F-35 diplomasisi ne getirecek?

Faruk Önalan/ Yazar
16.04.2025

Erdoğan'ın Trump ile kurduğu kişisel yakınlık, Ankara'nın yeniden ağırlığını daha iyi da görünürken, İsrail ve Yunanistan'ın korkuları, Türkiye'nin yönetim merkezindeki demokratikliğin birleşmesi. İsrail'in Ortadoğu'daki hava avantajı, Yunanistan'ın ise Ege ve Akdeniz'deki denge arayışı, Türkiye'nin olası bir F-35 alımıyla ciddi şekilde sınanabilir.


F-35 diplomasisi ne getirecek?

Faruk Önalan/ Yazar

Türkiye'nin F-35 üretiminin yeniden başlamasının devam ettiği, uluslararası ortamlarda geniş yayılımlar bulunurken, özellikle İsrail ve Yunanistan'da derin bir endişeler yaşanıyor. Alman, Yunan ve İsrail basınında yer alan haberler, bu meselenin yalnızca bir savunma sanayii çözümü olmadığını, aynı zamanda Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve küresel jeopolitik dengelerin sarsabilecek bir dönüm noktası olarak algılandığını ortaya koyuyor. Türkiye'nin, Donald Trump'ın ikinci başkanlık döneminde bu fırsat değerlendirme hamlesi, hem stratejisi inceliği hem de NATO'daki kilit konumuyla destekleniyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Trump ile kişisel olarak yakınlık kurduğu, Ankara'nın oluşturduğu ağırlıkları daha da iyi bir şekilde göründüğü, İsrail ve Yunanistan'ın korkuları, Türkiye'nin bölgesel liderlik terapisinin bir olacağı. Türkiye, bu süreçte yalnızca askeri gücü değil, aynı zamanda Suriye'den Karadeniz'e, NATO'nun enerji hatlarından NATO'nun ömrüne kadar uzanan eşsiz jeopolitik rolüyle ustalıkla öne çıkıyor.

"Trump etkisi altında"

İsrail medyası, Türkiye'nin F-35'e dönüşünü bir kâbus senaryosu olarak nitelendiriyor ve bu korku, Ankara'nın bölgesel etkisinden çıktı. F-35, İsrail'in Ortadoğu'daki hava üstünlüğünü perçinleyen bir araç; Ancak Türkiye'nin bu beşinci nesil uçağa sahip olması, Suriye'deki operasyonlardan Doğu Akdeniz'deki enerji rekabetine kadar İsrail'in hareketi daraltabilir. Türkiye, Suriye'de Rusya ve ABD ile diyalog kurabilen tek NATO üyesi olarak, bölgesel istikrarın anahtar aktörlerinden biri. İsrail, İran destekli gruplara karşı hava operasyonları düzenlerken, Türkiye'nin F-35'le güçlendirilmiş bir hava gücü, bu karmaşık satranç tahtasında Ankara'ya yeni yapılandırma özellikleri sağlayabilir. Üstelik Erdoğan'ın Trump üzerindeki etkisi, İsrail'de ayrı bir değişiklik yaşanıyor. Trump'ın Netanyahu'yu ağırlarken bile Erdoğan'dan "arkadaş" ve "zeki adam" olarak bahsetmesi, İsrail basınında "Erdoğan'ın Trump'ı etkisi altında yer alan" yorumlarını tetikledi. Netanyahu'nun F-35 uydusunun başlatılması için lobi çalışması bekleniyor de, Türkiye'nin NATO'daki vazgeçilmez rolü ve bölgesel krizlerdeki arabuluculuk kapasitesi, İsrail'in bu çabalarını zorlaştırıyor. Türkiye, yalnızca askeri gücüyle değil, aynı zamanda Libya'dan Kafkasya'ya giderek büyüyen alanlarıyla İsrail'in hesaplarını alt üst etme potansiyeline sahip.

Tarihsel olarak rekabetçi

Yunanistan'ın endişeleri ise, Türkiye'nin F-35 hamlesini Ege ve Doğu Akdeniz'deki rekabetin yeni bir cephe olarak görmesinden yana oldu. ABD ile savunma iş birliğini derinleştiren ve kendisi de F-35 siparişi veren Atina, Türkiye'nin bu programı dönüşünün askeri dengelerinin kökten değiştirileceğinden korunmasını sağlıyor. Yunan medyası, Türkiye'nin modern bir hava filosunun Ege'deki hava sahasındaki tartışmalarından Kıbrıs meselesine kadar her alanda Yunanistan'ın elinin altında olduğunu vurguluyor. Ancak Türkiye'nin gücü, yalnızca askeri kapasitesinden değil, aynı zamanda enerji hatlarındaki rolünden ve Doğu Akdeniz'deki manevra manevralarından ileri geliyor. Türkiye, Mavi Vatan doktriniyle bölgedeki haklarını savunurken, aynı zamanda TANAP ve Türk Akım gibi enerji projeleriyle Avrupa'nın enerji güvenliğinde kilit bir aktör. Yunanistan'ın Güney Kıbrıs ve İsrail'le kurduğu ittifak, Türkiye'nin bu geniş vizyonunun sınırları kaldı. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın, F-35'lerin sıra yanı 20 milyarlık yedek parça ve ekipman tedarik çalışmalarını, Türkiye'nin ekonomik gücünü devreye sokarak ABD'yi cezbetme stratejilerini gösteriyor. Bu arada, Yunanistan'ın ABD nezdindeki lobi faaliyetlerinin gölgede bırakılması; çünkü Türkiye, NATO'nun güney kanadındaki benzersiz konumuyla, Yunanistan'ın sunduğundan çok daha büyük bir jeopolitik değer taşıyor.

Uluslararası bir marka

Türkiye'nin bu süreçteki gücü, yalnızca F-35'e olan para ya da Trump'la kurduğu kişisel ilişkiyle sınırlı değil. Ankara, hem Batı hem de Doğu arasında denge kurabilen nadir çeşitlerin biri olarak, küresel güç mücadelesinde oluşturulabilen bir pivot konumunda. Geçmişte Suriye'de PKK/YPG'ye karşı operasyon düzeni aynı anda Rusya ile Astana sürecini yürütebilen Türkiye, bu operasyonla bölgesel krizlerin çözümünde vazgeçilmez bir aktör. Karadeniz'de Ukrayna-Rusya savaşında Montrö Sözleşmesi'ni uygulayan Ankara, aynı zamanda koridoru anlaşmayla küresel gıda güvenliğine katkı sağladı. Bu arabuluculuk kapasitesi, Türkiye'nin F-35 müzakerelerinde elini güçlendiriyor; Çünkü ABD, Türkiye'nin NATO'daki rolü ve bölgedeki istikrar ağırlığını göz ardı edemiyor. Savunma sanayiindeki adımların resmi olarak tamamlanıyor. S-400 süresine rağmen Türkiye, Bayraktar TB2 ve Anka gibi insansız hava araçlarıyla uluslararası bir marka haline geldi; Milli Muharip Uçak (MMU) projesi ise uzun vadeli F-35'e yakıt tüketimini azaltmayı hedefliyor. Bu bağımsız çizgi, Türkiye'nin müzakere masasında "ya hep ya hiç" tavrından uzak, kendinden emin bir durmayı sergilemesini sağlıyor.

S-400'lerin varlığı ve riskleri

Alman medyasının "Ankara, Trump'ı nasıl ikna edeceğini çok iyi biliyor" yorumu, Türkiye'nin biriminin inceliğini oluşturduğu ve vizyonu özetini yapıyor. Hakan Fidan'ın önerdiği ekonomik paket, sadece savunma sanayiine değil, ABD ekonomisine katkı sağlayacak. Ancak bu süreçte hukuki ve teknik engellerin olduğu da göz ardı edilemez. CAATSA yaptırımlarının Kongre'nin onayını gerektirdiği ve S-400'lerin varlığı mevcut bir güvenlik riski olarak görülüyor. Yine de Türkiye, bu engellerin aşılması konusunda kendine destekçi; çünkü NATO'nun Rusya, Çin ve İran gibi küresel rakiplere karşı güney kanadını koruyan en güçlü üye. Türkiye'nin F-35'le hava gücünü modernize etmesi, zaten İHA'lar ve yerli teknolojilerle dikkat edilmesi ordusunu daha caydırıcı kılabilir. Bu, İsrail ve Yunanistan'ın korkularını anlaşılır bir şekilde kılıyor; zira Türkiye, yalnızca bir komşu ya da rakip değil, aynı zamanda küresel çapta oyun kurabilen bir güç.

Türkiye'nin F-35 hamsileri, İsrail ve Yunanistan'da derin bir huzursuzluk oluşurken, Ankara'nın jeopolitik ağırlığını topluyor ve bir kez daha kanıtlanıyor. İsrail'in Ortadoğu'daki hava avantajı, Yunanistan'ın ise Ege ve Akdeniz'deki denge arayışı, Türkiye'nin olası bir F-35 alımıyla ciddi şekilde sınanabilir. Ancak bu süreç, sadece uçakların teslimiyle değil, Türkiye'nin NATO'daki benzersiz rolü, bölgesel liderlik iddiası ve küresel krizlerdeki arabuluculuk kapasitesiyle şekillenecek. Ankara, askeri gücünü ustalıkla harmanlayarak, rakiplerinin korkularını destekleme potansiyelini elinde tutmaya devam ediyor. Türkiye, bu karmaşık oyunda yalnızca bir aktör değil, aynı zamanda kuralları yeniden yazabilecek bir lider olarak öne çıkıyor.