Bilge Hakan, Türk milletini, Çin'in samimi görünen ancak art niyetli olan dış politikasına karşı uyarmıştır. Benzer bir uyarıya Sezai Karakoç'un eserlerinde de rastlarız.
Dr. Higashitotsu Kutluk / Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi
"İnek arabasından tavşan avlamak"
(Çin Atasözü)
Japonya'da okumuş olduğum Çin'in tarihi kaynaklarında Türklerin hayatı, yaşayışı, coğrafyası ve çeşitli boyları hakkında pek çok bilgiler bulunmaktadır. Hatta bu yazılarda Türklerin boy uzunlukları hakkında bile bilgiler bulmak mümkündür. Göktürkler ve Çinliler vaktinde komşu olduklarından Çin, Göktürler hakkında pek çok bilgiye ulaşmayı ve bunları kayda geçmeyi başarmıştır. Çinliler hakkında Türklerin yazdığı kaynaklardan ise elimizde yalnızca Bilge Hakan'ın yazmış olduğu Göktürk Yazıtları bulunmaktadır.
Düşmanı tanımak
Japonya'da ise Japonlar Çinliler ile komşu olduğundan, Çinlilerin tarihi, kültürü ve siyasi durumları hakkında çeşitli araştırmalar mevcut olup, Çinliler hakkında yapılan derinlemesine araştırmalar sonucu önemli bilgiler kayda geçmişlerdir. Hatta yüksekokullarının klasik edebiyat ve tarih derslerinde Çin şairleri ve mütefekkirlerin fikirleri hakkında ders kitapları okutulmaktadır. Bunun sebeplerinden biri, komşu ülkesi Çin'den kendisini korumak ve Çin'e karşı dış politikasını nasıl izlemesi gerektiğine dair fikir edinmektir.
Çinlilerin tarihi kaynaklarına baktığımız vakit Çinlilerin eski zamanlarda at kullanmadıklarından dolayı yolculuk, taşıma vb. amaçlar için inek hayvanını kullandığını görürüz. Çinlilerde at kullanmak hakkında Tang zamanında yazılan kitaplara göre Çinlilerin Türklerle ekonomik etkileşime girmesi sonrasında, Çinlilerin at, Türklerin ise ipek kullanmaya başladığı görülmektedir.
Çin Klasik Edebiyatı'ndaki yazılı eserlerinde çok kullanılan "İnek arabasında tavşan olmak" atasözü, yavaş giden inek arabasından hızlı giden tavşanı avlama zorluğunu ve avcının tavşanı yakalayabilmesi için hileye başvurması gerektiğini konu alıyor. Çin Klasik Edebiyatı'nda ünlü yazarlardan biri olan Lu Xun Bir Madman Günlüğü hikâyesinde Çinlilerin yamyamlığı hakkında inanılmaz tespitlerde bulunuyor. 1985 yılında, Taiwan'lı Çin yazarı Boyang, Çirkin Çinliler eserinde Çinlilerin kültür, sosyal hayat ve insan ilişkilerinde ne kadar hileci olduğunu anlatıyor. Çin Edebiyatı'ndaki buna benzer tüm eserler, Japoncaya çokça çevrilmiş ve bu eserler Çinlilerin gerçek doğasını anlatan eserler olduklarından Japonya'da çok popüler olmuştur.
O zaman hep beraber Eski Göktürk Edebiyatı'nda Bilge Hakan Bengütaşları'nın Çinliler hakkındaki yorumunu inceleyelim:
Yumuşak ipeğine kanma
"Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış. Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş. İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş. Bir insan yanılsa kabilesine, milletine, akrabasına kadar barındırmaz imiş. Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok, Türk milleti, öldün; Türk milleti, öleceksin!"
Bu yazıdan anlaşılıyor ki Bilge Hakan, Türk milletini, Çin'in samimi görünen ancak art niyetli olan dış politikasına karşı uyarmıştır.
21. asırda yaşamış, İslam Âlemi'nin mütefekkiri olan Sezai Karakoç ise Çıkış Yolu adlı üç ciltlik cevher eserinin "Sarı Tehlike" bölümünde şöyle söylüyor:
Ülkemiz için ne gibi tehlikeler vardır?
Şimdi biraz yön yön onlardan bahsedeyim. Önce Doğu'dan gelecek büyük bir tehlike vardır. Bu tehlike, Çin tehlikesidir. Bugün için teknolojisini henüz tamamlamamış olan Çin, eğer bunda bir başarıya ulaşırsa, bu Moğol akınlarından da, Haçlı Seferlerinden de çok daha güçlü büyük orduların doğudan batıya doğru yürüyüşü demek olacaktır. O zaman, Doğu ile Batı arasında bir köprü gibi olan ülkemiz de ayaklar altında kalabilir. Ben buna "SARI TEHLİKE" diyorum.
Evet, yukarıda Göktürk Yazıtları'nın ve usta Edebiyatçı Sezai Karakoç'un Çin hakkındaki çıkarım ve düşüncelerini okuduk. Peki, sizce bu bilgiler ve yazılanlar bizlere ders olacak mı, yoksa...