Kutunun dışında düşünmek

Dr. Hülya Bulut / Marmara Üniversitesi
28.10.2022

Başta İstanbul olmak üzere Türk ekosistemi artık dünyanın radarında. Peki' Türkiye'deki şirketler, holdingler ve bunların yeni kuşakları, veliahtları neler düşünüyor? Teknoloji yatırımı yapıyorlar mı? Gelenekselden farklı olarak start-up'ları ve risk fonlarını tercih ediyorlar mı?


Kutunun dışında düşünmek

Dr. Hülya Bulut / Marmara Üniversitesi

Son üç yılda girişim ve yatırım ekosistemi Türkiye'de büyüme trendinde ve sadece girişimci sayısı değil, nitelikli ve ölçeklenebilir start-up sayısı da hızla artmakta. Bu durum yeni fonların kurulmasını ve yabancı fonların ülkemize gelmesini de beraberinde getiriyor. Türk yazılımcıları ve tekno girişimcileri farklı dikeylerde problem çözüyor, iş geliştiriyor. Başta İstanbul olmak üzere Türk ekosistemi artık dünyanın radarında. Peki' Türkiye'deki şirketler, holdingler ve bunların yeni kuşakları, veliahtları neler düşünüyor? Teknoloji yatırımı yapıyorlar mı? Gelenekselden farklı olarak start-up'ları ve risk fonlarını tercih ediyorlar mı?

Koç Inventram ile bir süredir yatırım ekosisteminde, Özyeğinler de. Sabancı'dan ayrılan Esas Holding de. Örneğin Yıldız Holding'de durum 3. kuşakta. Ülker'in kurucusu Sabri Ülker'in torunu Yahya Ülker bu işlere bizzat bakan, ilgilenen veliaht. Ülker, yerel girişimleri ve risk sermayedarlarını fonlayarak içinde bulunduğu geleneksel işlerden farklı alanlara yöneldi. Ülker Grubu, girişimlere ve risk sermayesi fonlarına yatırım yapmak, para koymak için bir süre önce 50 milyon dolarlık bir tutarla Yıldız Ventures'ı kurmuştu.

İşte bu faaliyetler çerçevesinde bugüne kadar kamuoyunun iyi tanıdığı örneğin İstegelsin gibi hizmet/teslimat girişimini ve Earlybird Venture Capital gibi girişim sermaye fonu dahil olmak üzere birçok e-ticaret girişimini destekledi. Yahya Ülker ve ekibi iş ortamının hızla değiştiğini kavrıyor gibi görünüyor. Nitekim fırsatları yakalamak için her fon gibi Yıldız Ventures'ın da risk alabilen, atak ve çevik hareket ettiği ifade edilebilir. Ülker Grubu kendi işlerine sinerji üretebilmek için perakende, e-ticaret, teslimat ve gıda sektörlerindeki start'up'lara odaklanıyor. Her işte olduğu gibi odaklanmak kıymetli.

Ulusal değil küresel sorun

Sadece Ülker, Koç, Sabancı, İnci ve Zorlu gibi aileler değil, sermayesini alışılagelenin dışındaki yatırımlara aktaran üçüncü nesil holding veliahtlarının sayısı artıyor. Bu konu oldukça geç fark edildi ama şimdi herkes atak. Özel sermayenin teknoloji girişimlerine yatırım olarak yönelmesi tesadüf değil. Özellikle pandemi sürecinde ve sonrasında oluşan 2021'deki talep patlamasından sonra dünya ekonomisi, tedarik zincirleri ve bölgesel sorunların da etkisiyle enflasyonun yükseldiği bir ortama girdi. Bu sorun ulusal değil, gerçek anlamda küresel bir sorun. Merkez bankalarının tamamına yakını buna faiz artırarak karşılık veriyor. Bu da doğal olarak sanayi üretiminde daralma beklentilerini beraberinde getiriyor. Aslında Türkiye faiz konusunda da dünyadan ayrışıyor.

Açıklanan verilere ve StartupCentrum'un raporlarına göre küresel girişimcilik ekosistemin finansmanı son üç ayda yüzde 35 düşüşle yaklaşık 75 milyar dolara geriledi. Bu ne anlama geliyor? Son 10 çeyrek dikkate alındığında en düşük seviye. Dünyadaki bu olumsuz gelişmeye, frene rağmen; Türkiye'de hızlanan ekosistemdeki start-up'lar yılın ilk dokuz ayında melek yatırımcıları, risk sermayesi fonları, özel sermaye fonları ve aile şirketlerinden 1,6 milyar dolarlık rekor bir yatırım çekmeyi başardı. Sanayide yaşanan ihracat patlamasına ek olarak start-up ekosistemimizde umut dolu bir dönem yaşıyor.

Yatırımcı sayısı artıyor

Türkiye, Hindistan, Meksika ve Şili gibi gelişmekte olan ekosistemlere dair veri toplayıp yayınlayan Magnitt'e göre, Türkiye'deki girişim sermayesi fonları (GSYF), bu yılın ilk altı ayında geçen yılın toplam tutarın yüzde 75'inden fazlasını toplamayı başardı. Ayrıca Türkiye'deki aile şirketi önderliğinde kurulan risk sermayesi ortaklarının sayısı da son 5-6 yılda yaklaşık yüzde 450 arttı. Yani sadece nitelikli girişimci sayısında değil, yatırım ekosisteminde de yüksek heyecanlı işler, gelişmeler oluyor.

Koç'un Inventram şirketi belki büyük exit'ler yapamadı ama yine de Koç Holding, son 10-12 yılda yatırım için 110 milyon dolarla ülkenin en büyük kurumsal girişim sermayesi fonu Inventram'ı kurdu. Bir başka örnek ise Doğan ailesinden verilebilir. ABD'deki NASDAQ'ta borsaya açılan (IPO) online alışveriş sitesi hepsiburada.com'un kurucusu Hanzade Doğan Boyner, Londra merkezli D4 sermaye fonunu 100 milyon dolara kurmuştu. D4 belki de Aydın Doğan'ın dört kızını temsil ediyor olabilir. Tabii ortaklık oranlarını bilemiyoruz, sonuçta şirket İngiltere'de. İzmir merkezli İnci Holding'in Vinci ismiyle kurduğu yatırım fonu, kurulduğu 2018'den itibaren 50 milyon dolar civarında fon topladı. Bu fonların bazıları Türkiye'deki start-up'lara olduğu kadar, yurtdışındaki girişimlere de yatırım yapabiliyor.

Türkiye dünya radarında

Türkiye'nin bazı holding ve aile şirketleri giderek daha fazla risk sermayesine yöneliyor. Evet bu doğru. Ancak yine de Türkiye'deki potansiyel tam anlamıyla kullanılamıyor. Muhafazakar ve vizyonu yerel olan bazı kurum ve kuruluşların kültürü ve dünya piyasalarında yaşanan belirsizlikler caydırıcı olabiliyor. Ama her şeye rağmen yatırımcılığın artması ve Anadolu'ya yayılması bekleniyor. Bu bağlamda MÜSİAD, ASKON ve SİAD'lara çok iş düşüyor.

Türkiye'den çıkan milyar dolarlık şirketlere Unicorn benzeri TurCorn diyoruz. Insider, Getir, Peak Games, Trendyol, HepsiBurada ve Dream Games buradan çıkan değerli şirketler. Bu şirketler doğal olarak büyük tutarda yatırımlar çekti, çekiyor. İstatistikler de doğal olarak coşabiliyor. Bu büyük yatırımları hesaplardan düşülebilir, tablo yine de her şeye rağmen çok umut verici. Dünyadaki büyük yatırımcılar gelişmiş pazarlarda frene basmışken kaynaklarını yatırıma dönüştürebilecekleri yeni adresler arıyor. İşte bu bağlamda Türkiye oldukça iyi görünüyor. Oyun, finansal teknolojiler, teslimat, e-ticaret, mobilite çözümleri gibi teknoloji dikeylerinde büyük fırsat var.

Dünyada işten çıkartmalar ve düşen hisse fiyatları gibi zorluklara rağmen, Türkiye'deki girişimlerin çoğu dünyanın en büyük yatırımcılarından yatırım almayı yine de başardı. 2023 kolay bir yıl olmayabilir ama ekosistemin tanınmış uzmanlarından Ufuk Batum'a göre Türkiye 2022 yılını 2 milyar dolara yakın bir yatırım tutarıyla kapatabilir. 2023 ise dünya piyasalarından kaçan fonların Türkiye'ye çekilmesi için kritik bir yıl olabilir. Batum'a göre bu fonların yüzde 2-3'ü bile Türkiye girişimcilik ekosistemini uçurur.

Pozitif ayrışma

Getir'in piyasa değeri 12 milyar dolara yaklaştı. Türkiye'nin en büyük e-ticaret platformu olan Trendyol ise 16,5 milyar dolar değerleme ile Türkiye'nin en büyük girişimi oldu. Belki bugün 20 milyar dolar sınırını geçmiştir bile. Bu rakamlar çok büyük ve geleneksel sektörlere göre herkesi şaşırtıyor.

Dönem artık "Kutunun Dışında Düşünme" (Out of the Box) zamanı. İşin rengi "yüksek risk, yüksek getiri." Türkiye kamu ve üniversiteleriyle bu ekosistemi beslemeye, geliştirmeye çalışıyor. Batum'a göre Türkiye önümüzdeki dönemde pozitif ayrışabilir. Geleneksel sektörde faaliyet gösteren şirketler ister iş birliği yapmak, ister yatırım yapmak için her geçen gün konfor alanlarından çıkacak ve daha büyük bir iştahla girişimcilik ve inovasyon ekosisteminde önemli aktörler haline gelecek. Ülkemiz için hayırlı olsun inşaallah.

[email protected]