Şarkıların turkuaz kraliçesi Feyruz

Prof. Dr. Mustafa Öztürk / Mardin Artuklu Üniversitesi
9.11.2024

Ünlü şair Mahmud Derviş'e “Şiirlerinizin ve güftelerinizi okumasından en çok hoşlandığınız yıldız şarkıcılar kimlerdir?” diye sorulduğunda Derwiş, Feyruz'un adını anmadan, pek çok sanatçının ismini sıralar. Feyruz'un ismini neden söylemediniz? sorusuna ise “Pardon, ben yeryüzündeki yıldızları sorduğunuzu zannetmiştim. Oysa Feyruz, gökyüzünde ulaşılması imkânsız bir yıldızdır. Onu bu yüzden anmadım.” cevabını verir.


Şarkıların turkuaz kraliçesi Feyruz

Prof. Dr. Mustafa Öztürk / Mardin Artuklu Üniversitesi

Siyonist dehşetin bugünlerde terör estirdiği Lübnan, Gılgamış Destanı'nda sedir ormanlarıyla kaplı bir ülke olarak tasvir edilir. Gılgamış, ölümsüzlüğü aradığı yolculuğunda, Enkidu'yu yanına alarak her yanı sedir ormanı olan bu ülkeden geçer. Bayrağında motif olarak yer alması Lübnan'ın sedir ağacıyla özdeşleştiğinin başlıca işareti. Lübnan denilince, sedir ağacından başka, bir de Feyruz gelir akıllara. Ünlü Arap şair Mahmud Derwiş'in "gökyüzündeki yıldızların elçisi" dediği Feyruz, günümüzdeki Lübnan'ın sembolü olarak kabul ediliyor. Feyruz açısından bunun, elbette ki hak edilmiş gerekçeleri var.

Aile kökenleri Mardin'den

Turkuaz Sesli Kraliçe Feyruz, Nouhad Haddad ismiyle 21 Kasım 1935'te Jabal Al-Arz'da küçük bir evde dünyaya gelir. Annesi Lisa Al-Boustani Maruni, babası Wadi Haddad ise Mardinli bir Süryanidir. Ailesinin Mardin'den başlayıp Beyrut'a uzanan hikâyesi 1920'li yıllara dayanır. Mardin'deki yerel araştırmacılara göre baba Wadi Haddad, Mardin'in Kıllıt(Dereiçi) köyünden, Mardin'e göç etmiştir. Haddad isminden de anlaşılacağı üzere Wadi'nin ailesi demircilikle uğraşmıştır. Wadi Haddad'ın Lübnan'a göç ettikten sonra Beyrut'taki bir matbaada işçi olarak çalıştığı bilinmektedir.

Çocukluğu Beyrut'un Hristiyan bir mahallesinde geçen Feyruz, doğuştan gelen bir müzik yeteneğine sahiptir. Dönemin meşhur şarkıcıları Ümmü Gülsüm, Leyla Murad ve Asmahan'ın şarkılarını öykünerek söylemekten zevk alır. Bir radyoya sahip olmanın büyük bir düş olduğu yoksul bir ailede yaşadığı için vaktinin çoğunu komşu evlerin radyolarına kulak kabartarak geçirir.

Feyruz keşfediliyor

Feyruz daha on yaşındayken, büyülü sesiyle herkesin ilgisini çeker. Güçlü sesiyle okulun müzik korosunda arkadaşlarının sesini bastırır, dikkatleri üzerine toplar. Ünlü müzisyen Muhammed Fleyfel onu dinleyince hüzünlü sesindeki ışığı fark eder ve büyük bir müzik dehasıyla karşı karşıya olduğunu anlar. Fleyfel, ne yapıp edip bu sesi tüm dünyaya duyurmak ister. Tutucu bir gelenekten gelen babası başta karşı çıksa da öğretmeninin aşırı ısrarlarına karşı koyamaz.

Fleyfel, sesleri daha düzgün çıkarabilmesi için Feyruz'a Kuran-ı Kerim tecvidini öğretir. Sesinin tonu ve yumuşaklığı öylesine geniş bir yelpaze taşır ki öğretilen her şeyi anında kapar. Bir süre sonra Fleyfel, Feyruz'u Lübnan Radyosu'na götürür. Provalar sırasında dönemin ünlü yıldız avcısı Halim Romi, Feyruz'un sesini duyunca sesinin büyüsüne kapılır. Elindeki udu bırakıp sesin sahibini görmek ister. Odaya utangaç, zayıf bir kız gelir. Romi, şarkısöylemesini ister. Feyruz'un tipik şarklı, fakat batı tarzınıandıran esneklikteki sesi Romi'nin ayaklarını yerden keser.

Romi, ileride büyük bir sanatçı olacağını gördüğü Nouhad Haddad'ın sahne ismi için Şehrazad ve Feyruzisimlerini düşünür. Küçük Nouhad, başta bunun bir şaka olduğunu düşündüyse de umudun rengi olan ve turkuaz anlamına gelen Feyruz ismini benimser. Romi, Feyruz için birçok şarkı besteler. 1950'de Romi'nin "Taraktu Qalbi" şarkısıyla radyoda ilk defa dinleyicinin karşısına çıktığında henüz on beş yaşındadır.

Yolu, Rahbani Kardeşler ile kesişiyor

Feyruz'un yetişmesinde ve müzik âlemine ilk adımını atmasında hayati rolü olan Romi, onu Assi ve Mansur Rahbani Kardeşler ile tanıştırır. Rahbani Kardeşlerin amacı, etnik ve dinî ayırımları silen yeni tarz bir Lübnan müziği yapmaktır. Feyruz, tam da aradıkları özelliklere sahiptir. Onlar şarkılarını besteleyecek, Feyruz da huzur veren tınısıyla bu şarkılara soluk olacaktır.

Feyruz'un kır hayatı ve onun sadeliğine duyulan özlemi anlattığı şarkıları Beyrut'un göçmen mahallelerinde geniş bir dinleyici kitlesine ulaşır. Rahbani Kardeşlerin yaptığı bu ilkdönem şarkıları, Batı müziği ile yerel ritimlerin özgün birleşimidir. 1950'li ve 1960'lı yıllarda Arap ve Batı dünyasının önde gelen söz yazarları ve bestekarları ile çalışırlar. 1971'de Batı'daki müzisyenler için bir statü belirtisi olan sahnelerde verdiği konserlere yüz binlerce insan gelir. Feyruz'un Doğu'da olduğu kadar Batı'da da geniş bir hayran kitlesine ulaşması Rahbani Kardeşler ile işbirliğinin semeresidir.

Rahbani Kardeşler ile müzik yolculuğu bir süre sonra hayat arkadaşlığına evrilir. Henüz 19'undaki Feyruz, Assi ile 1955'te evlenir. Assi'ye öyle derin bir aşkla bağlanır ki, şarkılarında ona duyduğu saf aşkı terennüm eder. Assi'den dört çocuğu olur. Ne var ki, başka müzisyenlerle çalışmasına izin vermeyen, konserlerini ve röportajlarını kısıtlayan Assi'den 70'lerin başında boşanır. Rahbaniler ile çıktığı müzik yolculuğu sona eren Feyruz, bu sefer başka bir Rahbani olan oğlu Ziyad ile yola devam eder.

Gün geçtikçe bir efsaneye dönüşen Feyruz, Arap müziğinin divası Ümmü Gülsüm'e rakip gösterilmeye başlanır. Bunun en ciddi göstergesi, Baalbek festivallerinin aranan ismi olmasıdır. 1958'de iktidara gelen ve Arap ulus şuurunu canlandırmak için bir yol arayan Fuad Şehab, geçmişte yapılan Baalbek festivallerini yeniden düzenler. Bu festival, önceleri yabancı sanatçıların sahne aldığı bir etkinlikiken 1959 yılı itibariyle festivalin açılışı Feyruz ile yapılır. O güne dek yalnızca radyolardan sesini duyuran Feyruz,Baalbek festivalinde ilk defa bir halk konserine çıkar ve Roma'dan kalma Jüpiter Tapınağı'nın altı sütunu arasında sahne alır. Bu konserden sonra ona Jüpiter'in Yedinci Sütunu unvanı verilir. Baalbek konserlerine 1975'e kadar aralıksız çıkar.

İç savaşta halkını sessizliğiyle cezalandırır

1967'de patlak veren Arap-İsrail savaşının sarstığı Lübnan, 1975'te derin bir iç savaşın içine sürüklenir. 1990'a kadar devam eden iç savaşta gruplara ayrılan halk, 16 yıl boyunca birbirini boğazlayıp durur. Bundan dolayı Feyruz için 1970'ler, bir yandan uluslararası arenada tanınmaya başlandığı, öte yandan sevgili ülkesi Lübnan'ın iç savaşla geçen sancılı bir dönemdir.

İç savaş yıllarında Beyrut'ta yaşamaya devam eder. Evine bomba düşmesine rağmen ülkesini terk etmez. Beyrut'un harabeye dönüşünü çaresizlik içinde izler. Ülke dışına çıkması yönündeki ısrarlı baskıları reddeder. Halkı acılar içinde kıvranırken vatanını terk etmemesi, onu insanların gözünde daha da yüceltir. Halkın bir travmanın içinde cinnete saplandığı ve ülkeyi bir arada tutan her şeyin yok olduğu bu dönemde Feyruz, Petra konseri dışında hiçbir müzik etkinliğine çıkmaz. Yurtdışında verdiği konserlerde ülkesinde yaşanan insanlık dramına dikkat çeker. Konserlerin final şarkısı hep Lübnan Seni Seviyorum'dur. Kardeşlerin birbirini katletmesine dayanamayan kalbi, halkına çok kırgındır. 16 yıl sürecek bir sessizliğe bürünür. Halkını, sesinden mahrum bırakarak cezalandırır.

Lübnanlılar arasında meşhur bir söz vardır; Feyruz çalınınca silahlar susar. İç savaş sona erdikten sonra 1994'te Şehitler Meydanı'nda verdiği konser, savaşın kesin bitişinin muştusudur. Televizyonlardan canlı yayınlanan bu konser, 125 milyon kişi tarafından izlenir. Konser boyunca ne selamlama yapar, ne de tek kelime söz söyler. Her zamanki o ciddi vevakur duruşuyla şarkılarını söyler. Yanmış yakılmış, harabeye dönmüş Beyrut için yazdığı Le Beyrut şarkısını seslendirdiğinde yüz binler gözyaşlarına boğulur.

Filistin davasında hassasiyet sahibi

Feyruz, İsrail'in Filistin halkına yaşattığı acıları her fırsatta dile getirmekten çekinmez. Filistin'i konu alan üç ayrı plak yapar. Bu hassasiyeti Feyruz'u Arap dünyasında daha da saygın kılar. 1964 yılında Kudüs'ün altın anahtarı ona verilir.Filistin'de yaşanan zulme hassas kalbi dayanamayan Feyruz, İsrail'in bu derece pervasız olmasından Arap âlemini sorumlu tutar. Zira onca insan zulüm altında kıvranırken Araplar ortak bir tavır geliştirememiştir. Yaygın kanaate göre, Feyruz'un konserlerinde hiç gülmemesi ve şarkıları dışında asla bir şey söylememesi bu tepkinin dışavurumudur.

Filistin davasını açıktan destekleyen Feyruz, bir seferinde Filistinlilere 750 bin dolar bağışlar. Paris'te verdiği konserde"Her şeye rağmen Filistin halkının günün birinde özgürleştiğini ve çocukların doyasıya güldüğünü göreceğim!"diye haykırır. Oğlunun Filistin hareketine katıldığı ve ilk aşkı Assi ile aralarının Filistin davasına verdiği destek nedeniyle açıldığı söylenir. 1967'de Arap-İsrail savaşındaki ağır yenilgiden sonra söylediği Şehirlerin Çiçeği, Kudüs için söylediği bir ağıttır.

Halkın sanatçısı Feyruz

Feyruz, sanatını zenginlerin veya devlet büyüklerininihsanlarına malzeme yapmayı reddeder. Halkın sanatçısı olma vasfını ona kazandıran olaylardan en önemlisi darbe ile iş başına gelmiş Cezayir cumhurbaşkanı Houari Boumedienne'inözel konser teklifini geri çevirmesidir. Bu, şarkılarının Lübnan radyolarında altı ay boyunca yasaklanmasına yol açar. Sadece halkın sesi olmaya çalışan Feyruz'u çok üzen şeylerden birisi savaş taraftarlarının radyoda verdikleri zafer haberlerinde fon müziği olarak bestelerini kullanmalarıdır. İçsavaş sırasında bile bütün dinî ve etnik grupların saygı gösterdiği bir semboldür. Çarpışmalarda radyoyu ele geçirenlerin yaptığı ilk şey, Feyruz şarkılarını çalmaktır. Çarpışmalara ara verildiği tek an, 1986'da Feyruz'un eski eşi Assi'nin cenazesinin kaldırıldığı andır. Üç gün ateşkes ilan edilir. Şu söz o günden beri bir darb-ı mesel gibi Lübnanlıların dilindedir: Lübnanlılar, Feyruz dışında hiçbir konuda fikir birliğine varmazlar.

Feyruz, hayatı boyunca 25 nişanla ödüllendirilir. 2020 yılında evini ziyaret eden Macron tarafından kendisine Fransa'nın en yüksek nişanı olan Şeref Lejyonu Nişanı verilir. Feyruz'un evi 2015 yılından beri müze olarak ziyaret edilmektedir. Adına hatıra pulları bile basılan Feyruz, 2011'den itibaren bir daha sahneye çıkmaz.

Ünlü şair Mahmud Derviş'e "Şiirlerinizin ve güftelerinizi okumasından en çok hoşlandığınız yıldız şarkıcılar kimlerdir?" diye sorulduğunda Derwiş, Feyruz'un adını anmadan, pek çok sanatçının ismini sıralar. Feyruz'un ismini neden söylemediniz? sorusuna ise "Pardon, ben yeryüzündeki yıldızları sorduğunuzu zannetmiştim. Oysa Feyruz, gökyüzünde ulaşılması imkânsız bir yıldızdır. Onu bu yüzden anmadım." cevabını verir.

[email protected]