El-Kaide'nin Gine Körfezi'ne doğru genişleme stratejisi

Recep Yiğit/ Yazar
18.09.2024

Afrika'da terör eylemlerindeki artışın, Nijer, Mali ve Burkina Faso'nun Fransa ve diğer Batılı devletlere karşı Sahel İttifakı Konfederasyonu'nu kurmasının ve ECOWAS'tan ayrılma kararının hemen ardından gerçekleşmesi dikkat çekicidir. Bu üç ülkenin Batı karşıtı bir pozisyon alarak Fransa ile bağlarını koparmasının ardından oluşan güç boşluğu neticesinde bölgedeki terör grupları daha aktif hale gelmiştir.


El-Kaide'nin Gine Körfezi'ne doğru genişleme stratejisi

Recep Yiğit/ Yazar

Uluslararası koalisyon güçlerinin yoğun saldırılarının neticesinde Orta Doğu'da ciddi güç kaybı yaşadığı bilinen el-Kaide'nin, faaliyet alanını Afrika Kıtası'na doğru kaydırdığı bilinmektedir. Özellikle Afrika'nın Batı ve Sahel bölgesinde varlığını güçlendiren el-Kaide, yereldeki güvenlik açıkları ve zayıf devlet yapıları nedeniyle hızlıca yapılanmaya gitmiştir. Örgütün bu yeni yönelimi, hareket alanı kazandıkları bölgelerde nüfuz alanlarını genişleterek Orta Doğu'da kaybettiği güç ve prestiji yeniden kazanma amacının bir parçası olarak görülmektedir. El-Kaide'nin bu genişleme hamlesinde Batı Afrika ülkeleri, özellikle de Burkina Faso, aktif rol oynamaktadır. Uluslararası koalisyonun bölgeden çekilmesinin ardından Rusya'nın Ukrayna savaşından dolayı paralı askerlerinin bir kısmını bölgeden geri çekmesi, el-Kaide'nin bu hedefini ulaşmasını olanaklı kılmıştır. Öyle ki örgütün başta Burkina Faso olmak üzere Batı Afrika'da gerçekleştirdiği terör eylemlerinde son iki hafta içerisinde yaklaşık 500 sivil hayatını kaybetmiş yüzlercesi de yaralanmıştır.

Güvenlik boşlukları

Terör eylemlerindeki artışın, Nijer, Mali ve Burkina Faso'nun Fransa ve diğer Batılı devletlere karşı Sahel İttifakı Konfederasyonu'nu kurmasının ve ECOWAS'tan ayrılma kararının hemen ardından gerçekleşmesi oldukça dikkat çekmektedir. Bu üç ülkenin Batı karşıtı bir pozisyon alarak Fransa ile bağlarını koparmasının ardından oluşan güç boşluğu neticesinde bölgedeki terör grupları daha aktif hale gelmiştir. Söz konusu gelişmeler, yerel yönetimlerin Batılı destekten uzaklaşarak alternatif güvenlik ve politik ittifaklar arayışıyla da ilgilidir. Ancak bu siyasi değişimler ve bu değişimler neticesinde beliren siyaset ve güvenlik boşlukları, el-Kaide ve bağlantılı terör unsurlarının bölgedeki radikal eylemlerini arttırmasına sebebiyet vermiştir. Bölgenin geçirdiği bu süreçte, El-Kaide ve unsurları, bölgesel genişleme stratejisini Burkina Faso üzerinden Gine Körfezi'ne ulaşmak olarak belirlemiştir.

Nitekim Gine Körfezi, Batı Afrika'nın kıyı kesimlerinde yer alan ve bölge için hem ekonomik hem de ticari jeopolitik açıdan büyük öneme sahip bir bölgedir. Körfez, zengin doğal kaynaklar, özellikle petrol ve doğal gaz rezervleri açısından stratejik bir noktada bulunmaktadır. Batılı devletlerin bölgedeki zayıflayan nüfuzuyla birlikte ortaya çıkan güvenlik boşluğundan hareketle bölge, el-Kaide'ye operasyonel bir alan açmaktadır. Cemaat Nusret el-İslam vel-Müslimin (JNIM) gibi grupların Burkina Faso'nun doğu bölgesindeki etkinlikleri artarken buna paralel olarak, Benin, Togo ve Fildişi Sahili gibi ülkeler de bu tehdidin yayılmasına açık hale gelmiştir. Bilhassa Körfezde stratejik öneme sahip olan Benin ve Togo gibi ülkelerdeki güvenlik zaafları, örgütün bu bölgelerde kök salmasına zemin hazırlamaktadır.

Neden Gine Körfezi?

El-Kaide ve iltisaklı terör gruplarının Gine Körfezi'ne yönelik genişleme stratejisinin en önemli motivasyonu, bölgedeki deniz ticaret yollarını kontrol altına alma çabasıdır. Gine Körfezi, Batı Afrika'nın en önemli deniz ticaret yollarına ev sahipliği yapmaktadır ve bölgedeki ekonomik faaliyetler için kritik bir rol oynamaktadır. Gine Körfezi üzerindeki hâkimiyetini bölgedeki deniz yollarını kontrol altına alarak sağlamlaştırmak isteyen el-Kaide, bu yolla korsanlık, uyuşturucu kaçakçılığı ve diğer yasadışı faaliyetlerle ciddi gelir elde etmeyi amaçlamakta; bölgenin ekonomik potansiyelinden yararlanmayı hedeflemektedir. Gine Körfezi'ndeki deniz ticaret yollarının kontrolü, örgüte sadece finansal kazanç sağlamakla kalmayıp aynı zamanda örgütün stratejik ve siyasi etkisinin artmasına neden olacaktır.

El-Kaide, deniz yollarındaki güvenlik açıklarını kullanıp uluslararası ticaret güvenliğini tehdit ederek popülaritesini arttırmayı amaçlamaktadır. Öte yandan örgüt, bölge üzerinde kuracağı hakimiyetle bölgesel ve uluslararası düzeyde güç kazanmak ve bölgedeki diğer terör gruplarıyla iş birliği yaparak operasyonel etki alanını da genişletmek arzusundadır. Örgüt, bahse konu olan hedeflerini gerçekleştirmek ve nüfuz alanını genişletmek için Gine Körfezi çevresinde kritik deniz yolları ve limanlara ev sahipliği yapan Gana, Benin, Togo ve Fildişi Sahili'ne doğru yönelme stratejisi benimsemiş durumdadır. Uzun yıllardır bilinen bu strateji, bölge ülkelerinin Batılı ülkeleri bölgeden uzaklaştırma politikaları ve son yıllarda bölge ülkelerinde yaşanan darbelerle birlikte oluşan güç boşluklarıyla daha belirgin bir hale gelmiştir.

El-Kaide'nin Burkina Faso ve Mali'den başlayıp Gine Körfezi'ne kadar uzanan geniş bir coğrafyada etkinliğini artırma stratejisi, sadece yerel güvenliği tehdit etmemektedir. Aynı zamanda bölgenin uluslararası deniz ticareti ve ekonomik istikrarı açısından ciddi riskler oluşturmaktadır. Bu durum hem bölgesel hem de küresel düzeyde güvenlik endişelerini artırmaktadır. Bu ise uluslararası toplumun bölgeye yönelik askeri müdahale de dahil olmak üzere yeni birtakım stratejiler belirlemesine sebebiyet vermektedir.

Gelecek senaryoları

El-Kaide'nin Gine Körfezi'ne yönelik genişleme stratejilerinin, hem bölgesel hem de küresel güvenlik dinamiklerini köklü bir şekilde etkilemesi muhtemeldir. Söz konusu genişleme stratejileriyle birlikte Gine Körfezi'nin stratejik öneminin artması, bölge ülkelerinin yeni güvenlik paktı ve silah anlaşmaları yapmasına yol açmıştır. Böylece bölge ülkelerinin dışa bağımlılığı ciddi bir şekilde artmıştır. Bu ise bölge ülkelerinin uzun vadede bağımsızlık ihtimalini zayıflatmıştır.

Öte yandan artan terör olayları ve El-Kaide'nin sahil kesimlerine doğru genişleme politikaları, bölgeye yönelik dış askeri müdahale ihtimalini güçlendirmektedir. Gine Körfezi'ndeki güvenlik açıkları, Batılı devletler ile Rusya ve Çin arasındaki rekabeti hem ticari hem de güvenlik alanında daha da kızıştırması muhtemeldir. Bu rekabetin önemli bir göstergesi, Avrupa Birliği'nin Gine Körfezi ülkeleriyle gerçekleştirdiği güvenlik değerlendirme toplantılarıdır. Buna eş zamanlı olarak da Çin'in Afrika zirvesinde bölgesel güvenliği vurgulaması ve kıtadaki ülkelere askeri ve ticari olarak desteklerini arttıracaklarına dair vaatleri bu rekabetin derinleştiğini ve bölgenin stratejik önemin göstermektedir.

Bu rekabetin iz düşümü olan Batı Afrika'da ise, el-Kaide'nin yeni genişleme stratejilerinde üs olarak kullandığı Burkina Faso'daki artan terör eylemleri ve bu eylemlerin diğer kıyı ülkelerine yönelik tehditler oluşturması, bölgesel istikrarı zayıflatmaktadır. Burkina Faso'da ve civar ülkelerde artan terör faaliyetlerinin, kıtadaki yerel yönetimlerin güvenlik zafiyetlerini derinleştirdiği görülmektedir. Bu fırsatı etkin bir şekilde kullanan yereldeki terör unsurlarının birbirleri arasındaki iş birliğini arttırması güçlü bir ihtimaldir. Nitekim geçtiğimiz günlerde Nijer Yurtsever Kurtuluş Cephesi (FPL) ile Azavad Hareketleri Koordinasyonun (CMA) oluşturduğu Azavad Halkının Savunması için Stratejik Çerçeve (CSP-DPA) ortak eylemlerde bulunulmasına yönelik bir anlaşma olarak önemli bir örnektir. Bu gelişmeler, sadece güvenlik problemlerini derinleştirmekle kalmayacaktır. Aynı zamanda bölgesel çatışmaları da daha karmaşık hale getirecektir; ayrıca dış müdahalelere zemin hazırlaması da muhtemeldir.

[email protected]