancak gelecek nesillerin eğitim hayatının sekteye uğratılması ve meslek hayatının başında cepheye sürülmesi yalnızca bugünkü iktisadiyat için değil, devletlerin geleceği için de zararlı. Bu kaygıya dayanan tutumlara örnek olarak Ukrayna'nın askerlik yaşı uygulaması gösterilebilir. Büyük ölçüde bir topyekün savaş yaşayan Ukrayna, her şeye rağmen askerlik yaşını 26'nın altına düşürmedi.

Ukrayna'nın üç buçuk katından fazla bir nüfusa sahip olan Rusya, aynı zamanda dünyanın en geniş ülkesi olduğundan iktisadi çarklarını mevcut nüfusuyla yürütmekte dahi zorluk çekmektedir. Ülkede kırsal kesimde istihdam sorunları varken bilhassa hayat pahalılığının yoğun olduğu bölgelerde niteliksiz işçi açığı vardır. Her şeye rağmen Rusya'nın kısmi seferberlik uygulamasını genişletmesi çok daha kolay olduğu halde sınırlı kalmıştır. Rusya, saflarını doldurmak için daha farklı yöntemler bulup uygulamaktadır.

Çalınan kapı: Azınlık grupları

Rusya'nın Ukrayna cephesindeki kuvvetlerinde, bilhassa kayıplarında etnik Rus olmayanların oranı ülkenin genel demografik oranlarını yansıtmadığına dair çeşitli platformlarda dile getirilen önemli iddialar var. Bu iddiaların bazı yönlerine dair çeşitli delil ve kaynaklar bulmak mümkün. Rusya'nın bazı askeri müttefikleri, kendi vatandaşlarının Rusya'da Ukrayna cephesine gönüllü gitmesini yasaklayan kararlar aldı. Hakeza savaşın başından beri Rusya'da hem yasal hem de yasadışı olarak bulunan yabancı işçilerin hem teşviklerle hem de zorla askere alınıp cepheye sürüldüğüne dair çok sayıda sosyal medya paylaşımı ve çeşitli haberler kamuoyuna yansıdı. Rusya'nın azınlıklarının da yoğun olarak askere alındığı ve cepheye sürüldüğüne dair iddialar mevcut. Hakeza İkinci Dünya Savaşı sırasında da Sovyet Rusya en kanlı cephelerde, en çok kayıp verilen yerlerde etnik Rus olmayanlara "öncelik" veriyordu.

Rusya'nın azınlıklarını cephede kullanmasının resmi bir boyutunu Çeçenistan oluşturuyor. Çeçenistan'ın Moskova onaylı Başkanı Ramazan Kadirov, cepheye elinden geldiği kadar çok Çeçen sevk ediyor ve bununla övünüyor. Geçtiğimiz haftalarda adeta bunun ödülü gibi, Rusya Devlet Başkanı Putin Çeçenistan'daki bir cami açılışına katıldı, burada kendisine sunulan bir Kur'an-ı Kerim'i öperek eline aldı.

Rusya'nın cephe hattına sürdüğü güçlerinde ve kayıpları arasında söz konusu azınlıkların oranına dair kesin bir veriye ulaşmak mümkün olmasa da kayıplara dair yerel kaynakların sosyal medya paylaşımları bazı ipuçları veriyor. Rusya'nın azınlıklarının ve göçmenlerinin genel nüfusa oranlarının çok üstünde, tahminen oranın iki katına yakın bir seviyede cephede ve kayıplar arasında yer aldığı bu ipuçlarına dayanarak öne sürülebilir. Bu durum, Moskova'nın geçmişteki uygulamaları ile de örtüşüyor. Rusya'daki azınlıkların önemli bir kısmının dağınık ve küçük nüfusa sahip olduğu göz önüne alındığında bu uygulamalar azınlıkların geleceği üzerinde daha yıkıcı bir etki doğuracak. Ülkenin en büyük azınlık grubu, istatistiklerde her biri ayrı sayılıp ayrı değerlendirilse de etnik olarak Türk halkları, dini olarak ise Müslümanlar. Dolayısıyla bu askeralma siyasetinin zarar göreni Türkler ve diğer Müslümanlar.

İnsan kaynağının bir diğer öğesi de yabancı savaşçılar. Cephedeki iki tarafta da yabancı savaşçılar yer alıyor. Ukrayna tarafındakilerin tamamı gönüllülerden oluşuyor ancak Rusya tarafında daha önce belirtildiği gibi zorla silah altına alınıp cepheye sürülen yabancı şahıslar da bulunuyor. Örneğin yakın zamanda basına yansıyan bir olayda Hindistan'dan Rusya'ya özel olarak gelen küçük bir turist grubunun seyahatinin sonunda sınır kapısında olmadık bir şekilde adeta tuzağa düşürülerek Rusça belgelere imza attırıldığı ve buna istinaden silah altına alınıp cepheye sürüldüğü açığa çıktı. Aynı turist grup tarafından çekilerek paylaşılan bir videoda, kendilerine doğru dürüst eğitim bile verilmeden cepheye sürüldükleri ifade ediliyor. Bu durum Rusya'nın asker alma siyasetiyle ilgili ipucu verse de yabancı savaşçıların cephedeki güçler içinde ne oranda yer tuttuğu belirsiz. Öte yandan Rusya'da bulunan yabancı işçiler arasında en kalabalık grubun eski SSCB üyesi Türk Cumhuriyetlerinden geldiği göz önüne alındığında yabancılara yönelik askeralma uygulamaların en çok zarar göreni de Türkler, bunlara Tacikler de eklendiğinde ise en çok zarar görenler Müslümanlar.

Savaşın kurbanları

Ukraynalılar için bu savaş bir yurt savunması. Bu bakımdan dünyanın her yerinde, her toplumda ulvi ve kahramanca sayılacak bir mücadelenin içindeler. Rusya için ise durum daha karmaşık. Kimi söylemlere göre Nazileri cezalandırmaya, kimi söylemlere göre ise eziyet gören Rusları kurtarmaya çalışıyorlar. Fakat gittikleri yerde karşılarında Nazi, işgal ettikleri yerlerde ise eziyet gören Ruslar bulamıyorlar.

Rusya'nın devlet kontrolündeki kitle iletişim araçları her ortamda mevcut savaşın meşruiyetini ve askerlerinin kahramanlıklarını halka tebliğ etmeye devam ederken Rus halkının yaşananları eleştirel bağlamda öğrenmesi o kadar kolay değil. Rus vatandaşları cepheye sürülürken çoğu zorunlu askerlik kapsamında gidiyor veya oradaki savaşın gerçek yüzünü bilmeden gönüllü oluyor. Böylece sıradan bir Rus insanı ne olduğunu, ne için yapıldığını anlamadığı bir savaşa sürülüyor. Bunlar içindeki azınlık gruplarının durumu ise daha kötü. Öyle veya böyle daha büyük oranda askere alınıp cepheye sürülüyor ve daha fazla kayıp veriyorlar. Cepheye çokça sürülen, gerek Rus vatandaşı, gerekse yabancı işçi olan Türk halkları ve diğer Müslümanlar kendilerini hiç hak etmedikleri bir çatışmanın içinde buluyorlar. Rusya'da geçmişten beri sosyoekonomik sorunlarla boğuşan, asimilasyon ve misyonerlik faaliyetleri ile eritilen bu azınlıklar için mevcut durum tüm Rusya ülkesi için olduğundan çok daha ağır ve haksız bir yük.