Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaşında artan önemi

Talha Yavuz/ Yazar
20.03.2025

Ankara, Karadeniz'de güç dengesini koruma hedefiyle bölgesel istikrara bağlılığını sürdürüyor. Ancak, güvenlik garantileri vermenin arabulucu olmaktan farklı bir sorumluluk yükleyerek, Türkiye'yi doğrudan Rusya ile karşı karşıya getirme potansiyelini taşıması, akılda tutulması gereken bir husus.


Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaşında artan önemi

Talha Yavuz/ Yazar

4. senesine giren Ukrayna-Rusya savaşına dair ateşkes umutları, 24 saatte savaşı durduracağını vadeden ABD Başkanı Donald Trump'ın göreve başlamasıyla tekrar ivme kazanmıştı. Trump, söz verdiği gibi 24 saat içinde olmasa bile hızlı bir şekilde krizin çözümü için kolları sıvadı ve ABD-Rusya, ABD-Ukrayna heyetlerinin görüşmeleri başladı.

Bu görüşmelerden birisi de geçen ay İstanbul'da olmuştu. Ayrıca Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'nin de kısa süre önce gerçekleştirdiği Ankara ziyareti spot ışıklarını tekrar Türkiye'ye çevirdi.

Türkiye hem Rusya hem de Ukrayna ile doğrudan iletişim kanallarına sahip olan ABD hariç tek başat NATO üyesi olarak öne çıkıyor. Ankara, bölgesinde barışın sağlanmasına büyük önem veriyor ve iki komşusunun arasındaki çatışmayı sona erdirmek için kararlı bir duruş sergiliyor.

Türkiye kendini kanıtlamış bir arabulucu

Türkiye, şu ana kadar Rusya ve Ukrayna arasında arabulucu olarak kendini kanıtladı. Ankara, halihazırda Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanlarını bir araya getirmeyi başaran tek ülke oldu. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, dönemin Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba ve dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu arasındaki kritik toplantı, işgalin başlamasından sadece iki hafta sonra Antalya Diplomasi Forumu'nda gerçekleşmişti.

Görüşmenin ardından, Mart 2022'de Moskova ve Kiev, çatışmaya çözüm bulmak amacıyla İstanbul'da müzakerelere katıldı. Bu görüşmeler sonucunda "İstanbul Anlaşmaları" olarak bilinen ve olası bir barış çerçevesini belirleyen bir plan ortaya çıkmıştı. Plana göre, Ukrayna Avrupa Birliği (AB) üyeliğine devam edebilecek ancak tarafsız kalacak, askeri kapasitesini sınırlayacak ve NATO'ya katılma hedefinden vazgeçecekti.

Bu görüşmelerin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna ve Rusya'nın altı temel konunun dördünde ilerleme kaydettiğini duyurmuştu. Ancak, dönemin İngiltere Başbakanı Boris Johnson'ın müzakereleri sabote ettiği ve olası bir ateşkesi engellediği iddia edildi.

Ayrıca Türkiye, Ağustos 2022'de Rusya'nın Ukrayna tahıl ihracatına yönelik ablukasını kaldırmak amacıyla Birleşmiş Milletler destekli tahıl koridoru anlaşmasının arabuluculuğunu yaptı. Bölge için olduğu kadar dünya için de hayati öneme sahip olan anlaşma yaklaşık bir sene sürdü ve 33 milyon ton tahıl Karadeniz üzerinden güvenli bir şekilde dünyaya taşındı.

Bunula birlikte Eylül 2022'de Türkiye, Ukrayna ile Rusya arasında esir değişiminin sağlanmasında da önemli bir rol oynadı. Esir değişimi sonucunda 215 Ukraynalı ile 55 Rus ve Rus yanlısı savaşçı serbest bırakıldı.

Ankara'dan beklentiler

Ukrayna lideri Zelenskiy, Türkiye'nin de aralarında olduğu bazı ülkelerden Rusya'ya karşı güvenlik garantileri talep ettiklerini dile getirdi. Bu kapsamda "güvenlik garantileri" boyutu nispeten yeni bir konu.

Güvenlik garantileri vermek arabuluculuktan ayrışıyor ve çeşitli riskler de barındırıyor. Türkiye'nin bazen stratejik bir müttefik ve bazen bir rakip olarak Rusya ile kompleks ilişkileri mevcut ve bu anlamda güvenlik garantileri Türkiye'yi doğrudan Rusya ile karşı karşıya getirme potansiyeli taşıyor. Bunun geçmişte örnekleri yaşandı. Mesela, 2021 yılında Ukrayna'nın Türk yapımı Bayraktar insansız hava araçlarını Donbas'taki Rus destekli ayrılıkçılara karşı kullanması olmuştu. Bu olay, Rusya'dan sert tepki almıştı.

Rusya açısından ise en önemli husus Türkiye'nin tutarlı ve güvenilir bir uluslararası güç olması ve bunu devam ettirmesi. Türkiye, barışın sağlanabilmesi için her iki tarafın endişelerinin de dikkate alınması gerektiğini en başından beri savundu. Mesela, ABD'nin Rusya'ya karşı dış politikasında yeni yönetimle birlikte ani ve radikal değişiklikler yaşanırken, Türkiye başından beri istikrarlı ve dengeli bir duruş sergiledi. Ayrıca, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rus mevkidaşı Putin arasındaki güçlü kişisel bağ, Türkiye'nin itimat edilir bir arabulucu olarak konumunu daha da güçlendiriyor.

Bunun yanı sıra, Türkiye Avrupa'nın aksine Rusya'ya yaptırım uygulamayan birkaç ülkeden biri. 2024'te Türkiye, Çin ve Hindistan ile birlikte Rusya'nın en büyük 3 ticari partnerinden birisi oldu. Bu durum, Batı'nın yaptırımları karşısında ekonomik olarak zorlanan Moskova için büyük önem taşıyor. Rusya için Türkiye'nin bu politikasını sürdürmesi kritik bir beklenti. Ayrıca, Rus gazının Avrupa'ya Ukrayna üzerinden geçişinin sona ermesiyle birlikte, Türkiye Putin'in Avrupa'ya enerji transferi için elinde kalan tek güzergah haline geldi. Bu faktörler, Türkiye'yi Rusya için vazgeçilmez bir aktör yapıyor.

Türkiye ne istiyor?

Türkiye, neden bu savaşta aracı olmak istiyor? Çünkü Ankara, bölgede istikrar istiyor. Karadeniz, Türkiye için bir ticaret merkezi olarak büyük önem taşırken, Türkiye Boğazların sahibi olarak bölgenin güvenliğine en üst düzeyde önem veriyor. Bu kapsamda, Ankara'nın girişimiyle, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü, 1992'de bölgedeki ülkeler arasında ekonomik diyaloğu ve iş birliğini teşvik ederek, istikrar ve güvenliğe katkıda bulunması için kurulmuştu ancak Rusya-Ukrayna savaşı tam da bunu tehdit ediyor.

Mesela savaşın başlangıcından yalnızca 21 gün önce Türkiye, Ukrayna ile uzun zamandır beklenen serbest ticaret anlaşmasını imzalamıştı. İki ülke arasındaki ticaret hacmi şu anda 6 milyar doları aşarken, hedef 10 milyar dolara ulaşmaktı. Ancak savaş, bu hedefin gerçekleşmesini engelledi.

Buna ek olarak, Türkiye Karadeniz'de tek bir aktörün baskın olduğu değil, dengeli bir güç paylaşımından yana. Savaş başladıktan günler sonra Rusya, Herson ve Zaporijya'yı ele geçirerek Azak Denizi'nin tamamında kontrolü altına almış, Ukrayna ordusu Rus ilerleyişini ancak Mikolayiv'de durdurabilmişti. Eğer Rusya ilerlemeye devam edip Odessa'yı da alabilseydi, Ukrayna Karadeniz'e erişimini tamamen kaybederek bir kara devleti haline gelecek ve bu da Rusya'nın Karadeniz'de daha da baskın bir pozisyona gelmesini sağlayacaktı. Bu tehdit halen tamamen ortadan kaybolmuş da değil.

Sonuç olarak, Türkiye, Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk yaparak ve her iki ülkeyle de diplomatik bağlarını koruyarak, barış görüşmelerinin ilerlemesini sağlayan kritik konumu daha da pekişti. Ankara, Karadeniz'de güç dengesini koruma hedefiyle bölgesel istikrara bağlılığını sürdürüyor. Ancak, güvenlik garantileri vermenin arabulucu olmaktan farklı bir sorumluluk yükleyerek, Türkiye'yi doğrudan Rusya ile karşı karşıya getirme potansiyelini taşıması ise akılda tutulması gereken bir husus.