Dedeleri göç etmemiş kim var?

Doç. Dr. Bengül Güngörmez / Bursa Uludağ Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü
20.08.2021

Göçmenlerle ilgili ortalıkta bir sürü yalan dolaşıyor ve bu tezviratlar "göçmenleri sabun yapalım"a kadar gidebilir. Boş bilgilerle göçmenlere nefret kusmak yerine, bu kirli ve insanlık dışı algılarımızı değiştirecek bilimsel araştırmalara göz atmakta fayda var.


Dedeleri göç etmemiş kim var?

Doç. Dr. Bengül Güngörmez / Bursa Uludağ Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü

Afganistan'daki son siyasi gelişmeler hem bizi hem de dünyayı oldukça şaşırttı. Uzun yıllardır işgal altında tuttuğu ülkeyi bir anda terk eden ABD, yerini pusuda bekleyen Taliban güçlerine bıraktı. Hazırlıksız yakalanan Afgan vatandaşı ABD işbirlikçileri ülkeyi terk etmek için Amerikan desteği ararlarken acınası görüntüler oluşturdular. Bazıları Amerikan uçağına binmek isterken hayatını kaybetti. Dünya artık küresel ve Afganistan'da yaşanan gelişmeler diğer ülkeleri de kolayca etkileyebiliyor. Durum şu ki, mevcut politik ve sosyolojik durum dünyanın ve ülkemizin yeni bir göç dalgasıyla karşı karşıya kalacağını gösteriyor. Nitekim bu göç dalgasıyla daha şimdiden karşı karşıya kaldı da. Avrupa sınırına dayanan Afgan mültecilere Arnavutluk en azından geçiş yolu olmayı kabul ederek kapılarını açtı.

Göç durdurulamaz

Türkiye, İran sınırında mültecileri durdurmaya çalışıyor. Devletimiz elbette bu göç dalgasını önlemek için gerekli çalışmaları yapmalı ve bir an önce tedbir almalıdır. Ancak göç öyle bir sosyolojik olgudur ki, devletler göç edenleri istemeseler ve çok sayıda önlem alsalar dahi kimi zaman göçmenleri durduramazlar. En azından göçmenlerden bazıları isteseniz de istemeseniz de sınırlardan geçebilir, dağları, engin denizleri, nehirleri aşabilir. Bütün bir göç tarihi durumun böyle olduğunu gösteriyor. İsterseniz incelemeye Büyük Kavimler Göçü'nden başlayın. Bugün bütün Avrupa çeşitli ülkelerden ve özellikle sömürgelerden gelmiş göçmenerle doludur. Türkiye ve çevresi, merkez Rusya çok sayıda göçmeni ağırlamaktadır. Göçmenlere karşı en sert tedbirleri uygulayan Yunanistan'ın bile adaları göçmen kamplarıyla doludur. Üniversitelerin sosyoloji bölümlerinde göç kürsüleri vardır ve bu konularda sayısız araştırma yapılmıştır ve hala da yapılmaktadır. Her yıl göç ve göçün farklı yönleri üzerine çok sayıda tez yazılmaktadır. Düzenli ve düzensiz göçler mevcuttur. Her ülke göç meselesiyle mutlaka yüzleşmek zorundadır. Pek çok ülkede göçmen alındığı gibi göç de verilir. İster öğrenci ister işçi isterse başka statüler altında ülke olarak hem göç alır hem de göç verebilirsiniz.

Sığınma hakkı

Herhangi bir göç ya da göçmen söz konusu olduğunda uluslar arası sözleşmelere uyma yükümlülüğünüz başlar ve göçmenlere insanlık dışı muamelede bulunamazsınız, bulunursanız birtakım yaptırımlarla karşılaşmanız mümkün. Bu türden yasalara örnekler gösterilebilir. Bir yerden bir yere, ülke içinde ya da dışına göç etmek uluslararası sözleşmelerde de teminat altına alınmış temel insani haklardan birisidir. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin (Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 1948) sırasıyla, 13, 14 ve 15. maddeleri söz konusu hakkı teminat altına alır. Bu haklar bildirgede belirtildiği gibi; "Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır." "Herkes, kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir." (13. madde), "Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır" (14. madde) ve "Herkesin bir yurttaşlığa hakkı vardır", "Hiç kimse keyfi olarak yurttaşlığından veya yurttaşlığını değiştirme hakkından yoksun bırakılamaz" (15. madde) şeklindedir. Bu haklardan mahrum olma koşulu ise yine 14. maddede "Gerçekten siyasal nitelik taşımayan suçlardan veya Birleşmiş Milletler'in amaç ve ülkelerine aykırı eylemlerden doğan kovuşturma durumunda bu haktan yararlanılamaz" şeklinde ifade edilmiştir. (http://www.unicankara.org.tr/doc_pdf/h_rigths_turkce.pdf akt. Akosman Güngörmez Bengül, (2020), "Göç ve Mülteci Meselesine İnsan Hakları Açısından Bakışın Temel Sorunları", Türkiye'nin Yakın Dönem İktisadi Tarihi ve Sosyo Ekonomik Sorunları içinde Ed. Enver Günay, Gece Kitaplığı, s.303-348)

Nefret paylaşımları

Göç, göçmen, mülteci, sığınmacı kavramları son yıllarda hem gündelik medya dilinde hem akademik dilde hem de siyasi söylemde en fazla referans alan kavramlardan oldu. Konuyla ilgili müthiş bir bilgi kirliliğinin yanı sıra, aslı astarı olmayan tezviratlar medyada hızla yayılır hale geldi. Mültecilere yönelik gündelik siyasi söylem, gündelik dilde sayılmasa da sosyal bilimlerde kesinlikle ırkçı sayılmakta ve nefret söylemi olarak kabul edilmektedir. Sosyal medya hesaplarında savaştan kaçan, sığınacak yer arayan mültecilere karşı nefret dolu paylaşımlar her yerimizi sarıyor ve kimi zaman bu paylaşımlar göç eden kişilere, kadınlara ve çocuklara muhtelif saldırılar şeklinde karşımıza çıkıyor.

Göçmenlere yönelik bu nefret pek çoğumuzun kökeninde aslında göçmen olduğu gerçeğini ört bas ediyor. Bir zamanlar göç etmiş kimselerin kendilerinden sonra göç edenlere yönelik nefreti özellikle acınasıdır. Nefret kusuyorsun ama sen de, senin ailen de çok önceleri bir yerlerden göçüp gelmiş bulunduğun yere yerleşmiş ya da memur amir olmuş, evlenmiş, iş bulmuş ve başka şehre göçmüş. Şimdi de pandemi nedeniyle kıra, köye, bulduğun sahil kasabasına bahçeli evde yaşamak için göçüyorsun. Bu nasıl bir yaman çelişki? Dedeleri göç etmemiş kim var? Ya da en başından alalım, tarihsel olarak Türklerin Orta Asya'dan göç ettiğine mitolojik bakımdan inananlar kendilerinden sonra göç edenlere nefret kusuyor. Anadolu'ya tarih boyunca binlerce insan göç etmiştir ve Anadolu'da binlerce insan hala göç etmektedir. Göç meselesini bir de şöyle düşünelim: Ülkemizde özellikle kendi şehrinde ya da köyünde doğumundan ölümüne kadar oturan sayısı göç edenlerden az mıdır çok mudur? Bayramlardaki terminal ve trafik yoğunluğunu bir düşünün. Bunların önemli bir kısmını ise Almanya'ya göç etmiş olanlar oluşturuyor. Netice şudur: Göç meselesi sosyolojik bir meseledir ve bu meseleden kimse kaçamaz. Ayrıca çoluk çocukla birlikte bir yerden bir yere göç kararı kolayca verilecek bir karar değildir.

Üretim fırsatı tanımak

Göçle ilgili en büyük yalanlardan birisi göçmenlerin gittikleri bölgeleri fakirleştirdiği, oradaki işlere el koyarak işsizliği arttırdığı yalanıdır. Göçle ilgili sosyolojik araştırmalar kesinlikle tersini söylüyor. Özellikle şu araştırmaya dikkat çekmek isterim: http://www.utesav.org.tr/yayinlar-suriyeli-siginmacilar-ve-turkiye-ekonomisi-raporu-17.html Dünyanın en büyük askeri gücüne sahip, en zengin ülkelerinden birisi olan Amerika tamamen göçmenlerden kurulmuştur. Spordaki başarısını göçmen olarak aldığı sporculara borçludur. Askeri başarısı dahi göçmenlerin başarısıdır. Bu konuda Doç Dr. Buğra Kalkan şöyle söylemektedir: "Tarihsel tecrübe açısından bakıldığında hem sıfır toplamlı ekonomilere hem de pozitif toplamlı ekonomilere örnekler bulmak kolaydır. Pozitif toplamlı ekonomilere en bilinen örnek olarak ABD verilebilir. Neredeyse tamamen göçmenlerden oluşmuş ve hâlâ da dünyanın en fazla göç alan ülkelerinden biri olan ABD'nin eğitimlisinden eğitimsizine göçmenlerin çoğunluğunu kendi ekonomik sistemine başarılı bir şekilde entegre ederek, onların üretici potansiyelinden faydalandığı görülmektedir. Dünyanın her yerinden eğitimli bireyler ABD'ye daha fazla üretim yapabilecekleri ve daha fazla kazanç elde edebilecekleri inancıyla göç etmektedir. Bunun dışında ciddi eğitimi olmayan ama yine de kendisine daha iyi bir hayat arayan ve sıkı çalışmaya hazır pek çok göçmen de ABD'ye akın etmektedir. Örneğin ilk kuşak göçmen Çinliler ya da günümüzün Latinoları ABD'yi çalışmalarının karşılığını alabilecekleri ve potansiyellerini artırabilecekleri özgür bir ülke olarak görmüşler ve görmektedirler. Bugün milyonlarca göçmen, binlerce iş alanında ABD ekonomisine olumlu katkı sunmaktadır. Ünlü örnekler vermek gerekirse, Google, Apple, Facebook gibi dünyanın en değerli şirketleri bir nesil önce göçmen olan ailelerin çocukları tarafından kurulmuşlardır." (Kalkan, a.g.y, s. 14) Yine Kalkan'a göre, "Sorun göçmenler değil, göçmenlerin gittiği ülkenin göçmenlerin üretici güçlerinden faydalanmaya ne ölçüde hazır olduğudur." "Göçmenlere çalışmaları ve üretmeleri için fırsat tanınmazsa yasal yoldan hayatlarını kazanıp, topluma katkı sunabilecek olan insanları insanlık dışı, yasa dışı alanlara doğru sürüklemek olası vahim bir durumdur." (Kalkan, a.g.y, s.14)

İktisadi güç

Kalkan'ın ABD örneğine başka ülkeleri de eklemek mümkün. Almanya iktisadi gücünü ülkesine işçi olarak göç eden göçmenlerden aldı. Avrupa bugün bütün pis işlerini göçmenlere yaptırmakta. Rusya'da beyaz Rusların yapmadığı alt sınıf işlerde bir zamanlar SSCB'nin egemenliğinde olan çevre ülkelerden göç eden göçmenler çalışıyor. Refah ülkeleri göç sayesinde yapmak istemedikleri alt sınıf işleri göçmenlere yaptırıyor. Bugün kolayca Türk bakıcı bulamıyor çocuklarımızı Özbek, Türkmen vd. yabancı bakıcılara emanet ediyoruz.

Yine Kerem Alkin'e göre (Alkin K. (2018). Sığınmacıların, Göçmenlerin Ekonomiye Katkısına Örnek, ABD'de Birinci ve İkinci Kuşak Göçmenlerin Teknoloji Şirketleridir, Suriyeli Sığınmacılar ve Türkiye ekonomisi: Evrensel Tecrübe Işığında Bir Etkiyi Konuşmak, İstanbul: UTESAV, s.17), Amerika Birleşik Devletleri, izlediği göçmen politikasıyla dünyada en yüksek katma değeri oluşturabilmiş şirketleri göçmenler aracılığıyla kurmayı başarmış bir ülkedir. Küresel ölçekteki şirketlerinin yüzde kırkını göçmenler kurmuştur ve Amerika Birleşik Devletleri'nde birinci ve ikinci kuşak göçmenlerin kurdukları teknoloji şirketleri şöyle sıralanabilir: Apple, Google, Facebook, Amazon, Oracle, IBM, Uber, Yahoo, Texas Instrument, Abey, At&NT, Tesla, Qualcomm. Üzerlerine en fazla gidilen göçmenler olarak savaş nedeniyle göç eden Gaziantep'teki Suriyeli göçmenler taş işçiliğindeki becerilerini müzelerin yapımında göstermişler ve Gaziantep ekonomisine, kültürüne ve mimarisine can suyu olmuşlardır. Bir ülkedeki kültürel çeşitlilik göç olgusunun bir neticesidir. Ülkemizdeki kültürel çeşitlilik de öyle. Neticede göçmenlerle ilgili ortalıkta bir sürü yalan dolaşıyor ve bu tezviratlar "göçmenleri sabun yapalım"a kadar gidebilir. Bu kirli ve insanlık dışı algılarımızı değiştirecek şu sosyolojik çalışmaya mutlaka bakmanızı öneririm: Özipek Bekir Berat, Tanrıkulu Faik, Geçmişten Günümüze Türkiye'de Göç ve Suriyeli Sığınmacılar Algılar, Olgular ve Gerçekler, Nobel Bilimsel Eserler, Ankara, 2020. Boş bilgilerle göçmenlere nefret kusmak yerine biraz bilimsel araştırmalara göz atmakta fayda var.

[email protected]