Demokratlar ve CHP'lilerin ilginç söylem benzerlikleri

Ömer Ekrem Keçeci/ Yazar
15.11.2024

İki tarafta da “sol” diye tarif edilen kesimin olaylara ve şahıslara bakışlarını belirleyen ve besleyen kaynakların ciddi düzeyde itham, iftira, yalan ve manipülasyona başvurdukları görülmektedir. Ayrıca herhangi istemedikleri bir tavırla karşılaştıklarında muarızı oldukları kimseye kelime haznelerini sonuna kadar tarayıp bulabildikleri en ağır yakıştırmayla taarruz etmeleri de bir başka ortak noktaları. Bir tane istemedikleri adımda derhal Hitler oluyorsunuz.


Demokratlar ve CHP'lilerin ilginç söylem benzerlikleri

Ömer Ekrem Keçeci/ Yazar

Seçimin istedikleri gibi neticelenmemesinin ardından pek çok Demokrat destekçisi çeşitli mecralarda yayınladıkları videolarla galiz bir nefret saçtılar. Bir Türk olarak bunlara bakmak, Türkiye'de görülenlerin neredeyse aynısını orada da müşahede etmeyi deneyimlemek enteresan oluyor. Dolayısıyla bazı örnekleri nakledip bunları bir arada değerlendirmek ve kısmî bir toplu kayıt yapmakta fayda var.

"TECAVÜZ EDİLİN, GEBERİN!"

Siyahi bir kadın sekiz dakikalık videosunda, Trump'a oy veren beyaz kadınların tecavüze uğraması ve siyahi bebekleri olması temennisini ara sıra kaçık olduğunu düşündürten kahkahalar atarak dillendirdi.

Genç bir beyaz kızsa, "Şayet Trump'a oy verdiysen çirkinsin, kalın kafalı aptalsın, tam manasıyla yobazsın... Ve her tür kötü şeyin sizin başınıza gelmesini istiyorum" dedi. Devamında kullandığı "zor bir hamilelik yaşamanızı istiyorum" ifadesiyse Trump destekçisi kadınların bebeklerini kaybetmesini arzusuna hamledildi.

Bir başka beyaz kadınsa çektiği videoda nefretini şu şekilde saçtı: "Eğer Trump'a oy verdiysen bir aptalsın, moronsun, kötüsün, benim elimle ölmeyi hak ediyorsun!.. Ben senden daha iyiyim, sen korkunç birisin, hava solumayı hak etmiyorsun! Ben seni ele geçirmeden öldür kendini! Hemen şimdi yap, öldür kendini!.."

Beyaz nispeten ileri yaştaki bir kadın da video çekerek öfkesini yansıtanlar arasında dikkat çekenlerdendi. Bu kadın ise Trump'a oy veren iki oğluna çıkışıyor, Trump'a ya cehaletten ya da kötü biri olmaktan dolayı oy verilebileceğini beyandan sonra oğullarının kötü kimseler olduğunu ima ediyordu.

Seçim sonrası market basarak hiddetle hakaretler yağdıran bir beyaz kadının videosu da calib-i dikkatti. "Tüm ülke mental olarak hasta... Çirkin aşağılık herifler, güvenlik kaynağınız gittiğinde kahrolası gülüşünüz biraz zor olacak" şeklinde küfür ve tehdit savuran kadına videoya alan adam sükûnetle, "Aslında sizin gibi deli insanlar yüzünden seçildi Trump" cevabı verdi. Kadın öfkeyle, "Ben lanet bir deli değilim, bu kahrolası ülkedeki kadınlar hakkında endişeliyim... Trump ise kendisi dışında kimseyi umursamıyor" reaksiyonuyla küfürler savurmayı sürdürdü.

Ayrıca solcu ve liberal olarak tavsif edilen bu Trump karşıtı kadınlar, kafalarını kazıma protestosu da başlattı. Saçlarını kesme anlarını videoya alıp paylaşan kızlar bu suretle çoğunlukla Trump'a oy veren erkeklere tepki gösterdiklerini düşünüyorlar. Bunu yapan genç bir kadın bir yanda saçını keserken bir yanda diğer kadınlara seslenip, "Erkeklerle çıkmayı kesin, ilişkiye girmeyi kesin, onlarla konuşmayı kesin, kocalarınızı boşayın, kahrolası erkek arkadaşlarınızdan da ayrılın!.. Çünkü onlar sizi düşünmüyorlar" dedi. Yaptıkları bu tip işler ve savurdukları bu tarz cümleler mensup oldukları ideoloji ve beslendikleri medyanın onları çıldırtıp dengesiz kimseler haline getirdiği yorumlarına yol açtı.

Haberlere göre hakikaten deliren ve şirazeyi kaybedenler bulunuyor. Seattle'da bir kadın seçim sonuçlarından çılgına dönüp babasını buz baltasıyla öldürdü. Minnesota'da Anthony Nephew adındaki 46 yaşındaki bir adamsa neticeyi görünce kelimenin tam anlamıyla kafayı yiyerek karısını, eski kız arkadaşını ve 2 oğlunu silahla katledip akabinde intihar etti.

CAHİLLİK VE YOBAZLIK SUÇLAMALARI

Harris destekçisi medyanın en önde gelenlerinden MSNBC yorumcusu Sunny Hostin, beyaz kadınlarda Trump'a oy verenlerin çoğunluğu teşkil etmesi üzerine onlara "eğitimsiz kadınlar" diyerek tahkir etti. Ayrıca Trump seçmenini "bölücülüğü, yabancı düşmanlığını, kadın düşmanlığını ve ırkçılığı seçtiler" diye suçladı. Aynı kanalda bir başka meşhur isim Alex Wagner'in programına katılan Shannon Watts da, "Ne yazık ki yeterince eğitimli beyaz kadın yoktu" demekte bir beis görmedi. Nitekim X'te çok etkileşim alan twitlerden birisi, en eğitimli eyaletlerin Demokratlara, en eğitimsizlerinse Cumhuriyetçilere oy verdiğini iddia etmekteydi. Kanalın mühim diğer sunucusu Stephanie Ruhle ise Trump'a oy verenlerin "Aptalca davranacağız ve anlayacağız" demeyi tercih ettiklerini söyleyip onları zımnen düşüncesizlik ve idraksizlikle suçladı.

Bir şarkıcısı bir kere geç kaldığı için ayaklarını öptürterek af dilettiren Madonna, "Hüküm giymiş bir suçlu, bir tecavüzcü, bir yobazın neden ekonomiye iyi geldiği için ülkemizi yönetmeye seçildiğini anlamaya çalışıyorum" yazdı. 62 yaşına rağmen bu yıl yayınlanan filminde çırılçıplak görünmesiyle medyada kendinden söz ettiren Demi Moore ise, "Amerika yobazlar, dinci fanatikler ve suçlular üzerine kurulu" diyerek Trump'a oy verenleri aşağıladı.

Oregon Üniversitesi'nde bir yardımcı direktör olan Leonard Serrato video yayınlayıp Trump'a oy verenlere, "ailem de olsanız, arkadaşım da olsanız umurumda değil" deyip hakaretler yağdırdı, "siz aptalsınız" dedi ve "umarım kahrolası bir köprüden aşağı atlarsınız" ifadesiyle hepsinin ölmesi temennisinde bulundu. Videoya kayıtsız kalamayan Trump'ın oğlu Donald Trump Jr. X'te, "Bir devlet üniversitesi çalışanının ülkenin yarısından fazlası hakkında şu şekilde konuşması iğrenç ancak şaşırtıcı değil" yazdı.

Federal Acil Durum Yönetim Ajansı yöneticisinin personellere, Trump kampanya tabelalarının bulunduğu Florida evlerine gitmemelerini söylediği de haberlere yansıdı. Keza sosyal medyada da muhtelif kullanıcıların bir daha bir afet gelirse Trump'a oy veren eyaletlere yardım yapmayacaklarına yönelik nefret dolu ifadelerine rastlanılmaktadır.

Amerikan solcularının karşı durduklarına adeta yaşam hakkı vermeyen ve aşırı tepeden bakan hallerine karşı parti içinden ikaz yapanlar da oldu. Obama'nın eski başdanışmanı David Axelrod, "İşçi sınıfa misyonerler gibi yaklaşıp, 'Biz sizin daha çok bizim gibi olmanıza yardımcı olmak için buradayız' diyemezsiniz. Bunda bir tür dile getirilmeyen hakir görme, istemeden de olsa küçümseme var" dedi. Devamındaki tespitiyse medyada daha da yankı buldu: "Partinin kendisi giderek ukala, dar görüşlü, kolej eğitimli bir parti oldu ve bu da gördüğümüz türden ters tepmelere katkıda bulunuyor."

Öte yandan canlı video açıp bağıra çağıra ağlayan birçok Harris destekçisi de görülüyor.

KEMALİSTLER VE FETÖCÜLERDE DE AYNI HAL

Türkiye'de biraz takip eden herkesin malumu ki Erdoğan'ın kazandığı hemen her intihap sonrası en şiddetli nefret, hakaret ve tehdit cümlelerinin kitaplar dolduracak kadar örneği görüldü. En yakın tarihlisi olması hasebiyle 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasından bazı misaller bugünlerde izlediğimiz Amerika'daki örneklerle beraber hatırlamaya değerdir.

CHP Ezine İlçe Kadın Kolları Başkanı Cansu Doğan depremzedelere, "Aç ölün, beter olun, pisliğinizde boğulun" demesiyle haberlerdeydi. CHP'li sosyal medya fenomeni Ayşegül Didem Doğan da depremzedelere, "Türk halkı sizin için hiçbir şey yapmaz bundan sonra... Bundan sonra siz benim için yoksunuz. Bu baskıyı seçime kadar göreceksiniz. Kazanırsak affederiz, kazanmazsak sonsuza kadar böyle. Bundan sonra siz benim için yoksunuz. Bu baskıyı seçime kadar göreceksiniz. Kazanırsak affederiz, kazanmazsak sonsuza kadar böyle... Siz vatanınızı sattınız bir inat uğruna" diyordu. Depremzedelere yüklenen twitleri beğenmesiyle Demet Akalın da radara takılmış, tepkiler sonrası beğenileri kaldırmıştı. Onları dolaylı yoldan idraksizlikle suçlayan Eda Ece de hayatta en hatırda kalan işlerinden birine böyle imza atıyordu.

CHP'li Aydın Çine Belediye Başkanı Enver Salih Dinçer'in eşi Tuba Gelincik Dinçer, "depremzedelerimiz bağıra bağıra ölen yakınlarını unutmuş, çadırda yaşamayı sevmiş... Vatandaşımız kuru ekmeğe razıymış... Atatürk yanlış milleti kurtarmış!" demekte, idrak ve izanla bağ kurulması pek mümkün görünmeyen kendi telakkisine göre Türk milletinin düşman işgali altında kalması gerektiğini zımnen belirtmekteydi.

FETÖ'den tutuklu Şaban Çepik'in kızı Şerife Nur Çepik en galiz hakaretleri yağdıranlardan biriydi. "Çok iğrençsiniz, midemi bulandırıyorsunuz.. Allah'ın belaları. O.. çocuğu bu adamlar bakın" diyen Çepik sayıp sövdüğü Erdoğan seçmeni ve hassaten depremzedelere, "toplayıp hepsini yakacağım" tehdidi savuruyordu.

Sadece dille değil, depremzedelere bilfiil hücumlar da vuku bulmuştu. CHP'li Eskişehir Tepebaşı Belediyesi kız öğrenci yurdunda kalan 30 depremzedeyi bölgesinde çıkan oy nedeniyle yurttan atma kararı almış ve medyada gündem olmuştu. CHP'li Tekirdağ Belediyesi ise Kahramanmaraş'ta depremzedelere verilen çadırları toplamaya girişmiş ve bu anlar görüntüleriyle yayınlanmıştı. Tekirdağ Kumbağ'da depremzedelerin kaldığı bir otel, alkol alan şahıslar tarafından galiz küfürlerle basılmış ancak iki dakika içinde gelen kolluk kuvvetlerince derdest edilmişlerdi.

Neslihan Sabancı Erdoğan destekçilerine "cahil" ve köle" göndermeleri yapmıştı. Onlara cahil köle derken, kendilerini ise "zeki" olarak tavsif edip "en büyük işkencenin" bunlarla bir arada yaşamak olduğunu söylüyordu. Keza Nazlı Sabancı da "kadınlar okumasın" isteyenleri meclise sokanlara hakkını helal etmemekten bahsediyordu. Fatih Portakal da doğru hemen her şeyden geri kalmakla birlikte Erdoğan destekçilerine "kör cahil" demekten geri kalmamıştı.

Çeşitli sosyal medya kullanıcılarının tıpkı bir kısım Amerikan solcuları gibi "tecavüze uğrasınlar, gebersinler" temennileri ve şedit küfürlerini hususen nakletmeye hacet duymayıp bu kadarla iktifa ediyorum.

AMERİKAN VE TÜRK SOLUNDAKİ KOPYALA-YAPIŞTIR BENZERLİK

İki tarafta da "sol" diye tarif edilen kesimin olaylara ve şahıslara bakışlarını belirleyen ve besleyen kaynakların ciddi düzeyde itham, iftira, yalan ve manipülasyona başvurdukları görülmektedir. Ayrıca herhangi istemedikleri bir tavırla karşılaştıklarında muarızı oldukları kimseye kelime haznelerini sonuna kadar tarayıp bulabildikleri en ağır yakıştırmayla taarruz etmeleri de bir başka ortak noktaları. Bir tane istemedikleri adımda derhal Hitler oluyorsunuz. Ortası da arası da yok. Yanlış gördükleri bir fikirde direkt ülkeyi (yahut rejimi) yıkmakla itham ediliyorsunuz. Hatta 2020 seçimleri öncesi Ocasio Cortez, iklim krizi meselesi üzerine konuşurken Biden gelmezse 12 yıl içinde tüm dünyanın yok olacağını iddia ediyordu.

En şiddetli ithamlarla son derece yoğun şekilde yürütülen propaganda, sadece onunla beslenenlerin psikolojik dengesini bozup sağlıklı düşünmesine mani olarak aşırı kindar, nefret dolu ve saldırgan biri haline getirebiliyor.

Tabii ABD özelinde Trump tarafının da birçok kere yalan ve yanlış karışmış ve şiddet açısından hiç geri kalmayan itham ve hücumlarının ateşi daha da körüklediği açık bir hakikat. Kısacası ortaya çıkan aşırı reaksiyon ve kutuplaşmada hakikatten uzak ve kontrolsüz söylemlerin yeri olduğu belirtilebilir.

Ancak mutlaka vurgulanması gereken bir diğer ve hem daha köklü hem de daha genel bir sebep; dizginlenmeyen bir enaniyet ve arzu kontrolündeki yaşam tarzıdır. Bunların esiri olmuş insanlar, biraz reaksiyoner bir tıynetleri de varsa, "ben"in doğru görmediği ve arzulamadığı durumla karşılaştıklarında kontrolü kolaylıkla kaybedebilmektedirler. Mevzubahis sol gruplar dışında muhtelif başkalarında da zaman zaman benzer yanlışların görülmesinin temel bir sebebi de budur.

Nitekim herkeste bulunan nefsin "nefs-i emmare" denilen bu en kötü haline batmış insanlarda tipik olarak görülen birtakım kusurları İbrahim Hakkı Hazretleri Marifetname'sinde şöyle sıralar: Cimrilik, ihtiras, kendini beğenme, mal ve makam sevgisi. Alay etmek, kaş göz işareti yapmak (iğvaz) ve dedikodu. Kadın sevgisi, cahillik, ahmaklık, unutkanlık, buğz ve isyan. Kibirlenmek ve kin tutmak. Dindarların[merdan-ı din]halini inkâr etmek. Hem hasetlik, hem oyun ve eğlence ve hem de çirkin söz. Hem neşe, hem aylaklık hem de nankörlük...

Merhumun asırlar öncesinde sıraladıkları bugünkülere tam isabet ediyor ve esaslı çözüm arayanlara hakiki cevabı da işaret etmiş oluyor. Bu mânâda bir nefis terbiyesi ve irade eğitimiyle kalp tasfiyesinin lüzumunu muhakkak tespit edip gereğini yapmak elzemdir.