ABD'deki yolsuzluk sarmalı ve Trump 2.0

Dr. Deniz İstikbal/ Medipol Üniversitesi
12.02.2025

Batılı ülkelerin diğer ülkeleri etki altına almak için kullandığı kalkınma yardımları ABD Kalkınma Ajansı örneğinde olduğu gibi tekrar stratejik açıdan değerlendirilmeli. Batılı değerler olarak dayatılan kurallar sisteminde bu denli yolsuzluğun olması da gözden kaçmamalı. Trump yönetimi ABD kurumlarında daha fazla yolsuzluğu ortaya çıkarmayı planlıyor.


ABD'deki yolsuzluk sarmalı ve Trump 2.0

Dr. Deniz İstikbal/ Medipol Üniversitesi

Dr. Deniz İstikbal/ Medipol Üniversitesi

Global kalkınma yardımları yoksullukla mücadele, ekonomik büyüme ve ek finansal kaynak için önem taşıyor. Gelişmiş ve gelişmekte olan birçok ülke kalkınma yardımlarını geçmişten günümüze işlevsel hale getiriyor. En fazla kalkınma yardımı yapan ülkelerin başında ise ABD, Almanya, Fransa, Japonya, Kanada ve İtalya gibi aktörler geliyor. Kalkınma yardımları genel hatlarıyla olumlu algılanan ve toplumlara katkısı olan finansal bir girişim. Ancak kalkınma yardımları meselesi Trump'ın yeniden ABD başkanı seçilmesiyle ciddi bir tartışma konusu haline geldi. ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı yıllık ortalama 50 milyar doların üzerinde yardım yapıyor. Farklı yöntemleri olmasına kıyasla ABD Kalkınma Ajansı birçok ülkede faaliyet gösteriyor. Ukrayna, İsrail, Etiyopya, Ürdün, Mısır, Somali, Kongo ve Nijerya gibi ülkelerin en büyük kalkınma yardımı yapan aktörü olan ABD Kalkınma Ajansı ciddi yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya. Suçlamaların başında Demokrat Parti i le yakın ilişki içerisinde olan bürokratların servet artışları geliyor. Obama ve Biden döneminde kalkınma ajansında önemli görevler edinmiş kişiler yıllık maaşlarına kıyasla ciddi servet birikimi sağladıkları yönünde eleştirilere maruz kalıyorlar. Uluslararası endekslerde en az yolsuzluk olan ülkeler arasında ilk sıralarda yer alan ABD'nin böylesine bir yolsuzluk sarmalına nasıl izin verdiği ise önemli bir tartışma konusu.

Küresel politika olarak parti desteği

ABD Kalkınma Ajansının verdiği finansal destek programları da eleştirilerin tam ortasında yer alıyor. Ülkelerin iktisadi kalkınmasından ziyade sol görüşlü örgütlere ideolojik ödemelerin yapıldığı resmi raporlarda bulunuyor. Ayrıca haber ajansları ve gazetecilere de ciddi anlamda parasal destek sunulduğu görülüyor. Dünya genelinde 6 bin 200 gazeteci ve 707 basın kuruluşunun Kalkınma Ajansından destek aldığı ve 279 sivil kuruluşuna da para aktarıldığı anlaşılıyor. The New York Times ve Politico gibi sol görüşlü haber ajansları ise alınan desteğin sınırlı olduğu ve etkisinin olmadığı görüşünü tekrarlasa da Trump yönetimi vergilerin boşa harcandığını vurguluyor. Demokrat Partinin ideolojik görüşünü paylaşan haber ajanslarına verilen desteğin küresel bir politika olduğunu dile getiren Trump yönetimi yolsuzluğun sadece Kalkınma Ajansında değil diğer kamu kurumlarında da olduğunu savunuyor. FED, Hazine Bakanlığı ve Pentagon gibi kuruluşlarda da ciddi anlamda vergi gelirlerinin boşa harcandığı dile getiriliyor. Kalkınma Ajansına kıyasla FED, Hazine Bakanlığı ve Pentagon gibi kuruluşlar küresel ekonomi ve finans sistemini daha fazla ilgilendiren kurumlar. Dünya ticareti ve ödeme sistemlerinin FED ve Hazine Bakanlığı gibi kurumlar aracılıyla yapılması bu açıdan önemli. Birçok merkez bankasında ABD doları tutulurken ticari ödemeler de dolar üzerinden yapılıyor. Eğer FED ve Hazine Bakanlığında herhangi bir yolsuzluk meydana geldi ise bu tüm dünyayı etkileyebilecek potansiyele sahip.

IMF'e göre dünya merkez bankalarında toplam 12,7 trilyon dolarlık rezerv tutuluyor. Bu tutulan rezervlerin 6,96 trilyon doları ABD doları olarak rezervlerde yer alıyor. Avro olarak tutulan miktar da 2,37 trilyon dolarlık hacme sahip. Sterlin, Japon Yeni ve Çin Yuan'ı gibi para birimleri de merkez bankalarında ciddi anlamda tutulan rezerv kaynakları. Fakat ABD doları gibi bir küresel dominyona sahip değiller. Benzer bir durum küresel ödeme sistemlerinde de geçerli. Dünya ticaretinde yapılan ödemelerin yüzde 70'ten fazlası ABD doları olarak transfer ediliyor. Swift sistemi de ABD kamu kurumları tarafından kontrol ediliyor veya denetleniyor. ABD Hazine Bakanlığı ve FED'in Elon Musk'ın başında bulunduğu Hükümet Verimliliği Departmanı aracılıyla denetlenmesi yukarıda dile getirilen küresel finans, ticaret ve ödeme sistemleri açısından global ekonomiyi ilgilendiriyor.

Reform planı

Hükümet Verimliliği Departmanının FED'i denetlemek için son günlerde harekete geçmesi de rastlantı olarak okunmamalı. Trump yönetimi kamu kurumlarında harcamaları düşürmeyi, gereksiz olarak görülen ve yolsuzluk nedeniyle verimsizleşmiş kurumları kapatmayı veya reform yapmayı planlıyor. Dünyanın en zenginlerinden biri olan Elon Musk'ın Hükümet Verimliliği Departmanının başında bulunması da tarihi rastlantı şeklinde düşünülmemeli. Musk, ABD'de bireysel olarak yıllık en fazla vergi veren kişi şeklinde biliniyor. Hükümet programlarından destek almakla birlikte Musk'ın özel sektör mantığıyla devlet kurumlarına yaklaştığı anlaşılıyor. FED'in yapılan görüşmeler sonrasında bilgi paylaşmaması da Trump yönetiminin kuruluşa daha fazla baskı yapmasını beraberinde getirebilir. Baskı altına alınan FED'in bağımsızlığı zarar görebilir ve küresel enflasyonun tekrar yükselmesi gibi bir tehlike belirebilir.

Küresel ekonomi açısından ABD'nin başat konumu göz önüne alındığında ülkede meydana gelecek kurumsal reformlar global ticarete ve rekabete olumlu yansıyacaktır. Trump'ın yeni başkanlık döneminde gümrük vergileri üzerinden yaptığı tehditler ise fiyat istikrarı açısından dünyayı olumsuz bir sürece maruz bırakabilir. Ukrayna Savaşı'nın son bulabileceği üzerine yoğunlaşan müzakere süreci olumlu olmakla birlikte küresel ticaretin üç başat gücü ABD, AB ve Çin arasında meydana gelmesi muhtemel ticaret savaşları diğer ülkeleri negatif etkileyecektir.

Gazetecilere finansal destek

ABD Kalkınma Ajansının kuruluşundan itibaren 3 trilyon doların üzerinde yardım yaptığı tahmin ediliyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa'nın yeniden inşası ve müttefik ülkelerin iktisadi gelişimine ciddi katkı sunan ABD Kalkınma Ajansı kapanma tehlikesiyle karşı karşıya. Trump'ın cari açığı dengeleme ve federal harcamaları kısma girişiminin bir parçası olarak ABD Kalkınma Ajansı tarihe karışabilir. ABD dış politikasının önemli bileşenlerinden olan kalkınma yardımlarının başka kurumların kontrolüne geçmesi ise muhtemeldir. Dünyanın en büyük ekonomisi olarak ABD'nin dış politikasının bir parçası olan kalkınma yardımları farklı şekillerde karşımıza çıkabilir. Burada dikkat edilmesi gerekenin haber ajansı veya gazetecilere aktarılan finansal desteklerdir. Ülkelerin iç kamuoyunu direkt etkileyebilecek olan haber ajansları ABD hükümetiyle farklı hareket edilmesini zorlaştırmaktadır. Özgür basın adı altındaki bu tür girişimlere dikkat edilmelidir. Özellikle vatandaşların ve toplumların doğru bilgiye erişimi için dış ülkelerin haber alma özgürlüğüne müdahil olma çabasına izin verilmemelidir.

Sonuç olarak Trump yönetimi ABD kurumlarında daha fazla yolsuzluğu ortaya çıkarmayı planlıyor. Bunu yaparken uluslararası kurumlar tarafından yapılan endeks veya sıralamalarda daha fazla sorgulanır hale geliyor. Batılı değerler olarak dayatılan kurallar sisteminde bu denli yolsuzluğun olması da gözden kaçmamalı. Batılı ülkelerin diğer ülkeleri etki altına almak için kullandığı kalkınma yardımları ABD Kalkınma Ajansında olduğu gibi tekrar stratejik açıdan değerlendirilmeli.

[email protected]