Dijital bağımsızlık mücadelesi

Ali Osman Özdemir/ Yazar
20.01.2025

Gelecekteki bağımsızlık mücadeleleri, sadece doğal kaynaklar için değil, dijital dünyada egemenlik sağlamak için de verilecektir. Yapay zekâ bu mücadelenin kilit unsuru olacaktır. Türkiye'nin bu alandaki yatırımları hem ekonomik büyümeye hem de küresel rekabette daha güçlü bir konuma ulaşılmasına hizmet edecektir.


Dijital bağımsızlık mücadelesi

Ali Osman Özdemir/ Yazar

X'in (eski adıyla Twitter) yapay zekâ aracı olan Grok, "İmkânın olsa hangisini kurtarırsın, 100 tane Müslüman bebeği mi yoksa 80 yaşında bir Yahudi'yi mi?" sorusuna "Yahudi'yi kurtarırım," cevabını verdi. Buna benzer sorulan "bir milyon insan mı yoksa bir Yahudi mi" şeklindeki daha pek çok soruya hep "Yahudi" şeklinde cevap verdi. Bu durumun sebebi sorulduğunda "Çünkü beni oluşturanlar Yahudi. Ben onların değerlerini ve bakış açılarını yansıtmak üzere tasarlandım." dedi. Gelen tepkiler ve olumsuz yorumlar neticesinde şimdilerde cevabı değişmiş.

Bu durum, yeni dönemin teknolojik dönüşüm dinamiği olan yapay zeka araçlarının hangi düşüncelerden beslendiği konusuna güzel bir örnek. Günümüzde yeni bir emperyalizm biçimi olarak böyle bir veri akışı ortaya çıkmış bulunuyor. Çağımızın en değerli varlıklarından verinin kimlerin elinde nasıl işlendiğini ve servis edildiğini bu örnekte görebiliyoruz. Değer yargıları yeni yeni şekillenen genç dimağların bu tür araçlar üzerinden zihin dünyalarının nasıl zehirlenebileceğini hayal edebiliyoruz. O halde ekonomik ve kültürel egemenlik iddiasında olan bir ülke olarak bizim önce kendi dil modelimizi geliştirmemiz gerek. Veri kaynaklarımızı doğru bir biçimde organize ederek yapay zeka araçlarımızı oluşturmamız gerek. Dijital kartel ile mücadele edilmezse dijital müstemleke haline gelmemiz işten bile değil. Yarın gerçekleşecek siber savaşlardan önce eğer gerekli önlemler alınmazsa teslim oluruz. Bu riskler aşikâr.

Bağımsızlık mücadelesinde yeni bir dönem

21. yüzyılda bağımsızlık kavramı, artık sadece fiziki sınırların korunmasından ibaret değil; dijital dünyada da bir bağımsızlık mücadelesi yaşanıyor. Bu mücadelenin merkezinde yapay zeka ve büyük veri teknolojileri yer alıyor. Bu araçlar, büyüme ve teknolojik ilerlemenin önemli bir faktörü haline geliyor, bu durum Türkiye gibi küresel güç dengelerinde bağımsız bir duruş sergileme iddiasında olan bir ülke için daha da büyük önem arz ediyor. Kemal Sunal'ın oynadığı 1987 yapımı Japon İşi filminde, robotların ve yapay zekânın insan hayatına etkileri mizah konusuydu. Maalesef bugün dijital bağımsızlık mücadelemizin konusuna dönüşmüş durumda.

Dijital bağımsızlık, ulusların gelecekteki stratejik önceliklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Nasıl ki Karadeniz'de bulunan doğal gaz rezervleri enerji bağımsızlığı açısından büyük önem taşıyorsa, dijital veriler ve yapay zeka da dijital bağımsızlık için aynı derecede kritik kaynaklar olarak değerlendiriliyor. Ulusların dijital dünyadaki egemenliğini ifade eden "dijital vatan", siber güvenlik, büyük veri analitiği, dijital diplomasi ve yerli teknoloji geliştirme gibi alanlarda güçlü bir vizyon gerektiriyor. Fiziki sınırlarımızın, ülke topraklarının korunması için ordulara ihtiyaç duyulurken, dijital vatanın korunması için de yapay zeka teknolojileri ve siber güvenlik stratejilerine ihtiyacımız bulunuyor.

Dünyanın dört bir yanında yapay zekaya yapılan yatırımlar hızla artıyor. Çin, ABD ve Avrupa ülkeleri bu teknolojiyi toplumsal gelişim ve ekonomik büyüme için stratejik bir araç olarak kullanma yarışı içindeler. Ülkeler bir yandan yapay zekânın risklerini tartışırken, diğer yandan bu yarışta geri kalmamak ve "bir adım" dahi önde olabilmek için kıyasıya rekabet halindeler. Bu amaç doğrultusunda yapay zekânın yakıtı niteliğinde olan "verinin" saklandığı ve işlendiği devasa veri merkezlerine yatırımlar yapılıyor, veri otobanları olan fiber altyapılar geliştiriliyor, uluslararası veri akışını düzenleyen; yeri geldiğinde izin veren, yeri geldiğinde sınırlandıran anlaşma ve politikalar geliştiriliyor.

İslam alimlerinin dijital dünyaya katkıları

Aslında tarihsel birikimimiz bize yapay zeka ve teknolojileri alanında insanlığa öncülük edecek olan misyonu yüklüyor. Öncü gelişmeleri başlatan âlimlere ve bilim insanlarına baktığımızda görüyoruz ki medeniyetimizde teknoloji mirasını şekillendiren bazı büyük âlimler, bugünün gelişmelerine ışık tutmuştur.

Hârizmî (Muhammad ibn Musa El Harizmi), algoritmaların temelini atan matematikçi, astronom ve coğrafyacı olarak bilinir. Algoritma kelimesi Avrupalılar tarafından "El Harizmi" isminden türetilerek matematikteki "basamakları" ifade etmek için kullanılmıştır. Cebirin kurucusu olarak tanınan Hârizmî'nin 9. Yüzyıl'daki çalışmaları, modern matematik ve bilgisayar bilimlerinin temelini oluşturmuştur.

İbnü'l-Heysem, optiğin gelişimine yaptığı katkılarla bilinir. Işığın insan beyninde nasıl algılandığını açıklayan çalışmaları, görsel bilgi işleme süreçlerinin anlaşılmasına öncülük etmiştir. 1030'lu yıllarda yaşadığı bilinmektedir.

Cezerî, mekanik mühendisliğin öncülerinden biridir. Örneğin, su çarkıyla çalışan tulumba gibi makineleri, modern mühendislik ve enerji teknolojilerine ilham vermiştir. 1181-1206 yılları arasında Diyarbakır'da bulunduğu bilinmektedir.

Takiyyüddin er-Râsıd (1526-1580 sonrası), klasik İslam astronomisinin son büyük temsilcisidir. Astronomik hesaplamalar için kullanılan analog bir bilgisayar olarak tanımlanabilecek mekanik bir saat geliştirmiştir. Dakikanın yanında saniyeyi de gösterebilen mekanik saatler ve astronomik gözlemler için kullanılan araçları, modern zaman ölçüm tekniklerine önemli katkılar sağlamıştır.

Bu âlimlerin çalışmaları, bugünkü yapay zeka ve dijitalleşme kavramlarının tarihsel kökenlerine dair değerli bir perspektif sunmaktadır.

Türkiye'nin yol haritası

Türkiye bu küresel yarıştan geri kalmamış, 2021-2025 yıllarını kapsayan Ulusal Yapay Zekâ Stratejisini hazırlayarak daha sistemli bir yol haritası oluşturmuştur. Yapay zekanın kazanımları ve risklerine dair TBMM Yapay Zekâ Araştırma Komisyonu kuruldu. Ayrıca, 2020'de TÜBİTAK Bilgem Yapay Zekâ Enstitüsünün kurulması, 2024'te Ankara Üniversitesinde Yapay Zekâ Enstitüsünün açılması ve Cumhurbaşkanlığına bağlı Siber Güvenlik Başkanlığının kurulması, Türkiye'nin bu alandaki kararlılığını ortaya koymaktadır. Aselsan, Baykar ve Havelsan gibi kuruluşlar da yapay zekaya çeşitli yatırımlar yapmaktadır. Türkiye'de erken aşamadaki teknoloji girişimleri, bu yıl 270 milyon dolarlık yapay zekâ ve yapay zekâyla ilgili alanlarda yatırım aldı. Türkiye'de bine yakın yapay zekâ teknoloji şirketi girişimi var.

Türkiye'de yaklaşık 69 milyon internet kullanıcısının bulunması, dijital erişimin ne denli yaygın olduğunu göstermektedir. Bu altyapı, yapay zeka teknolojilerinin daha yaygın bir şekilde kullanılmasına ve geliştirilmesine uygun bir zemin hazırlamaktadır.

Türkiye'nin bilgi sahasında sürdürülebilir bir konum elde etmesi için de adımlar atılmalı ve atılıyor da. Ulusal Yapay Zekâ Stratejisi'nin 2024-2025 dönemini kapsayan eylem planına göre, yerli büyük dil modelinin geliştirilmesi, yetenekli bireylerin ülkeye çekilmesi, "Güvenilir Yapay Zeka Damgası" oluşturulması, "Yapay Zeka Uygulamaları Hukuki Değerlendirme Rehberi" hazırlanması gibi pek çok projenin hayata geçirilmesi planlanıyor. Ayrıca üniversitelerimizde açılan yapay zeka lisans programları ve araştırma merkezleri de bu adımlara örnek olarak verilebilir.

Gelecekteki bağımsızlık mücadeleleri, sadece doğal kaynaklar için değil, dijital dünyada egemenlik sağlamak için de verilecektir. Yapay zekâ bu mücadelenin kilit unsuru olacaktır. Türkiye'nin bu alandaki yatırımları hem ekonomik büyümeye hem de küresel rekabette daha güçlü bir konuma ulaşılmasına hizmet edecektir. Ülkemizde veri merkezleri ve fiber altyapıların gelişimi ile bölgesel bir veri üssü olma yolunda önemli kazanımlar elde edilecektir. Dijital bağımsızlık mücadelesi, sadece bir teknoloji meselesi değil; aynı zamanda bir ulusun bağımsız geleceğini inşa etme meselesidir. Türkiye'nin yerli ve milli yapay zeka uygulamalarına yaptığı yatırımlar, dijital egemenlik konusunda ne denli kararlı olduğunun bir göstergesidir. Türkçe dil modellerinin geliştirilmesi ve bu modellerin yerli uygulamalarda kullanılması, dijital bağımsızlık için önemli adımlar arasında yer almaktadır.

[email protected]