Trump'ın zorlayıcı ticaret diplomasisi

Prof. Dr. Ramazan Erdağ/ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi
8.02.2025

ABD içerisinde Trump'ın ek gümrük vergisi getirdiği ülkelerle ticari ilişkileri sürdüren büyük şirket ve grupların Trump'a karşı nasıl bir tavır takınacağı ve tepki vereceği halen net değildir. Bu yönüyle Trump iç siyasette de uyguladığı politikalar nedeniyle birtakım eleştiri ve tepkiyle karşılaşabilir.


Trump'ın zorlayıcı ticaret diplomasisi

Prof. Dr. Ramazan Erdağ/ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi

20 Ocak 2025'te başkanlık görevini yeniden devralan Donald Trump beklenen hamlelerini gerçekleştirmeye başladı. Trump, birinci başkanlık dönemine kıyasla Senato'daki çoğunluğu da elde etmesiyle daha güçlü bir şekilde kendini konumlandırdı. Seçim kampanyası dönemindeki söylemlerini gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği merak konusu olan Trump, imzaladığı kararnamelerle vaatlerini adım adım icraata dönüştürmeye başladı. Trump'ın ekonomiyi ve küresel ticareti önceleyen bir yaklaşım benimseyeceği tahmin edilmekteydi. Savaşları bitireceğine dair iddiasının nasıl bir sonuç üreteceği ise tartışmalı bir konu oldu. Buradan adil bir barışı mı yoksa zorla mevcut statükoların kabulünü ve sağlanan desteklerin karşılığının tahsilini mi kastettiği tartışıldı. Ukrayna'ya sağlanan garantilerin karşılığında ülkenin nadir elementlerini istemesi, Gazze'deki ateşkes sürecinde ise Filistin halkının Mısır ve Ürdün başta olmak üzere başka yerlere göç ettirilmesini ve Gazze'nin ABD tarafından devralınacağını duyurması Trump'ın planının çatışmaların kalıcı olarak çözümüne katkı sağlamayacağını göstermektedir.

Trump'ın ikinci döneminde dünyadaki sıcak çatışma ve savaşların sonlandırılması tartışmalarının ötesinde küresel ticaret savaşlarının yeni bir boyut kazanacağını da söylemek mümkündür. Şöyle ki göreve başlar başlamaz Grönland'ı Danimarka'dan almak isteyen, Kanada'yı ABD'nin eyaleti olmaya davet eden ve Çin kontrolüne karşı Panama Kanalı'nı geri almak isteyen Trump, ticarette tek kazananın ABD olduğu küresel ekonomi modelini hedeflemektedir. İkili ticari ilişkilerinde ticaret dengesini ABD lehine değiştirmeyi amaçlayan Trump, bunun için ticaret açığı olan ülkeleri ABD mallarını (özellikle petrol ve doğalgaz) satın almaya zorlayacaktır. Buna yanaşmayan ülkelere ise ek gümrük vergisi uygulayarak bu açığı dengelemeye çalışacak gözükmektedir. Trump'ın ek gümrük vergisi uygulaması sadece ticaret açığını kapatmaya çalışan bir araç değil, aynı zamanda Kanada ve Meksika gibi ülkelere yasadışı göçmenlerin ve uyuşturucunun ABD'ye girişini engelleyecek sınır güvenlik tedbirlerini alması için de zorlayıcı bir enstrüman olarak görülmektedir. Nitekim Trump'ın Kanada ve Meksika'dan gelen mallara yüzde 25 gümrük vergisi uygulama kararı her iki ülke liderinin sınır güvenliğinin artırılması konusunda taahhütte bulunmasına karşılık bir ay ertelenirken Çin mallarına yüzde 10 ilave gümrük vergisi kararı yürürlüğe kondu. Çin ise ABD'nin bu kararına karşı benzer bir adım atarak ABD'den Çin'e gelen mallar için ilave gümrük vergisi uygulama kararı aldı.

Üç ülkenin dışında ABD'nin önemli ticari ortaklarından biri de Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerdir. ABD için Kanada, Meksika ve Çin ile ticaret açığı durumu AB için de geçerli bir gerçektir. 2024 yılı tahmini rakamlarına göre;ABD, AB'ye 370 milyar dolar değerinde mal ve ürün ihracatı yaparken, AB'den 605 milyar dolar mal ve ürün ithalatı gerçekleştirdi. 2024 verilerine göre; ABD'nin AB ile ticaret açığı (mal ve ürün ticaretinde) 235 milyar dolar civarında gerçekleşmektedir. Trump'ın Kanada, Meksika ve Çin için aldığı ilave gümrük vergisi kararının benzerini AB üyesi ülkelere de uygulaması beklenmektedir. AB üyesi ülkeler, karşılıklı ticareti dengelemek ve Trump'ın olası ek gümrük vergisi uygulamasının önüne geçmek için ABD'den sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ve petrol ithal etme yoluna gidebilir.

AB alternatif arayışında

Başta Almanya olmak üzere AB üyesi ülkeler Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle enerji tedarikinde ciddi sorunlarla karşı kaşıya kaldı. Rusya'nın Ukrayna'ya ait sözde Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyet'lerini tanımasına tepki olarak Rus doğalgazının Baltık Denizi üzerinden Almanya'ya sevkini sağlayacak olan, yıllık 55 milyar metreküp kapasiteye sahip, Kuzey Akım-2 projesi Almanya tarafından durduruldu. Bunun yanında Rus doğalgazının Ukrayna üzerinden sevkini sağlayan boru hattında gaz akışının da 2025 itibari ile durması AB üyesi ülkeleri Rusya doğalgazına alternatif arayışlara yöneltmişti. Enerjide acil tedarikçi çeşitlendirme ihtiyacı ve Trump'ın karşılıklı ticareti dengelemeye yönelik ek gümrük vergisi tehdidi AB üyesi ülkeleri önemli ölçüde baskılamış durumdadır.

Ancak böylesi bir adım da AB üyesi ülkeler için birtakım riskleri beraberinde getirmektedir. Başka bir ifadeyle, AB bir enerji ikilemi ile karşı karşıya gözükmektedir. AB bir yandan doğalgazda bir ülkeye (Rusya) bağımlılığı azaltmaya çalışırken, bunu ikame etmek için başka bir ülkeye (ABD) bağımlılığını artırmaktadır. Rusya-Ukrayna savaşında doğalgazın bir koz olarak kullanıldığı, enerji tedarikinin aksadığı ve kaynak çeşitlendirmesinin ülkeler için bir zaruriyet olduğu ortadadır. Ancak AB açısından enerjide Rus doğalgazının yerini alacak ABD doğalgazının da önemli maliyetleri bulunmaktadır. Öncelikle tedarikçi ve kullanıcı arasındaki mesafe önemli bir maliyeti ifade ediyor. Öte yandan ABD'nin enerji konusunda ne derecede güvenilir bir tedarikçi olduğu ise belirsizdir. ABD'nin AB'yi enerji konusunda kendisine bağımlı hale getirmesi önemli bir baskılama aracı olarak kullanılabilir. Trump'ın herhangi bir konuda enerji kartını çıkarıp AB'ye gaz sevkiyatını her an durdurma ihtimalini de akılda tutmak gerekiyor. AB'nin fiyat konusunda ne derece pazarlık gücünün olduğu da bir diğer konudur. Tüm yönleriyle AB, yakın dönemde enerji konusunda önemli komplikasyonlarla karşı karşıya kalacak gibi görünmektedir.

Türbülans dönemi

Trump ikinci başkanlık döneminde henüz bir ayını bile doldurmadan uluslararası siyasette ve ticarette dip dalgası oluşturacak adımları atmaya başladı. Uluslararası sistemde norm ve ilkelerin kökten sarsıldığı türbülans döneminde Trump'ın meydana getirdiği dalgalanma yeni kırılmalar oluşturabilir. Özellikle ek gümrük vergisi kozu ve tehdidi ile ABD'yi önceleyen bir uluslararası siyaset dizayn etmek isteyen Trump'ın bunu başarıp başaramayacağı ise belirsiz durmaktadır. Öncelikle, ABD'nin Çin başta olmak üzere ek gümrük vergisi uygulamaya başlaması özellikle otomotiv sektöründe fiyat artışlarını da beraberinde getirecektir. Çin'in misilleme adımı karşısında Trump'ın vergileri daha da artıracağı söylemi bir kısır döngüyü oluşturacaktır. Bunun yanında ABD'nin ek gümrük vergisi uyguladığı ülkeler ABD'den ithal ettikleri ürünler için alternatif tedarik kaynaklarına yönelebilir.

Trump'ın ikinci döneminde başlattığı ticaret savaşları, güvenlik ve savunma alanında örneğinde olduğu gibi, savunma sanayii ürünlerinin tedarikini birtakım baskılayıcı unsurlarla bir koz olarak kullanan ABD'nin küresel ticaret ve ekonomiye de benzer bir bakış açısıyla baktığını göstermektedir. Güvenlik ve savunma alanında bağımlılığı azaltmak, kendi kendine yeter olmak ve otonomiyi sağlamak birçok ülke için kritik öncelik haline gelmiş idi. Şimdi ise enerji, ticaret ve ekonomi alanında da benzer bir öncelik durumu ortaya çıkmış durumdadır. Öte yandan ABD'nin göz önünde bulunduracağı önemli bir husus ise üretim kapasitesi ve yeteneğine ilişkindir. Üretim maliyetlerinin düşüklüğü nedeniyle ABD dışında üretilen mal ve ürünlerin üretim yapıldığı ülkelerde bilgi birikiminin de (know-how) edinilmeye başlaması gerekmektedir. Aynı zamanda tedariki engellenen, özellikle savunma sanayii ürünlerinin üretimi konusunda yeni üretici ülkelerin ortaya çıkması, ABD'nin küresel ticaret savaşında rekabet gücünü zorlayacak unsurlar arasındadır. Bunun dışında ABD içerisinde Trump'ın ek gümrük vergisi getirdiği ülkelerle ticari ilişkileri sürdüren büyük şirket ve grupların Trump'a karşı nasıl bir tavır takınacağı ve tepki vereceği halen net değildir. Bu yönüyle Trump iç siyasette de uyguladığı politikalar nedeniyle birtakım eleştiri ve tepkiyle karşılaşabilir.

[email protected]