Federico Campagna, "Nasıl her şeyimiz elimizden alınmış gibi görünse de saygın bir hayat sürmeye devam edebiliriz?" şeklinde ifade ettiği en temel soru eşliğinde yaşantıladığımız gerçekliğin mimarisini ve deneyimlerimizin yapısını belirleyen üstü örtük metafizik varsayımları araştırıp belirlemeye çalışıyor.
Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
Nasıl bir dünyada yaşıyoruz? İçinde yaşadığımız dünyadaki ekolojik, politik, toplumsal, iktisadi sorunlar neler? Modern kültürün, politikanın, toplumların ve iktisadın küreselleşmiş Batılı formları içinde pek çözülebilir görünmeyen bu sorunların (ki esasen bu sorunların önemli bir kısmı bizatihi bu formların doğal bir ifadesi ve sonucu olarak görülebilir) tamamen çözülemez olduğunu mu düşünmeliyiz? Bir zamanlar filozofların dünyayı sadece yorumlamakla yetindiklerini savlayan Karl Marx, böylelikle filozofların sorunların çözümü konusunda yan çizdiklerini de dolaylı olarak ifade ediyordu, çünkü Marx'a göre aslolan dünyanın değiştirilmesiydi. Şimdilerde ise felsefeden beklenenin dünyanın ne yorumlanması ne de değiştirilmesi olmadığı savlanıyor; bunlar talep edilse bile felsefenin böyle bir gücü yok; felsefeden talep edilen insanlara çağdaş sorunlar karşısında sadece bir "sığınak" sağlaması. Yani savaş meydanında saklanmış ve ucu ormana kadar uzanan bir tünel bulması bize. Bir kaçış güzergahından başka bir şey istenmiyor felsefeden ya da bu sorunlara yenilip tamamen onların oluşturduğu bataklıkta yaşamaya devam etmemiz gerekiyor.
Gerçekliğin mimarisi
Federico Campagna Türkçeye Teknik ve Büyü: Gerçekliğin Yeniden İnşası adıyla çevrilen eserinde "Nasıl her şeyimiz elimizden alınmış gibi görünse de saygın bir hayat sürmeye devam edebiliriz?" şeklinde ifade ettiği en temel soru eşliğinde yaşantıladığımız gerçekliğin mimarisini ve deneyimlerimizin yapısını belirleyen üstü örtük metafizik varsayımları araştırıp belirlemeye çalışıyor. Modern varoluşsal deneyimlerin karakterinin dünyanın ve bu dünya içinde yaşayan bizlerin belirli bir biçimde düzenlendiğine işaret ettiğini belirten Campagna, bütün bu düzenlemelerin esasen metafiziğin bazı temel aksiyomlarından geldiğini iddia ediyor. Bu akisyomları bir üst mertebede, belirli bir gerçeklik sisteminde birleştiğini ifade eden Campagna, her gerçeklik sisteminin dünyayı belli bir biçime sokarak ona bir yazgı, yani kozmolojik bir form verdiğini söylüyor. Gerçeklik sisteminin aynı zamanda kozmogonik
Bir güç olduğuna işaret eden Campagna çağımızın kozmogonik formuna 'teknik' demeyi seçiyor. Tekniğin normal bir gerçeklik sistemi olmadığını, oluşturduğu dünyaya metafiziksel nihilizm anlamına gelecek bir kader kazıdığını vurgulayan Campagna onun özünün "mutlak dil" ilkesinde bulunabileceğinin altını çiziyor. Tekniğin kozmolojisine alternatif bir kozmoloji olarak "büyü"yü seçen Campagna, "betimlenemezlik" kavramını da büyünün kozmogonisinin ilk ve asli ilkesi olarak tekniğin mutlak dil ilkesiyle zıtlaştırıyor. Büyüsel varoluşun betimlenemez boyutunun mutlak dille yakalanamayacağını ve "uygulanması" için yapılan gerek ekonomik üretim serileri olsun gerek vatandaşlık, teknoloji, bilim, sosyal roller vb. şeyler olsun, hemen her çabadan kaçtığını da sözlerine ekliyor. Tekniğin anatomisini yaptığı ilk iki bölümde Kuzey Avrupalı düşünürlere, sözgelimi Heidegger, Jünger ve Stirner'e bolca yer veren Campagna İbni Arabi'nin Endülüs'ünden Molla Sadra'nın İran'ına, Suhreverdi el-Maktul'ün Anadolu ve Kuzey Suriye'sinden Adi Şankara'nın Hindistan'ına uzanan hayali, mekânsız (Nâ-Kocâ-Âbâd) yaşayan bir güç olarak yaşayan Akdeniz'i anılan isimlerle birlikte metaforik yankısı olan bir gerçeklik formu olarak büyüye tahsis ediyor.
Teknik ve Büyü: Gerçekliğin Yeniden İnşası Federico Campagna çev. Barış Arpaç Vakıfbank Kültür, 2021
Kafkas Cephesi'nde aslında neler oldu?
Birinci Dünya savaşı esnasında Osmanlı ordusunun önemli kayıplarından birini teşkil eden Sarıkamış faciasının yaşandığı Kafkas cephesi Osmanlı devleti için de bu büyük savaşın başladığı ilk cephedir. Kronik Yayınları arasından çıkan Beyaz Harp isimli kitabında Süleyman Tekir, Kafkas Cephesi'nde üç yıl süren kanlı muharebeleri hatırlatarak ekonomik ve askerî gücünüz olmadan savaşamayacağınızı, Sarıkamış Harekâtı'nda şehit sayısının 90 bin olmadığını, Teşkilat-ı Mahsusa'nın bir istihbarat örgütünden ziyade gayrinizami harp örgütü olduğunu, Kafkas Cephesi'nin kaybedilen cepheler statüsünde gösterilmesine rağmen şayet açılmamış olsaydı Rusların kolaylıkla İstanbul'u işgal edebileceğini belgelere dayanarak ortaya koyuyor.
Beyaz Harp, Süleyman Tekir, Kronik, 2021
Kant'ın sözleriyle mutlu olma sanatı
Modern felsefeye damgasını vuran rasyonalizm-empirisizm ayrımının üstesinden gelme, en azından rasyonalizmi emprisizmin saldırılarına karşı daha dayanıklı kılan bir zırha kavuşturma amacıyla yazılmış 'Salt Aklın Eleştirisi' ile modern felsefedeki tartışma konularını tamamen değiştiren Immanuel Kant'ın bütün ömrü boyunca yazdığı ve beş bin sayfa tutan eserlerinden seçilen parçalarla oluşturulmuş bir kitap yakın zamanda yayınlanan 'Yaşamın Anlamı'. Kant'ın transandantal idealizminin ana hatlarını ahlak felsefesinde yansıtan seçkinin temel amacı onun görüşlerini herkese kolay ve anlaşılır bir biçimde kendi sözleriyle ulaştırmak olarak belirlenmiş. Gürsel Uyanık'ın dilimize çevirdiği kitabın türkiye'deki yayıncısı Fol.
Yaşamın Anlamı, Immanuel Kant, çev. Gürsel Uyanık, Fol, 2021
@uzakkoku