Asıl tehlike, "tefekkür eden" varlık olduğunu unutup, "hesaplayıcı düşünme"nin biricik düşünme tarzı olduğuna inanmaktır. Hesaplayıcı düşünmeye karşı eleştiri, dünyanın bu yolla bilinir ve belirlenir kılınması değil, onun üzerinde kontrol ve hâkimiyet sahibi olunmasıdır. Diğer anti hümanistler ile birlikte Heiddeger bizi, modernitenin insan-merkezli ontolojisi ve sübjektif epistemolojisini aşmaya çağırıyor.
Dr. Selma Karışman / Yazar
Çağımız insanının, zekâsını taklite yeltenen "yapay zekâ"yı her düşündüğünde aynı anda aklına takılan bir başka yapı da, YZ araştırma şirketi OpenAI... YZ'ya minimum ilgi gösterenlerin bile aşina olduğu Yazılım kurucusu, Sohbeti koyulaştırmak için olsa gerek, GPT-3 tabanlı ChatGPT adlı uzman Sohbet robotunu üç ay önce görücüye çıkardı. Diğer uygulamalarında uzun zamandır kapalı tuttuğu Pandorasının kutusunu beklenmedik zaman ve beklendik mekânda insanlığın parmak uçlarına, kapanmamak üzere açtı, hem de her renkten, her yaştan, her inançtan faniye, üstelik denemesi bedava! Görücüye çıkmasının daha ilk haftasında bir milyon müntesibe ulaşan bu yapay guru ile henüz tanışmamış olanları, kendi "donanımlı dili" üzerinden harfi harfine tanıştıralım:
"Ben ChatGPT'yim, adım yok. Sadece bir YZ modeliyim. OpenAI tarafından, "Dönüştürücüler" tarafından geliştirilen sofistike yapay sinir ağı teknolojisi aracılığıyla çok büyük bir metin verisi kullanılarak, RLHF (insan geri bildirimi ile pekiştirmeli öğrenme) yöntemi ile eğitildim. Bu yöntem benim girdi verilerine cevap vermem ve bu cevapların doğruluğunun insanlar tarafından değerlendirilmesi yoluyla, performansımı sürekli olarak geliştirmemi sağlar. Eğitim verilerimin son tarihi 2021'dir. Ben duygusal ya da kişisel bir varlık gibi düşünemem, düşünce ve duygularım yoktur. Benim görevim, insanların sorularına objektif, tarafsız ve doğru bilgi sağlamaktır."
Peki ama şimdiden böylesine revaç kazanan, reklam payına aldırmayan tokgözlü ve rafine özelliği ile neredeyse Kral Google'ın bile tahtını sallayan ChatGPT'nin hızlı takipçilerini gelecekte neler bekliyor? Hakiki zekâ, kendisini taklide yeltenen yapay zekânın bu yeni marifeti karşısında nasıl bir tutum sergileyecek?
Kendi eliyle yaptığına tap(ma)mak mı?
Deneme sürecinden sonra, araya, sohbet başına maliyet gibi maddi; "etik olmayan hiçbir şey yapmam, yaptırmam" sözüne rağmen -ters köşe sorularla sıkıştırılmış da olsa- itina ile verilen hırsızlık ve bomba eğitimi, YZ'nın dünyayı nasıl ele geçireceği, iletişim alanlarındaki bazı mesleklerin (gazetecilik, halkla ilişkiler, tercümanlık, reklamcılık vb.) domine olma ve her alanda intihal gibi etik mahzurlar girince, şimdiki yoğun alâkanın gidişatı da ortaya çıkacak: "Kahve bahane sohbet şahane" türünden geçici bir heves mi, tiryakilik mi, yoksa kâr, başarı ve etkileşim düzeylerini yükseltmek isteyen şirketlerin, kurumların, siyasilerin, akademisyenlerin, yazarların, yazılımcıların, boş gezenlerin, sosyal medya kullanıcısının "doğru" sordukları soruların cevaplarını birleştirerek hedef algoritmalarını yakalayacakları, perçinlenmiş rasyonel bir ilişki mi? Pazar yerinde dükkân açmaktan, tecrübeli bir satıcı olmaya uzanan zincirin bütün halkalarının sunulduğu bir iş ve başarı imkânı mı, yoksa nihai noktada hepimizin hayatına, yaşam alanları ve sınırlarına dokunacak -belki de tahakküm edecek- gitgide Google'ca evrilecek, ticarî kâr amaçlı bir manipülasyon mu karşısındayız? Sonucu ise, openAI'nin ürünü hakkındaki şimdilik müphem ve gizemli görünen tutumu, sonrasında alacağı kararlar, güncellemeler ve kat edeceği aşamalar kadar, elbette yeryüzü sakinlerinin tutumları belirleyecek.
Mezkûr tutumlar yelpazesinde reddetmekten, isyan etmekten, kayıtsız kalmaktan, tutkuyla olumlamak ve yüceltmeye kadar uzanan bir dizi tavır alış var: Rakip teknoloji şirketlerinden birinin CEO'sunun ifadesinde olduğu gibi "teknolojinin geleceğini belirleyecek bir ışık", "teknolojik bir devrim" olduğundan tutun da, çağ atlatıcılığına kadar varan tasdik hatta takdisler dolaşımda... Tam karşıda her defasında olduğu gibi septik, sarkastik, klasik reddiyeci tutumlar boy gösteriyor. Bu sarkaçta orta yerde duran bir diğer tutum da, sahip olduğu inanç ve değerler manzumesi üzerinden ontolojik bir değerlendirmede bulunmak isteyen İnsan'a ait. Bu İnsan, -GPT'nin aksine- duygusal ve kişisel; "düşünen" tek varlık olarak, konumunun bilinç ve sorumluluğunu, itibar ve vakarını taşıyan bir "eşref-i mahlûkat": Romantik teknoloji karşıtlığının da, koşulsuz yüceltmelerin de ağına düşmeden, "işin sonu kâinat, insanlık ve insan teki için nereye varır?" sorusuna cevap arıyor. Robotun henüz kuluçka döneminde olmasının gerektirdiği temkin ve itidal ile davranıyor ve sahasının üstadı düşünürlerin tesbit ve tavsiyelerine başvuruyor:
İnsan denen malum
Bizi kurnazca (daha güvenli ve mutlu bir hayat yaşadığımız yanılgısını aşılayarak) (t)avlayan teknolojinin gündelik hayatımıza girmesine izin vermek ve fakat ona kayıtsız ve ondan bağımsız kalmak gerekir. Çünkü izin verme yetkisini elimizde tuttuğumuz müddetçe özümüzü ve kökümüzü garanti altına alabilir, tahakküm altına girmeden özgür kalabiliriz. Çünkü asıl tehlike tıpkı kapitalizm ve türevlerinde olduğu gibi, İnsan'ın kendi eli, dili ve aklı ile ürettiği şeylerin kontrol edilemez duruma gelerek onu hükümranlığı altına aldığı durumdur! İnsanlığın kaderi, teknolojinin sınır tanımaz gücüne bırakıldığında, onu hem kendisine hem de kendi eseri olan teknolojiye yabancılaştırır. Asıl tehlike, "tefekkür eden" varlık olduğunu unutup, "hesaplayıcı düşünme"nin biricik düşünme tarzı olduğuna inanmaktır. Hesaplayıcı düşünmeye karşı eleştiri, Dünya'nın bu yolla bilinir ve belirlenir kılınması değil, onun üzerinde kontrol ve hâkimiyet sahibi olunmasıdır. Diğer anti hümanistler ile birlikte Heiddeger bizi, modernitenin insan-merkezli ontolojisi ve sübjektif epistemolojisini aşmaya çağırıyor.
"Batılı bilim salgını, insanların hayatlarına anlam veren manevi değerleri paramparça ettiği gibi, aynı değerlere göre oluşturulmuş bir maddi çevreyle başa çıkma maharetini de -yerine onlara denk etkinlikte yöntemler koymaksızın- tahrip etmiştir." Bunu da bir diğer Batılı filozof Feyerabend söylüyor "Akla Veda"sında. Bu durum, metafizik bir sistemden kopuk sadece bilim ve teknoloji ile desteklenen, bilinç dışında bütün otoriteleri reddeden materyalist bir medeniyet perspektifi için olduğu kadar, onun rasyonalist, hedonist, mütekebbir, aşkın'ı dışlayan insan tipolojisi ve varlık tasavvuru için de hiç şaşırtıcı değildir. Dolayısıyla Martin Lings'in (Ebubekir Siraceddin) tesbitiyle "binbir yöne saçılmış psişik unsurların, özellikle Batı insanı için tek noktada yoğunlaşan bir ihlâsa dönüşmesinin ne denli zor olduğunu" tahmin etmekte zorlanmayız. Zorluğu kolay ve mamur kılan üstün bir vasıf olarak "bilgelik"le temayüz eden "bilge insan" ise, ilmin yanı sıra irfan, zekânın yanı sıra akleden kalp, düşüncenin yanı sıra duygu, öğrenmenin yanı sıra tefekkür, marifet, fazilet, basiret; velhasıl manevi donanım sahibidir.
Doğru-iyi-güzel'in, bilim-felsefe-sosyal bilimlerin ayrışmadan bir arada hareket ettiği bu hikemi süreç İnsan'ı, sadece bireysel ahlâka değil, ilim-amel bütünlüğü üzerinden Marifet'e, Allah'ı, Kâinatı ve Tabiatı tanımaya ulaştıracaktır. Böyle bir ortamda pek çok haslet ve meziyet gibi Sohbet de, Antik Düşünce ve Sahabe'de olduğu gibi kurumsallaşarak insanları birbirine hemhal, model, dost ve yâren kılacak, kendisiyle birlikte karşısındakinin de ruhsal tekâmülünü destekleyerek, sevgi üretecektir. Manevi sinerjisi, alt metni, devasa tonları, dipnotları ve kuşatıcı sıcaklığı ile İnsan'ı ezelden beri cezbeden ve yakinleştiren Sohbet'in tadını tahdit; bir bilenle istişare, seminer, konferans, kütüphane gibi sosyo-kültürel araçları tehdit ihtimali taşısa bile, GPT ailesinin hiçbir üyesi, yeryüzünde sadece insanoğlunun sahip olduğu bilgelik meziyetinin, furkan yeteneğinin, sohbet imtiyazının önüne geçemeyecektir.
Malum İnsan, Yaratıcısına ezelde, arasındaki ilişkide O'nun Rab/terbiye edici, mutlak programlayıcı olduğuna binaen verdiği sözün ve ruhuna üflenen ilahi nefhanın izini taşımaktadır. Bu iz dünya yüzüne; akletmek, beyan, irade, bilgi, tefekkür, sanat, ilham, icat, adalet, ahlâk gibi yalnız İnsan'a has hasletlerle yansır. Eserde Müessir'in izini görmek isteyenler için, imkân ve delil kapıları her zaman ve sonuna kadar açıktır. Bizi hayrete düşüren, ChatGPT ve öncüllerinin ne kadar zeki ve donanımlı olduğu değil, mucidi insanoğlunun daha onun gibi nicelerini oluşturma konusundaki zekâ ve kudreti, bu müstesna nimetleri Kâinatta sadece kendisine armağan eden Alîm ve Âlim Allahın varlığı ve diğer isimlerinin tezahürleri olmalıdır. Ayrıca aklın, kendi tabiatında mevcut yeti ile ilahi prensipleri (Sünnetullah) keşfedecek donanımını da aklımızda tutmak gerekir.
Devasa data devasal olabilir mi?
Google'ın aramalarda, reklam kârı, sürdürülebilirlik, liderlik gibi menfaat politikaları doğrultusunda, aramalara değil kendi âli menfaatlerine uygun olanı öne çıkarmasının aksine; ChatCPT ulaşılacak bilginin kalitesini bozmaksızın, soru(n)lara anında cevap verip, müteakip soru-cevap silsilesiyle ("takip soruları") anında ve detaylı bilgi erişimi sağlıyor. Arama öbeklenmelerinden elde edilen "big data"/büyük veri ise pek çok teknolojide olduğu gibi insanlığa dert de olabilir, deva da... Tıpta erken teşhis, koruyucu hekimlik, ilaç sektörü gibi doğrudan insan sağlığını ilgilendiren sahaların bilgiye erişiminde öbeklenme/kümelenme metodu ile belki de Laboratuara bile başvurmaksızın zaman ve kesinlik kazanılarak hedefe ulaşılabilir. Ya da çarpıcı Target örneğinde olduğu gibi aynı metotla elde edilen veri analitiği sayesinde kârı artırma adına, müşteri mahremiyet sınırları ve hakları fütursuzca ihlal edilebilir, tüketici tercihlerini ve tüketimi etkilemek için psikolojik stratejiler oluşturulabilir. (Meraklı okuyucu Target olayına Google veya ChatGPT'den erişim sağlayabilir...)
Doğurgan YZ'nin bütün riskleri elbette son mahsulü için de geçerli: Robot nokta-i nazarından; bir silahlanma yarışı, gezegen ölçeğinde bir makina hükümranlığı, bir pazar payı savaşı, mahremiyet ve etik ihlali, değer ve tecrübe tehdidi, çevrimiçi ve yanlış bilgi kirliliği, sahte haber ve sosyal, siyasal kurumlardaki geri dönüşümü zor etkileri, bireyden devlete, fizyolojik yaşamdan ruhsal yaşama sirayet edecek olumsuzluklar... İnsan noktasından; dijital âlemde zaten sönmeye yüz tutan muhayyilenin, sanat yeteneği, kelam, kalem ve insan ile ilişkilerin daha fazla örselenmesi, devasa bir yapay gücü kontrol ve yönetim zaafı, risklerle ilgili strateji geliştirmek, tefekkür ve teşekkür usancı... Ez cümle İnsan ve Kâinat'ın değişim, dönüşüm sancıları...
Arkasından insanlığın bireysel ve toplumsal huzur ve sağlığına, maddi manevi bekasına mal olacak bir bit/bayt yeniği çıkmadan İnsanlığın yeni sohbet Robot'una gösterdiği teveccüh ve hüsnü zannın sürdürülebilir olması temennimizdir. Çünkü aracı kullanmak, doğru soruyu sormak, sonucu yorumlamak, bir bütüne uygulamak yine insanoğluna kalıyor. Çünkü, yapay zekânın icadı ve kullanımı gibi İnsanda başlayan her şey, "düşünmeyi düşünen" ve "emanet"i kabul eden tek varlık olarak yine İnsanda bitmektedir.