Latin Amerika kadınlar için ölüm coğrafyası

Doç. Dr. İbrahim İrdem / Siyaset Bilimci
9.08.2024

Latin Amerika'da her iki saatte bir kadın cinayeti işlenmektedir. Ulusal ve uluslararası örgütler, insan hakları dernekleri son yıllarda kadına karşı şiddetle mücadelede Latin Amerika'da dikkate değer bir çaba göstermiştir. Fakat, karar vericilerle toplumun tüm kesiminin kadına karşı şiddet sorununa yönelik kararlı, bütüncül ve inisiyatif odaklı bir yaklaşım benimsemesi elzemdir. Uzun vadede hedeflenecek en caydırıcı tedbir ise şiddetin jenerasyonlar arasında yayılmasının önüne geçmek olacaktır.


Latin Amerika kadınlar için ölüm coğrafyası

Doç. Dr. İbrahim İrdem / Siyaset Bilimci

Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin en ağır yansımalarından birisi kadın cinayetleridir. Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya genelinde her saat ortalama beş kadın veya kız çocuğu aynı aileden biri tarafından öldürülmekte ve cinayetlerin çoğu zaman mağdurların kadın olmalarından kaynaklı işlendiği görülmektedir. Kadın cinayetleri sadece suç mağduru kadınların değil, toplumun tüm üyelerinin güvenliğini tehdit eden ciddi bir insan hakkı ihlalidir.

Kadın cinayetleri konusunda mevcut öğretide farklı tanımlamalar yapılmaktadır. Kadın cinayeti, özellikle kadınları hedef alan şiddet nedeniyle bir kadının yaşamını kaybetmesi olarak anlaşılmaktadır. Bir kadının cinsiyeti nedeniyle öldürülmesi kadın cinayetine ilişkin en genel tanımı temsil etmektedir. Bu makro bakış açısı kadınların ve kız çocuklarının ölümlerine yol açan ataerkil normları, klişeleri ve egemenlik biçimlerini de vurgulamaktadır. Ayrıca kadın cinayetini, kadının eş veya akrabalarından birisi tarafından öldürülmesi olarak gören görüşler de mevcuttur. Bu değerlendirme kadının ölümüyle sonuçlanan her türlü eylemi kadın cinayeti olarak ele alan diğer kavramsallaştırma çabalarını da göz önünde bulundurduğumuzda dar bir görüş sunmaktadır. Kadın cinayetlerini kalıplaşmış toplumsal cinsiyet rolleri, kadın ve erkek arasındaki eşitsiz güç ilişkileri ya da kadınlara yönelik ayrımcılık gibi sebepler tetikleyebilmektedir.

Yaptırımlar yetersiz kalıyor

Latin Amerika'daki ülkelerin çoğunda kadın cinayeti suçu ülkelerin ceza kanunlarında ayrı bir suç türü olarak ele alınmasına ve bu konuda özel eğitilmiş hâkim ve savcılar tarafından hukuki süreç yürütülmesine rağmen, yine de kadın ve kız çocuklarının cinsiyete bağlı cinayetlerinin sayısında bir azalma belirtisi ile karşılaşılmamaktadır. Küba ve Haiti hariç olmak üzere tüm Latin Amerika ülkeleri kadın cinayetlerini katalog suç kategorisinde değerlendiren yasayı onaylamış ve Latin Amerika ülkelerinden on üçü de kadına karşı şiddet konusunda kapsamlı bir yasa çıkarmıştır. Latin Amerika'da kadın cinayetleri konusunda her ne kadar kapsamlı bölgesel ve ulusal düzenlemeler yapılsa da var olan yapısal sorunların çözülememesi, kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet vakalarının çoğunun cezasız kalması, mevzuatın bölge genelinde farklılıklar içermesi Latin Amerika'da kadın cinayeti suçunun yüksek olmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla cinsiyet eşitsizliği, ataerkillik, yeterli cezai yaptırımın gerçekleştirilmemesi, kurumsal şiddet gibi etmenler kadına karşı şiddetin temel sebeplerindendir.

Her iki saatte bir cinayet

Latin Amerika ve Karayipler Ekonomik Komisyonu'nun (ECLAC) Latin Amerika ve Karayipler Cinsiyet Eşitliği Gözlemevi'ne (GEO) sunduğu verilere göre, 2022 yılında Latin Amerika ve Karayipler'in 26 ülke ve bölgesinde en az 4 bin 50 kadının, kadın cinayeti mağduru olduğu bilinmektedir. Bu durum bölgede her iki saatte bir kadının cinsiyete bağlı olarak öldürülmesi anlamına gelmektedir. Latin Amerika'da en fazla kadın cinayeti işlenen ülkeler Meksika, Honduras, Dominik Cumhuriyeti, El Salvador ve Uruguay olurken; diğerlerine göre daha düşük kadın cinayeti oranına sahip ülkeler ise Porto Riko, Peru, Kolombiya, Kosta Rika, Nikaragua, Şili ve Küba'dır.

2023 yılında Latin Amerika'da gerçekleşen kadın cinayeti faillerinin mağdurla ilişkisine bakıldığında kadın cinayetlerinin yüzde 62,52'sinin eş ya da eski eş tarafından işlendiği, yüzde 10,4'ünün ise organize suç faaliyetiyle doğrudan ilişkili olarak gerçekleştiği görülmektedir. Kadın cinayetlerinin yüzde 10,4'lük kısmının uyuşturucu ticareti, insan kaçakçılığı vb. gibi yasadışı faaliyetler çerçevesinde organize suçlar kapsamında gerçekleşmesi Latin Amerika'da şiddetin kadınlara karşı yaygın bir araç olarak kullanıldığı anlamına gelmektedir. Bununla birlikte kadın cinayetlerinin yüzde 8,55'inin kurbanların hiç tanımadığı veya bir ilişkisi olmayan kişiler tarafından işlendiği, yüzde 7,83'ünün mağdurların tanıdığı ama aile üyesi olmayan kişilerce (arkadaş, komşu) işlendiği, yüzde 4,69'unun mağdurun yakın aile üyeleri tarafından gerçekleştiği ve yüzde 4,03'ünün ise mağdurun uzaktan tanıdığı ya da dolaylı yoldan akrabası olduğu kişilerce işlendiği gerçeği karşımıza çıkmaktadır. Belirtilen yüzdelerin dışında kalanlar ise diğer saiklerle gerçekleşmiştir.

Kadın cinayetleri dünya genelinde bir sorun olarak görülmekle birlikte, Latin Amerika'daki ülkelerde oranlar artmaya devam etmektedir. Latin Amerika'da kadın cinayetleri ile mücadele kapsamında gerçekleştirilen hukuki düzenlemeler ve cezai yaptırımlar suçla mücadelede şüphesiz önemli adımlar olmuştur. Ancak Latin Amerika bölgesinde yer alan pek çok ülkedeki adalet sistemi bilhassa kadına karşı şiddet olaylarında şikayetçilerin tekrar mağdur olmasını ve faillerin ağır yaptırımlarla karşılaşmasını yeterince engellememektedir. Bu nedenle yapılacak mevzuat çalışmalarında bir yandan suçun vuku bulmasına yönelik önleyici tedbirler geliştirilirken, diğer yandan da suçluları rehabilite edecek düzenlemelerin ve uygulamaların tatbik edilmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.

Çoğu kadın şiddeti ihbar etmiyor

Latin Amerika'da artan kadın cinayetleri toplumdaki şiddetin çeşitli yönlerini ortaya koymaktadır. Mevzuata ilişkin çabalar kökleşmiş davranışları değiştirememekte, çok yönlü ve uzun vadeli stratejilere ihtiyaç duyulmaktadır. Kadına yönelik şiddet bölgede bazı kesimlerce kabul edilebilir bir davranış olarak görülmekte, toplumsal normlar ve gelenekler yasal düzenlemelerin caydırıcılığına engel teşkil etmektedir. Yasaların varlığına rağmen toplumsal farkındalık konusundaki yetersizlikler suç artışının önemli bir sebebidir. 2023 yılında Latin Amerika'da yapılan Ulusal Mağduriyet ve Kamu Güvenliği Algısı Anketi'ne göre kadınların onda üçünün kadına karşı şiddet suçu ile karşılaştığında bunu zaman kaybı olacağı için ilgili makamlara ihbar etmediği anlaşılmaktadır. Bu durum kadına karşı şiddetin Latin Amerika bölgesindeki pek çok ülkede ne yazık ki hem toplum nezdinde hem de suç mağduru kadınlar özelinde 'normalleşmesine' ve giderek artan şekilde işlenmesine sebebiyet vermektedir. Bu sebeple şiddet mağduru kadınlara yerel yönetimlerle iş birliği içerisinde sunulacak destekler yanında koruma sistemlerinin güçlendirilmesi önem taşımaktadır. Kız ve erkek çocuklarının cinsiyete dayalı şiddet hakkında bilinçlendirilmesi, şiddete karşı mücadelede ortak sorumluluk bilincinin geliştirilmesi oldukça gereksinim duyulan önlemlerdendir.

Ulusal ve uluslararası örgütler, insan hakları dernekleri son yıllarda kadına karşı şiddetle mücadelede Latin Amerika'da dikkate değer bir çaba göstermiştir. Fakat, bölgenin en önemli sorunlarından birisi olan kadın cinayeti gerçeğine ilişkin yüksek rakamlar esas alındığında; sivil toplum örgütleri yanında karar vericilerle toplumun tüm kesiminin kadına karşı şiddet sorununa yönelik kararlı, bütüncül ve inisiyatif odaklı bir yaklaşım benimsemesi elzemdir. Uzun vadede hedeflenecek en caydırıcı tedbir ise şiddetin jenerasyonlar arasında yayılmasının önüne geçmek olacaktır.